Türkiye Haberleri
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 553712
Cumhurbaşkanı Erdoğan Coronavirüsle mücadelede yeni tedbirleri açıkladı...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Coronavirüs salgınıyla mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor." dedi.
Erdoğan, yeni tip Coronavirüs salgınına karşı alınan tedbirleri açıkladığı konuşmasında, dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bile çok ciddi bocalama yaşadığı bu süreçte Türkiye'nin hem hazırlık hem malzeme hem de müdahale konusunda sağlam duruş sergilediğini söyledi...
Türkiye'deki Kovid-19 hastalarının veya bunlara hastalığı bulaştıranların önemli bir bölümünde Avrupa ve ABD seyahati hikayesi olmasının düşündürücü olduğunu dile getiren Erdoğan, "Batı ülkelerinin sağlık sistemlerinin yeteri kadar kapsayıcı olmaması sebebiyle hastalığın teşhisinde ve vaka sayısı arttıktan sonra da tedavisinde yetersiz kaldıkları çok açıktır." ifadesini kullandı.
"Türkiye en başından itibaren elindeki veriler çerçevesinde tüm tedbirleri alarak hastalığın ülkemize girişini geciktirmiştir." diyen Erdoğan, hastalığın ilk kez görülmesinin ardından da ülke genelinde vaka tespiti ve tedavisinin oldukça başarılı şekilde yürütüldüğünü vurguladı.
"Türkiye bu küresel salgına ve onunla başlayan büyük krize en hazırlıklı ülkelerden biridir"
Erdoğan, "Şu an itibarıyla dünyada salgından etkilenenlerin tespit edilebilen sayısı 1 milyon 30 bine, Kovid-19 hastalığından ölenlerin sayısı da 55 bine ulaşmıştır. Ülkemiz de toplamda 20 bin 921 hasta, 425 ölüm, 484 taburcu sayısı ile nüfus ve salgın tehdidi bakımından mukayese edilebilecek ülkelerin tamamından daha iyi bir yerdedir." diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Maske, test kiti, temizlik malzemeleri başta olmak üzere, salgınla mücadele için gereken temel araçları kendimizin üretiyor olması, bizi mutlak dışa bağımlılıktan kurtarmıştır. Kapsayıcı genel sağlık sigortamızın, yaygın ve modern hastane ağımızın yetişmiş ve yeterli sayıda sağlık personelimizin önemi, bu süreçte çok daha iyi ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde temel gıda maddelerinin neredeyse tamamında kendi kendimize yeterli olmanın ötesinde, net ihracatçı konumunda bulunmamız da ülkemize büyük avantaj sağlıyor. Dolayısıyla Türkiye bu küresel salgına ve onunla başlayan büyük krize en hazırlıklı ülkelerden biridir. Tek yapmamız gereken, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkarak, salgın tehdidi geçene kadar kurallara harfiyen uymaktır."
Bilim Kurulunun hastalığın dünyadaki ve ülkedeki gelişimini anbean takip ettiğine dikkati çeken Erdoğan, buna göre alınması gereken tedbirlerin Bilim Kurulu tarafından belirlenerek hükümete tavsiye olarak iletildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı olarak biz de bakanlık ve kurumlarımızla birlikte dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmeleri göz önünde bulundurarak kararlarımızı alıyor ve uygulamaya geçiriyoruz. Hep söylediğim gibi özellikle milletimizden beklentimiz her bireyin kendi karantinasını kendi uygulamasıdır. Genel olarak halkımızın kurallara riayet hususunda hassasiyet gösterdiğini biliyor ve herkese şükranlarımı sunuyorum. Ancak sayıca az da olsa sosyal izolasyon, sosyal mesafe, temizlik gibi temel kurallara uymayanların bulunduğunu da görüyoruz. Bunun için gönüllü olarak uygulanması gereken kuralları aşamalı bir şekilde zorunlu hale dönüştürmemiz gerekebiliyor."
Daha önce şehirler arası toplu taşımayı izne bağladıklarını, kendi arabalarıyla şehirler arası yolculuk yapan vatandaşları da şehir girişlerinde kontrole tabi tuttuklarını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu gece itibarıyla 30 büyükşehir ile akciğer rahatsızlıklarının sık görüldüğü Zonguldak ilimizi, belirli istisnalar haricinde araç giriş çıkışına kapatıyoruz. Bu şehirlerimize gıda, ilaç ve temizlik malzemesi gibi zorunlu ihtiyaç malzemeleri nakli ile İçişleri Bakanlığı genelgesinde belirtilen sektörlerin lojistik araçları dışında giriş çıkış yapılamayacaktır. Ülke içinde yük ve izinli yolcu taşımacılığı yapanlar ile uluslararası yük taşımacılığı yapan araçların bu şehirlerden transit geçişleri ise devam edecek. İl Pandemi ve İl Hıfzısıhha Kurulları, kendi şehirlerinin ihtiyaçlarına göre bu tedbirleri daha da genişletebilecektir. 30 büyükşehrimiz ile Zonguldak'ta başlatacağımız araç giriş çıkışı yasağını, ilk etapta 15 gün süreyle uygulayacağız. Gerekirse süreyi daha da uzatacağız."
20 yaş altına sokağa çıkma kısıtlaması
Bir başka tedbire işaret eden Erdoğan, "Ülkemizin tamamında daha önce 65 yaş üzerine uyguladığımız sokağa çıkma kısıtlamasını 20 yaş altı için de getirmektir. Gece yarısından itibaren 1 Ocak 2000 ve üstü tarihli doğumlular da tıpkı 65 yaş üstü gibi sokağa çıkamayacaktır. Bununla gençlerimizi de çocuklarımızı da ciddi manada kontrol altına, karantina altına almak durumundayız. Yani '65 yaş üstü sıkıntıda da 20 yaş altı sıkıntıda değil' diye elimizde böyle bir garanti yok." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların sadece çalışma ve temel ihtiyaç malzemelerini temin için sokağa çıkmasını, bunun dışında herkesin evinde kalmasını sağlamayı amaçladıklarını vurguladı.
"İkazlara uymayanlara gereken idari ve adli cezalar uygulanacaktır"
Dışarıya çıkmak zorunda olan vatandaşlar için de yeni bir uygulama başlattıklarına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yarından itibaren pazar yerleri ve marketler gibi insanların toplu şekilde bulunduğu tüm alanlarda herkesin maske takması zorunlu olacaktır. İnsanların toplu olarak çalışmaya devam ettiği iş yerlerinde de benzer tedbirler alınacaktır. Tüm bunlara ilave olarak, Türkiye genelinde insan hareketliliğini azaltmak için gereken tedbiri almayı sürdüreceğiz. Şehirlerimizin tamamında insan hareketliliğini azaltmak için gereken ilave tedbirler, yarından itibaren İl Pandemi ve İl Hıfzısıhha Kurulları tarafından alınıp uygulanabilecektir. Sokaklar dahil tüm kamuya açık mekanlarda kalabalık oluşturacak şekilde asla bir arada bulunulamayacak, sosyal mesafeye en az 3 adım olarak mutlaka riayet edilecektir. İkazlara uymayarak aksi yönde davranışlar sergilemekte ısrar edenlere gereken idari ve adli cezalar tereddütsüz şekilde uygulanacaktır."
Erdoğan, "Amacımız vatandaşımıza eziyet etmek değil, hem kendi sağlığını hem de onlarla temas edenlerin sağlığını güvence altına almaktır. Ülkemizde hayatı ne zaman normalde döndürebileceğimiz 83 milyon olarak bizlerin elindedir. Kurallara ne kadar iyi riayet edersek, salgının seyrini o derece hızlı kontrol altına alır ve tehdidi tamamen ortadan kaldırabiliriz. Aksi halde bugün üzüntüyle takip ettiğimiz kimi ülkelerin durumuna düşmemiz kaçınılmazdır. Milletime güveniyorum. Attığımız her adımda bu güvenin tezahürlerine şahit olabiliyoruz." dedi.
"Kampanyaya 304 bin kişi ve kuruluş, 1 milyar 61 milyon liralık yardım yaptı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar milletle nice badireleri atlattıklarını dile getirerek, "Aldığımız tedbirlerden etkilenen kesimlere destek olmak için başlattığımız yardım kampanyamıza gösterdiği sahiplenmeyle adeta yeni bir destan yazmıştır. Kampanyanın 3. gününde SMS hariç, yaklaşık 304 bin kişi ve kuruluşumuz 1 milyar 61 milyon liralık yardım yaparak, kardeşliğimizin gücünü göstermiştir." diye konuştu.
Kampanyaya katılan vatandaşlara ve kurumlara şükranlarını sunan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her ne kadar CHP Genel Başkanı başta olmak üzere kimi kesimler bu kampanyayı itibarsızlaştırmaya çalışmışsa da görüldüğü gibi milletimiz bu fitne odaklarına kulak vermemiştir. Halbuki bizim tarihimizde çok sayıda bu tür ve hatta daha ötesi dayanışma örnekleri vardır. Mesela Kurtuluş Savaşı başlarken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Tekalif-i Milliye denilen 10 maddelik bir emir yayımlamıştır. Bu emirle milletimizin elinde bulunan silahtan cephaneye giysiden yiyecek içeceğe, makineden binek hayvanlarına kadar savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına mecburiyetin ötesinde bir gönüllülükle iştirak ederek, kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını yoğunu devletine vermekten çekinmemiştir. Kendi tarihlerini bilmeyenler, bugün devletimizin yürüttüğü yardım kampanyasını dahi sabote etmeye çalışarak milletten ne kadar uzak olduklarını bir kez daha göstermişlerdir."
"Okmeydanı, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi olarak anılacak"
Erdoğan, salgınla mücadele sürecinde en büyük yükü omuzlayan sağlık çalışanlarına da ayrıca teşekkür ederek, milletin doktorundan hemşiresine, teknisyeninden temizlik görevlisine kadar tüm sağlık çalışanlarının gösterdiği fedakarlığı asla unutmayacağını söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
"Geçtiğimiz günlerde Kovid-19 hastalığından kaybettiğimiz Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Hocamızın adını Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanemize vereceğimizi, yani bundan böyle bu hastane artık Hocamızın adıyla bir şehir hastanesi olarak, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi olarak anılacaktır. Cemil Hocamıza Allah'tan rahmet diliyorum. Allah taksiratını hasenata tebdil etsin. Eşine ve tüm ailesine sabırlar diliyorum. Bu salgında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarıma da Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ülkemizin önündeki aydınlık günlerin yakın olduğu inancımı yineleyerek, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum."
Alanya Güneşi Haber Merkezi
KAYNAK: AA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 499516
PTT'den yapılan açıklamada, "Sosyal mesafe kurallarının uygulanamadığı, sürekli olarak yoğunluk yaşanan iş yerlerimizi ikinci bir açıklamaya kadar kapatma kararı aldık." denildi. PTT'den dağıtılan sosyal yardımlar evlere teslim edilecek...
İstanbul PTT Bölge Başmüdürlüğü, sosyal yardımların, PTT dağıtıcıları tarafından İl Emniyet Müdürlükleri ile iş birliği içerisinde, kolluk kuvvetleri ve bekçilerle evlere yapılacağını bildirdi.
Başmüdürlükten yapılan açıklamada, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi Destek Programı çerçevesinde gerçekleştirilen sosyal yardım ödemeleri sürecinde bazı PTT iş yerlerinde yaşanan yoğunluğun, çalışanların ve müşterilerin koronavirüs hastalığı karşısında sağlığını tehlikeye düşürmemesi amacıyla yarından itibaren sosyal mesafe kurallarının uygulanamadığı, sürekli olarak yoğunluk yaşanan iş yerlerinde ikinci bir açıklamaya kadar kapatma kararı alındığı belirtildi.
Açıklamada, bu süreçte sosyal yardım ödemelerinin, PTT dağıtıcıları tarafından İl Emniyet Müdürlükleri ile iş birliği içerisinde, kolluk kuvvetleri ve bekçilerle birlikte evlere yapılacağı kaydedildi.
Kapatılmayan iş yerlerinde ise gün içinde yoğunluğun artışına göre hizmetin
durdurulabileceği aktarılan açıklamada, "Toplum sağlığımız için tedbirlerimizi artırmaya ve sizin için çalışmaya devam ediyoruz." denildi.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 641355
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı genelgesiyle durdurulan dayanışma kampanyasında 1,5 günde biriken paranın, toplam 6 milyon 529 bin TL olduğunu açıkladı. Hayırsever yurttaşlara teşekkür eden İmamoğlu, söz konusu paranın nasıl kullanılacağını kamuoyuna, “Yaklaşık 9 bin yeni ihtiyaç sahibi ailemize, 6 Nisan Pazartesi’den itibaren, 300 ve 600 liralık 2 aylık alışveriş kartı desteğine, bu bağışlarla başlıyoruz. Güzellikle kullanın” sözleriyle duyurdu. Dayanışma kampanyası için açılan hesaplardan birinin Vakıfbank’ta olduğunu ve bankanın hesapta biriken 900 bin TL’ye alelacele bloke koyduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Bir devlet bankası olan Vakıfbank’ın yönetimine sesleniyorum; bu milletin gözünden düşmek istemiyorsanız, ihtiyaç sahibi İstanbulluların ahını almak istemiyorsanız, 2 bin 100 kişinin gönülden ve güvenerek İBB’ye bağışladığı o 900 bin lirayı derhal gönderin. O ne sizin ne de belediyenin parası. Onlar, ihtiyaç sahibi insanların parası. Bu vebalin altında kalmayın” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından en fazla etkilenen toplumsal kesimler ve İçişleri Bakanlığı genelgesiyle durdurulan dayanışma kampanyasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. “Bugün bu saatte, tam şu anda, insan hayatı kurtarabilmek için binlerce sağlık çalışanımız kendi canını tehlikeye atıyor; maalesef kaybettiklerimiz de oluyor” diyen İmamoğlu, “Rahmetle anıyor, onlara şükranlarımı sunuyorum. Binlerce hastamız, bu hastalıkla mücadele ediyor. Hepsine Allah şifa versin. Hayatını kaybedenlerin mekanı cennet olsun. Ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Bu ülkede hayat devam edebilsin diye hastalanma riskini göze alıp çalışmak zorunda olan milyonlarca vatandaşımız görevinin başında şu an. Aralarında benim mesai arkadaşlarım da var. Allah onları korusun, hepsine minnettarım” diye konuştu.
“HAYIRSEVERLERLE BAĞIMIZ DEVAM EDECEK”...
“Maalesef bugün bu saatte, tam şu anda, işini kaybetmiş, dükkanını kapatmak zorunda kalmış, neyle nasıl geçineceğini, ailesinin karnını nasıl doyuracağını bilemeyen milyonlarca vatandaşımız da kara kara düşünüyor” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sokak simitçisi kardeşlerim, garson kardeşlerim, yük taşıyarak hayatını kazanan hamal kardeşlerim, kuaförler onların yanında çalışan kalfalar çıraklar ve daha niceleri. İşte sizlerle zorlukları beraber aşmak için, 30 Mart Pazartesi sabahı bir bağış kampanyası başlattık. Maalesef bildiğiniz nedenlerle, ancak 1,5 gün açık ilanla bağış toplayabildik. Bu süre zarfında hayırseverlerden, zor durumdaki vatandaşlarımız için kullanılmak üzere İBB hesaplarına 6 milyon 529 bin liralık destek geldi. Hesaplarımıza bu kadar kısa sürede 6 milyon 529 bin lira yatıran, hayırsever tam 12 bin 604 vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum. Onlar; zorluğu, sıkıntıyı el ele aşacağına inanan temiz ve cesur yürekler. Bu açık bağış kampanyasına tanıtımlarla devam edebilsek eminim on binlerce hayırsever daha bu ağır taşın altına elini koyacaktı. Fırsatı olmayıp, yüreğinden dahi geçene teşekkür ederim. Bağımız devam edecek.”
VAKIFBANK’A: “BU VEBALİN ALTINDA KALMAYIN”...
Dayanışma kampanyası için açılan hesaplardan birinin Vakıfbank’ta olduğunu belirten İmamoğlu, “Burada belirtmek isterim ki; bir devlet bankası olan Vakıfbank, hukuki olmayan şekilde alelacele hesabımızı bloke etmiş ve 2 bin 100 hayırseverin bağışladığı 900 bin lira bloke durumda kalmıştır. Vakıfbank yönetimine sesleniyorum; bu milletin gözünden düşmek istemiyorsanız, ihtiyaç sahibi İstanbulluların ahını almak istemiyorsanız, 2 bin 100 kişinin gönülden ve güvenerek İBB’ye bağışladığı o 900 bin lirayı derhal gönderin. O ne sizin ne de belediyenin parası. Onlar, ihtiyaç sahibi insanların parası. Bu vebalin altında kalmayın” ifadelerini kullandı.
YARDIM ALACAK VATANDAŞLARA: “GÜZELLİKLE KULLANIN”...
İBB’nin salgın sürecinde İstanbul halkının yanında olmaya devam edeceğini vurgulayan İmamoğlu, dayanışma kampanyasından gelen bağışlarla başlattıkları yeni bir uygulamayı da kamuoyu ile paylaştı:
“Şunun da müjdesini vermek isterim ki; yaklaşık 9 bin yeni ihtiyaç sahibi ailemize, 6 Nisan Pazartesi’den itibaren, 300 ve 600 liralık 2 aylık alışveriş kartı desteğine, bu bağışlarla başlıyoruz. Evet, yaklaşık 9 bin yeni ailemize gelir durumuna göre; 2 aylık, 300 lira ile 600 lira arasında nakit kart desteğine başlıyoruz. Güzellikle kullanın. Tekrar hayırsever yurttaşlarıma minnetlerimi sunuyorum. İnşallah İstanbul’da kimseyi darda ve açıkta bırakmayacağız. 16 milyon İstanbullu hemşehrimle beraber aramızdaki bu önemli bağış bağı hiç kopmayacak emin olabilirsiniz.”
“401 MİLYON TL OLAN SOSYAL YARDIM BÜTÇEMİZİ 775 MİLYON LİRAYA ÇIKARIYORUZ”...
İBB olarak 2020 yılı sosyal yardım bütçesini 401 milyon lira olarak belirlediklerini kaydeden İmamoğlu, “230 bin aileye zaten sosyal yardım götürüyoruz. Kuşkusuz bunu belirlerken, küresel salgın daha ortada yoktu. Salgının yarattığı ekonomik belirsizlikler; özellikle garson gibi, berber kalfası çırağı gibi, hamal gibi, sokak satıcıları gibi günü birlik işle hayatını kazanan on binlerce, yüz binlerce kardeşim, işlerin ve hayatın durması nedeniyle ihtiyaç sahibi haline geldi ve gelmeye devam ediyor. İBB olarak, bu zor günleri atlatmak için, gerekmesi halinde, 374 milyon lira ek bütçe çıkararak, sosyal yardımlarımızı 775 milyon liraya çıkarabilecek güçteyiz. Hukuken belediye bütçesinde sosyal yardımlar, bütçenin yüzde 3’ünü geçemez. Yine de hiç ummasak bile, zor zamanlar daha da uzarsa, Meclis kararı ile yönetmelik değişikliğine giderek, yüzde 3 oranını da yükseltmek mümkün. Bunun için de çalışıyoruz” dedi.
“DAYANIŞMA DUYGUMUZUN KARŞISINDA HİÇBİR ZORLUK GALİP GELEMEZ”...
“Bu zor bir süreç ama bizim dayanışma ve yardımlaşma duygularımızın karşısında hiçbir zorluk galip gelemez” diyen İmamoğlu, sözlerini, “İstanbullular da paylaşmaya, bölüşmeye, zorda olan hemşehrisinin elinden tutmaya çaba gösteren insanlardır. Bir yanda İBB ve onun kaynakları, öte yanda sizlerin desteği ile bu zor günler geride kalacak. Hep birlikte başaracağız. Sağlıklı, huzurlu, mutlu ve keyifli yeni İstanbul günlerine bir an önce kavuşmak dileğiyle, hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. Birlikte başaracağız” şeklinde noktaladı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 814652
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Ayşenur Arslan’ın Halk TV’de canlı yayınlanan “Medya Mahallesi” programına katıldı. Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle başlatılan mücadelede devletin hiçbir kurumunun dışarda tutulmaması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, Arslan’ın, “İstanbul’un halini anlatın bize…” sözlerine, “Moskova’da toplam vaka sayısı bin küsur iken, Moskova sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Nüfusu, banliyöleriyle birlikte İstanbul kadar olan bir kent. Sokağa çıkma yasağı…Biz, neyle uğraşıyoruz? Ben, isyan ediyorum; biz neyle uğraşıyoruz? Gündemlere bakalım: ‘O ne dedi, bu ne dedi.’ Trolle uğraş, bilmem neyle uğraş! Veya siyasi zeminde bu süreci tartışma çabası içinde olan insanlarla uğraşıyoruz. Kardeşim; tespit yapacaksınız, tedbir alacaksınız, mücadele edeceksiniz, başarı elde edeceksiniz. Bugünün ruhu, bunu gerektiriyor. İstanbul’un durumu bu. Israrla şunu söylüyorum: Bari, bir tek İstanbul’da sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli” yanıtını verdi..
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Ayşenur Arslan’ın Halk TV’de canlı yayınlanan “Medya Mahallesi” programına katıldı ve koronavirüs salgını gündemiyle ilgi soruları yanıtladı. İmamoğlu, Arslan’ın, “Bu süreçten ya toplum ve demokrasi güçlenerek çıkacak ya da mesela Macaristan’da olduğu gibi otoriter rejimler daha da otoriter hale gelecek. Siz, Türkiye için ne öngörüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“DÜNYA, KORUNARAK GELİŞMELİ”...
“Bütün dünya, bence dünyanın daha uzlaşmacı, demokrasiyi daha güçlendiren, detaylı düşünerek hareket etmeyi esas ilke kılan bir döneme adım atacak. Zira; otoriter ve akla, bilime dayalı olmayan hamlelerin dünyayı nasıl çökerttiğini, nasıl sıkıntıya soktuğunun bir işareti. Zaten popülist bir dünyayla mücadele ediyor insanlık. Son 10-15 yılına, 20 yılına baktığınızda, dünyanın farklı ülkelerine baktığınızda, bu anlamda sorguladığınızda durum bu. Zaten ortak akıl hakim olsaydı, şu anda bilimle, akılla, doğayı koruyan, yaşamı koruyan, insanı koruyan modelin hakim olması durumunda, bence biz, virüse karşı bu kadar çaresiz bir insanlığa dönüşmezdik diye düşünüyorum. Dünya gelişmeli. Gelişim önemli bir süreç. Ama ben şöyle bakıyorum: Dünya, korunarak gelişmeli. Dünyanın temel kurgusunu korumadığınız zaman, gelişmenin büyük bir bozulmaya sebep olacağını ve bazen gerçekten geri dönüşü mümkün olmayan hasarlar bırakabileceğini görüyoruz. İstanbul’un son birkaç yıllık gündemine bir bakalım; bir anda 16 milyon insan, canımızı korumak için evlerimize hapsolmak durumundayız. ‘Mecburuz buna’ diyoruz. Ama son 1-1,5 yıllık gündemine bakalım İstanbul’un; nasıl böyle hamur gibi yoğurduğumuzu İstanbul’u, nasıl dayanılmaz bir stresli kent haline getirme çabası içinde olduğumuzu görürüz. Bundan sonra, İstanbul’daki kesiti, 16 milyon insan, yarınlarda 17-18 milyon insan, şimdi işin bu boyutunu düşünerek kararlar alacak. Yaşam alanlarını korumanın, bize miras bırakılan bu dünya güzeli coğrafyanın, nasıl önce korunup sonra geliştirilmesi hususunu tartışacağını düşünüyorum.”
“BİZ, BİR ARAYA GELELİM DİYE SEÇİLDİK”...
İmamoğlu, Arslan’ın “İstanbul’un halini anlatın bize…” talebi üzerine, şu ifadeleri kullandı:
“Yaklaşık 40 günlük sürecin içindeyiz İstanbul’da aslında. Bu salgının pandemi olarak duyurulmasından sonra, Şubat sonuna doğru, insanların koronayı anlaması, alınması gereken tedbirler, daha sonra bizim normalde yaptığımız dezenfekte işleminin ötesinde bir dezenfeksiyona başlamamız, şehrin her noktasına bunu yaymamız derken aslında 40 gündür sürecin içindeyiz. Sürekli şu çağrıyı yaptık: Beraber olmalıyız. Çünkü krizlerin bir çözüm modeli vardır. Krizleri, toplum ancak şöyle çözebilir: Uzlaşmak zorundasınız, bir araya gelmek durumundasınız ve tek akılla süreci yönetmeye dair kararlar almak durumundasınız. İstanbul’da, -1 ay üzerine- geçen hafta cumartesi günü ilk toplantımızı yapabildik; inanabiliyor musunuz? Sayın Vali’mizin bizi davetiyle, İl İdare Kurulu’nun toplantısına katıldım sabahleyin. Öğleden sonra da Pandemi Kurulu’nun toplantısına katılabildim. Halbuki ben, bu çağrımı defalarca yaptım. Burada ne hikmetse, bir araya gelme konusunda sorunlar yaşadık. Biz, bir araya gelelim diye seçildik ya da göreve atananlar var vesaire. Ama işte Türkiye’de bu, başka duygularla yönetilmeye başlandığı an sıkıntılar başlıyor.”
“PANDEMİNİN TÜRKİYE’DEKİ MERKEZİ İSTANBUL”
“Şu an, pandeminin Türkiye’deki merkezi İstanbul. Vakaların da ne yazık ki ölümlerin de -Allah rahmet eylesin bütün kayıplarımıza- merkezi İstanbul. Bütün rakamları il il bilme şansına sahip değilim. Bu konuda Sağlık Bakanlığı mesul ve tek açıklamayı Sağlık Bakanlığı yapıyor. Rakamları bakanlığın açıklamasını anormal karşılamıyorum. Bu tür süreçlerde, tek elden bilgi paylaşımını doğru buluyorum. Ancak, benim tespitin başka bir yönde. İstanbul, bu işin merkezi. Dolayısıyla, İstanbul’un merkez olduğu bir konuda, İBB’nin daimi bir masa üyesi gibi, her an konuşulan, tartışılan… Çünkü, en büyük lojistik güce sahibiz. 85 bin çalışanımız var. Bugün valiliğin de başka kurumların da sahadaki faaliyetlerine yine en büyük desteği veren biziz; araçlarıyla, insan kaynağıyla. Vermeye de devam edeceğiz. Sorumluluğumuz bu. Yapmak zorundayız. Bütün bunları niye anlatıyorum? Uzlaşmak ve bir araya gelip krizi yönetebilme becerisi, sürecin daha hızlı çözümüne sebep olur.”
“PAZAR GÜNÜ TEŞEKKÜR ETTİK AMA PAZARTESİ…”
“13 Mart’tan beri, sokağa çıkma kısıtlılığının getirilmesi gerçeğini dile getirdim. İlk söylemimde sokağa çıkma yasağı demedim ama ona yakın bir şey ifade ettim. 8-10 gündür de bizzat, ‘Sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir’ diyorum. Niçin diyoruz? Kısa bir örnek vereyim. Pazar günü, Vali’miz, İstanbullu hemşehrilerimize teşekkür etti; ki ben de teşekkür ederek, kendisini de ekleyerek, paylaşımda bulundum. Gerçekten pazar günü görüntüler, İstanbul’un çok az bir yolculuk sayısıyla sahada olduğunu gösteriyordu. Ama pazartesi günü yanıldığımızı gördüm. 464 bin yolculuk tespit ettik toplu taşımada pazar günü. Bireysel araç sayısı da çok azdı pazar günkü görüntülerde. Pazartesi günü, 1 milyon 124 bin 178 yolculuk! Tam 3 katı. Ayrıca öyle yoğun bir araç trafiği vardı ki; E-5’te, TEM’de. Israrla şunu söylüyorum: Bari, tek İstanbul’da sokağa çıkma yasağı ilan edilmeli.”
“BİZ NELERLE UĞRAŞIYORUZ?”...
“Dün, beni Lizbon Belediye Başkanı aradı; ‘Siz ne yapıyorsunuz, biz ne yapıyoruz’ gibilerinden. Lizbon de Portekiz’in en önemli kenti. Ülkesinin Başbakanı ve katılımcı bakanlarla alınacak önlemler konusunda toplantı yaptıklarını söyledi. Masaya bakıyorum ben; Başbakan, bakanlar ve Lizbon Belediye Başkanı. Biz, ‘Bu kararları alalım’ derken, ısrarcı olduğumuz noktada şunu söylüyoruz: Pandemi, bize diyor ki; ‘Ben, bulaşıcıyım kardeşim!’ Evet, bunun ekonomik bedelleri var; evet, bunun üretimle ilgili bedelleri var. Bunları çözeceğiz. Bunları hükümetimiz, ekonomik tedbirleriyle çözecek. Şu dönem, -bütün veriler onu gösteriyor- önümüzdeki 2-3 haftalık dönem, çok kritik bir dönem. Dün, bizde vaka sayısı bin küsur. Moskova’da toplam vaka sayısı bin küsur iken, Moskova sokağa çıkma yasağı ilan etti. Nüfusu, banliyöleriyle birlikte İstanbul kadar olan bir kent. Sokağa çıkma yasağı… Biz, neyle uğraşıyoruz? Ben, isyan ediyorum; biz neyle uğraşıyoruz? Gündemlere bakalım: ‘O ne dedi, bu ne dedi.’ Trolle uğraş, bilmem neyle uğraş! Veya siyasi zeminde bu süreci tartışma çabası içinde olan insanlarla uğraşıyoruz. Kardeşim; tespit yapacaksınız, tedbir alacaksınız, mücadele edeceksiniz, başarı elde edeceksiniz. Bugünün ruhu, bunu gerektiriyor. İstanbul’un durumu bu.”
“SAĞLIK BAKANI’NA KALSA O DA ‘SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN ETTİM’ DER”...
“Büyük bir seferberliktir. İstanbul’da, acilen sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir. İstanbul’la ilgili ben, 1 milyon 100 bin toplu taşıma yolculuğu, E-5’in, yolların özel trafikle dolu olduğu bir dönemin yaşanmasını istemiyorum. Bedellerini, ekonomik tedbirlerini konuşuruz ama bugünün de manşeti, dün gibi, biz, sokağa çıkma yasağının İstanbul’da uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanı’nın mücadelesini de görüyorum. Başarılı olmasını çok istiyorum. Kendileriyle de telefonda görüştüm. Önerilerimi, kendilerine yazılı ilettim, ilemeye de bu hafta devam edeceğim. Bu manada Sağlık Bakanı, kritik bir şey söyledi. ‘Kendi karantinanızı uygulayın. Kendinize sokağa çıkma yasağı ilan edin’ anlamında konuşmaları oldu. Aslında, Sağlık Bakanı da aynı mesajı verdiği noktada. Veriyor yani. Net söylüyor. Ne desin? Bakan, daha ne diyebilir? Tek başına o kararı alabilse, ben eminim ki bugün sokağa çıkar, ‘Sokağa çıkma yasağı ilan ettim’ der bir hekim gözüyle. İBB’nin de bilim kurulu var. Onları da dinliyorum. Pandemi Kurulu’na ilk defa davet edildim İstanbul’da. Büyük oranda hekimler vardı. İl Sağlık Müdürü oradaydı. Hepsinin, bu vahim tablodaki -elbette çok büyük mücadele ediyoruz, onları da anlattılar- söylediği tek şey; karantinayla olacağı. Sürecin sokağa çıkma yasağıyla olabileceği konusunda net manzara. Vahameti anlatıyorlar, çıkışı görüyorlar. Ben de bilimin bana anlattıklarını anlatıyorum.”
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 897741
Alanya Kökenli ve Antalya'nın gözde markası Kırbıyık A.Ş. Yaptığı çalışmalarla örnek olmaya devam ediyor...
KIRBIYIK TÜRKİYE YE ÖRNEK OLDU...
KIRBIYIK A.Ş.yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık'ın talimatı ile, Geçen hafta başlatılan; Antalya ve ilçelerinde ,Yoksul-yaşlı ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımıza erzak ve temizlik malzemesi yardım kampanyasından sonra,istanbul,Ankara,İzmir,Antalya başta olmak üzere, Ülke de ki tüm belediyeler;iş adamlarından da destek alarak bu kampanya yı başlattı.
VE DEVLETİMİZ DE "BİZ BİZE YETERİZ" KAMPANYASI BAŞLATTI...
Bugün Bakanlar kurulu toplantısının ardından ,Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Biz Bize Yeteriz"kampanyasının ardından gazetemize demeç veren Kırbıyık A.Ş.yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık: "Biz geçen hafta Bölgemizde ki yaşlılarımız-yoksul ve kronik hastalığı olan ailelerimize temizlik malzemesi ve erzak yardımı kararı aldığımızda ve dağıtıma başladığımızda;Şirkemiz için ve şahsım için "şov yapıyor "diyenler ;sanırım Tüm Türkiye ve Devlet büyüklerimiz bu kampanyanın benzerini başlatımş oldukları şu anda utanmışlardır.
Bizler Kırbıyık şirketler gurubu olarak her zaman devletimiz ve milletimiz ile omuz omuzayız.kazancımızı çalışanlarımızla ve verdiğimiz vergiler ile devletimizle paylaştığımız gibi;böyle ulusca mücadele günlerimizde de son kuruşumuza kadar sermayemizi seve seve devletimizin ve milletimizin emrinde onların varlığı için harcarız.
Bize iftira atanlara karşı önceden aldığımız olumlu rapor ve mahkeme kararlarının yanında size bugün aldığımız bir belegeyi daha iletiyorum.lütfen bunu iftiracılara gösterin.Halkımızın alkış ve duaları ve devletimizin takdiri bizlere yeter.Ülkemiz sağlıkla kalsın."dedi.
İŞTE KIRBIYIK A.Ş.NİN ÜRÜNLERİNDE VE ÇALIŞMASINDA ENGEL OLMADIĞINA DAİR ALINAN SON BELDEGEN BİR ÖRNEK
Alanya Güneşi Gazetesi olarak,
--10.yılında yılın başarılı iş adamı ödülü alan,
--Çalışanlarını ücretli izine gönderen,
--Devlete ;Coronavirüs ile mücadele kapsamında tonlarca etil alkolü ücretsiz veren,
--Kamu kurumlarını kendi personeli ve kimyasalı ile ücretsiz ilaçlayan,
--12O öğrenciye her yıl eğitimleri için burs veren,
--400 çalışanı ile ve ( aileleri ile birlikte)yaklaşık 3.000 kişiye geçim kaynağı olan,
--Onlarca ülkeye yaptığı ihracat ile ülkeye döviz kazandıran,
--Ülkemizin Coronavirüs mücadelesinde öncü olarak yaptığı erzak yardımından dolayı;
Kırbıyık A.Ş.yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık ve ekibini gönülden kutlarız.
--TEŞEKKÜRLER KIRBIYIK A.Ş.
--TEŞEKKÜRLER ŞAHİN KIRBIYIK.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 916113
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabah İstanbul Valiliği’nde Vali Ali Yerlikaya başkanlığında düzenlenen Coronavirüs salgını konulu İl İdare Kurulu toplantısına katıldı. Öğle saatlerinde sosyal medya hesaplarından yayınlanan bir canlı yayın gerçekleştiren İmamoğlu, devletin tüm kurumlarının bu salgınla ortak mücadele içinde olmasının önemine dikkat çekti.
BAŞKAN İMAMOĞLU: “BİZİ HER YERDEN ARAYABİLİRSİNİZ…”
İstanbulluları toplantı hakkında bilgilendiren İmamoğlu, geçen hafta kurdukları Psikolojik Danışma Hattı’yla ilgili ilginç bilgileri de kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu, “Dün, 2000’i aşkın arama oldu. Çok ilginçtir; 26 farklı şehirden psikolojik danışma hattımız arandı. Hatta 3 farklı ülkeden yine psikolojik danışma hattımız arandı. Bizi her yerden arayabilirsiniz” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Valiliği’nde düzenlenen İl İdare Kurulu toplantısına katıldıktan sonra, Yenikapı’da kurulan İstanbul Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi’nde (İYKM) açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, sosyal medya hesaplarından canlı yayınlanan açıklamasında, valilikte gerçekleşen toplantıyla ilgili bilgiler paylaştı. Devletin diğer kurumlarıyla bir araya gelmelerinin çok değerli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Devletin her kurumuyla, İstanbul’un en geniş lojistik gücüne sahip Büyükşehir Belediyesi ile bir araya gelmek çok değerli. Birazdan pandemi toplantısı, yine valiliğin başkanlığında yapılacak. Bu da bizim için çok değerli. Bunların, çok daha önceden bu şekilde senkronize oluşması talebimiz vardı. Ama olsun; bugün başlaması da bizim için değerli bir başlangıç” dedi.
“DETAYLARI SAYIN VALİ’MİZ AÇIKLAYACAK”...
İl İdare Kurulu’nda iki konuda karar alındığını belirten İmamoğlu, “Bunlardan bir tanesi seyahat kısıtlılığıyla ilgili. Dün de Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamış olduğu maddelerdi ama valiliğe dizayn etme konusunda yetki verilmişti. Bununla ilgili tartışmaları yaptık ve karar alındı. Detayları var. Yani otobüsle, uçakla seyahat etmeme konusundaki kısıtlamaların detayları var. Aynı şekilde; İstanbul’da balık tutma, parklarda bulunma, topluca koşu yapılan alanlardaki bu tür etkinliklerin yasaklanmasıyla ilgili bir madde karara bağlandı. Bunun da detayları var. Ama şu anda bu detaylar, daha kurumsal bir şekilde yazılmakta. Sayın Vali’miz tarafından açıklanacak. Açıklandıktan sonra biz de o detaylarıyla beraber sizlerle gün içinde paylaşıyor olacağız. Yani; seyahat kısıtlaması ve toplu alanlarda bulunmama, spor yapılan Belgrad Ormanı gibi, Boğaz kenarında insanların gelip orda koşu vesaire yapmaları; sosyal mesafenin korunmadığı hallerin kısıtlanmasıyla ilgili kararlar” bilgilerini paylaştı.
“HER KENT, BÜYÜK BİR MÜCADELE İÇİNDE”...
Öğleden sonra AFAD’da gerçekleştirilecek pandemi toplantısına da katılacağını açıklayan İmamoğlu, “Biz de elbette ki deneyimlerimiz ya da önerilerimiz, İstanbul’la ilgili hazırlıklarımızı, birtakım düşüncelerimizi orada paylaşacağız. Umarım o da yine İstanbul’umuz adına ve Türkiye’miz adına faydalı bir toplantı olacaktır. İstanbul, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük şehri ve bu noktada en sıkı tedbirler, en doğru tedbirler burada alındığı zaman, gerçekten bunun hem sosyolojik hem psikolojik açıdan ülkemize hatta dünyaya faydalı olacağını biliyoruz. Dün, dünyadaki 45’e yakın belediye başkanıyla bir sohbetimiz oldu dijital ortamda. Burada yaptığımız sohbette görünüyor ki; her kent, büyük bir mücadele içerisinde. Sürecin aslında ne kadar şehirlerin ötesinde, ulusların ötesinde dünya meselesi, insanlık meselesi olduğunun, hepimiz tarafından hissedilmesi ve akılla, bilimle, gerçekçi tavırlarla yönetilmesi hususunda kararlılığımızı ortaya koyma günüdür. Bu konuda hepimizin çok duyarlı olması gerekiyor. Hep diyoruz; evde kalın. Hep diyoruz; kendi izole ortamınızı yaratın” diye konuştu.
“BENİM KANAATİM: SOKAĞA ÇIKMA NOKTASINDA BÜYÜK BİR KISITLILIK GETİRİLMELİ”...
Kendisinin sokağa çıkma noktasında büyük bir kısıtlılığın getirilmesi yönünde kanaati olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bunu dile getirdim; getirmeye de devam edeceğim. Çünkü, geç kalınmaması gerektiğini düşünüyorum. Bütün tedbirler alınıyor. Her kurumumuz; devletimiz, bakanlığımız, valiliğimiz, bizler; hepimiz yapıyoruz ama hala bunu dinlemeyen, dinlememekte ısrar eden vatandaşlarımız da olabiliyor. Lütfen herkes kendisini bu anlamda izole etsin. Evinden dışarıya çıkmasın ve bu konuda el birliğiyle, iş birliğimizin en üst noktasındaki tavrımızla, en az can kaybımızla… Bugün de açıklanan ölü sayısını biliyoruz. Dünyada bu artarak devam ediyor. Bunun tek yöntemi var; korunmak ve bu salgında, o hastalığın size bulaşmamasını sağlamak” dedi.
“DÜNYA KENTLERİNİN FERYATLARINI DUYDUM”...
“Evde kalmanın bedeli var; biliyoruz” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle devam ettirdi:
“Güzel tarafları da var. Ailemizle bir arada oluyoruz, çocuklarımızla dertleşiyoruz. Büyüklerimizle ayrı evlerdeysek görüşemiyoruz. İmkanı olanlar görüntülü görüşebiliyor. Mutlak sosyal mesafeyi korumalıyız. Özellikle yaş almış vatandaşlarımızın bu süreçte tehditleri daha da yüksek. Bütün bunları yapıyoruz. Daha da ötesini yapmak adına hepimizin, bir sokağa çıkma yasağı varmış gibi hareket etme zorunluluğu size kalıyor. İstanbul’un 16 milyon insanı; lütfen ama lütfen hafife almayın. Dün, dünyanın farklı yerlerinden; Los Angeles’tan, New York’tan, Londra’dan, Milano’dan, Paris’ten, Jakarta’dan Seul’e, Tokyo’ya varıncaya kadar dünyanın her yerinden feryatları duydum. Özellikle yanı başımızdaki Madrid’te, Milano’da feryatların ne kadar yüksek olduğunu duydum. Ama Allah korusun, biz tedbirlerimizi en üst seviyede almalıyız. Bu konuda kararlıyız. Kararlılığımızı da her gün size aktarmak, benim mesuliyetim. Bir bedeli var; doğru.”
“BİZ, SİZİN YANINIZDAYIZ”...
Psikolojik olarak çok zor günler geçirdiğimizin altını çizen İmamoğlu, bu konuda hepimizin dayanışma içinde olması gerektiğine dikkat çekti. Geçen hafta kurdukları Psikolojik Danışma Hattı’yla ilgili ilginç bilgiler paylaşan İmamoğlu, “Dün, 2000’i aşkın arama oldu. Çok ilginçtir; 26 farklı şehirden psikolojik danışma hattımız arandı. Hatta 3 farklı ülkeden yine psikolojik danışma hattımız arandı. Bizi her yerden arayabilirsiniz. Bütün psikologlarımız size yardımcı olmaya hazırlar. Sizler, kendinizi de bu anlamda rahatlatmayla ilgili metotlar bulmalısınız. Biz, sizin yanınızdayız. Psikologlarımızla, iletişim hattımızla yanınızdayız. 153’ü arayabilirsiniz. İstanbul’da çözmemizi istediğiniz konularla ilgili bizimle iletişim halinde olmaya devam edin. Psikolojik danışma hattımız 02124494900. Buradan psikologlarımız, bulundukları yerlerden sizinle telefonda bağlantı kurup, görüşmelerini yapacaklar” şeklinde konuştu.
“VARLIKLI İNSANLAR, YOKSUL İNSANLARA FAYDA VERECEK”...
İmamoğlu, açıklamasını, “Tabii ki dayanışma, yardımlaşma ve bunu koordine etme görevi İBB’nin en önemli görevlerinden bir tanesi. Yardımlaşma kısmında çok büyük bir dayanışma içinde olacağız. Bu konuda size duyurularımız, açıklamalarımız olacak. Varlıklı insanların yoksul insanlara fayda verdiği, katkı sunduğu ortamlarda biz, İstanbul halkının vicdanlı, eli sıcak, yüreği, o güzel gözü, gülüşü olmak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde bu ihtiyacın daha da büyüyeceğini görüyoruz. Hazırlığımız var. Devletimizin diğer kurumları da bu konuda çalışmalarını sürdürüyorlar. Hep birlikte, el ele bu süreci aşacağız. Şartımız var: Evde kal! Hem İstanbul’a hem Türkiye’ye bunu söyleyelim. Bu da yetmez. Ne yapacağız? Birlikte başaracağız” sözleriyle noktaladı.
HABER:Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 567113
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 81 ilin girişinde özel araçlarında seyahat edenlerin de ateşlerinin ölçüleceğini açıkladı...
Tüm ülkede Coronavirüs tedbirleri alınırken; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 81 ilin girişinde özel araçlarıyla seyahat edenlerin de ateşlerinin ölçüleceğini açıkladı.
Türkiye'de vaka sayısı giderek artan Coronavirüs salgınını önlemek için her geçen gün önlemler sıklaştırılırken son olarak otobüsle şehir dışına seyahat yasağı getirilmişti. Bu gelişmenin ardından özel araçların durumu merak ediliyordu.
"ÖZEL ARAÇ OTOBÜS AYRIMI YOK"...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, özel araçla seyahat edenlere yönelik alınan Coronavirüs önlemlerini şu sözlerle aktardı: Özel araç dahil olmak üzere durdurup özel araçlardaki vatandaşlarımızın ateşlerini ve sağlık durumlarını kontrol eden sistemi 81 ilimizin girişlerinde kontrol ettiğimiz bir sistem oluşturduk, oluşturmaya çalışıyoruz. Bir şüphe görülürse 14 gün karantina uygulanacaktır. Özel araç, otobüs diye bir ayrım yapılmayacaktır. Bu tür salgınlarda bulunduğumuz yerden ayrılmamalıyız."
DÜN GECE Kİ GENELGE İLE ŞEHİRLERARASI OTOBÜSLERİN YOLCULUĞUNA KISITLAMA GETİRİLMİŞTİ...
Dün akşam yayınlanan genelgeyle şehirlerarası yolcu taşımacılığı veren otobüslere kısıtlama getirildi. Genelgeye göre bu otobüslerde mücbir sebebi olanlar haricinde seyahate izin verilmiyor. Otobüsler son seferlerine bugün saat 17.00'de başladı.
HABER:Halime Yağmur AKDAĞ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 566482
Faaliyetlerine başladığı günden beri,yerli ve milli Türk sermayesi olarak halkın desteği ile büyüyen,Tüm Türkiye de satış ağını kurduktan sonra,onlarca değişik ülkeye de satış yaparak Türk markasını Dünyaya taşıyan haklı gururumuz olan KIRBIYIK A.Ş. ;Dünya da ve ülkemizde insanlığa bela olan Coronavirüs mücadelesinde hem devletine ve hem de halkına omuz vermeye devam ediyor...
--120 ÖĞRENCİYE BURS DESTEĞİ...
--400 ÇALIŞANI İLE,( Aileleri ile birlikte) YAKLAŞIK 3.000 KİŞİYE GEÇİM KAYNAĞI...
--YURT DIŞINA İHRACAT İLE ÜLKEYE DÖVİZ GİRDİSİ...
--DEVLETE YÜZ BİN LİTRE ETİL ALKOL DESTEĞİ İLE CORONAVİRÜS MÜCADELESİ...
--ONLARCA EKİBİ İLE KAMU KURUMLARINA DEZENFEKTAN DESTEĞİ...
--CORONAVİRÜS VAKASINDAN DOLAYI, ÇALIŞANLARINA ÜCRETLİ İZİN VERDİ...
VE
--ŞİMDİ DE;65 YAŞ ÜSTÜ İNSANLARIMIZA VE KRONİK HASTALIĞI BULUNAN KİŞİ VE AİLELERE ERZAK DESTEĞİ...
Kırbıyık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Kırbıyık
Kazancını devleti ve milleti ile paylaşan Bölgemizin gururu ve hayırsever kuruluşu Kırbıyık Holding Yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık Gazetemize yaptığı açıklamada; "Antalya ve 19 ilçesinde Valilik ve Kaymakamlarımızın belirlediği adreslere;yoksul-ihtiyaç sahibi ve özellikle yaşlılarımız ve hastalarımızın olduğu ailelerimize; kendi bütçemiz ve kendi çalışanlarımız ile bu desteği severek yerine getireceğiz.Varlığımızı borçlu olduğumuz aziz milletimiz ve devletimizin her zaman emrinde ve yanlarındayız"dedi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 346885
İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine Coronavirüs tedbirleri kapsamında ek bir genelge daha gönderdi. Buna göre, mahalle, semt pazar yerlerinde vatandaşların sebze, meyve, tahıl, bakliyat, temizlik malzemesi gibi temel gıda/temizlik maddelerinin karşılandığı pazarlarda giyim, oyuncak, vb. zaruri olmayan ihtiyaç maddelerinin satışına izin verilmeyecek...
İçişleri Bakanlığı “Coronavirüs Tedbirleri” kapsamına 81 İl Valiliğine ek bir genelge daha gönderdi. Coronavirüs tedbirleri kapsamında valiliklere gönderilen genelge ile il, ilçe ve beldelerdeki mahalle/semt pazar yerlerinde uyulması gereken kurallar yeniden düzenlendi.
Bakanlık, tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye’de kamu sağlığına olumsuz etkilerini asgari seviyeye düşürmek amacıyla alınan tedbirlere ilave olarak il, ilçe ve beldelerdeki mahalle/semt pazar yerlerinde uyulması gereken kuralları yeniden düzenledi. Bakanlik, söz konusu kuralları içeren genelgeyi valiliklere gönderildi.
Genelgeye göre; vatandaşların sebze, meyve, tahıl, bakliyat, temizlik malzemesi gibi temel gıda/temizlik maddelerinin karşılandığı pazarlarda giyim, oyuncak, vb. zaruri olmayan ihtiyaç maddelerinin satışına izin verilmeyecek.
-Kamuoyunda sosyete pazarı olarak adlandırılanlar başta olmak üzere sergi ve tezgâhlarda giyim, oyuncak, süs eşyası, çanta vb zaruri olmayan ihtiyaç maddelerinin satışının yapıldığı tüm pazarların faaliyetleri 27.03.2020 tarihinde saat 17;00 itibariyle geçici bir süreliğine durdurulacak.
-Temel gıda/temizlik maddelerinin satışının yapıldığı pazarlarda, Valilik ve Kaymakamlıklarca belediyeler ile işbirliği içinde, yoğunluktan dolayı virüsün bulaşma hızını engellemek amacıyla vatandaşların temel gıda/temizlik maddelerine erişimini engellemeden, pazar yerleri ve günlerine ilişkin olarak alternatifler üretilerek tedbirler planlanacak.
-İl, ilçe ve beldede yaşayan vatandaşların temel gıda/temizlik maddelerinin karşılanması için mevcut pazarlardaki yoğunluk göz önünde tutularak ihtiyaca göre yeni pazar/satış yerleri belirlenebilecek.
- Pazarlara ilişkin alınacak tedbirler kapsamında vatandaşların temel gıda/temizlik maddelerine erişiminde belediyeler tarafından doğrudan hizmetin sunumu başta olmak üzere tedbirler alınabilecek.
-Mevcut Pazar yerlerinde ve yoğunluğu dağıtmak için belirlenen yeni pazar/satış yerlerinde her bir satış yeri (tezgah/sergi) arasında en az 3 metre mesafe olacak şekilde pazar/satış yerleri düzenlenecek.
-Bu amaçla mevcut pazar yerlerinin genişletilmesi (ilave cadde ve sokakların dahil edilmesi vb), yeni satış yerlerinin belirlenmesi, gerek görüldüğünde geçici süreliğine zaruri olmayan ihtiyaç maddelerinin satışının yapıldığı pazar yerlerinin/parsellerinin bu amaçla tahsis edilmesi tedbirlerinin biri veya hepsi birlikte kullanılacak.
-Pazar/satış yerlerinde ambalajsız satılan yaş sebze ve meyvelerin tüketicilerce temas edilmeden, doğrudan pazarcı esnafı tarafından hijyen koşullarına dikkat edilerek poşetlenmesi/satışının yapılması sağlanacak. Bu husus pazar/satış yerlerinde görevlendirilecek zabıta memurları tarafından sürekli kontrol edilecek.
- Pazarcı esnafı kişisel hijyen kurallarına uyması konusunda uyarılarak koruyucu önlemleri alınması sağlanacak; bu husus belediye zabıtası ve ilgili esnaf odaları tarafından denetlenerek gerekli işlem yapılacaktır.
- Belediyelerce pazar/satış yerlerinde çöp toplama, hijyen ve dezenfeksiyon hususunda gerekli tedbir alınacak.
- Pazar/satış yerleri en geç saat 19:00’a kadar faaliyet yürütebilecek; buna yönelik tebligatlar pazar esnafına yapılacaktır.
- Pazar yerleri/satış yerlerinde belediyeler pazar esnafı ve vatandaşlarımız için el dezenfektanı konusunda destek olunacak.
Bakanlık söz konusu tedbirlere ilişkin valiler ve kaymakamlar tarafından il/ilçe belediyeleri ile işbirliği içinde ilgi mevzuat ve yazılar çerçevesinde gerekli kararlar alınarak tedbirlerin ivedilikle uygulanması ve uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi, gerekli görülmesi durumunda alınan kararlara uyulup uyulmadığının genel kolluk marifetiyle denetlenmesi istedi.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 458143
Türkiye'nin yerli ve milli firması olan ve Türk halkının desteği ile büyüyen;Yıllardır öğrencilere verdiği burslarla yoksul ailelere eğitim desteği veren; 400 çalışanı ve yan kuruluşları ile on binden fazla insanın geçim kapısı olan ve binlerce aileye aş-iş ve kazanç kapısı olan Kırbıyık A.Ş ; Dünya yı kasıp kavuran ve Ülkemizde de ölümlere sebep olan Coronavirüs tedbirleri kapsamında örnek bir çalışmaya daha imza attı ve çalışanlarını ücretli olarak izne yolladı.
Kırbıyık A.Ş.Çalışanlarını Ücretli izne gönderdi ve EVDE KAL TÜRKİYE dedi.
KIRBIYIK A.Ş DE ; EVDE KAL TÜRKİYE DEDİ...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet yetkililerinin EVDE KAL çağrısına; çalışanlarını ücretli izinli olarak evine gönderen Kırbıyık A.Ş. yönetimi,bu zorlu süreçte çalışanlarının canlarının ve sağlığının kazançtan daha önemli olduğan dikkat çekti..
Daha önce Coronavirüsle mücadele için kullanılmak üzere Sağlık Bakanlığı’na 100 bin litre etil alkol gönderme kararı alan Antalya bölgesinin en büyük yasal alkollü içki üreticisi olup Türkiye genelinde satışı yapılan marka Kırbıyık A.Ş Coronavirüsle mücadele kapsamında yeni kararlar alarak hayata geçiriyor…
KIRBIYIK A.Ş.İFTİRALARA RAĞMEN HUKUK MÜCADELESİNİ KAZANDI VE GURURLA YOLUNA DEVAM EDİYOR...
Bir Alanya markası olan Kırbıyık A.Ş daha önce aldığı yönetim kurulu kararıyla Coronavirüsle mücadelede devlete destek olacaklarını duyurmuştu.
Sosyal medya üzerinden yapılan duyuruda, “Şirketimiz yönetim kurulunun 14 Mart 2020 tarihli toplantısında, koronavirüsüne karşı etkin bir şekilde mücadele eden devletimize destek olmak adına faaliyete hazır etil alkol fabrikamızdan hiçbir ücret talep etmeden 100 bin litre etil alkol gönderme kararı alınmıştır. 16 Mart Pazartesi günü resmi yazımız sağlık Bakanlığı’na iletilecektir. Kırbıyık A.Ş. olarak daima önceliğimiz devletimiz ve milletimizdir. Kamuoyuna saygılarımızla.” denilmişti.
HALKININ HİZMETİNDE VE DEVLETİNİN YANINDA OLAN YERLİ SERMAYE KIRBIYIK A.Ş.
Yapılan duyuruda : “Kimya fabrikamızdaki bir kısım çalışanlarımız dışında(sterilizasyon amaçlı ürün üretmektedirler) tüm işçi çalışanlarımız ücretli olarak izne yollanmıştır. Devletimizin mücadelesine katkı amacıyla kamu kurumlarında sterilizasyon uygulaması için özel ekipler oluşturulup İl Sağlık Müdürlümüzün talimatları ile çalışmalara başlanmıştır. Gelen talepler üzerine Antalya merkez bölgede aile sağlığı merkezlerine bedelsiz el temizleme solusyonu desteği verilmektedir.
Üretime hazır ilgili kurumdan üretim izni bekleyen 10 bin Litre/Gün kapasiteli etil alkol fabrikamız izinleri onaylanması durumunda devletimize mücadelelerinde katkıda bulunmak amacıyla 1 milyon litreye kadar hiçbir ücret talep etmeden dezenfektan desteği sözü verilmiş olup gerekli yazılı bildirimler bir çok kamu kurumuna ulaştırılmıştır.
24 Mart 2020 tarihli aldığımız kararla,bedelsiz olarak Serik, Aksu, Kepez ve Muratpaşa bölgelerinde vatandaşlarımızın yoğun olarak kullandığı toplu taşıma sistemine ait 150 durakta dezenfeksiyon aparatları kurulması ve takibi için ilgili belediyelerle irtibata geçilmesi kararı alınmıştır.” denildi.
Kırbıyık A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Kırbıyık
KIRBIYIK A.Ş DE 400 KİŞİ ÇALIŞIYOR VE YILLARDIR ÖĞRENCİLERE BURS VERİLİYOR BİLİYOR MUYDUNUZ?
Kırbıyık A.Ş.yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık, Alanya Güneşi Gazetemize yaptığı açıklamada;Şirketine yönelik karalama kampanyalarının boş çıktığını ve hukuki süreci kazandıklarını;faaliyetlerine daha azimle ve başarılara imza atarak devam edeceklerini belirtti.
KIRBIYIK:"Bizler hep adaletli ,doğru işlere imza attık ve Türk yargımıza ,Adaletimize de hep inandık.Bugün de bu inancımız tecelli etti ve Hukuk ,Adalet ve Allah'ın Adaleti bizlerin yanında oldu ve haklı ve dürüst çalışma ile insanımıza aş-iş veren,yoksulumuza umut olan ve devletimize hizmet eden bir kurum olduğumuz bir kez daha tescillendi."dedi.
Sosyal medya sayfasından da ;Bugün gerekli kurumlardan gelen bilgiye göre: etil alkol üretimine izin verildiğini ;duygusal bir paylaşımla hukuk sürecini kazandıklarını ve iftira atanlara kırgın olduğunu belirten Kırbıyık A.Ş.yönetim kurulu başkanı Şahin Kırbıyık sevincini şu ifadelerle dile getirdi.“Ben Şahin KIRBIYIK… utanacağım hiç bir harekette bulunmadım. İnsanların sağlığı için rahat yaşayabilmesi icin çabalar harcadım, ateist bir zumrenin peşinde nasıl koştunuz?! Fabrikayı kapattırma kampanyası yaptınız! hiçmi utanmadınız? Bu bölgede 400 kişiye ekmek kapısı olan herzaman devletçi olan bizleri ve ailemi nasıl hedef aldınız? Devletim geçmişin izlerinden dolayı biraz geç çalıştı ama ďogru tekdir dedik ve doğru kazandı! Şu anda etil alkol iznimizde cıktı… Allahıma hamd olsun ben utanmadım bu tesisi kapatamadınız, beni rezil edemediniz. Sosyalsiniz ya bu kadar insanı işsiz bırakamadınız ya.. ŞiMDi BENCE SİZ UTANIN ALLAH BİRDİR.. DOGRU TEK’tir… Merak edenlere KIRBIYIK A.Ş kaç kişi okutur nerelere ne yapar ona bir bakın bence utanın ve bu mesleği yapmayın.” dedi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 404067
YÖK Başkanı Saraç: Üniversitelerde bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacak.
YÖK Başkanı Saraç, "Bu sene bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretimle sürdürmeye karar verdik. Bu lisans, ön lisans ve lisans üstü için geçerli." dedi...
YÖK Başkanı Yekta Saraç, üniversitelere yönelik Coronavirüsü tedbirleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Saraç’ın açıklamalarından satır başları...
*Bugün YÖK Genel Kurulumuzda bazı hususlarda kararlar aldık. Bu sene bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretimle sürdürmeye karar verdik.
*Üniversitelerimiz yukarıda zikrettiğimiz uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları altında sunamayacakları programları/dersleri ve uygulamalı dersleri yaz aylarında belirledikleri takvim içinde tamamlayacaklardır.
*Diğer bir ifade ile bu program ve dersler için bahar dönemi takvimini yaz aylarına taşımış oluyoruz. Türk yüksek öğretiminin yaz okulu tecrübesi üniversitelerimiz için son derece değerli bir imkan sunmaktadır.
*Yaz okulunun bitiş tarihleri göz önünde tutularak önümüzdeki yıl eğitim öğretim takvimini belirleyeceğiz. Bu hususta da geçmiş yıllarda sıra dışı durumlarda gerçekleştirdiğimiz uygulamalar ve tecrübeler ışığı altında bu konuyu rahatlıkla yönetebileceğimize inanıyoruz.
YKS SINAVI ERTELENDİ
YKS hakkında da açıklamalarda bulunan Saraç, 20-21 Haziran tarihlerinde yapılması planlanan sınavın tarihlerinin ertelendiğini açıkladı.
Saraç, “YKS'nın 25-26 Temmuz tarihlerinde yapılması kararlaştırılmıştır. Bu kararı almamızdaki neden tedbirli olmak ve öğrencilerimizin daha salim ve dingin bir zihinle hazırlanarak bu imtihana girmesidir. ÖSYM ile bu takvimi birlikte sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz rahat olsun. Bu konudaki planlamalarımız tamamdır” dedi.
Sorulacak sorularla ilgili ise Saraç, şunları söyledi:
*YKS'da sorulacak müfredat ile ilgili önceliğimiz bugünün gerçeklerinin yansıdığı bir şekilde öğrencilerimizin lehine olanı aramaktır. Sınavda sorulacak sorular, bu soruların kapsamı ve alanları Milli Eğitim Bakanlığı ile uyum içinde onlardan gelen tekliflere göre şekillenecektir.
*Yüksek öğretime giriş sınavlarının orta öğretimi desteklemesi gerektiğinin farkındayız. Sınava girecek öğrencilerimiz şu açıdan rahat olsunlar. Daha önce yapılan çerçevede bir sınav olacaktır. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet bizim vazgeçmeyeceğimiz bir esasımız dır.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 495962
Kuzey Irak’ta terör hedeflerine yönelik yürütülen Pençe-3 operasyonunda 2 Mehmetçik şehit oldu, 2 Mehmetçik yaralı...
MSB'den yapılan açıklamada, "Irak kuzeyi Haftanin bölgesinde, 25 Mart 2020 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarınca havan ile yapılan taciz atışı neticesinde, 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 2 kahraman silah arkadaşımız yaralanmıştır. Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımız ile yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş, hedefler tahrip edilmiş ve şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır" denildi.
Yarın toprağa verilecek şehitlere Coronavirüs önlemleri nedeniyle camide tören yapılmayacak.
Kuzey Irak'ta yürütülen Pençe-3 operasyonu çerçevesinde 2 Mehmetçik şehit oldu. Şehit Piyade Uzman Çavuş İsmail Karataş'ın acı haberi Şanlıurfa'da, şehit Piyade Uzman Onbaşı Onur Karakaya'nın acı haberi ise Manisa'daki ailesine ulaştı.
HABER AİLENİN EVİNE ULAŞTIRILDI...
Pençe-3 harekat bölgesindeki operasyonlar kapsamında Irak'ın kuzeyinde terör örgütlerinin havan atışı sebebiyle şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Onur Karakaya'nın Manisa Turgutlu ilçesindeki ailesine şehadet haberi ulaştırıldı.
Turgutlu Kaymakamı Ali Yılmaz, Garnizon komutanı Albay Kenan Peşternik, Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Halim Karaer, İlçe Emniyet Müdürü Gökhan Balaban tarafından şehit Piyade Uzman Onbaşı Onur Karakaya'nın Selvilitepe mahallesi Gözde sokakta ikamet eden babası İbrahim(51) ve annesi Ümmü Karakaya'ya(42) acı haber verdi.
Şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Onur Karakaya
4 AYLIK NİŞANLIYDI...
Şehidin yakınlarını, komşuları ve protokol üyeleri teselli etti. Yaklaşık 2 yıldır görev yaptığı öğrenilen 22 yaşındaki şehidin 4 aylık nişanlı olduğu ve kardeşi Uğur Karakaya'nın(26) ise Edirne ilinde askerlik görevini yaptığı öğrenildi.
Şehidin baba evine ve sokağına Türk bayrakları asıldı.
TÖRENE CORONA ENGELİ...
Şehit Piyade Uzman Onbaşı Onur Karakaya için törenin corana virüsü sebebiyle camide cenaze törenini yapılmayacağı, töreninin saat 12.00'de ilçedeki şehitlikte sade bir tören düzenleneceği ve ardından şehitlikte son yolculuğuna uğurlanacağı öğrenildi.
Şehidin evine Türk bayrağı asıldı.
ŞANLIURFA'YA ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ...
Pençe-3 harekat bölgesindeki operasyonlar kapsamında Irak'ın kuzeyinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş İsmail Karataş'ın acı haberi ise Şanlıurfa Bozava ilçesindeki babası Mehmet Karataş(50) ve annesi Emine Karataş'a(44) ulaştı.
Bekar olan şehit Piyade Uzman Çavuş İsmail Karataş'ın 7 kardeşi olduğu öğrenilirken, baba evine sokağına dev Türk Bayrağı asıldı.
Şehit Piyade Uzman Çavuş İsmail Karataş
MSB: ŞEHİTLERİMİZİN KANI YERDE BIRAKILMAMIŞTIR...
MSB’nin açıklamasında şöyle denildi:
*Irak kuzeyi Haftanin bölgesinde, 25 Mart 2020 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarınca havan ile yapılan taciz atışı neticesinde, 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 2 kahraman silah arkadaşımız yaralanmıştır.
* Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımız ile yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş, hedefler tahrip edilmiş ve şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır, bırakılmayacaktır.
* Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar dileriz.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
KAYNAK:MSB--Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 667923
Milli Eğitim Bakanı Selçuk: Uzaktan eğitim 30 Nisan'a kadar devam edecek...
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, Bilim Kurulunun da önerisiyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında 30 Nisan'a kadar okulların tatil olması, uzaktan eğitimin devam etmesi kararını aldıklarını bildirdi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk,
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, yaklaşık bir saat önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında bir toplantıya başladıklarını aktardı.
Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'ndeki toplantıda Bilim Kurulu ile meselenin etraflıca ele alındığını belirten Selçuk, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak meseleye nasıl baktığımızı ve ne tür bir beklenti ve ihtiyaç içinde olduğumuzu da paylaşma fırsatımız oldu." dedi.
Yaşanan sürecin dünya tarihinde ilk kez karşılaşılan bir mesele ve problem olduğuna dikkati çeken Selçuk, bu konuya Bakanlık olarak pedagojik açıdan baktıklarını, önceliğin de çocukların sağlığı olduğunu vurguladı.
Selçuk, eğitimsel olarak ortaya çıkan ihtiyaçları dünyadaki belli başlı ülkeleri günlük izleyerek tespit etmeye çalıştıklarına işaret ederek, televizyonlar üzerinden uzaktan eğitime başladıklarını anımsattı.
"Eğitsel ihtiyaçların telafisi, sınavlar konusunda her türlü senaryoya hazırız"...
Bakan Selçuk, "Bu hafta bizim test haftamızdı ama önümüzdeki haftadan itibaren çok daha kaliteli, dolu dolu programlarla çocuklarımızın eğitimini yapmaya devam edeceğiz. Bu uzaktan eğitim kısmının dışında da en kısa süre içerisinde yüz yüze eğitimle telafi yapma çalışmalarımız da devam ediyor. Telafinin ne zaman, nasıl olacağı Bilim Kurulumuzun önerileriyle doğrudan doğruya ilgili." diye konuştu.
Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bu çalışmalara baktığımızda, eğitimde elbette kayıplar, eksikler olacaktır. Fakat bütün vatandaşlarımızın, anne babaların müsterih olmasını isterim. Çocuklarınızın her türlü eğitsel ihtiyaçlarının tamamlanması ve telafisi, sınavlar konusunda her türlü senaryoya hazırız. Hiçbir şekilde bir eksik bırakmadan, bu bir maraton koşusudur, bu yolculuğu, koşuyu yürüteceğiz. Kimsenin gereğini yapacağımızdan hiçbir endişesi olmasın.
Bu çerçevede Bilim Kurulunun da önerisiyle evde eğitim sürecini bir müddet daha uzatma ihtiyacı doğdu ve 30 Nisan tarihi ortaklaşa bir kararla ortaya konuldu. 30 Nisan'a kadar okullarımızın tatil olması ve uzaktan eğitimin devam etmesi konusunda bir karar söz konusu. Bizim zaten bir hazırlığımız olduğu için daha da çalışmalarımızı zenginleştirerek gereken her türlü ihtiyacı karşılayacağız."
Bakan Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili diğer mevzuat, ihtiyaçlar ve sınavlarla ilgili hususlara ilişkin de zaman zaman kamuoyunu bilgilendirme ve bazı hususları paylaşma durumunun da söz konusu olacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Çocuklarımızın sağlığı bakımından anne babalarımızın dikkatli olduğunun farkındayım. Sadece fiziksel sağlık değil onların ruhsal sağlığı da çok önemli. Bu anlamda da bizim televizyon yoluyla ulaşmaya çalıştığımız içeriklerde giderek bütün bu boyutları da dikkate alan çalışmalarımız artacak."
"Sınavların ertelenmesi bilimsel kararlara bağlı"...
Selçuk, "LGS'ye ilişkin 3 senaryomuz var. Sınavların ertelenmesi veya ertelenmemesi bilimsel kararlara bağlı. Tedbirimiz hazır." dedi.
Selçuk, özel okul ücretlerine ilişkin soruya ise "Özel okul temsilcileriyle görüşmemizde gündeme geldi, telafi edileceği için problem çıkacağını sanmıyorum. Biz eğitimi telafi ederiz ama bir hastalığı telafi edemeyiz. Önemli olan çocuklarımızın sağlığı." yanıtını verdi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, özel kursların da 30 Nisan'a kadar kapalı olacağını bildirdi.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 413355
Denizli’de imamlık yapan Fettah Kahraman adlı kişi sosyal medya hesabından kamuoyunun tepkisini çeken bir paylaşımda bulundu...
Denizli Bayramyeri Camii İmamı Fettah Kahraman adlı bir kişinin paylaşımı tepkilere neden oldu.
Sosyal medyanın gündemine oturan paylaşımda çirkin sözler sarf eden Kahraman, rakı içen vatandaşları hedef gösterdi.
Kahraman, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda şunları söyledi:
“İmamlardan rahatsız olan güruh elbet önümüze geleceksiniz, o zaman pamuk yerine rakı şişesi tıkayacağız haberiniz olsun.”
İşte o paylaşım:
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 792065
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, özel bir TV kanalında yayınlanan canlı yayınlanan programa katılarak, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Yaşanan sürecin yalnızca 65 yaş üstü vatandaşlarımızın izolasyonu olarak algılanmasının yanlış olduğunu vurgulayan İmamoğlu, İstanbul’da ve Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşanan “Evde kal ihlallerine” dikkat çekti. İmamoğlu, “Tümüyle bunlar aslında ne kadar hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre var- bu uygulamaya bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu ciddiyetle hepimizin bakması lazım. Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki, birkaç ay bu izole ortam sürebilir. Ömrümüzden birkaç ayı sürece adamamız, toplum sağlığı açısından, yarınlarımız açısından çok kıymetli. Bakanlık, sağlık çalışanları… Herkes büyük fedakarlıkla sürece katkı sunma çabasında. Ama işin başı, 83 milyon vatandaşımız ya da 16 milyon İstanbullu. Bunu çözecek olan onlar…” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çağla Şikel’in sunduğu ve FOX TV’de yayınlanan “Çağla ile Yeni Bir Gün” programına, Saraçhane’deki makam odasından katıldı. İmamoğlu, canlı yayınlanan programda, Şikel’in koronovirüs salgını ile sorularına çarpıcı yanıtlar verdi. “İnşallah hep birlikte iyi olacağız” diyen İmamoğlu’na sorulan bazı sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar özetle şunlar oldu:
“ÇOK BULAŞICI BİR VİRÜSLE KARŞI KARŞIYAYIZ”...
65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağına vatandaşımızın tepkisi nasıl oldu? Ne kadar uyuluyor sizce?
- Bize gelen bilgi oldukça yüksek. Uyum konusunda bir sorun yok. Yalnız, burada benim özellikle altını çimek isteyeceğim bir husus var. Birkaç görüntü gördüm, dün ve bu sabah. 65 yaş üstü deyince, sanki bir tek hastalık onlara bulaşmış ve toplumsal bir tepkiye, -benzetmek gibi olmasın da eski tabirle ‘vebalı gibi’ davranışa- maruz kalan yaşlı vatandaşlarımız var ülkemizin farklı noktalarında. Bu, hiç doğru değil. 65 yaş üstünü korumak adına böyle bir karar alındı. Tamam. Bunu saygıyla karşılıyoruz; ama diğer vatandaşlarımızın bir serbestliği varmış gibi ya da diğer vatandaşlarımızın hiç riski yokmuş gibi tavır almaları, davranışta bulunmaları hiç doğru değil. Ama bir uyum var. Vatandaşlarımız evlerinde. Bizim ve birçok kurumumuzun buna dönük hizmetleri söz konusu. Özellikle yaşlı vatandaşlarımıza hizmetlerimiz söz konusu. Ama bütün vatandaşlarımızın, ‘Evde kal’ çağrısına uymaları gerekmekte. Zira bu süreç, gerçekten ama gerçekten çok riskli bir süreç. Çok bulaşıcı bir virüsle, hastalıkla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, herkesin maksimum ilgi ve dikkat göstermesi gerekiyor.
“GEÇ KALIYORUZ” UYARISI...
Bu işin ciddiyetini ne zaman anlamamız gerekiyor?
- Geç bile kalıyoruz aslında. Çünkü dünyadaki etkisini görüyoruz. Dünyadaki ulusların, ülkelerin bu sürece dair çok tedbirli davrandığını, şehirlerin bomboş kaldığını görebiliyoruz. Dün birkaç manzara yine bana ulaştı. İnsanların, özellikle gençlerin maç yaptığı, spor yaptığı şeklinde… Tümüyle bunlar aslında ne kadar hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre var- bu uygulamaya bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu ciddiyetle hepimizin bakması lazım. Bu konu, Ekrem İmamoğlu, Çağla Şikel konusu değil; bu konu milletçe hepimizin içselleştirmesi gereken bir konu. Zira bu sorunu bir ilçe belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ya da hükümetimiz, Bakan’ımız çözemez. Bu konuyu milletçe çözmemiz lazım. Tüm kurumlarıyla, tüm paydaşlarıyla sürece olan hassasiyetimizi göstermeliyiz. Krizin farkına varmak, birinci husus. Bu farkındalığı büyütmek, bilgi sahibi yapmak, ikinci bölümü. Ama sonrasında mutlak bir dayanışma gerekiyor. Bu dayanışmayı sağlama adına da koordineli çalışmaya önem veriyoruz. Dayanışma kavramı, sadece ulusal değil, uluslararası dayanışmaya dönüşmüş şekilde her ülkenin birbirine katkı sunmaya çalıştığı. Aklın ve bilimin yeterli olduğu bütün hususları herkes birbiriyle paylaşmak durumunda. Böyle bir aşamayı biz İstanbul’a entegre ederek, kendi çabamızı en maksimum düzeyde ortaya koyacağız. Gün içinde, belki görmüyoruz ama İBB’de on binlerce çalışanımız İstanbul’a hizmet ediyor.
“BU KONU, BÜTÜNÜMÜZÜ İLGİLENDİRİYOR”...
Tek başına yaşayan yaşlı vatandaşlarımız alışverişlerini nasıl yapacaklar?
- İnternete bağlanamayan insanlar var. Bu insanlarımız, çağrı merkezimize başvurmaları halinde onlara destek olabileceğimizi ifade ettik. 60 yaş üstü ciddi sayıda insanımız var; 1 milyon 600 bin civarında. Biz, elimizden gelen desteği, bu çağrı hattımız üstünden vereceğiz. Bunun için, her türlü önlemini almış, bu sürece katkı sunacak bir ekibi hazırlıyoruz. Ama bunun ötesinde esas dayanışma, vatandaşlarımızın kendi arasında olmalı. Bu kadar büyük bir sayıyı, toplumsal olarak bizim çözümlememiz gerekiyor. Her insan, kendi apartmanındaki yakın komşularında, bu tarz yalnız yaşayan yaşlılara mutlak göz kulak olması gerektiğini, tedbirlerini katkı sunmaları gerektiğini, hal-hatır sorması gerektiğini özellikle belirttik. Herkes de kendi büyüğüne mutlaka gözü gibi baksın. Yine tekrar edelim. Olayı böyle 65 yaş üstü kitleye mal eder gibi konuşuyorum sanki ama; hayır. Bu konu, bütünümüzü ilgilendiriyor.
İTALYAN BELEDİYE BAŞKANI’NIN “İSYAN VİDEOSU”NU İZLEDİ...
İmamoğlu’na, sosyal medyada gündem olan İtalya'nın Sicilya Adası'ndaki Delia kasabasının Belediye Başkanı Gianfilippo Bancheri’nin “isyan videosu”nu izleten Şikel, “Piknik yerleri ve mesire yerleri de yasaklandı diye biliyorum…” hatırlatmasında bulundu.
- Ne yazık ki insanlar, havalar da iyi olunca, pikniğe dönük meraklarını gösterdi. Bu, kaldırılabilir bir şey değil. Görüntüleri görünce, o gün yine sosyal medya üzerinden yayın yapmak zorunda kaldım. Çok ilginç bir şey söyleyeyim. Çin’in İstanbul Başkonsolosu’nun evi Belgrad Ormanı’na yakın bir yerde. Telefon konuşmamızda isyanla bana, ‘Ya arkadaş nasıl anlamaz insanlar? Nasıl parka çıkarlar? Şu anda araba çekecek yer yok Belgrad Ormanları civarında” dedi. Bu, çok ürkütücü bir şey. İşte böyle anlarda insanın nefesi kesiliyor, her şeyi söyleyebiliyor. Başkan’ın duygularını uzaktan hissedebiliyorum. Keyfin, alışverişin, bunların zamanı değil.
“BU İZOLE ORTAM BİRKAÇ AY SÜREBİLİR”...
Ailelerin en çok merak ettiği soru, “Çocuklarımızla parka çıkıp, iki nefes alabilir miyiz” sorusu. Parklar, bahçeler ne kadar riskli?
- Bütün belediyelerimiz ve biz, gerçekten çok üst seviyede, titizlikle çalışıyoruz. Görüyorum. Takip de ediyorum. Par alanlarına çıkmak ve yoğunlaşmak, zaten büyük bir risk. Bizim oraları dezenfekte etmemiz yetmiyor. Uzman kişiler de söylüyor; bunlar temasla işleyen süreçler. Dolayısıyla bu tür alanlara yoğunlaşılmasını istemiyoruz. Okul çağındaki çocukların sorumlulukları devam ediyor. Mümkün olduğu kadar sosyal alanları, insanlarla temas kurma adına asla kullanmayın. Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki, birkaç ay bu izole ortam sürebilir. Ömrümüzden birkaç ayı sürece adamamız, toplum sağlığı açısından, yarınlarımız açısından çok kıymetli. Biz, bir vatandaşımızın bile kaybına üzülüyoruz. Dün itibariyle 30’a çıktı. Allah rahmet eylesin. Umarım bu sayı büyümesin. Bakanlık, sağlık çalışanları… Herkes büyük fedakarlıkla sürece katkı sunma çabasında. Ama işin başı, 83 milyon vatandaşımız ya da 16 milyon İstanbullu. Bunu çözecek olan onlar.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 72756
Karaca "BİK Yönetimine teşekkür ederiz. Ancak bu alınan kararlar yetersizdir"...
TGF tarafından BİK’e yapılan önerilerin bir kısmı BİK yönetim Kurulu toplantısında karara bağlandı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınının yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında BİK yönetim kuruluda toplanarak basınla ilgili bazı önemli kararlar aldı. TGF tarafından Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğüne Anadolu Basını ile alakalı alınması gereken tedbirleri içeren bir takım öneriler sunulmuştu.
Bugün kü toplantı sonrasında BİK Genel Müdürü Rıdvan Duran’ın verdiği bilgiye göre BİK yönetimi aşağıdaki kararları aldı.
BİK Yönetim Kurulunda alınan tedbirlerden bazıları;
-Sıkıntılı tedbir günleri devam ettiği süre içerisinde gazetelerde bayi ve abone şartlarında fiili satış şartı kaldırıldı.
- İşkur’dan işçi alan gazeteler, İşkur’dan aldıkları elemanların tamamını asgari kadrosunda gösterebilecekler.
- İl ve ilçelerde gazeteler aralarında anlaşmak kaydı ile ve her gün dönüşümlü olarak en az iki gazete yayınlanmak şartı ile diğer gazeteler yayınlanmayabilecek.
- Fikir işçilerine BİK tarafından verilen krediler de istendiği takdirde 3 ay ertelenecek.
- Gazete sahiplerinden istenen Borcu yoktur yazısı alınan tedbirler kapsamında istenmeyecek.
Ayrıca BİK Genel Müdürü Rıdvan Duran; Basın İlan Kurumunun olmadığı illerde yeni açılacak olan temsilciliklerin amacının ilan potansiyelini artırmak olduğunu aktardı.
TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca’da alınan kararlar hakkında yaptıgı açıklamada ; "Bugün BİK yönetim kurulu tarafından Anadolu Basını ile alakalı önemli kararlar alındığını gözlemledik. Bu kararların bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Sayın BİK Genel Müdür Rıdvan Duran'a ve yönetim kuruluna teşekkür ederim. Tabiki bu önlemler yetersiz olmasına karşılık ilk adım olarak değerlendirmemiz önem arz ediyor. Sayın genel müdürümüze bir çok konu ile alakalı öneride bulunduk, bu önerilerin bir kısmı bugün netlik kazandı. TGF olarak amacımız Anadolu Basınının hak ve hukukunu korumak mücadele etmektir" dedi.
ALINAN KARARLAR YETERLİ DEĞİLDİR...
Korona Virüs kapsamında alınan ve uygulamaya sokulacak kararlar yeterli değildir diyen TGF Genel Başkanı Karaca şöyle devam etti.
“Alınan bu karar ve uygulamalar yerel basının yaşadığı sorunları çözmeyecektir. Gazetelerimizden yapılan %15’lik kesintinin düşürülmesi ve hatta tamamen kaldırılması gerekmektedir. Acilen Yönetmelik değiştirilerek gazete sahiplerine kredi imkanı sağlanmalı, Sigorta ve vergi indirilmelidir. Özel ilan reklamlardan vergi alınmamalıdır. KDV oranında indirime gidilmelidir. Her daim devletinin yanında olan Anadolu basını desteklenmeli ve gereken tedbirler yasalarla koruma altına alınmalıdır” dedi.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 504837
Kamu personeli uzaktan veya dönüşümlü çalışabilecek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan genelgeye göre, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma yöntemleri uygulanabilecek.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla "Koronavirüsle Mücadele Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik İlave Tedbirler" konulu genelge Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Genelgeye göre, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yayılımının en aza indirilmesi amacıyla salgınla mücadeleyi, etkilerinin azaltılmasına yönelik faaliyetleri zafiyete uğratmayacak ve kamu hizmetlerini aksatmayacak şekilde, ihtiyacı karşılayacak kadar asgari sayıda personelin bulundurulması şartıyla çalıştırılma biçimine bakılmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara, uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma yöntemleri uygulanabilecek.
Buna dair usul ve esaslar, Cumhurbaşkanlığı bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşları için üst yönetici, bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşları için bakan, taşra teşkilatları ile mahalli idareler, bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri için ilgisine göre vali veya belediye başkanı, diğer kamu kurum ve kuruluşları için üst yönetici tarafından belirlenecek. Bu belirleme yetkisi devredilebilecek.
Dönüşümlü çalışanlar fiilen göreve gelmedikleri süre zarfında idari izinli sayılacak.
Genelge kapsamında esnek çalışma yöntemlerinden faydalanan çalışanlar ile idari izinli sayılanlar bu sürede istihdamlarına esas görevlerini fiilen yerine getirmiş sayılacak.
Uzaktan veya dönüşümlü çalışanlar ile görev yerinde çalışanlar hizmetin yürütülmesi sorumluluğu açısından eşit olacak. Uzaktan veya dönüşümlü çalışanlar ile idari izinli sayılanların mali ve sosyal hak ve yardımları ile diğer özlük hakları saklı kalacak.
İdari izinliler, uzaktan veya dönüşümlü çalışanlar amirlerinin izni dışında görev mahallerinden ayrılamayacak, hizmetine ihtiyaç duyulanlar çağrıldıkları anda görevine dönmek zorunda olacak.
Daha önce, Kovid-19 kapsamında idari izinli sayılanlar, yeni bir karar verilinceye kadar idari izinli sayılmaya devam edecekler. Yıllık veya mazeret izni kullanabilecekleri belirtilen çalışanlar da genelge kapsamında belirlenecek usul ve esaslar dahilinde idari izinli sayılabilecek.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 121285
Atatürk~Atabey Türk Ocağı Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci,Yarın uzaktan eğitimin başlayacağını belirterek,Öğrencilerin internet üzerinden bu eğitimi alacaklarını ve bu yüzden,eğitim saatlerinde internet hızının düşmemesi için ;eğitim saatleri içerisinde ihtiyaç duyulmadıkça internet kullanılmamasına dikkat çekti.
Tüm Türkiye de Ocak kuruluşlarını hızla tamamlayan ve Ülkenin ve dünyanın en önemli konularını irdeleyen; vede Atatürk ilkeleri ışığında yürüyecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Müreffeh ülke konumuna geleceğini ısrarla anlatan Ocak Yönetimi; Atatürk~Atabey Alanya İl Beyliğini de oluşturmuş ve Alanya İl Beyliğine Dr.Ali Dulum getirilmişti.
Aynı duyarlılığı Atatürk~Atabey Alanya İl Beyi Doktor Ali Dulum da dile getirdi...
Doktor Ali Dulum Yaptığı açıklama da ;" Ülkemizin Dünyaya açılan penceresi olan Alanyamız da;Saygıdeğer Alanya halkımız her konuda duyarlılık gösterdiği gibi,Bu konuda da duyarlılık gösterecek ve ihtiyaç olmadıkça okul eğitim saatlerinde, yavrularımızın sağlıklı eğitim almaları için vede internet hızını düşürmemek için, sesimize ve çağrımıza olumlu yaklaşım göstereceklerdir inancındayım.Bu vesile ile Devletimizin "" EVDE KAL"" Çağrılarına uyan halkımıza sağlıklı günler dilerim."dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 660029
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müsterih olunuz. Devletimiz tüm kurumlarıyla görevinin başında, zaman mefhumu gözetmeksizin milletinin hizmetinde." dedi...
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesapları üzerinden videolu bir mesaj paylaştı.
"Aziz vatandaşlarım, müsterih olunuz. Devletimiz tüm kurumlarıyla görevinin başında, zaman mefhumu gözetmeksizin milletinin hizmetinde. Bu zorlu süreci inşallah hep birlikte atlatacağız. Yeter ki kurallara, yönlendirmelere uyalım ve mutlaka evlerimizde kalmaya devam edelim." ifadeleriyle yayımlanan videolu mesajda Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aziz vatandaşlarım milletimizin ve İslam aleminin mübarek Miraç gecesini tebrik ediyorum. Miraç gecesi vesilesiyle yaşadığımız bu zorlu sürecin bir an evvel son bulmasını, tüm insanlığın sağlık ve huzura kavuşmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Devletimiz bütün kurum ve kuruluşlarıyla görevinin başındadır. Aziz milletim müsterih olsun. Özellikle Sağlık Bakanlığımız tüm personeliyle doktorlarıyla hemşireleriyle sağlık memurlarıyla artık zaman mefhumu kullanmadan çalışmaktadır. Bundan dolayı şahsım, ailem ve milletim adına bütün sağlık personelimizi hakikaten alkışlarımızla tebrik ediyoruz, kutluyoruz. Ve bu süreci onlarla beraber atlatacağımıza da inanıyorum."
"65 yaş üstü sokağa çıkanlar varsa onları uyarmalısınız"...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlardan hükümet yetkililerinin yönlendirmelerini dikkatle takip edip, etmeyenleri uyarmaları ricasında bulunarak, "Özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalıklara sahip olanların kesinlikle sokağa çıkmamalarıdır. Eğer bu tür sokağa çıkanlar varsa tekrar ediyorum; onları uyarmalısınız. Bunları rastgele söylemiyoruz. Bunları şu anda bu işin en çok sorumlusu ve dikkatle bu işi takip edenleri olarak, doktorlarımızdan ve bilim kurulu üyelerimizden almış olduğumuz tavsiyelerle söylüyoruz ve Bilim kurulu üyelerimiz şu anda bunları adım adım takip etmektedirler." ifadelerini kullandı.
"Olumsuzluk kampanyası meydana getirmek isteyenlere inanmayınız"...
"Dikkat edilirse az sayıda da olsa şu an itibarıyla ölenlerimize baktığımız zaman bunların hepsinin de işte bu yaş gruplarında olduğunu gördüğümüz zaman demek ki yapılan uyarılar doğrudur, yerindedir." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Sağlık ve huzur içinde ülkemizi yarınlara taşıyacağız. Olumsuzluk kampanyası meydana getirmek isteyenlere inanmayınız. Bir defa devlet olarak biz bunların hepsinin tedbirlerini aldık. Alışverişlerinizde kesinlikle hiçbir ürün yok satmamaktadır. Gerek sağlık noktasında gerekse sağlık dışındaki bütün ürünler elimizde mevcuttur. Hiçbir zaman bu noktada çeşitli Batı ülkelerindeki raflara bakıp da aldanmayın. Hepsini biz aşmış vaziyetteyiz. İmkanlarımız elimizde mevcuttur. Gerek sağlıkta gerekse diğer noktada ve bu inançla, kararlılıkla da ben sizlere sağ olun, var olun, Allah'a emanet olun diyorum."
Alanya Güneşi Haber Merkezi
KAYNAK: AA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 672776
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan kararnameyi paylaştı...
Kararnameye göre, corona virüsü salgınını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında 30 Nisan tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takipleri ile bu takiplere ilişkin sürelerin durdurulmasına karar verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan kararda şöyle denildi:
* MADDE 1- Çin Halk Cumhuriyetinde ortaya çıkan ve birçok ülkeye yayılan COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında; işbu kararın yayımı tarihinden 30/04/2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takipleri ile bu takiplere ilişkin sürelerin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.
* İcra ve iflas daireleri tarafından daha önce satış günü ilan edilmiş mal veya hakların artırma gününün durdurma tarihleri içinde kaldığı durumlarda, bu mal veya haklar için 30/04/2020 tarihinden sonra yeni bir talep aranmaksızın satış günü verilir.
* Bu durumda satış ilanı sadece Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) İcra Malları Elektronik Satış Portalında yapılır.
* MADDE 2- Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
* MADDE 3- Bu karar hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 548451
İçişleri Bakanlığı, 21 Mart Cumartesi saat 24.00 itibariyle 65 yaş ve üstü, ayrıca kronik rahatsızlığı olan vatandaşların ikametlerinden dışarı çıkmaları, park, bahçe gibi açık alanlarda dolaşmalarının sınırlandırıldığını açıkladı...
Bakanlık, sınırlama getirilen kişilerin ihtiyaçlarının karşılanması için 'Vefa Sosyal Destek Grubu' oluşturulacağını açıkladı. İhtiyaçlar için 112, 155, 156 numaralarının aranabileceği ifade edildi.
21 Mart Cumartesi saat 24.00 itibariyle 65 yaş ve üstü, ayrıca kronik rahatsızlığı olan vatandaşların ikametlerinden dışarı çıkmaları, park, bahçe gibi açık alanlarda dolaşmaları sınırlandırıldı.
Kararla ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından 81 ilin valiliğine gönderilen “65 Yaş ve Üstü İle Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi”nde şöyle denildi:
* Genelgede 65 yaş ve üzeri ile bağışıklık sistemi düşük, ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan vatandaşlar bugün saat 24.00'dan itibaren ikametlerinden dışarı çıkmaları, açık alanlarda, parklarda dolaşmaları ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmeleri sınırlandırılarak sokağa çıkmaları yasaklandı.
* İhtiyaç olması halinde özellikle tek başına yaşayan ve ihtiyaçlarını karşılayacak yakını bulunmayan 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın mağdur olmaması; temel ihtiyaçlarını karşılamak için vali/kaymakamların başkanlığında 65 yaş üstü Vefa Sosyal Destek Grubu oluşturulacak.
* Anılan Grup; il/ilçe emniyet müdürü, il/ilçe jandarma komutanı, vali/kaymakamlar tarafından belirlenecek kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, yerel yönetimler, AFAD, Kızılay ve ihtiyaç duyulacak sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşturulacak.
* İllerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından 65 yaş ve üzeri ile kronik vatandaşlarımızın sağlık başta olmak üzere tüm temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tedbirler alınacak.
* İkametlerinden ayrılmalarına kısıtlama/yasaklama getirilen vatandaşlarımız 112, 155, 156 numaraları üzerinden ihtiyaçlarını bildirebileceklerdir.
* Bu çağrıların cevaplandırılması ve gerekli hizmetlerin üretilmesi için ihtiyaç duyulacak sayıda başta kolluk birimleri olmak üzere yeteri kadar kamu görevlisi/ekip ve araç görevlendirilecek.
* İçişleri Bakanlığının 81 ile gönderdiği genelge şu şekildedir:
* Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de insan hayatı açısından son derece tehlikeli olan yeni tip Coronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle tüm dünyada can kaybı ve vaka sayısı artmaya devam ediyor.
* Covid-19 salgınında en temel risk unsuru toplumsal alanlarda virüsün bulaşıcılığının yüksek/hızlı olması ve 65 yaş ve üzeri, bağışıklık sistemi düşük, ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan insanların üzerinde ciddi sağlık sorunları oluşturarak insan hayatını tehdit ediyor.
* Devletimiz tüm kurumları ile bu salgının yayılması ve vatandaşlarımızın hayatlarını tehdit etmesini engellemek için zorunlu ihtiyaçların temin noktasındaki umuma açık yerlerin faaliyetlerinin durdurulması başta olmak üzere birçok tedbir almakta ve bu kapsamda uyulması gereken kuralları belirleyerek vatandaşlarımızla paylaşmaktadır.
* Yaşanan salgının biran önce engellenmesi için alınan önlemlere tüm vatandaşlarımızın istisnasız uyması büyük önem arz ediyor.
* Ancak 65 ve üzeri yaşlardaki vatandaşlarımız ile yukarıda anılan kronik rahatsızlıkları olan vatandaşlarımız büyük risk altında olmasına rağmen toplumsal hareketliliğin içine girmekte; halka açık alanlarda, parklarda bir araya gelmekte, zorunlu olmamalarına rağmen toplu taşıma araçlarında seyahat ederek hem kendileri hem de toplum sağlığı açısından risk oluşturmaya devam ediyor.
* Bu durumun devam etmesi 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız ile kronik rahatsızlıkları olan vatandaşlarımız kendi hayatlarını ve toplum sağlığı açısından ciddi risk oluşturarak salgının yayılmasını; vaka sayısı ve tedavi gereksinimi arttırarak, vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmesi riski ile toplum sağlığı ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına sebep olacaktır.
* Yukarıda açıklanan nedenler, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda, il valileri tarafından, İl İdaresi Kanununun 11/C maddesi ve Umuma Hıfzısıhha Kanunun 27 nci ve 72 nci maddesi kapsamında; 21.03.2020 tarihi saat 24.00'den sonra 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız ile anılan kronik rahatsızlıklara sahip vatandaşlarımızın ikametlerinden dışarı çıkmaları, açık alanlarda, parklarda dolaşmaları ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmeleri sınırlandırılarak sokağa çıkmalarının yasaklanması amacıyla gerekli kararların ivedilikle alınması gerekmektedir.
* Anılan kararlar yürürlüğe girdikten sonra;
1- İhtiyaç olması halinde özellikle tek başına yaşayan ve ihtiyaçlarını karşılayacak yakını bulunmayan 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın mağdur olmaması; temel ihtiyaçlarını karşılamak için vali/kaymakamların başkanlığında 65 yaş üstü Vefa Sosyal Destek Grubu oluşturulacaktır.
2- Anılan Grup; il/ilçe emniyet müdürü, il/ilçe jandarma komutanı, vali/kaymakamlar tarafından belirlenecek kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, yerel yönetimler, AFAD, Kızılay ve ihtiyaç duyulacak sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşturulacaktır.
3- İllerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından 65 yaş ve üzeri ile kronik vatandaşlarımızın sağlık başta olmak üzere tüm temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tedbirler alınacaktır.
* İkametlerinden ayrılmalarına kısıtlama/yasaklama getirilen vatandaşlarımız 112, 155, 156 numaraları üzerinden ihtiyaçlarını bildirebileceklerdir.
* Bu çağrıların cevaplandırılması ve gerekli hizmetlerin üretilmesi için ihtiyaç duyulacak sayıda başta kolluk birimleri olmak üzere yeteri kadar kamu görevlisi/ekip ve araç görevlendirilecektir.
- Söz konusu tedbirlere ilişkin Valiler/kaymakamlar tarafından gerekli kararların ivedilikle alınması, uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi ve mağduriyetlere neden olunmaması için ilgili birim/kurum yetkilileri ile gerekli koordinasyonun yapılması, Bakanlığımızın tüm sıralı/sorumlu amirleri tarafından uygulamanın yakinen takip edilerek, herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi önemle rica olunur.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 604091
İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine Koronavirüs (Kovid- 19) salgını ile mücadele kapsamında ek bir genelge daha gönderdi .
Genelge ile içkili ve/veya içkisiz tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerleri,bugün saat 24:00 itibariyle sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verecek...
İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine Koronavirüs (Kovid- 19) salgını ile mücadele kapsamında ek bir genelge daha gönderdi. Genelge ile bugün gece yarısı saat 24:00 itibariyle içkili ve/veya içkisiz tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerleri,sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verecek. Bu nedenle lokanta/restoranlar ile pastane ve benzeri işyerlerinin oturma alanlarını kaldırmaları sağlanacak, bu alanlara müşteri kabul etmemeleri konusunda gerekli işlemler yapılacak.
İçişleri Bakanlığı valiliklere gönderdiği ek genelge ile Koronavirüs (Covid-19) salgınından vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla lokanta/restoranlar hariç olmak üzere birçok umuma açık yerin faaliyetlerinin geçici süreliğine durdurulduğu hatırlatıldı. Ancak, Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirmeler kapsamında salgının yayılması ve vatandaşların hayatlarını tehdit etmesini engellemek lokanta, restoran, pastane ve benzeri işyerleri için ilave tedbirlerin alınması gerekli görüldüğü belirtildi.
Bakanlığın illere gönderdiği genelge kapsamında; içkili ve/veya içkisiz tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerleri,bugün saat 24:00 itibariyle sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verecek.
Bu nedenle tüm lokanta ve restoranlar ile pastane ve benzeri işyerlerinin oturma alanlarını kaldırmaları sağlanacak, bu alanlara müşteri kabul etmemeleri konusunda gerekli işlemler yapılacak.
Bakanlık söz konusu tedbirlere ilişkin vali/ kaymakamlar tarafından il/ilçe belediyeleri ile işbirliği içinde başta Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde gerekli kararların alınarak, çalışmaların/tedbirlerin ivedilikle planlanmasını/uygulanmasını ve kolluk birimleri tarafından konunun takip edilerek uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesini istedi.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 612009
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Coronavirüs salgınına karşı fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarına alkışla destek verdi...
Erdoğan, Twitter hesabından yaptığı videolu paylaşımda, eşiyle birlikte saat 21.00'da Kısıklı'daki konutundan sağlık personeline alkışlarla destekte bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Twitter'daki paylaşımında, "Koronavirüs ile mücadelemizin özverili ve fedakar kahramanlarına, her türlü zorluğa ve sıkıntıya göğüs geren tüm sağlık çalışanlarımıza şahsım, ailem ve milletim adına selamlar, sevgiler ve elbette alkışlar..." ifadeleri yer aldı.
Erdoğan, videoda yer alan konuşmasında, "Sağlıkçılarımızın verdiği mücadele her türlü alkışın üstündedir. Kendilerini saygıyla selamlıyoruz. Tüm sağlıkçılarımıza selamlar, sevgiler. Her türlü zorluğa, her türlü bu noktadaki sıkıntıya göğüs geren sağlıkçılarımıza şahsım, ailem, milletim adına selamlar sevgiler." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elini kalbine götürerek verdiği selamın ardından, "Günün selamı. Sokaklara bu musibeti atlatana kadar çıkmamakta direnelim." dedi.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 846432
Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüs salgınına ilişkin yaptığı açıklamada, "Virüsün ülkemizde vatandaşlarımız arasında bulaşıcı etkisinin en az seviyede tutulması için gece gündüz çalışıyoruz. Koronavirüse karşı amansız bir mücadele içerisindeyiz. Bu virüs en çok yaşlıları ve kronik hastalığı bulunanları etkiliyor" dedi...
Erdoğan'ın konuya ilişkin mesajında şu ifadeler yer aldı:
- Virüsün ülkemizde vatandaşlarımız arasında bulaşıcı etkisinin en az seviyede tutulması için gece gündüz çalışıyoruz.
- Coronavirüse karşı amansız bir mücadele içerisindeyiz. Bu virüs en çok yaşlıları ve kronik hastalığı bulunanları etkiliyor.
- Hijyen kurallarına riayet etmeli, sosyal mesafeyi olabildiğince artırmalı, zorunda olmadıkça kesinlikle evden dışarı çıkmamalısınız.
- İbadetlerimizi evlerimizde eda etmeye, mümkün olduğunca ziyaretçi kabul etmemeye ve vaktimizi evlerimizde geçirmeye özen gösterelim.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
---------------------------------------
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 472091
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından COVİD-19 salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında açıklanan İstikrar Kalkanı Destek Paketi’ni değerlendiren AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Açıklanan destek paketi önemlidir, ancak esnaf ve sanatkarlarımızın içinde bulunduğumuz zorlu koşullarda ayakta kalabilmeleri için daha bir çok talebimiz var.”dedi...
Vergi, SGK ve KDV ödemelerinin belirli sürelerle ertelenmiş olmasının önemli olduğunu ifade eden AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Çalışan maaşlarının işsizlik fonundan ödenmesi, kira yardımı, elektrik ve su faturalarının ertelenmesi gibi konularda destek olmaması esnaf ve sanatkarımızı çok ciddi olarak etkilemektedir. Kısa çalışma ödeneğinin kullanılabilmesi için gerekli pek çok koşul vardır ve bu koşulları sağlamak her işletme ve esnafımız açısından mümkün değildir. Öte yandan, işçi çıkarmalarını önlemek ve istihdamı desteklemek üzere daha etkili ve esnaf-sanatkarlarımıza uygun kararların alınmasına ihtiyaç vardır.” şeklinde konuştu.
AESOB Başkanı Adlıhan Dere, esnafın Halkbankasına olan kredilerinin anapara ve faizlerinin faizsiz olarak ertelenmesini çok önemsediklerini ifade eden AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Hükümetimize bu konuda almış olduğu kararlar nedeniyle teşekkür ediyoruz. Fakat esnaf ve sanatkarımızın ekonomik güçlükleri aşabilmesi için, faizsiz ve ilk 6 ay ödemesiz krediye ihtiyacı vardır. Böyle bir kredi modeli esnafımızı ayakta tutacak bir ortamı ancak yaratır. Kira stopajlarının kaldırılması, esnafımıza kira desteklerinin sağlanması da önemli ve gerekli bir uygulama haline gelmiştir. Sermayesi küçük olan esnaf ve sanatkarlarımızın bu süreçte desteklenmesi gereklidir. Normal zamanlarda dahi güçlükle ayakta kalmaya çalışan esnaf ve sanatkarlarımız çarşı ve sokakların boş olduğu bu dönemde hem kendi ailesinin geçimini sağlamak hem de yanında çalıştırdığı personeli mağdur etmemek için çıkış yolu aramaktadır. Devletimizin, ekonomimizin temel taşı olan esnaf ve sanatkarlarımıza bu süreçte sağlayacağı her türlü destek geleceğimize bir yatırım olarak düşünülmelidir. Esnaf ve sanatkarlarımızın talepleri karşılanmadığı sürece, bu salgını atlatsak dahi ekonomik anlamda geri dönülmesi zor yaralar almış olacağız.” dedi.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 436128
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde (İGAB) görevli unsurlarımıza bölgedeki bazı radikal gruplar tarafından yapılan roketli saldırı sonucu 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 1 kahraman silah arkadaşımız da yaralanmıştır" açıklaması yapıldı...
Saldırıda Piyade Uzman Onbaşı Ramazan Nayir ve Piyade Uzman Onbaşı Oğuzhan Taş'ın şehit olduğu açıklandı.
MSB’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
* Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımız ile ateş altına alınmış ve misliyle karşılık verilmiştir.
* Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar dileriz.
ŞEHİTLERİMİZİN KİMLİKLERİ BELLİ OLDU...
MSB, İdlib’de Piyade Uzman Onbaşı Ramazan Nayir ve Piyade Uzman Onbaşı Oğuzhan Taş’ın şehit olduğunu duyurdu.
BAKAN AKAR’DAN BAŞSAĞLIĞI MESAJI...
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, şehitlerimiz için başsağlığı mesajı yayınladı.
Akar, mesajında şu ifadeleri kullandı:
* Silah arkadaşlarımız, 19 Mart 2020 tarihinde İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde radikal gruplar tarafından yapılan saldırı sonucu şehit olmuştur.
- Kahraman şehitlerimize şahsım ve Milli Savunma Bakanlığı mensupları adına Allah’tan rahmet; kederli ailelerine ve asil milletimize başsağlığı dilerim.
Alanya Güneşi Haber Merkezi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 100565
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan “Virüs Paketi” ile ilgili bir değerlendirme yapan Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) yönetim kurulu adına Genel Başkan Mehmet Ali Dim, medya sektörüne ve özellikle Anadolu basınına daha fazla destek istedi...
Kovid 19 salgını nedeniyle yaşanan ekonomik, sosyal ve mali sorunların medya sektörünü olumsuz etkilediğini belirten Dim, hükümetin ve ilgili kuruluşların sektöre ve özellikle de can çekişen yerel medyaya destek vermesi gerektiğini söyledi.
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkan Mehmet Ali Dim
Yazılı medyanın kan kaybetmeye başladığı bu süreçte, Anadolu’da bulunan yerel medya şirketlerinin KOBİ kapsamında Kredi Garanti Fonu’ndan öncelikle istifade ettirilmesi gerektiğine işaret eden KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim şunları söyledi:
"Resmî ilan ödemelerinden Basın İlan Kurumu’nca basın kuruluşlarının borçlarına istinaden yapılan kesinti bu süreçte kaldırılabilir. Ayrıca, resmî kurumlara olan ödemeler (SGK ve Maliye gibi) ertelenmeli. Reklam faturalarına yansıyan ve yüzde 18 olan KDV oranı düşürülmelidir. Yerel radyo ve televizyon kuruluşları büyük sıkıntı içerisindedir. Ödeme güçlüğü çeken medya kuruluşlarından telif bedelleri başta olmak üzere RTÜK payı ile frekans bedellerinin de bir süre alınmaması, TÜRKSAT uydu bedeli ödemelerinin bir süre ertelenmesi ve indirim yapılması ve kamu spotları yayınları ile mahsuplaşmanın sağlanması yaşamsal önemde olacaktır. Medya sektörünün sahip ve emekçileri aynı geminin içindedirler. Polis ve sağlık görevlileri gibi hayatlarını tehlikeye atarak görev yapan gazeteciler ve medya çalışanları da ücretlerini sağlıklı olarak alamamaktadırlar. Çalışanlara Basın İlan Kurumu garantörlüğünde kamu bankalarından faizsiz ihtiyaç kredisi sağlanabilir. Ülkemizin bu badireyi bir an önce atlatması ortak dileğimiz ve duamızdır."
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1002318
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen "Coronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı" sonrası, "Haziran ayında yapılacak liselere geçiş sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Gelişmelere göre bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz" açıklamasında bulundu. Erdoğan, tedbirlerin alınması sonrası evde kalma süresinin 3 hafta olabileceğini belirtti ve "Vakit yapabileceğimiz her şeyi evden yapma vaktidir" dedi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mecburiyeti olmayan hiçbir vatandaşımız tehdit ortadan kalkana kadar evinden çıkmamalı...
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Coronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısına Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105. yıl dönümünde şehitleri hürmetle yad ederek başladı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN EKONOMİK İSTİKRAR KALKANI PAKETİNİ AÇIKLADI...
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısına Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105. yıl dönümünde şehitleri hürmetle yad ederek başladı.
Asırlardır Türkiye'nin bağımsızlığı için canlarını feda eden bütün şühedaya, terörle mücadelede, 15 Temmuz'da ve sınır ötesi harekatlarda şehit düşen tüm güvenlik güçlerine Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Çanakkale Savaşlarının muzaffer komutanı, İstiklal Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına da burada rahmetle yad ediyorum. Rabbim şehitlerimizin makamlarını ali, mekanlarını cennet eylesin. Rabbim bizi şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın." diye konuştu.
Erdoğan, insanlık tarihi boyunca her dönemde salgın hastalıklar ve tabii felaketlerin çok ciddi can kayıplarına yol açtığını anımsatarak, "Tarih kitaplarında, Avrupa nüfusunun üçte biri ile üçte ikisi arasında bir bölümünün ölümüyle sonuçlanan salgın hastalıklardan söz ediliyor. Aynı şekilde kendi tarihimizde de İstanbul nüfusunun yarısına yakınının hayatını kaybettiği salgınlarla ilgili bilgilere rastlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Dünyada ağır sonuçları olan salgınların, aynı zamanda büyük siyasi, sosyal, ekonomik dönüşümlerin de tetikleyicisi olduğuna işaret eden Erdoğan, Osmanlı'nın Avrupa'yı fethi ve Rönesans başta olmak üzere, insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede, bu sürecin izlerini görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Yakın zamanda da dünyanın, 2002 yılında SARS ve 2012 yılında MERS adı verilen salgın hastalıklarla mücadele ettiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ayrıca dünyamız, 2009 yılındaki domuz gribi, 2014'teki Ebola salgını, 2016'daki Zika virüsü gibi tehditlerle yüzleşmişti. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleri ile ilaç sektöründe yaşanan gelişmeler, virüs salgınlarının eskisi kadar büyük can kayıplarına yol açmasının önüne geçmektedir. Nitekim şu anda dünyada insan ölümlerine yol açan hastalıklar arasında, bu tür salgınların payı oldukça düşüktür ancak önüne geçilmediği takdirde, salgın hastalıkların kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hala vardır. Bunun için de her türlü salgın hastalığa karşı hızlı ve etkin önlemler alınması gerekiyor."
"Sürecin ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağını henüz bilemiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son aylarda hep birlikte şahit olunan gelişmeleri bu perspektifte değerlendirdiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Yaşadığımız sürecin insanlık üzerinde ne gibi sonuçlar ortaya çıkartacağını henüz bilemiyoruz. Sanayileşme, ardından gelen teknoloji ve bilgi devrimleri ile şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini kestirmek şu anda zordur. Ancak, artık hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği, gidemeyeceği de açıkça ortadadır. Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye'nin bu fotoğrafı, özellikle kendi içinde avantajlı bir yerde durdurarak, oraya bunu döndürmesi şarttır. Özellikle, son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde hamdolsun Türkiye, bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır. Ülkemizin uyguladığı dengeli politikalar, bir yandan özel sektörün üretim gücünü desteklerken, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır."
Batı ülkelerinin ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini, görünüşte özel sektöre terk ederek ama aslında başından savarak, vatandaşını adeta sahipsiz bıraktığını belirten Erdoğan, daha düne kadar liberalizmin en hararetli savunucusu kimi Avrupa ülkelerinin bugün hastaneleri ve diğer kimi temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladığını hatırlattı.
İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan kimi ülkelerin de salgını kendi haline bırakarak, "Ölen ölür, kalan sağlar ile devam ederiz" anlayışıyla hareket ettiğinin görüldüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Kriz derinleştikçe bu tür tartışmalar da artacaktır. Yaşadığımız süreci, gerisindeki bu derin arka planı ve belirsiz geleceği göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bir yandan önümüzdeki sorunun çözümü için gayret edecek, diğer yandan da geleceğimizi en güçlü şekilde inşa etmenin mücadelesini vereceğiz."
Erdoğan, bunun için, büyük ve güçlü Türkiye hedefine, 2053 ve 2071 vizyonlarımıza olan bağlılıklarını artırıp hep birlikte daha çok çalışacaklarını vurgulayarak, "Dünyanın yöneldiği istikamette önceden mesafe katetmiş bir ülke olarak, inşallah 21. asrı Türkiye'nin asrı haline getireceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Hastalığın Tayland, Japonya ve Amerika'da da görüldüğünü, ocak ayının son haftasında Çin yönetiminin Vuhan'dan başlayarak virüsün görüldüğü şehirleri karantinaya almaya başladığını anlatan Erdoğan, virüsün Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da tespit edildiğini kaydetti.
Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütünün, ocak sonunda "acil durum" ilan etmeye karar verdiğini, şubat başında Çin'de ölümler hızla artarken Avustralya, Kanada, Almanya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden yeni vaka haberlerinin geldiğini ifade etti.
Yolcu gemilerinden sınır kapılarına, uçaklardan trenlere kadar tüm ulaşım araçlarında karantina tedbirlerinin yaygınlaştırılmaya başlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şubat ayının 10'una gelindiğinde, Kovid-19 teşhisi konulanların sayısının 40 bini geçtiğini, ölenlerin sayısının 1000'e yaklaştığını ve SARS salgınındaki can kaybını geride bıraktığını vurguladı.
Filipinler, Japonya, Fransa, Güney Kore gibi, Çin dışındaki ülkelerde de ölümlerin başlamasıyla salgının dünya çapındaki faturasının ağırlaştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının üçüncü haftasında, İran'da ve hemen ardından İtalya'da virüs salgınının hızla yayıldığının görüldüğünü dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının son haftasında virüsün, Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar geniş bir alanı etkisi altına aldığını, Suudi Arabistan'ın 27 Şubat itibarıyla umre ziyaretlerini askıya aldığını açıkladığını hatırlattı.
Erdoğan, mart ayının ilk haftasında İran'daki, ikinci haftasında ise İtalya'daki ölümlerin dikkat çekici düzeyde arttığını anımsatarak Dünya Sağlık Örgütünün de 11 Mart'ta dünya çapında "koronavirüs pandemisi", yani salgın ilan ettiğine değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pek çok ülke, hava yolu ulaşımı başta olmak üzere sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. Aynı şekilde, insanların günlük hayatlarında evlerinde kalmalarını sağlamaya yönelik pek çok önlem açıklandı. Bugün itibarıyla dünyada Kovid-19 hastalığı teşhis edilen kişi sayısı 200 bine, bu hastalıktan dolayı ölen kişi sayısı ise 8 bine yaklaşmıştır. Hastalık teşhisi konanlardan 80 bini iyileşirken, kalanlarının tedavisi sürmektedir." bilgisini paylaştı.
"Her ülkenin farklı tedbirleri var"
Erdoğan, her ülkenin, Kovid-19 tehdidine karşı farklı tedbirlerle mücadele ettiğini, kiminin hızla sınırlarını kapatıp sıkı karantina yöntemlerine başvururken, kimilerinin de hastalığın serbestçe seyrine izin vererek doğal bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi tercih ettiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye, en başından itibaren bu hastalıkla ilgili gelişmeleri yakından izlemiş, tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir. Henüz işin çok başında, 6 Ocak'ta Sağlık Bakanlığımız bünyesinde bir operasyon merkezi, 10 Ocak'ta da Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri anbean takibe aldık. 14 Ocak'ta Kovid-19 Hastalığı Rehberinin ilk versiyonunu hazırlayarak konuyla ilgili herkesi, teşhisten tedaviye kadar tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik. 20 Ocak'tan itibaren, hastalığın görüldüğü Çin'in Vuhan şehri, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Tayvan, Amerika, Rusya ve Vietnam'dan gelen tüm yolcuları ülkemize girişte taramadan geçirmeye başladık.
YÖK'ten ve 12 üniversiteden akademisyenlerin katılımıyla oluşturulan Bilim Kurulumuzun belirlediği tedbirlerin ilgili kurumlar tarafından süratle hayata geçirilmesini temin ettik. 27 Ocak'ta, Dışişleri Bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı. 1 Şubat'ta, Dışişleri, Sağlık ve Milli Savunma Bakanlıklarımızın iş birliğiyle, Çin'in Vuhan kentindeki vatandaşlarımızı askeri bir uçakla ülkemize getirerek karantinaya aldık. Karantina sonunda bu yolculardan hiçbirinde, hamdolsun, virüs çıkmadı. Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda, yolcuların termal kamerayla taranması ve uçakta bilgilendirilmesi işlemine geçtik. 3 Şubat'ta, Çin'e olan tüm uçuşları durdurduk. Bu tarihten sonra da aşamalı olarak önlemleri genişlettik."
"8 sınır kapısında sahra hastaneleri kurduk"
Erdoğan, 23 Şubat'ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran'dan Türkiye'ye olan tüm hava, kara ve demir yolu geçişlerini kapattıklarını, 27 Şubat'ta İran, Irak ve Gürcistan'la olan 8 sınır kapısında sahra hastaneleri kurduklarını, 29 Şubat'ta İtalya ile Türkiye arasındaki tüm yolcu trafiğini durdurduklarını anlattı.
Umreden dönen herkesin 2 Mart'ta sağlık muayenesinden geçirilmesini kararlaştırdıklarını ve vatandaşlara 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ettiklerini aktaran Erdoğan, 6 Mart'ta, son 14 gün içerisinde İtalya'da bulunan yabancı uyrukluların Türkiye'ye girişini yasakladıklarını, Türk vatandaşları için de 14 günlük evde karantina zorunluluğu getirdiklerini vurguladı.
"Birileri farklı şeyler söyleyebilir, bütün hedefimiz insan hayatıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mart'ta, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Türkiye'de ilk defa, Avrupa'dan gelen bir vatandaşta Kovid-19 testinin pozitif çıktığı bilgisini kamuoyuyla paylaştığını belirterek 12 Mart'ta başkanlığında yapılan toplantıda, oldukça önemli tedbirler alarak hemen uygulamaya geçirdiklerinin bilgisini verdi.
Erdoğan, "Bunlar arasında, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar da yer alıyordu. Birileri farklı şeyler söyleyebilir, bütün hedefimiz insan hayatıdır." dedi.
Altyapısı uygun Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini, dezenfektan ve cerrahi maske üretimi yapabilecek hale getirdiklerini, uzaktan eğitimi, hem internet, hem televizyon aracılığıyla vererek tüm çocukların erişebilmesine imkan sağladıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Haziran ayında yapılacak Liselere Geçiş Sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Gelişmelere göre, bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz. 20 bin öğretmenimizin daha atamasını gerçekleştirdiğimizin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum, hayırlı olsun. Hani diyorlar ya 'istihdam durdu', 20 bin öğretmen..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Mart'ta, Türkiye'deki vaka sayısının 5'e çıktığını, aynı gün, yine başkanlığında yapılan kapsamlı bir toplantıda yeni kararlar aldıklarını hatırlattı.
Almanya, Fransa ve İspanya dahil 9 Avrupa ülkesi ile olan hava yolu ulaşımını durdurduklarını, hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirdiklerini, kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verdiklerini, özel kreşleri, gündüz bakım evlerini, özel çocuk kulüplerini tatil ettiklerini, kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerini durdurduklarını ifade eden Erdoğan, ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verdiklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesinin yolunun açıldığı bilgisini verdi.
İhracatçıların alınan önlemlerden etkilenmemesi için gümrük kapılarında gereken her türlü tedbirin alındığına işaret eden Erdoğan, salgının yaygın olduğu İran üzerinden yapılan Orta Asya ihracatlarının tır güzergahlarının Gürcistan ve Azerbaycan'a yönlendirildiğini, Bakü-Tiflis-Kars demir yolundan yapılan seferleri de günlük 2 bin 500 tondan 6 bin tona çıkartacak çalışmaları başlattıklarını, İtalya ve Fransa'ya yapılan Ro-Ro seferlerini, insan teması olmaksızın gerçekleşir hale getirdiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Vatandaşlarımıza fahiş fiyatlarla mal satmaya çalışan firmalara özellikle bütün birimlerimizi devreye sokarak denetimlerimizi yoğunlaştırdık ve cezai müeyyideleri etkinleştirdik. İş dünyasıyla ortaya çıkan yeni durum karşısında alınabilecek tedbirleri sürekli istişare ettik ve çözümleri hızla hayata geçirdik. 14 Mart'ta umreden dönen bir vatandaşımız yeni vaka olarak kayıtlara geçti. 15 Mart'ta, umreden dönen vatandaşlarımızın, öğrenci yurtlarında karantinaya alınması uygulamasını başlattık. Sadece Ankara ve Konya'da, umreden dönen 10 bin 330 vatandaşımızı karantinaya aldık. Bar, gazino, gece kulübü gibi eğlence yerleri ile müze ve kütüphanelerin faaliyetlerini durdurduk. Aynı gün, Avrupa'dan ve Amerika'dan gelen yeni vakaların belirlenmesiyle Kovid-19 teşhisi konan hasta sayısı 18'e ulaştı. 16 Mart'ta uçuşların durdurulduğu ülkelerden gelen her vatandaşımızın 14 gün karantinada tutulmasını kararlaştırdık."
"Türkiye'nin en büyük gücü birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının, cuma namazlarının ve vakit namazlarının cemaatle kılınmayacağını, herkesin namazını evinde veya isterse camide ferdi olarak eda edebileceğini Din İşleri Yüksek Kurulunun kararı olarak açıkladığını ifade ederek, böylece yaşları sebebiyle en yüksek risk grubunda bulunan cami cemaatinin korunması konusunda önemli bir adım atıldığını söyledi.
İnsanların toplu olarak bulunduğu kahvehane, kafe, sinema, tiyatro, konser salonu, düğün salonu, hamam, spor salonu, internet kafe, kapalı çocuk oyun alanı, taziye evi gibi mekanların da faaliyetlerine geçici süreyle ara vermesinin de kararlaştırıldığını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Genel kurullar ve eğitim çalışmaları gibi insanların zorunlu olarak bir araya geldiği faaliyetleri de erteledik. Ben partimin bu noktadaki bütün faaliyetlerini şu anda MYK, MKYK bunların hepsini erteledik. Hızlı sonuç veren Kovid-19 testlerinin yapıldığı laboratuvar sayısının 4'ten 16'ya çıkartılmasına karar verdik ve bu gerçekleşti. 17 Mart'ta İngiltere ve Suudi Arabistan'ın da aralarında bulunduğu 6 ülkenin daha ilavesiyle, uçuş yasağı koyduğumuz ülke sayısı 20'ye ulaştı."
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yeni tip koronavirüs tanısı konulan kişi sayısının 47'ye yükseldiğini kamuoyuyla paylaştığını, dün itibarıyla koronavirüs tanısı konulan hastaların sayısının 98'e çıkarken 89 yaşında bir kişinin hayatını kaybettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu süreçte, Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak aldığımız tedbirlere destek veren, ikazlara riayet eden, meseleye ahlaklı ve vicdanlı bir şekilde yaklaşan herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Elbette bu süreçte, adeta virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı diye dizlerini dövenler, yalan haberlerle milletimizin moralini bozmaya, kaos çıkarmaya çalışanlar da çıktı. Ama milletimizle birlikte ülkemize yönelik her saldırıyı nasıl dirayet ve kararlılıkla göğüslemişsek, bu sıkıntıyı da aynı şekilde karşıladık. Ellerini ovuşturarak, bu virüsün ülkemizi esir almasını bekleyen muhterislere aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Hep söylediğimiz gibi Türkiye'nin en büyük gücü birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu sıkıntılı süreci de bırakınız tökezlemeyi veya yıkılmayı, daha da güçlenerek atlatacağımıza tüm kalbimle inanıyorum."
Yeni tip koronavirüsün, pek çok insanın farkında olmadan virüse maruz kalması ve yine farkında olmadan virüsü başkalarına bulaştırmasıyla yayıldığını belirten Erdoğan, sağlıklı bireylerin hastalığı rahatça atlattığını, herhangi bir rahatsızlığı olan ve bağışıklık sistemi zayıf olanların ise ölümcül sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğini hatırlattı.
Aşısı ve kesin tedavisi olmayan bu hastalıktan en iyi korunma yolunun, virüsün bulaşmasını engellemek olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Alınan ve tavsiye edilen tedbirlerin tamamı hem kendimizin hem de diğer insanların sağlığını koruma amaçlıdır. Kovid-19 hastalığından en iyi korunma yöntemi herkesin kendi kendine alacağı tedbirlerdir. Hiç kimse, bencilliği veya özensizliği sebebiyle, tüm toplumun sağlığını tehlikeye atma hakkına sahip değildir. Toplumun tamamının sağlığı ve huzuru için bireyler olarak her birimizin fedakarlıkta bulunma sorumluluğu vardır.
Dünyadaki diğer ülkeler gibi Türkiye'deki tedbirler de salgın riski ortadan kalkana kadar geçici olarak uygulanacaktır. Açıklanan tedbirlere hep birlikte hassasiyetle riayet edersek, evde kalma süresini 3 haftayla sınırlı tutabiliriz. Bu süreçte en çok hassasiyet göstermemiz gereken husus, bireysel temizliğimize ve diğer insanlarla olan mesafemize dikkat etmektir."
"Salgın tehlikesi geçene kadar sevgimizi dilimizle ifade edeceğiz"
Virüse karşı en etkili tedbirin temizlik olduğu konusunda bilim insanlarının hemfikir olduğunu aktaran Erdoğan, hem inanç hem kültür değerlerinde kalp temizliği yanında vücut, hane ve çevre temizliğinin de büyük önem taşıdığını kaydetti.
Temizliğin imandan geldiği öğüdüne uygun şekilde günde 5 vakit elini, yüzünü, ağzını, burnunu, kollarını, başını, ayaklarını yıkayan kişinin, İslami olarak da tıbbi olarak da en ideal temizliği yapan kişi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kültürümüzde musafahalaşmak, sarılmak, küçüklerin yüzlerinden, büyüklerin ellerinden öpmek elbette önemli bir yer tutar. Zira sevgisini dokunarak göstermeyi seven bir milletiz. Ancak, yaşadığımız süreç, bir müddet buna ara vermemizi gerektiriyor. Salgın tehlikesi tamamen ortadan kalkana kadar, sevgimizi yüreğimizle göstermekle ve dilimizle ifade etmekle yetineceğiz. Onun için gönül selamı vereceğiz. Peygamber Efendimiz, 'Veba olan yere gidilmemesini, veba olan yerden de çıkılmamasını' tavsiye ediyor. Bugün bize düşen de, Hadis-i Şerife uygun şekilde, Kovid-19 virüsünün bulaşma ihtimali olan yerlerden uzak durmak, virüse maruz kalmışsak da iyileşene kadar diğer insanlarla teması kesmektir.
Hazreti Ömer, Şam'a gitmek üzere yola çıkacakken, orada bir salgın hastalık başladığının haberini alıyor ve yolculuktan vazgeçiyor. Bunun üzerine sahabeden birisi Hazreti Ömer'e, 'Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun' diye soruyor. Hazreti Ömer'in bu soruya cevabı, 'Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz' şeklinde olur. Bugün bize düşen görev de gereken her türlü tedbiri alarak, takdiri Allah'a bırakmaktır. İşte bu anlayışla, ülkemizin de maruz kaldığı bu virüs tehdidinin en kısa sürede bertaraf edilmesi için devlet olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bu süreçte en büyük görev, fert fert milletimize düşüyor."
Vatandaşlardan salgın tehlikesi geçene kadar evlerinden çıkmamalarını isteyen Erdoğan, "Kontrol altında tutamayacağımız her türlü temas, bizi virüs taşıyıcısı haline getirebilir. Kendimiz zarar görmesek de, taşıdığımız virüsü, Allah muhafaza, sevdiklerimize bulaştırarak, hastalanmalarına, hatta ölümlerine yol açabiliriz." ifadesini kullandı.
"Vakit gönlümüzce gezme değil, tedbir alma vaktidir"
Kişiler arası sosyal mesafenin korunmasının yanı sıra sosyal hareketliliğin azaltılması halinde virüsün yayılma hızı ve yol açacağı tehdidi o derece düşeceğini anlatan Erdoğan, toplu ulaşım araçları ve kapalı mekanlar başta olmak üzere insanların çok yakın mesafede bulundukları ortak kullanıma açık yerlerin virüsün potansiyel yayılma alanları olduğuna değindi.
Basın açıklamasının yapıldığı salonda birer koltuk ara vererek oturma düzeni oluşturduklarını vurgulayan Erdoğan, salgın geçene kadar hassas davranmak ve dikkat etmekten başka çarelerinin olmadığını anlattı.
Virüse maruz kalmış bir kişinin, ikazları dinlemeyip gereksiz yere dışarıda dolaşması halinde gün içinde yüzlerce kişiye bunu bulaştırma ihtimali olduğuna değinen Erdoğan, vaktin gezme değil, tedbir, tefekkür, tevekkül, okuma ve dinginlik vakti olduğunu ifade ederek, "Vakit, yapabileceğimiz her şeyi evimizden yapma, dış dünya ile fiziki irtibatımızı asgariye indirme vaktidir. Vakit, sevdiklerimiz başta olmak üzere, toplumun tamamı için kendimizden fedakarlık etme vaktidir. " diye konuştu.
Kamu ve özel iş yerlerinde virüsün yayılma ihtimalini en aza indirecek tedbirlerin tamamının alınması gerektiğini kaydeden Erdoğan, çocukların da evde kitap okuyarak ve derslerine çalışarak vakitlerini değerlendirmelerini istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, risk grubunu oluşturan yaşlıların evden çıkmamakla yetinmeyerek bir süre ailenin dışarıyla irtibatı olan diğer fertleriyle de mesafeli şekilde hayatlarını sürdürmelerinin daha doğru olacağını vurguladı.
Erdoğan, Bilim Kurulunun önerisiyle önce İstanbul ve Ankara'da başlatılacak bir çalışmayla 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılara koruyucu maske ve kolonya dağıtacaklarını belirterek yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanmasında, devlet kadar, yakınlarına ve komşularına da görev düştüğünün altını çizdi.
"Bu insanlarımıza hep birlikte yardımcı olarak, süreci suhuletle geçirmelerini temin etmeliyiz." diyen Erdoğan, kamu bankalarının 76 yaş üzeri emeklilerin maaş ödemelerini, isterlerse evlerinde yapacaklarını, huzurevlerindeki doktor sayısını da artırarak yaşlıların sağlığını daha yakından takip edeceklerini bildirdi.
Bir diğer önemli konunun da sağlık sistemini güçlü bir şekilde ayakta tutmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun için sağlık kuruluşlarımızın üzerine binecek yükü hafifletmemiz gerekiyor. Vatandaşlarımızdan, hayati olmayan sağlık sorunlarına, mümkün olduğu kadar aile hekimleri vasıtasıyla çözüm aramalarını özellikle rica ediyorum. Unutmayınız, salgın hastalık durumlarında hastaneler, aynı zamanda virüs bulaşma ihtimali en yüksek yerler haline gelmektedir.
Yüksek ateş, kuvvetli öksürük ve nefes darlığı gibi hastalık belirtileri ortaya çıkan vatandaşlarımız ise paniğe kapılmadan, öncelikle Sağlık Bakanlığımızın ALO 184 hattını aramalıdır. Buradan yapılacak yönlendirmeye göre hareket edilmesi halinde, sağlık kurumlarımızdan en yüksek verimle istifade edebiliriz. Bu vesileyle takdire şayan bir fedakarlıkla ve sabırla görev yapan tüm sağlık personelimize şükranlarımı şahsım ve milletim adına sunuyorum."
Yaşanılan bu kritik süreçte, gıda, temizlik, su, iletişim ve diğer temel ihtiyaçların kesintisiz devam ettirilebilmesi için üretimden lojistiğe kadar her türlü tedbiri aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Kovid-19 hastalığına karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarını da tüm hızıyla devam ettiriyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ar-Ge çalışmalarını yürüten Sanayi ve Teknolojimiz Bakanlığımız, bu konudaki tüm önemli araştırmacıları ve kurumları bir araya getirdi. Tanı kiti konusunda çok iyi bir üretim potansiyelimiz var." ifadesini kullandı.
Erdoğan, önceki gün Almanya, Fransa, İngiltere liderleriyle dün de İtalya Başbakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye'nin bu salgın hastalık konusunda muhataplarına yapabileceği katkıları ele aldıklarını belirtti.
Salgının ilk başladığında Çin'e de tıbbi malzeme desteği verildiğini hatırlatan Erdoğan, aynı şekilde Türkiye olarak bu ülkelerin tecrübelerinden de istifade edeceklerini kaydetti.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 691850
Sağlık Bakanı Koca,"(Koronavirüs) Bugün 29 yeni tanı kondu. Yeni tanı konanlarla birlikte toplam hasta sayımız 47 oldu." ifadelerini kullandı...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin, "Bugün 29 yeni tanı kondu. Yeni tanı konanlarla birlikte toplam hasta sayımız 47 oldu." ifadesini kullandı.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 151844
Alanya Toplumsal Dayanışma Derneği Denetim Kurulu başkanı ve Eğitim Komitesi sorumlusu uzman psikolojik danışma Muzaffer Gülsüm Türkeli'nden toplumsal yaşama dair önemli uyarılar...
CORONA(COVİD-19) VİRÜSÜ SOSYAL İZOLASYONUNDA İYİLİK HALİMİZİ DEVAM ETTİRME ...
Corona (COVİD-19) virüsü salgını bize insanlar arası ilişkilerin ve fiziksel temasın hastalık yayabileceğini gösterdi, fakat aynı zamanda biliyoruz ki ilişkilerimiz bizi iyileştiriyor.
Bu süreçte sevdiklerinizle iletişim halinde olmaya da ihtiyaç duyuyorsanız, teknolojinin imkanlarından faydalanabilirsiniz.Bu zor zamanları atlatırken hem ilişkilerimize sahip çıkmamız ve sosyal iletişimimizi devam ettirmemiz bizim için oldukça faydalı olabilir. Bu süreçte ne yapa bilirsiniz?
1- Sevdiklerinizle iletişim halinde kalın...
Yüz ifadelerimiz ve vücut dilimiz, sağlıklı bir iletişim için oldukça önemli. Bu nedenle, sevdiklerimizin beden dilini ve mimiklerini görebileceğimiz şekilde bir iletişim kurmak, bizim için daha tatmin edici olacaktır. Sosyal medyanın uygulamalarını yüz yüze bir iletişim sağlamak için kullanarak, sevdiklerinizle olan bağınızın kopmamasını sağlayabilirsiniz.
2-İlişkilerinize odaklanın...
Bu süreçte ilişkilerimizi gözden geçirerek kendimize ilişkilerimiz için düzenleme ve yeni başlangıçları sağlaya biliriz: Ya halihazırda sahip olduğumuz ilişkileri güçlendirmek ya da yeni ilişkiler kurmayı deneye biliriz. Sahip olduğumuz ilişkileri yeniden güçlendirmek için uzun zamandır konuşmadığımız birini aramak, yeni ilişkiler kurmak için de uzun zamandır tanışmayı beklediğimiz bir kişiye mesaj atmak iyi birer adım olabilir.
Son olarak, sosyal medyada sürekli olarak Corona (COVİD-19) virüsü ile ilgili içeriklere maruz kalmak, virüsün ne kadar tehlikeli olduğu hissini körükleyerek daha da endişelenmeye sebep olabilir. Bu sebeple, bu durumdan kaçınmak ve kaygıyı azaltmak için medyada bu içeriklere bakma süresi günde 25-30 dakika ile kısıtlanabilir. Ayrıca, takip ettiğiniz içeriklerin kulaktan dolma bilgiler yerine güvenilir kaynaklardan geldiğinden de emin olmalısınız. Tüm bu önlemlere rağmen duygularınızla başa çıkamadığınızı hissetmeye devam ediyorsanız, vakit kaybetmeden bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım almayı düşünebilirsiniz.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 503782
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek;Antalya halkının sağlığının her şeyden daha önemli olduğunu ve bu yüzden Coronavirüs tehlikesinin yaz ayında olmayacağını doktorların belirtmesinden sonra,Bu geçiş sürecinde ,2 ay boyunca Antalya ve ilçelerinde konutlarda su borcu olanların suyunun kesilmeyeceğini belirtti...
BAŞKAN BÖCEK ANTALYALILARIN KALBİNDE TAHT KURDU...
Hijyenin çok önemli olduğuna değinen başkan Muhittin böcek:'in bu tavrı Tüm Antalya da alkışlandı.
Hamile ve hasta personele de ücretli izin veren Başkan Böcek büyük takdir topladı.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 911328
İçişleri Bakanlığınca, 81 il valiliğine "corona virüs tedbirleri" konulu ek bir genelge daha gönderildi...
Genelge ile bugün saat 24.00 itibariyle;
--Tiyatro,
--Sinema,
--Gösteri merkezi,
--Konser salonu,
--Nişan/düğün salonu,
--Çalgılı/müzikli lokanta/kafe,
--Gazino,
--Kahvehane,
--Kafeterya,
--Kır bahçesi,
--Nargile salonu,
--İnternet kafe,
--Her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil),
--Çay bahçesi,
--Masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine durdurulacak.
Çin'in Vuhan kentinde başlayarak tüm Dünyayı tehdit etmeye devam eden ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak nitelendirilen Coronavirüs (Kovid-19) salgınından vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla önlemler alınmaya devam ediyor.
Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirmeler sonucunda; Umuma Açık İstirahat ve Eğlence Yerleri olarak faaliyet yürüten ve vatandaşlarımızın çok yakın bir mesafede bir arada bulunarak hastalığın bulaşma riskini arttıracağı gerekçesiyle; tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları (atari, playstation vb.), her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine bugün saat 24:00 itibariyle durdurulacak.
STK’ların genel kurulları, eğitimleri ve toplantıları ertelenecek...
Sivil Toplum Kuruluşlarının (Dernek, vakıf ) genel kurulları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının eğitimler dâhil insanları toplu olarak bir araya getiren her türlü toplantı ve faaliyetleri (icra-i zorunluluk gerektiren yönetim faaliyetleri hariç) bugün saat 24:00 itibariyle geçici olarak ertelenecek.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:AA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 562042
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) ilişkin, şu ana kadar toplam vaka sayısının 18 olduğunu bildirdi...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Az önce açıklanan ve yeni olan vaka sayısı, toplam 12'dir. Bunlardan 2'si ilk vakamızın temas çevresindendir. Şu ana kadar toplam vaka sayımızsa 18'dir. Vaka sayısı bilgisi açık, tam olarak bu şekildedir." ifadelerini kullandı.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dr. Fahrettin Koca@drfahrettinkoca
Açıkladığımız ilk vakanın gözlem altında tutulan çevresindeki iki kişiye tanı konmuştur. Avrupa ülkelerinden gelmiş yedi, Amerika’dan gelmiş üç vakamız var. Durum üzücü ama… Tespit edilmiş her vaka, her izolasyon hepimiz için emniyettir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Koca, Twitter'dan, ilk vakanın gözlemde tutulan çevresindeki 2 kişiye tanı konulduğu bilgisini paylaşarak, Avrupa'dan gelmiş 7, Amerika'dan gelmiş 3 vakanın olduğunu açıklamıştı.
Durumun üzücü olduğunu belirten Koca, "Tespit edilmiş her vaka, her izolasyon hepimiz için emniyettir." değerlendirmesinde bulunmuştu.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:AA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 233995
AESOB Başkanı Adlıhan Dere, corona virüs sebebiyle iş yapamayan esnaf ve sanatkarların Mart ayındaki vergi ödemelerinin ertelenmesi gerektiğini aktararak, “Ülkemizde coronavirüsten dolayı okulların tatil edilmesiyle esnaf ve sanatkarlarımızın müşterisi azalıyor.
Otobüs, taksi, servis, kantinler, pastaneler, lokantalar, kuaförler, kırtasiyeler, konfeksiyon işletmeleri gibi toplu kullanım alanlarında işler durma noktasına geldi. Oysa Mart ayı esnafımız için adeta dert ayıdır. Corona virüs sebebiyle iş yapamayan esnaf ve sanatkarlarımız
için Mart ayında yapılacak vergi ve SGK primi ödemeleri Temmuz ayına kadar ertelenmeli” dedi.
Vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarının ödendiği Mart ayında corona virüs sebebiyle esnaf
ve sanatkarın işlerinin aksadığını belirten AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Esnaf ve
sanatkarlarımızın vergi ve SGK prim ödemeleri Temmuz ayına kadar ertelenmeli. Mart
ayından itibaren verilmesi gereken beyanname ve diğer bildirimlerin verilme süresi
uzatılmalı. Temmuz ayında yapılacak olan mali tatil öne çekilerek Mart ayında
yapılmalı. Virüs tehlikesi tamamen ortadan kalkıp insanlar işe ve okula dönene kadar elektrik,
su, doğal gaz dahil olmak üzere tüm mali yükler ertelenmeli. İşyeri kirada olup okulların
kapanmasından dolayı işyerini kapatmak zorunda olan kantin, büfe, bayi ve benzeri esnafa
kira yardımı yapılmalı. Vakıf ve belediyeye ait olan dükkanların kira ödemeleri yıl sonuna
kadar ertelenmeli ve kira fiyatlarında artışa gidilmemeli. Bunlarla birlikte esnaf ve
sanatkarlarımıza en az 6 ay geri ödemesiz faizsiz kredi verilmeli” diye konuştu.
AESOB Başkanı Adlıhan Dere esnaf ve sanatkarların kendi işyerlerini dezenfekte edebilmesi
için gerekli olan malzemelerin devlet tarafından sağlanması gerektiğini ifade ederek, “Virüsün
yayılmasını önlemek için okulların tatil edilmesinin yanı sıra toplu kullanım alanlarının
dezenfekte edilmesi hayati önem taşıyor. Bunun için dezenfektan, eldiven, maske gibi
malzemeleri devlet tedarik edip esnafa dağıtmalı ki esnaf da kendi işyerlerini dezenfekte
edebilsin. Ayrıca prim borcundan dolayı ilaç desteği alamayan esnafa ilaç yardımı yapılmalı.
İki aydan fazla prim borcu olan esnafımız muayene olup ilaç alamıyor. Prim borcu olan
esnafımızın ve ailesinin en azından yılsonuna kadar ilaç alabilmesinin önü açılmalı” şeklinde
konuştu.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 245333
İçişleri Bakanlığı'nın 81 ile gönderdiği yeni Corona virüsü kararlarına göre pavyon, diskotek, bar ve gece kulüpleri 16 Mart 2020 Pazartesi tarihi , saat 10:00'dan itibaren geçici olarak kapatılacak...
İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine Corona virüsü tedbirleri konulu ek genelge gönderdi.
İllere gönderilen ek genelge ile Corona virüsü salgının Çin’in Wuhan kentinde başlayarak tüm dünyayı tehdit etmeye devam ettiği ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘pandemi’ olarak nitelendirildiği hatırlatıldı.
UMUMA AÇIK YERLER KAPANIYOR...
Genelgede; Corona virüsü (Kovid-19) salgınından vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek için Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirilmelerde, “Umuma Açık İstirahat ve Eğlence Yerleri” olarak faaliyet yürüten ve vatandaşların çok yakın bir mesafede bir arada bulunarak hastalığın bulaşma riskini artıracağı, bu nedenle pavyon, diskotek, bar, gece kulüplerinin bugün saat 10.00 itibariyle geçici süreliğine faaliyetleri durdurulacağı belirtildi.
Genelgede ayrıca, söz konusu tedbirlere ilişkin vali/kaymakamlar tarafından il/ilçe belediyeleri ile işbirliği içinde ilgi Kanun hükümleri çerçevesinde gerekli gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması ve kolluk birimleri tarafından konunun takip edilerek uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi istendi.
HABER: Sariye AKDAĞ...
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 450834
Ankara Valisi Vasip Şahin, umreden dönenlerin karantina altına alındığı Ankara Üniversitesi 50'nci Yıl Yerleşkesi'nde incelemelerde bulundu...
Vali Şahin, umreden dönen 1800 kişinin misafir edildiğini, 1700 kişiyi daha beklediklerini kaydetti. Şahin, karantina altına alınan kişilerden beşinin de semptom şüphesi arz ettiği için özel hastaneye sevk edildiğini söyledi...
Vali Vasip Şahin’den karantina açıklaması: 1700 kişi daha bekliyoruz...
Medine'den Ankara'ya gelen umre yolcuları, Esenboğa Havalimanı'na inen uçaklarının içerisinde sağlık taramasından geçirilerek karantinaya alınmak üzere Ankara ve Konya’daki öğrenci yurtlarına yerleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, karantina altına alınanların sayısının 10 bin 330 kişi olduğunu belirtti.
ŞAHİN’DEN AÇIKLAMA...
Ankara Valisi Vasip Şahin, umreden dönenlerin karantina altına alındığı Ankara Üniversitesi 50’nci Yıl Yerleşkesi’nde incelemelerde bulundu.
Gazetecilere incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada Şahin, 3 yurt müdürlüğünün kullandığı binaların, öğrencilerin de tatilde olmasından yararlanılarak, karantina için tahsis edildiğini söyledi.
Şahin açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;
*Şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Buradaki öğrencilerimiz diğer yurtlardaki boş kapasitelere alındı. Onlar da hiçbir şekilde mağdur edilmediler.
*Ama ülkemizin aldığı tedbirler neticesinde bizim burada birtakım hazırlıkları yapmak gibi zorunluluk doğdu. Dolayısıyla burada bugün itibarıyla 1800 vatandaşımıza hizmet ediyoruz.
*Bütün kurumlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Umudumuz buradaki hiçbir vatandaşımızda herhangi bir hastalığın zuhur etmemesi.
“5 KİŞİYİ ÖZEL HASTANEMİZE ALDIK”...
Vali Şahin, karantina uygulamasının, hastalık olduğu anlamına gelmediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı;
*Sadece en ufak bir riski bile olsa onun bertaraf etme amacı ile yapılıyor. Zaten havaalanında bu yolcular uçakta ve uçaktan indikten hemen sonra kontrollere tabi tutuldular.
*Onlardan semptom şüphesi arz eden hastalarımız, bunun sayısı 5, onları bizim karantina ile ilgili özel hastanemize aldık. Diğerlerini burada misafir ediyoruz.
“1700 KİŞİYİ DAHA BEKLİYORUZ”...
Vali Şahin, yurtlarda sağlık taramasının yapıldığını, herhangi bir semptom belirtisi halinde görevlilerin müdahale ettiğini söyledi. Şahin ayrıca 1700 kişinin daha bu geceye kadar gelmesini beklediklerini belirtti.
HABER: Uğur AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1003181
Türkiye'de 6. Corona virüs vakası...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son bir hafta içinde Umre'den dönen bir vatandaşın Corona virüs testinin pozitif çıktığını açıkladı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Umreden yeni döndüyseniz 14 Gün Kuralına uymanızı ısrarla istiyoruz. Son bir hafta içinde dönen bir yurttaşımızın testi maalesef pozitif çıktı. Yeni vakalardan endişeliyiz. Lütfen ziyaretçi kabul etmeyin. Sağlık taramasından geçmiş olmak sıfır risk anlamına gelmez." dedi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 593681
Coronavirüs taraması adı altında yeni ortaya çıkan bir dolandırıcılık ve olası hırsızlık vakalarıyla ilgili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca vatandaşları uyardı...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM-184) Corona Danışma Hattı'yla ilgili uyarıda bulundu. Koca, whatsapp gruplarında dolaşan Coronavirüs taraması adı altında yeni ortaya çıkan bir dolandırıcılık ve hırsızlık vakalarıyla ilgili vatandaşı uyardı.
Kendisini doktor olarak tanıtan kişiler dolandırmaya çalışıyor...
Türkiye'de Coronavirüs vakalarının açıklanmasının ardından dolandırıcılar için yeni bir kapı açıldı. Özellikle yaşlı kişilerin kapılarına gidip kendilerini doktor olarak tanıtan kişiler, Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirildiklerini söyleyerek tarama yapmak istediklerini belirtiyor. Bu konuda WhatsApp gruplarında halkın birbirini uyarmaya başlaması üzerine Alo 184 hattından verilen bilgiye göre bakanlığın böyle bir uygulaması yok. Böyle bir durumda vatandaşların kapılarını açmamaları, herhangi bir kimlik bilgisi paylaşmamaları ve 155'i aramaları gerekiyor.
"Kötü niyetlilere karşı tedbirli olalım"...
Koca konuyla ilgili kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sağlık Bakanlığı, Coronavirüs risk taramasını çat kapı değil, planlayarak yapmaktadır. Sizi 184'ten arayıp bilgilendiriyor, ondan sonra geliyoruz. SABİM-184'ten size telefon gelmemişse, test amacıyla geldiğini söyleyenleri içeri almayın. Kötü niyetlilere karşı da tedbirli olalım" ifadelerini kullandı.
HABER: Sariye AKDAĞ...
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 359299
Emniyet’ten koronavirüs açıklaması...
Emniyet Genel Müdürlüğü koronavirüse ilişkin dolandırıcılık uyarısında bulundu.
Emniyet’ten yapılan açıklamada “Emniyet koronavirüs risk taraması Alo 184’ün sizi araması sonrası gerçekleşmektedir . Vatandaşlarımızın iyi niyetinden faydalanıp hırsızlık, dolandırıcılık ve diğer suçlara meyilli kişilere karşı vatandaşlarımızın duyarlı olmasını, bu gibi durumla konularla karşılaşan vatandaşlarımızın ivedi olarak kolluk birimlerine 112-155-156 haber vermesini bekliyoruz” denildi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 447766
Alanya Toplumsal Dayanışma Derneği Denetim Kurulu başkanı ve Eğitim Komitesi sorumlusu uzmanı psikolojik danışman Muzaffer Gülsüm Türkeli; Dünyayı kasıp kavuran ve son günlerde ülkemizde de sıkca konuşulan Coronavirüs hastalığının çocuklar üzerinde yapacağı psikolojik etki üzerine, Alanya Güneşi Gazetesine açklama yaptı...
Psikolojik danışma uzmanı Muzaffer Gülsüm Türkeli
GÜLSÜM TÜRKELİ'NDEN ÇAĞRI:" SEVGİLİ AİLELER LÜTFEN BU UYARIMIZI DİKKATE ALIN"...
Çocukları yetişkin gibi bu süreci geçirmediğini bilerek onların duygu ve düşünce dünyasına dikkat etmeliyiz.
Kaygılı, öfkeli, hırçın, huzursuz, geri çekilmiş davranışlar ile yatak ıslatma. oyuncaklara zarar verme, sakinleşememe, kâbus görme, uykuya dalamama gibi davranışlar görüle bilir.
Çocuklar yoğun stres yaşadıklarında çeşitli yollarla tepki verirler. Bu tepkilerin stres kaynaklı olduğu unutulmamalıdır. Destekleyici olmak, endişelerini dinlemek, dikkatle ve sevgiyle karşılamak gerekir.
Çocuklar zor zamanlar yaşarken yetişkinlerin sevgisine ve dikkatine ihtiyaç duyarlar.
Çocuğunuzu dinleyin, şefkatle yaklaşın ve yatıştırın.
Oyun oynamak ve sakinleşmek için ortak alanlar bulmaya çalışın.
Önceki dönemde yapılan rutinleri mümkün olduğunca devam ettirin (Birlikte kahvaltı etmek, oyun oynamak, kitap okumak, film izlemek gibi) Yeni şartlarda yeni rutinler oluşturun (El yıkamayı içeren oyunlar oynamak, sağlık ile ilgili kitaplar okumak, filmler izlemek gibi). Olan bitenle ilgili doğru bilgiler edinmeye çalışın ve çocuğa sade ve net cümleler ile anlatın. Olası risklerin nasıl anlatılacağı ile ilgili bilgileri yaş grubuna ve gelişim düzeyine göre anlatın.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1681024
Coronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası kameraların karşısına geçen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan açıklamalarda bulundu...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ilk vakayla temas içinde 3 yeni vakanın daha tespit edildiğini duyurarak, Türkiye'de vaka sayısının 5'e çıktığını duyurdu...
Coronavirüsü nedeniyle karantina altına alınan 2 vakayla temas içinde olan 3 yeni vakanın daha tespit edildiğini duyuran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
* İki vaka belli sınırlar içinde. Tedirgin olmamalıyız, sağduyulu olmalıyız.
* Yeni vaka çemberin içinde yer almaktadır. Olası temasların tespiti mümkün değildir. İki vakayla temas halinde 3 yeni vaka daha tespit ettik.
* Aynı temas zinciri içinde yayın tarama yapıyoruz. Vaka sayısının 5 kişi olduğunu belirttik. Bulundukları şehri açıklayabiliriz, her gün bu şehirlere göre burada da oldu yaklaşımının doğru olmadığı kanaatindeyiz. Temas halinde çıkan vakaların olduğu bölgede çalışmalarımızı yürütüyoruz. Temaslı bir aileden bahsediyoruz, her gün taramaya devam ediyoruz.
"İKİ VAKADA SOLUNUM SIKINTISI VAR"...
* Genel durumları şu dönemde, özellikle iki vakamızla ilgili biraz daha solunum sıkıntılarının olduğunu söylemek istiyorum. Hangi hastaya, hangi kombinasyonun uygulanacağına ilişkin algoritma geliştirildi ve uygulanıyor.
* Hastanelerimize ziyaretçi kısıtlaması getiriyoruz. Mesai saatleri dışında sadece bir kişiye izin verilecek. İlaçlarını raporla alan hastalarımız, süre dolduğunda ilacını doğrudan alabilecek.
*Kamu çalışanlarından kronik hastalığı olanlar kolaylıkla izne ayrılacak. Bu karar hakkında genelge de yayımlanacak.
* Bilimsel, açık ya da kapalı toplantıları erteliyoruz.
* Alo 184’ü Corona Danışma Hattı’na çevirdik.
* 16 Mart’tan itibaren okulların tatil edildiğini biliyorsunuz. 23 Mart itibariyle uzaktan eğitim yöntemi kullanılacak. Üniversitelerimiz 3 hafta tatil olacak. Spor müsabakalarının seyircisiz oynanacağını biliyorsunuz.
"YURT DIŞINDAN GELENLER 14 GÜN RAPOR ALABİLİR"...
* Dün bir genelgeyle kamu görevlilerinin zorunlu olmadıkça yurt dışına çıkışlarını yasakladık. Yurt dışından dönenlere 14 gün kuralı uygulandığını biliyorsunuz. Sağlık kuruluşlarımızdan 14 günlük bir rapor alınabilir. Bugün yayınlanan yeni karara göre, yurt dışından gelenlerin 14 gün izinli sayılmaları gerektiğine ilişkin bir karar çıkmış oldu.
* Baştan beri yurt dışı gidiş gelişleri konusunda ısrarlı uyarılarımız oldu. Yurt dışına kesinlikle çıkmamalarını söylüyoruz. Yurt dışında olanların ise dönmelerinde ısrarcı olmalarını yanlış buluyoruz. Kendilerini koruma altına almalarını öneriyoruz. Evlerini, yaşadığı yerleri koruma altına almalıdırlar.
* Daha önce 5 ülkeye uçuş yasağı koyduk. İran, İtalya, Irak, Güney Kore ve Çin şeklindeydi. Şimdi 9 tane daha ülkeye yasak koyduk. Dünkü toplantıda karar aldık. Hangi ülkelerin olması gerektiği bugün şekillendiği bir yasağı özellikle buradan söylemek istiyorum. Dünyadaki ve Avrupa’daki seyri görerek dinamik bir yapıyla alabileceğimiz kararları zaten gündeme taşımış oluruz.
* Ayrıca dünya bizim aldığımız ve tamamını saymadığımız tedbirleri alıyor.
“GEREKİRSE 81 İLDE UYGULARIZ”...
* Hangi hasta şüpheli, hangi hastadan numune alınması rehberde yer alıyor. Numune sayısı arttıkça ülkenin her yerinde bu tetkikleri yapabiliriz. Dinamik bir süreçteyiz ve her gün, her saat bu sürece uyarlamaya çalışıyoruz. Gerekirse 81 ilde bu uygulama başlayabilir.
* Bunun dışında hastanelerimiz, Corona danışma hattı yarın devreye girebilir. Burada vatandaşlarımızın panik algısıyla sağlık kuruluşlarına yönlenmemesini sağlamak amacıyla geliştirildi.
* Bu danışma hizmetini verebilecek olan daha çok sağlık personelinin olmasını ve sorumlu olarak hekim arkadaşlarımızın sorumlu olması, daha üstte de bilim kurulunun geliştirdiği eğitimi tamamlamak üzere arkadaşlarımızın olduğu sağlıklı iletişimden bahsediyorum.
* Bu üç hafta bizim için çok önemli. Özellikle 60 yaş ve üstünün, alt yaşta da kronik hastalığı bulunanların dışarı çıkmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu dönemde insanla teması önleyen, teması minimalize eden ama yaşamı da sürdüren, panik havası oluşturmayan tedbirlerle hareket etmemiz gerektiğini söylüyoruz.
“CEZA İNFAZ KURUMLARINDA TEDBİRLER ALINDI”...
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün açıklamalarından satırbaşları:
* Başından itibaren Sağlık Bakanlığının ve Bilim kurulunun çalışmaları takdire şayan olmuştur. Sağlık Bakanımızın süreçle ilgili şeffaf çalışmaları sürece olumlu katkılar yapmıştır.
* Yaklaşık 7 saat süren kurul çalışmasında, Adalet Bakanlığımıza bağlı kurumlara ilişkin önerileri uygulayacağız. Özellikle dün yapılan toplantıda ne tür önlemler, tedbirler alınacağı masaya yatırılmıştır.
* Olayın başından itibaren tüm tedbirler alınmıştır. Eylem planı da gün gün güncellenerek uygulanmaya devam edecektir.
* Özellikle ceza infaz kurumlarında her türlü tedbirler alınmış bulunmaktadır. Özellikle bugün itibariyle ceza infaz kurumlarına girmeden önce bulaşıcı hastalık yönünden değerlendirilmesi, hastalık belirtileri olanların ceza infaz kurumlarına alınmaması, tedavileri sonucunda alınması kararlaştırılmıştır.
* Solunum yoluyla ilgili hastalığı bulunanların ayrı bir alana, sınırlı bir alana alınması uygun görülmüştür. Ceza infaz kurumlarından ayrılım yeniden dönenler içinde aynı prosedür uygulanacaktır.
* Burada bilimsel açıdan her türlü tedbiri uygulamak bizim için önemlidir. Açık cezaevinde kalanların izin hakları ertelenmiştir. Yani şu anda tüm vatandaşlarımızın sağlığı öncelikli konudur. Kurulun aldığı kararlar vatandaşların sağlığı açısından önemlidir.
*Ceza infaz kurumuna gelen tüm personellerin ateşinin ölçülmesi ve sağlık kontrolünden geçirilmesi kararı alınmıştır. Ceza infaz kurumları arasındaki nakiller 2 hafta süreyle ertelenmiştir.
* Büyük ya da küçük adliyelerde duruşmalar ve diğer adli işlemlerin ertelenmesi, yargı mensuplarının takdirine bırakılmıştır. Bu konu bilim kurulunun bir önerisidir.
9 ÜLKEYE DAHA SEYAHAT YASAĞI GELDİ...
Bakan Cahit Turhan’ın açıklamalarından satırbaşları:
* Bir süredir dünyanın gündemini meşgul eden virüs kuşkusuz ülkemizde de bazı tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştır. Bu salgının gündeme geldiği ilk günden itibaren Sağlık Bakanlığımız çok sıkı bir şekilde yönetiyor.
* Tedbirler zamanında alınarak süreç yönetiliyor. Sağlık Bilim Kurulu’nun önerileri ve Sağlık Bakanlığının kararlarının uygulanmasıyla bakanlığımız tarafından birçok tedbirler aldık.
- Yüksek Hızlı Trenlerimiz ve Marmaray gibi toplu ulaşım araçlarında temizlik işlemleri sürekli uygulanmakta. Sıkça temas edilen ovularak dezenfekte edilmektedir. Aynı şekilde otobüs firmalarında ve otobüslerin mola verdiği duraklardaki işletmelerin her türlü tedbirin alması için yazı gönderdik.
* Dün otogarlarda yolcu yoğunluğu yaşanmaya başladı. İnsanlarımızın mağdur olmaması için araçların sefer yapmalarına izin verdik. Böylece yoğunluğu azaltmış olacağız. 13-14-15 Mart’ta İstanbul-Ankara arasındaki YHT seferlerine ek sefer koyacağız.
- Çin, İran, Irak, Güney Kore ve İtalya’ya uçuş yasağı koyduk. Şimdi de Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsveç ve Hollanda’ya yapılan seferler yarın, Cumartesi günü sabah 08.00’den itibaren 17 Nisan tarihine kadar durdurulmuştur.
HABER: Alanya Güneşi Haber Merkezi
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1151731
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Coronavirüsü zirvesi sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin de katıldığı toplantının ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, okulların tatil edildiğini duyurarak "Ara tatil öne alındı. İlkokul, ortaokul ve liseler 16 Mart'tan itibaren bir hafta tatil edilecek" ifadesini kullandı. Kalın, üniversitelerin de 16 Mart'tan itibaren 3 hafta tatil edildiğini açıkladı. Kalın ayrıca, Erdoğan'ın yurt dışı ziyaretlerinin ertelendiğini belirtti.
CORONAVİRÜS ZİRVESİ SONRASI FLAŞ KARARLAR...
Beştepe’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve bürokratların katılımıyla yapılan Corona virüsü (Covid-19) salgınına karşı alınacak tedbirlere ilişkin toplantı sona erdi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
Yaklaşık 5 saat süren toplantının ardından Corona virüsü ile ilgili alınan tedbirleri açıklayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, küresel bir salgın haline gelen Corona virüsüne karşı Türkiye'nin etkin ve başarılı bir mücadele verdiğini söyleyerek, bundan sonrada alınacak tedbirlere ilişkin bilgiler verdi.
OKULLAR TATİL EDİLDİ...
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında tedbirler paketi kapsamında bir dizi kararlar alındığını açıklayan Kalın, şu ifadeleri kullandı:
* İlk, orta ve lise okulları 16 Mart tarihinden itibaren 1 hafta tatil edilecek. Ara tatil önceye alınmış olacak. 23 Mart tarihi itibariyle de uzaktan eğitim yöntemiyle internetten ve televizyon kanallarından öğrencilerimizin eğitimlerine devam etmeleri imkanı sağlanacak.
* Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuda kapsamlı bir çalışma yaptı. Üniversitelerle ilgili 16 Mart tarihinden itibaren 3 hafta boyunca üniversitelerimizde tatil edilecektir.
* Bu 3 haftalık tatilin nasıl koordine edileceği ve eğitim açısından telafi edileceği konusu YÖK koordinasyonunda belirlenecek usul ile üniversitelerle istişare etmek suretiyle eğitim programı tanzim edilecek. Üniversite eğitiminde kaybın olmaması için gerekli tedbirler alınacak.
* Spor müsabakalarının Nisan sonuna kadar seyircisiz oynanması kararı alınmıştır. Spor faaliyetlerinde böyle bir kalabalık ortamın alışmaması açısından bu kararın isabetli olduğunu ifade etmek isterim.
“KAMU GÖREVLİLERİNİN YURT DIŞINA ÇIKIŞI İZNE TABİ OLACAK”...
* Kamu görevlilerinin yurt dışı ziyaretleri ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi imzalandı. Fevkalade bir durum olmadığı müddetçe kamu görevlilerinin yurt dışına çıkışı izne tabi olacak.
* Tedbirlerin titiz bir şekilde uygulanması noktasında kamu görevlileri de üzerine düşeni bu mekanizma vesilesiyle yerine getirmiş olacaklar. Vatandaşlarımızın yurt dışına çıkışları konusu da gündeme alınan başlıklardan birisiydi.
* Bizim tavsiyemiz fevkalade bir durum söz konusu olmadıkça vatandaşlarımızın yurt dışı seyahatlerini bir müddet tehir etmeleri yönündedir.
* Yurt dışından Türkiye'ye gelen vatandaşlarımızın da mutlaka kontrollerini yaptırarak kendilerini 14 gün tecrit etmeleri, yani karantina altı almaları büyük önem arz etmektedir.Tiyatro ve sinemalar hakkındaki karar Turizm Bakanlığınca verilecek.
“KENDİLERİNİ KORUMA ALTINA ALMALARI ÇOK ÖNEMLİ”...
Bir panik havası oluşturmadan, rehavete de kapılmadan tedbirleri uygulamak suretiyle bu sürecin yürütüleceğinin altını çizen Kalın, İtalya'daki Türk vatandaşlarının Türkiye'ye getirilmesi için bir tahliye planlanıp planlanmadığı şeklindeki soruya, “İtalya'dan böyle bir tahliye planımız yok. Vatandaşlarımızın orada olmaları halinde kendilerini koruma altına almaları çok önemli. Türkiye'ye geldiklerinde gerekli prosedürleri izlemeleri son derece önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
CORONA VİRÜSÜ BULAŞAN KİŞİNİN SAĞLIK DURUMU...
Virüs tespit edilen Türk vatandaşının sağlık durumuna ilişkin açıklama yapan kalın, “Bu kişinin sağlık durumu iyi. Onunla birlikte karantinaya alınan kişilerle ilgili herhangi bir sorun söz konusu değil. Bu karantina tedbir amaçlı. Yapılan testler sonucunda sadece bir kişide pozitif olarak çıktı. Bu karantinanın ve tedavi sürecinin netice vermesini bekliyoruz, umut ediyoruz” dedi.
KREŞ VE BAKIM EVLERİ...
Kreş ve gündüz bakım evlerinin gündeme gelmediğini söyleyen Kalın, ”Burada velilerin bir tercihte bulunmaları söz konusu olacak. Bununla ilgili bir düzenlemeden ziyade kendilerinin bir inisiyatif alarak bu yönde adım atmalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.
ERDOĞAN’IN YURT DIŞI ZİYARETLERİ ERTELENDİ...
Şuan itibariyle Türkiye'de tek vaka bulunduğunu söyleyen Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurt dışı programlarını bir müddet ertelediklerinin altını çizdi.
CORONA VİRÜSÜ ZİRVESİNE KİMLER KATILDI?...
Beştepe'de yapılan toplantıya katılan isimler şöyle:
- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay
* Sağlık Bakanı Fahrettin Koca
* Adalet Bakanı Abdulhamit Gül
* Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
* Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk
* Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu
* Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli
* İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
* Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan
* Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum
* Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk
* Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez
* Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
* Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar
* Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy
* Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank
* Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan
* Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş
* YÖK Başkanı Yekta Saraç
* Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
* İletişim Başkanı Fahrettin Altun
HABER: Uğur AKDAĞ
KAYNAK:AA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 335999
Üniversitelerin 3 hafta tatil edilmesinin ardından öğrenciler otobüs firmalarına akın etti. Birçok il deki otobüs firmalarında uzun bilet kuyrukları oluştu...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, üniversitelerin de 16 Mart’tan itibaren 3 hafta tatil edildiğini açıkladı. Bir çok öğrenci ise kararın açıklanması ile birlikte ailelerinin yanına dönmek için bilet almaya başladı.
ÜNİVERSİTE OLAN İLLERİN OTOGARLARINDA YOĞUNLUK VAR...
Yaşanılan yoğunluk sebebiyle Pamukkale, Metro ve Kamilkoç gibi bir çok otobüs şirketinin sitelerinde yavaşlamanın olduğu ve bazı durumlarda giriş sağlanamadığı görüldü.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 915169
Türkiye de ki tüm esnafı ve ülkenin her bireyini ilgilendiren anlamlı ve elzem çağrı Alanya dan duyuldu...
Alanya Bakkallar ve Bayiiler Odası Başkanı Velittin Yenialp, üreticinin, tüketicinin ve esnafın rahatlaması için temel gıda ürünlerindeki katma değer vergisi (KDV) oranının yüzde 1'e düşürülmesi gerektiğini söyledi...
BRAVO BAŞKAN YENİALP...
İnsanlarımızın darboğaz da olduğu bir dönemde,Alanya dan yükselen ses;Türk Milleti'nin dileği oldu adeta...
Alanya Bakkallar ve Bayiiler Odası Başkanı Velittin Yenialp
Konuştuğumuz herkesin sözlerini ve arzusunu yansıtan Talep Alanya Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı Velittin Yenialp'den geldi...
Temel tüketim maddelerinin tamamında katma değer vergisinin ( KDV ) düşürülmesiyle birlikte dar gelirli vatandaşın rahat bir nefes alacağını belirten Başkan VelittinYenialp; ‘’Hükümetin KDV oranlarıyla ilgili mutlaka çalışma yapması gerekir. Çünkü dar gelirli vatandaşlarımız, temel gıdaya ulaşırken, KDV oranlarının yüzde 8, bazı temizlik ürünlerinde ise bu oranın yüzde 18 olduğunu görmekteyiz. Hükümetimiz Bu konuda bir çalışma yapılarak bu oranı yüzde 1’e düşürürse dar gelirli vatandaşlarımız da rahat bir şekilde evlerine bütün ihtiyaçlarını daha ucuz bir şekilde ulaştırır. Hükümetimizin bu konuda çalışmalar yapmasını talep ediyoruz.Bu çalışma ile ticaret erbabında da satışlardan dolayı gelen kazançlarla bir rahatlama olacak ve arz-- talep karşısında yeni istihdam imkanları ile de işsizlere iş imkanı da doğmuş olacak’’ dedi
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 238453
Acil Durumda Tek Numara ‘ tanıtım projesi Alanya’da başladı...
Türkiye genellinde 2009 yılında Polis, Jandarma, Ambülans, Afet Acil, Sahil Güvenlik, İtfaiye ve Orman Yangını acil durum ihbarları 112 tek numara altında toplanmıştı.
Bu kapsamda yurt genelinde tanıtım çalışması başlatıldı.
İçinde Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı itfaiye ekiplerinin de yer aldığı 7 ayrı kurum 2009 yılından bu yana acil durumlarda 112 çağrı merkezinden olaylara yönlendiriliyor.
112 çağrı merkezinin daha iyi anlaşılması, ve gereksiz yere meşgul edilmemesi amacıyla ‘ 112 Acil Durumda Tek Numara ‘ tanıtım projesi başlatıldı.
Antalya Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü’nce başlatılan çalışma 9-17 Mart 2020 tarihlerinde Alanya’da gerçekleştirilecek. Müdürlükçe oluşturulan üç ayrı ekip, Kamu kurumları, okullar ve AVM’ler başta olmak üzere insan yoğunluğunun fazla olduğu mekanlarda tanıtım çalışmalarını yapıyor.
Kapsamlı bir şekilde yapılan çalışma öncesi ekipler, Alanya Kaymakamlığı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Alanya Hizmet Birimi’ni ziyaret ederek çalışmalarına start verdi. Ziyaretler sırasında hangi durumlarda 112 Acil Çağrı Merkezi’nin aranacağı ve neden boş yere meşgul edilmemesi gerektiği konusunda bilgilerde veriliyor.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 348478
Geçtiğimiz günlerde gençlik hastalığına yakalanan ve öğrenci üniformasıyla çekilen fotoğraflarıyla herkesin sevgisini kazanan ‘Fındık’ tedavi gördüğü klinikte hayatını kaybetti...
Tokat'ın Turhal ilçesinde mezarlıkta bulunan ve 'Fındık' adı verilen yavru köpek, Kayacık Köyü Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu olmuştu. Yakalandığı 'gençlik hastalığı' nedeniyle tedaviye alınan Kayacık Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu 'Fındık' hayatını kaybetti.
Fındık hastalanınca Önce Turhal da veteriner müdürlüğüne ve ardından Anakara da bir veterinere,özel kliniğe gönderilmişti...
"3 haftalık mücadeleyi kaybettik"
Fındık'ın ölüm haberini, Veteriner Tekniker Yağmur Denli duyurdu. Denli Instagram hesabından yaptığı paylaşımda, "Fındık'ın küçücük bedeni bu hastalığa daha fazla dayamadı. Fındık pes etti. 3 haftalık mücadeleyi kaybettik. Elimizden gelen her şeyi yaptık, bütün müdahalelere rağmen Fındık'ı kurtaramadık. Lanet hastalığa yenik düştük. Bu süreçte bizimle emek ve yürek birliği yapan binlerce kişiye teşekkür ederiz. Huzurla uyu meleğim" ifadesini kullandı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 359076
Diyanet'in camilerde okutulan cuma hutbesinde corona virüs uyarısı yapıldı...
Hutbede, "Dünyanın dört bir köşesini tehdit eden virüsler, toplu kayıplara sebep oluyor. Rabbimize şükürler olsun ülkemizde bir vakaya rastlanmadı. Ama kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için hepimize sorumluluk düşüyor. Çeşitli virüs salgınlarından etkilenmemek için tedbiri elden bırakmayalım. Temizlik kurallarına her zamankinden daha fazla riayet edelim" ifadeleri yer aldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan cuma hutbesinde temizliğin önemine vurgu yapılırken, virüs salgınlarına karşı vatandaşların tedbirli olması istendi.
Diyanet'in 6 Mart cuma hutbesi şöyle:
"Peygamber Efendimize Hira mağarasında ilk defa vahiy gelmişti. Yüklenmiş olduğu vazifenin ağırlığıyla evine dönmüş, can yoldaşı Hz. Hatice’ye “Beni örtün, beni örtün!” demişti. Hz. Hatice annemiz Resûl-i Ekrem’in üzerini örtmüş, onu teskin etmeye çalışmış ve güven veren sözler söylemişti. Bir süre sonra Cenâb-ı Hak şu ayetleri indirdi: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut ve her türlü pislikten uzak dur.”[1]
Aziz Müminler!
Müddessir suresinin bu ilk ayetleri, Sevgili Peygamberimize hem maddi anlamda giysilerini ve bedenini temiz tutmayı, hem de manevi anlamda batıl inanışlardan ve günahlardan uzak durarak arınmayı emretmektedir. Zira müminin temel vasıflarından biri olan temizlik, pak ve nezih bir bedenin, necasetten arınmış giysilerin yanı sıra huzurlu bir kalbe sahip olmaktır. Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz dış temizlik ile kalpteki iman arasında bir bağ kurar ve şöyle buyurur: “Temizlik imanın yarısıdır.”[2]
Kıymetli Müslümanlar!
Temizlenme imkânına sahip olduğu halde, üstü başı kirli, saçı sakalı bakımsız, evi barkı düzensiz olan kişi, insanların yanında olduğu gibi Allah’ın katında da makbul değildir. Çünkü Allah’a hakkıyla ibadet ederek O’nun rızasını kazanmak ancak temizlikle mümkündür. Unutmayalım ki abdest ve gusül, eşsiz bir temizlik sistemidir ve başta namaz olmak üzere birçok ibadetimizin ön şartıdır. Beden temizliğine, ağız ve tırnak bakımına özen göstermek, haftada en az bir defa bilhassa Cuma günü yıkanmak Peygamberimizin sünnetidir.
Rabbimizin sevgisi, sade, temiz ve takva sahibi kimseleri kuşatır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Mescid-i Dırâr’da asla namaza durma! Daha ilk günden temeli takva üzerine kurulan mescit, içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.”[3]
Peygamberimiz, bu ayette övülen Kubâ ehline “Siz nasıl temizleniyorsunuz ki Allah Kur’an’da sizden övgüyle bahsediyor?” diye sorunca “Biz su kullanarak her türlü kirden temizlenmeye özen gösteriyoruz.” cevabını almıştır.[4]
Değerli Müminler!
Hayatta her iyiliğin ve güzelliğin başı sağlık, sağlığın başı ise temizliktir. Geçmişte olduğu gibi bugün de salgın hastalıklar, yeryüzünü dolaşmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir köşesini tehdit eden virüsler, toplu kayıplara sebep oluyor. Rabbimize şükürler olsun ülkemizde bir vakaya rastlanmadı. Ama kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için hepimize sorumluluk düşüyor.
Muhterem Müslümanlar!
Çeşitli virüs salgınlarından etkilenmemek için tedbiri elden bırakmayalım. Temizlik kurallarına her zamankinden daha fazla riayet edelim. Ellerimizi günde birkaç defa sabunlu suyla ovalayarak yıkayalım. Ellerimiz kirli iken gözümüze, burnumuza ve ağzımıza dokunmayalım. Bedenimizin zayıf düşmemesi için bol sıvı tüketelim. Dengeli beslenelim ve düzenli uyuyalım. Hapşırırken ya da öksürürken bir mendille, mendil yoksa dirseğimizin içiyle ağzımızı kapayalım. Yaşadığımız mekânları sık sık havalandıralım. Dinimizin haram kıldığı ve bedenimizi hastalıklara açık hale getiren sigara, alkol, uyuşturucu ve benzeri zararlı maddelerden uzak duralım.
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz, “Hastalıktan önce sağlığın kıymetini bilmeyi”[5] bize tavsiye etmiştir. Bazen Peygamberimizin bu uyarısını unutuyoruz. Sıhhatli bir bedene sahip olmanın değerini ancak kaybettikten sonra anlıyoruz. Oysa temiz yaşamak ve sağlığımızı korumak öncelikle bizim görevimizdir. Tedbir bizden, takdir ise Cenâb-ı Hak’tandır. Unutmayalım ki Peygamberimiz şöyle buyurur: “Allah güzeldir, güzel olanı sever; temizdir, temizliği sever; kerem sahibidir; cömertliği sever.”[6]
Yüce Rabbim, başta ülkemiz ve İslam beldeleri olmak üzere tüm insanlığı salgın hastalıklardan, bela ve musibetlerden muhafaza buyursun.
Şu an sınır ötesinde istiklal ve istikbalimiz için şanlı bir mücadele veren kahraman ordumuza zafer nasip eylesin. Âmin!"
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 406268
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ile birlikte AB üyesi 27 ülkenin Ankara büyükelçilerini İstanbul’da ağırladı. İBB’nin kısa ve orta vade de hedefleriyle ilgili bilgiler paylaşan İmamoğlu, amaçlarını, “Birincisi; İstanbul, yatırım yapılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir dünya metropolü olmak ve elini güçlendirmektir. Bu manada, İstanbul’u hak ettiği yere taşıyacağız. İkincisi; yabancı yatırımcılara her zaman açık, dürüst, karşılıklı kazanma ilkesine dayalı ve çözüm odaklı bir iletişim içerisinde olmak. Üçüncüsü; başta metro yatırımımız olmak üzere, kitle ulaşım yatırımların artırarak, kent içindeki mobiliteyi hem değiştirmek hem de çok kaliteli hale getirmek” sözleriyle özetledi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in davetlisi olarak, 3 Aralık 2019’da Ankara’ya gitmişti. AB üyesi toplam 27 ülkenin büyükelçileriyle bir araya gelen İmamoğlu, burada diplomatlara, “adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul hayalinden” söz etmiş ve onları kente davet etmişti. İşte o davet, bugün gerçekleşti. Berger ile birlikte 27 farklı ülkenin büyükelçileri, Sultanahmet’teki Tunuslu Hayreddin Paşa Konağı’nda İmamoğlu ile bir araya geldi. Büyükelçileri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren İmamoğlu, “Ankara’daki toplantıdan sonra sizlerle yeniden burada buluşmak, benim için çok büyük bir mutluluk ve ayrıca bir heyecan. İstanbul’la ilgili hayallerimi anlatmıştım. İstanbul’u, gerçekten adil bir şehir, yeşil bir şehir ve yine yaratıcı bir kent haline getirme konusunda kararlılığımızı size aktarmıştım. Adil bir kent olma konusunda hem siyasi adaleti hem sosyal adaleti hem de ekonomik adaleti, özgürlüğü aslında kastediyoruz. Bu maksatla iş başına geldiğimiz 23 Haziran 2019 tarihinden itibaren, şehrimize en üst seviyede siyasi adalet kavramı diyebileceğimiz ve bugüne kadar yapılanların en iyisini yapma adına, demokratik katılım ve yerel demokrasi inşasıyla ilgili işlerle süreci başlattık. Kentin yönetimine ve İBB yönetim kararlarına, kentte yaşayan tüm vatandaşlarımız veya onların temsilcilerinin katılımını sağlamak ve mekanizmalar kurarak iş başı yaptık” dedi.
“YEREL DEMOKRASİYİ GELİŞTİRMEK ADINA ADIMLAR ATIYORUZ”...
“İstanbul, birçok kavramdan yoruldu” diyen İmamoğlu, bunları şöyle sıraladı:
“İnsanı öncelemeyen, insani olmayan çılgın projelerden açıkçası usanmış durumda. Bu manada İstanbul; ranttan, betonlaşmadan da yoruldu. İstanbul, aynı zamanda ‘her şeyi bilen yönetici’ kavramından da yoruldu. ‘Bu şehirde benim dediğim olur’ anlayışından da bıktığını biliyoruz, hissediyoruz. Bu bıkkınlığı, son seçimlerde İstanbul halkı çok kuvvetli bir şekilde ortaya koydu. Yeni bir başlangıcın, değerli bir işaretini hepimize verdi.” Son 6 ayda yaptıkları yüzlerce toplantıyla, İstanbullularla bu konuları konuştuklarını belirten İmamoğlu, “Demokratik katılımı sağlayacak mekanizmaların kurulumunu başlattık. Biz istiyoruz ki; İstanbul’dan dünyaya örnek bir yerel demokrasi modeli çıkartalım. Bu amaçla, çok kısa zamanda ilk defa, İstanbul Kent Konseyi’ni kurduk. Katılım mekanizmalarını güçlendirmek için; başta İstanbul Turizm Platformu, İstanbul Deprem Platformu olmak üzere, pek çok konuda platformlar kurduk ve çalıştaylar düzenleyerek, insanlarımızı da süreci içine kattık. Bu şehri her geçen gün daha da büyük kavramlarla buluşturmaya devam ettireceğiz. Tümüyle İstanbul’u bu sürecin içine katmak adına da ‘İstanbul Gönüllüleri’ kavramını hayata geçiriyoruz. Bu aslında belki de dünyada en yoğun katılımlı gönüllü organizasyonlarından biri, hatta birincisi olacak. Yerel demokrasiyi geliştirmek adına attığımız bu adımlar, en çok da aslında sessiz çoğunluğun, ezilmiş insanların, yoksulun, işsizin, kadının, gencin, farklı kimlik veya inançtan olanın kamusal bir özne olarak bu şehirde var olmasının ve güçlenmesinin önünü açacak bir durum” diye konuştu.
“HEDEFİMİZ KENT YOKSULLUĞUNU AZALTMAK”...
İstanbul’un en önemli sorunlarından birinin kent yoksulluğu olduğunu vurgulayan İmamoğlu, bu amaçla ilk olarak, “150 mahallede, 150 kreş” uygulamalarını başlattıklarını belirtti. En büyük hayalinin, bu şehirde yaşayan milyonlarca çocuğun, İstanbul’un neresinde olursa olsun, eşit hizmet aldığı bir ortam var edebilmek olduğunun altını çizen İmamoğlu, “İnşallah bu projenin ilk meyvelerini Nisan ayında veriyoruz. 23 Nisan öncesi ve sonrasıyla beraber bu kreşleri açmaya başlayacağız. İlk olarak 15 kreşimizi, bir okul öncesi eğitim olarak vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Buradaki temel amacımız; eşitlik kavramını bütün kente yayabilmek. Bu küçük adımın, çok dev sonuçları olacağını biliyoruz. On binlerce çocuğa, o yaşta eğitim verme imkanını sağlamanın, bir şehrin ve ülkenin geleceği açısından ne kadar büyük önem ortaya koyduğunun da farkındayız. Yanı sıra, Halk Süt projesini başlattık. Her ay 100 bin çocuğa süt dağıtıyoruz. Bunlar, kent yoksulluğundan direkt etkilenen, sağlıklı beslenemeyen çocuklarımız. Ayrıca, ekonomik olarak ihtiyacı olan 30 bin öğrencimize, üniversite öğrencimize karşılıksız burs vermeye başlattık. Bu şehirde okuyan öğrencilerimiz sitemize başvurdular ve bu haktan yararlanmaya başladılar. Başka şehirde okuyan öğrencilerimizi de bu haktan yararlandırdık. Bildiğiniz gibi, küçük hanelerin suyunu daha indirimli veren uygulamalarımız aynı zamanda toplu taşımadaki öğrencilere ve annelere indirim sağlayan uygulamalarımız da aslında kentteki yoksullukla ekonomik adaletin sağlanmasıyla ilgili önemli adımlarımız” ifadelerini kullandı.
“GÖÇMENLER KONUSUNDA CHP’Lİ 11 BELEDİYE İŞ BİRLİĞİ YAPACAK”...
İstanbul’un adil, yeşil ve yaratıcı bir kent olması konusunda yaptıkları çalışmaları detaylı bir şekilde slaytlar eşliğinde anlatan İmamoğlu, Türkiye’nin en önemli konularından birinin göçmen sorunu olduğunu hatırlattı. Belediyelerin bu konuda geniş bir yetki ve finans alanları bulunmadığını ifade eden İmamoğlu, “Hatta çok kısıtlıyız. Ama biz bu konuda etkin rol almak, insani vazifemizi yerine getirmek ve şehrimizde bulunan mültecilerin sorunlarıyla mutlaka yüzleşmek ve faydalı olmak konusunda kararlıyız. Bu konuda mekanizma kurma çalışmalarına başladık. Özellikle belediyeler arasında göç diyalog programını kurma çalışmamamız var Türkiye’deki 11 Cumhuriyet Halk Partili büyükşehir belediye başkanımızla. Yine, ilçe belediyeleri arasında, göçmenler konusunda çalışmalarımız var. Eşgüdümlü çalışma noktasına çalışmalar yürütüyoruz. Yabancı sığınmacılarla, açıkçası farklı uygulamalarla çocuklara, kadınlara elimizi uzatmak çabası içerisindeyiz. Özellikle, oluşan yüksek tansiyonlu ortamların azaltılmasına yönelik çalışmalarımız var. Yerel halk ve sığınmacılar arasındaki uyumun sağlanması, bu sürecin desteklenmesine yönelik de hedeflerimiz var. Tabii, dünyanın en büyük sığınmacı nüfuslarından biriyle karşı karşıyayız. Sizlerle de yoğun iş birliği içerisinde olma gayemizi buradan önemli bir konu olarak aktarmış olalım” dedi.
“METRO YATIRMLARI ÖNCELİĞİMİZ”...
İBB’nin kısa ve orta vade de hedefleriyle ilgili bilgiler paylaşan İmamoğlu, amaçlarını şöyle özetledi:
“Birincisi; İstanbul, yatırım yapılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir dünya metropolü olmak ve elini güçlendirmektir. Bu manada, İstanbul’u hak ettiği yere taşıyacağız. İkincisi; yabancı yatırımcılara her zaman açık, dürüst, karşılıklı kazanma ilkesine dayalı ve çözüm odaklı bir iletişim içerisinde olmak. Üçüncüsü; başta metro yatırımımız olmak üzere, kitle ulaşım yatırımların artırarak, kent içindeki mobiliteyi hem değiştirmek hem de çok kaliteli hale getirmek. Bir başka konumuz; İstanbul önemli deprem fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle, kentin dokusunu değiştirecek, planlama ve yatırımlarda, uluslararası bütün bileşenleriyle, sıkı bir iş birliği içinde olmak. Katma değeri yüksek, ileri teknolojinin ve yaratıcı endüstrinin, insan kaynağının da buna uygun olduğunu düşünerek, çocuk ve genç nüfusunu dikkate alırsak, bu alanda ileri teknolojinin ve yaratıcı endüstrinin merkezi olmuş bir İstanbul yaratmak. Bu noktada; ileri teknoloji şirketlerini yazılım, tasarım, KOBİ ve eğitim şirketlerine destek olmak ve onların yolunu İstanbul’da kolaylaştırmak. Yine önemli bir konu; çevre yatırımları, temiz enerji ve kentsel yatırımların dönüşümü ile ilgili yatırımlarla ilgili İstanbul’u öncü kentlerden birisi haline getirmek. Küresel ısınma sorununu dikkate alan, her teknolojik gelişmeyi ve şirketi bu kentte desteklemek. İstanbul’un çok kültürlü çok sesli yapısının daha fazla açığa çıkması; özgürlüklerin ve yaratıcılığın, binlerce yıllık hoşgörü iklimini bu kentte daha ileri seviyeye taşımak. Açıkçası, yabancı ziyaretçi konusunda, İstanbul’u ilk üç kentten birisi yapmak ve İstanbul’u, özellikle yakınındaki alanları, iyi bir şekilde kullanıp, kentle entegre bir tarımsal üretim çabasını en üst seviyeye taşımak. Tüm bu alanlarda, sizleri ve temsil eteğiniz ülkeleri, ekonomik iş birliğinde şehrimize davet ediyoruz.”
“TÜRKİYE VE İSTANBUL, SORUNLARI AŞACAK KAPASİTEYE SAHİP”...
Türkiye ve İstanbul’un karşı karşıya olduğu sorunlar olduğunu bildiklerini kaydeden İmamoğlu, “Türkiye ve İstanbul, bu bahsettiğimiz sorunları çok hızlı bir şekilde açabilecek kapasiteye, kabiliyete ve kararlılığa sahip bir milletimiz olduğunu, bütün Avrupa ülkelerimizin kıymetli büyükelçilerine ve AB Büyükelçimize özellikle duyurmak isterim. Tabii, bunun aslında en büyük ispatı, 23 Haziran’daki seçim sonucudur. İstanbullunun hukuku demokrasiye, özgürlüğe ve özellikle serbest piyasa ekonomisini çalıştırır bir kent yaratma ve yaşatma iradisini ortaya koyduğunu yaşadık. Tüm bu alanlarda hızlı adımlar atıyor oyacağız. İstanbul çok değerli bir başlangıçtır ve bu attığımız değerli adımların har adımında sizleri yanımızda görmek, bizleri mutlu edecektir. Zira, Türkiye, Avrupa’nın en önemli parçasıdır. Avrupa’da Türkiye’nin en önemli paydaşıdır. Bunu yine belirtmek istiyorum. Bu toplantının sonucunda, Sayın Büyükelçimizin destekleriyle, sizlerin de katılımıyla, İBB olarak, Avrupa Birliği büyükelçilerimizle, nasıl birlikte çalışabiliriz noktasında, bir çalışma grubu oluşturmayı ve bu çalışma grubunu da Sayın Berger ile birlikte tartışıp, bir iş birliğini nasıl geliştirebiliriz noktasında bir komisyonu aktif hale getirmemiz gerektiği önerisinde bulunmak istiyorum” diye konuştu.
HABER:Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 238335
İdlib'de rejim güçlerinin hain saldırısı sonrası 1 askerimiz şehit oldu.
Rusya'da Erdoğan-Putin görüşmesi devam ederken, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde rejim unsurlarının hain saldırısında bir askerimiz şehit oldu...
Rusya'nın başkenti Moskova'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında İdlib görüşmesi devam ederken, İdlib'de rejim unsurlarının hain saldırısı sonrası 1 askerimiz şehit oldu.
ACI HABERİ VALİLİK DUYURDU...
Gaziantep Valiliği'nden yapılan açıklamada, "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi Harekatı kapsamında yapılan saldırı sonucunda vatan evladımız, hemşehrimiz Sözleşmeli Er Enes Kaya şehit olmuştur. Şehidimize Allah'tan rahmet ailesine ve milletimize baş sağlığı diliyoruz" ifadeleri kullanıldı.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK: MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 339577
Suriye'nin İdlib kentinde süren Bahar Kalkanı Harekatı'ndan acı haber geldi...
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "1 şehidimiz olduğunu öğrendik" dedi. Milli Savunma Bakanlığı da rejimin saldırısında 1 askerin şehit olduğunu ve 9 askerin yaralandığını açıkladı. Açıklamada 82 rejim hedefinin ateş altına alındığı ve hedeflerin vurulmaya devam edildiği belirtildi. Saldırıda Piyade Uzman Çavuş Kadir Tuncer şehit oldu.
Milli Savunma Bakanlığı’dan yapılan açıklamada ise şöyle denildi:
" Bahar Kalkanı bölgesinde bulunan unsurlarımıza rejimin açtığı ateş sonucu 1 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 9 kahraman silah arkadaşımız da yaralanmıştır.
Bölgede 82 rejim hedefi derhal ateş altına alınmış, vurulmaya devam edilmektedir.
Hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, TSK ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar dileriz. Şehitlerimizin kanını hiçbir zaman yerde bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız!
Bölgedeki çeşitli kaynaklardan alınan son bilgilere göre; ateş altına alınan rejim hedeflerinden 9 tank, 2 obüs, 6 ÇNRA ve 2 askeri aracın imha edildiği, 299 rejim askerinin de etkisiz hale getirildiği öğrenilmiştir."
ŞEHİDİN KİMLİĞİ BELLİ OLDU...
Saldırıda Trabzonlu Piyade Uzman Çavuş Kadir Tuncer’in şehit olduğu belirtildi. Şehit Uzman Çavuş Kadir Tuncer’in cenazesi, Hatay Devlet Hastanesi’ne getirilirken, acı haber Trabzon’un Ortahisar ilçesindeki ailesine verildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 250500
Milli Savunma Bakanlığı-MSB'den yapılan açıklamaya göre, İdlib'de rejim unsurlarının topçu ateşinde 1 askerimiz şehit oldu, 1 askerimiz de yaralandı...
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, "İdlip’te çatışmaların önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen unsurlarımıza, Rejim unsurları tarafından 02 Mart 2020 tarihinde yapılan topçu atışı neticesinde, 1 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 1 silah arkadaşımız yaralanmıştır. Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımızla yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş ve hedefler tahrip edilmiştir. Gelişmeler takip edilmekte ve gerekli tedbirler alınmaktadır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için acil şifalar dileriz." denildi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 73971
ALKÜ’DE TIBBİ CİHAZ PROTOTİPİ ÜRETİLDİ...
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde (ALKÜ), TÜBİTAK 1005 projesi kapsamında "OKSİCAN" ismi verilen tıbbi bir cihazın prototipi üretildi.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Tıp Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Aslınur Sırcan Küçüksayan’ın yürütücülüğünü yaptığı TÜBİTAK 1005 Projesi kapsamında, "OKSİCAN" ismi verilen tıbbi bir cihazın prototipi üretildi. OKSİCAN’ın tanıtımı ve projenin sonuçlarının paylaşılması amacıyla da İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonunda, "Temel Araştırmanın Tıbbi Cihaza Dönüşüm Süreci" adlı bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda, “Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı" kapsamında TÜBİTAK tarafından desteklenen “Doku Oksijen Saturasyonunun Ölçülmesi İçin Optik Bir Sistemin Geliştirilmesi ve Klinik Çalışmalarda Test Edilmesi" başlıklı projenin çıktıları anlatıldı.
“KLİNİK ÇALIŞMALARDA TEST EDİLDİ”...
Cihazın işleyişi hakkında açıklama yapan Küçüksayan, “Doku oksijen saturasyonu kanser, diyabet, tiroit ve iskemi/reperfüzyon hasarı gibi birçok hastalıkta vital öneme sahip bir parametredir. Doku oksijen saturasyonu ölçümünün doku mikrodolaşım bozukluklarının teşhis ve takibinde kullanılma potansiyeli bulunmaktadır. Bu projede dokuların oksijen saturasyonunun ölçülebileceği bir cihazın prototipi geliştirildi. Dünyada doku oksijen saturasyonunun ölçümü için geliştirilen bazı yöntemler vardır ancak bunların hiç birisi altın standart hale gelmemiştir. LED ve fotodiyottan oluşan optik bir sensöre sahip olan cihazda, kullanılan dalga boyları ve analiz yöntemi özgündür. Cihaz Akdeniz Üniversitesi Plastik Cerrahi Kliniğinden 25 hastanın dahil edildiği bir çalışma ile test edildi. Prof. Dr. Ömer Özkan ve Prof. Dr. Özlenen Özkan hocalarımızın klinik çalışmaya çok değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Projenin sonuçlarının ülkemize tıbbi cihaz teknolojisi alanında önemli bir katkı sunacağı açıktır” şeklinde konuştu.
“MARKA VE PATENT BAŞVURUSU YAPILDI”...
Prototip olarak üretilen tıbbi cihaz hakkında bir bilgilendirme yapan Küçüksayan, “Cihaz dokunun oksijenlenmesine bağlı olarak doku canlılığını belirlediği için de “OKSİCAN” adı verildi. Türk Patent ve Marka Kurumuna cihazın marka ve patent başvurusu yapıldı. Projenin sonuçları üç farklı uluslararası kongrede sözlü bildiri olarak da sunuldu. Üniversitemizde üretilen prototipin gelecekte söz konusu hastalıkların teşhis ve takibinde, pratik amaçlara uygun, yaygın kullanım potansiyeli olan ve teknolojik açıdan özgün bir tıbbi cihaz olarak geliştirilme potansiyeli vardır. Projeyi üniversitemizde yapmamıza imkân sağlayan ve değerli desteklerini esirgemeyen Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Ekrem Kalan' a çok teşekkür ederiz” dedi.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 307676
CHP’li Muharrem İnce, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, Trump’la olan diyaloğunu gülerek anlatmasına tepki gösterdi...
İNCE ATTIĞI TWITTER DA ŞUNLARI YAZDI...
Erdoğan’ın büyük tepki çeken hareketine tepki gösteren Muharrem İnce, “Sıvasız evlere, anaların yüreğine ateş düşmüş, memleket yangın yeri. Başkomutanım diye caka satan AKP Genel Başkanı 36 saat sonra çıkmış kürsüye gülüyor, daha vahimi o gülerken alkışlar patlıyor. Yazıklar olsun” dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 788680
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İnanın bütün bunlar olurken tabi dün gün boyu sürekli liderlerle görüşmelerimiz oldu; ana muhalefetin başı hariç. O arama lütfunda bulunmadı, neymiş ben onu arayacakmışım. Ben seni niye arayayım ya?” sözlerine ilişkin açıklamada bulundu. Kılıçdaroğlu, “Buradan bütün milletime söz veriyorum. Millet İttifakı’nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacak” ifadelerini kullandı...
Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şöyle oldu:
“Çok ama çok üzgünüm, milletimizin başı sağolsun. Olayı duyduğum andan itibaren neler yapabiliriz diye konuşuyoruz. Daha şehitlerimiz toprağa verilmedi. Daha şehitlerimiz toprağa verilmeden Erdoğan’ın konuşması beni derinden yaralandı.
Daha cenazeler toprağa verilmeden bu nedir? Bu neyin kahkahası?
Arkadaş benden ne istiyorsun sen. Şehitlerimiz var. Memlekete başsağlığı dileyelim.
Buradan bütün milletime söz veriyorum. Millet İttifakı’nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacak. Hiçbir askerimizin tırnağına zarar gelmeyecek. Askerlerimiz ne için savaşıyorlar, neden oradayız. Bunları konuştuğumuz için utanıyorum.
Yazık günah değil mi?
Şimdi konuştuğumuz için çok üzgünüm. Bir başsağlığı dileyin. Bir oturun, millete başsağlığı dileyin. Meclis’i bir toplayın, milletvekillerini bilgilendirin. Bütün milletimizin başı sağolsun. Kahraman askerlerimiz binbir zorluk içinde görev yapıyorlar. Annelerin korktuğu bir yer olmak istemiyoruz.
Sanki olağan bir işmiş gibi, Bu Meclis niye var.
Bütün vatadandaşlarımıza şunu söylemek isterim. Başımız sağolsun. Hiç kimsenin tırnağına zarar gelmesini istemiyoruz.
Tuzun koktuğu yerde ne söylenir.”
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 427118
Türkiye genelinde şubelerini hızla arttıran ve her ilde ve Alanya gibi İl olması beklenen bazı büyük ilçelerde, İl beyliği ocaklarını açan Atatürk ~Atabey Türk Ocaklarından milli duyarlılık...
TÜRK MİLLETİ BU DUYARLILIĞI GURUR VE HÜZÜNLE ALKIŞLADI...
Vatanın bağrında 33 şehit toprağa ve Türk milletinin yüreğinde ki sonsuzluğa uğurlanırken; "Ülkemizde spor müsabakaları ve bir çok etkinlik iptal edilsin,milli yas ilan edilsin ve salalar okunsun"diye halkımız sosyal medyadan feryad ederken; Ne TBMM si toplandı,ne milli yas ilan edildi ve ne de camilerden salalar okundu.
Bu sese Atatürk~Atabey Türk Ocakları Genel merkezi ses verdi ve Türkiye genelinde yas ilan etti.
İşte , Atatürk ~ Atabey Türk Ocakları Genel merkezinden yapılan açıklama...
HABER: Onur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1297463
36 şehit olduğunu açıklayan Erdoğan, Trump’la konuşmasını gülerek anlattı, Berat Albayak kahkaha attı...
İdlib saldırısının ardından 2 gün sonra kameralar karşısına geçen Erdoğan, “İdlib’de 36 şehidimiz var” açıklamasında bulundu. Erdoğan’ın Merkel ve Trump ile olan diyalogunu anlatırken takındığı tutum sosyal medyada eleştirilere neden oldu.
Sosyal medya da en çok paylaşılan resimlerden biri de bu...
Erdoğan’ın İdlib’de 36 şehidin olduğunu açıkladığı konuşmasında sarf ettiği sözler ve Trump’la olan diyalogunu gülerek anlatması büyük tepki çekti. Erdoğan, aynı açıklamada ekonomik büyüme ve turizmdeki gelişmeye dikkat çekti.
Erdoğan’ın gülerek anlattığı diyalog sırasında Berat Albayrak’ın da kahkaha attığı anlar, kameraya böyle yansıdı
İdlib saldırısının ardından 2 gün sonra kameralar karşısına geçen Erdoğan, “İdlib’de 36 şehidimiz var” açıklamasında bulundu. Erdoğan’ın Merkel ve Trump ile olan diyalogunu anlatırken takındığı tutum sosyal medyada eleştirilere neden oldu.
Erdoğan’ın İdlib’de 36 şehidin olduğunu açıkladığı konuşmasında sarf ettiği sözler ve Trump’la olan diyalogunu gülerek anlatması büyük tepki çekti. Erdoğan, aynı açıklamada ekonomik büyüme ve turizmdeki gelişmeye dikkat çekti.
Erdoğan’ın gülerek anlattığı diyalog sırasında Berat Albayrak’ın da kahkaha attığı anlar, kameraya böyle yansıdı
Erdoğan, Trump’la arasında geçen diyalogu şöyle anlattı:
“Dün Trump ‘Bunların orada ne işi var’ dedi, dedim ‘Kamışlı’da petrol var’. ‘Orada var mı diye sordu’, var dedim ‘Ama Deyrezor kadar değil’ dedim.”
SOSYAL MEDYADA #NEGÜLÜYORSUNERDOĞAN TEPKİSİ...
Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’la karşılaştı gülüştüğü bu anlar sosyal medyada gündem oldu. Sosyal medya kullanıcıları #negülüyorsunerdoğan etiketiyle Erdoğan’a tepki gösterdi. #negülüyorsunerdoğan etiketi kısa sürede trend topic oldu.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:Ajanslar ve sosyal medya
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 650718
Suriye’nin İdlib kentinde rejimin düzenlediği hava saldırısında şehit olan 33 askerimiz törenlerle toprağa veriliyor...
Bu kahraman şehitlerimizden biri de Antalya'nin Finike ilçesinde Vatan toprağına ve milletin bağrına emanet edildi.
ANTALYA VE İLÇELERİNDEN ON BİNLER FİNİKEDE ŞEHİDİMİZİ UĞURLADI...
Piyade Uzman Onbaşı Turgut Burkay Korkmaz (23) memleketi Antalya’nın Finike ilçesinde onbinlerce kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Şehit Turgut Burkay Korkmaz’ın yaklaşık 2 hafta önce izin için Finike’ye geldiği, televizyonda şehit haberi izlerken annesi Fatma Korkmaz’a, “Anne ben de böyle geleceğim, sakın ağlama” dediği öğrenildi.
Suriye’nin İdlib kentinde düzenlenen hava saldırısında şehit olan 33 askerden biri olan, Hatay 51. Komando Tugay Komutanlığı emrinde görevli Piyade Uzman Onbaşı Turgut Burkay Korkmaz için bugün cenaze töreni düzenlendi. Dün akşam askeri uçakla getirildiği Antalya Hava Meydan Komutanlığı’nda karşılanan şehidin Türk bayrağına sarılı naaşı, bu sabah Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgundan alınarak, yüzlerce araçlık konvoy eşliğinde ilk olarak, anne Fatma ile baba Salih Korkmaz’ın yaşadığı Finike ilçesine bağlı Turunçova Mahallesi Topal Sokak No 13/1’deki evinin önüne getirildi.
Cadde, sokak ve iş yerlerinin Türk bayraklarıyla donatıldığı ilçeye, jandarma eskortları eşliğinde getirilen şehidi, vatandaşlar selamladı.
AĞABEYİNİN TABUTUNU OKŞADI...
Şehit Piyade Uzman Onbaşı Korkmaz’ın cenazesi, evinin önüne ulaştığında ise gözyaşı sel gibi aktı. Anne-baba Korkmaz güçlükle ayakta dururken, şehidin 7 yaşındaki kardeşi Muhammet Erol, arkadaşlarının yardımıyla aracın kenarına tutunup, ağabeyinin tabutunu okşadı. Kardeşin gözyaşları herkesi ağlattı.
Şehit Piyade Uzman Onbaşı Turgut Burkay Korkmaz’ın naaşı helallik alınmasının ardından cenaze namazı için Turunçova Merkez Cami’ne getirildi.
4 kardeş olan Şehit Turgut Burkay Korkmaz’ın Kırklareli’nde vatani görevini tamamladıktan sonra yaklaşık 2 yıl önce uzman erbaş olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldığı öğrenildi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1005592
27 Şubat gecesi Suriye'nin İdlib kentinde alçak Esad rejiminin hava saldırısı sonrası şehadet şerbeti içen 33 kahramanımızın cenaze törenleri düzenlendi. Şehitlerimiz memleketlerinde son yolcuklarına uğurlandı...
TÜRKİYE YASTA...
Önceki gece şehit olan 33 şehidimizin isimleri dün belli oldu. Acı haberleri memleketlerine tez ulaştı. Bugün ise 33 kahramanımızın cenazeleri memleketlerindeki törenlerle bir bir kaldırılmaya başlandı. Türkiye evlatlarına gözü yaşlı bir şekilde veda etti. Törenlere göz yaşı, hüzün havası hakimdi.
HABER:Mertcan YILMAZ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 652265
GÖK KARA...
YER KARA...
GÖKTE KIZIL AL BAYRAK,
YERDE İSE KAPKARA...
AĞLA TÜRKİYEM AĞLA.
BİZ OMUZ VERDİK DE TABUTLARA;
KİM MERHEM OLACAK,
YARALI YÜREKLERE?
KİM ÇARE OLACAK ,
AĞLAYAN ANALARA?
BAYRAK YARIYA İNDİ,
KAN AĞLIYOR ANKARA...
İbrahim AKDAĞ
28.ŞUBAT 2020-Alanya
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1506544
İdlib’te şiddetli çatışmaların çıktığı ve Türk taburunun saldırıya uğradığı iddia ediliyordu. Hatay Valisi Doğan, İdlib’te hava saldırısı sonrası 9 mehmetçik şehit oldu” açıklaması yaptı. Daha sonra şehit sayısının 22’ye yükseldiği açıklandı.Üçüncü bir açıklama yapan Doğan şehit sayısını 29 olarak belirtti. Saat 03.45’de tekrar medyanın önüne çıkan Doğan şehit sayısının 33’e yükseldiğini söyledi. Tüm yurtta sosyal medya kapatıldı. Erdoğan Acil güvenlik toplantısı düzenledi. Kılıçdaroğlu MYK’yı topladı.
Hatay Valisi Doğan, “İdlib’de rejim kuvvetleri tarafından TSK unsurları hava saldırısına uğramıştır. Bu saldırı sonucu 9 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur.” demişti. Ardından bir açıklama daha yaptı ve şehit sayısının 22’ye yükseldiğini açıkladı. Saat 02.08’de tekrar medyanın önüne çıkarak üçüncü bir açıklama yapan Vali Doğan şehit sayısının 29’a çıktığını belirtti. Doğan, 36 askerin de yaralı olduğunu söyledi. Saat 03.45’de tekrar medyanın önüne çıkan Doğan şehit sayısının 33’e yükseldiğini söyledi.
Hatay Valisi Rahmi Doğan, Esed rejimi tarafından İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarına yönelik hava saldırısında 33 askerin şehit düştüğünü açıkladı.
Saldırının rejim unsurlarınca gerçekleştirildiğini belirten Doğan, şunları kaydetti:
“Esed rejim güçleri tarafından İdlib’de TSK mensuplarımıza karşı yapılan hava saldırısı sonucu 22 Mehmetçiğimizin şehit olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştım. Yaralılarımızın ve ağır yaralılarımızın olduğunu da ifade etmiştim. Maalesef ağır yaralılarımızdan 7 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Hava saldırısı sonucu 33 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Hastanelerdeki yaralı askerlerimizin hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Ben tekrar şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, ailelerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımızla ilgili durumu kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğim. Milletimizin başı sağ olsun.”
“Tüm askerlerimiz Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan içeriye alınmıştır”
Doğan, bir gazetecinin, “Askerlerimizin göçük altında olduğu ve kurtarma çalışmalarının yarın devam edeceği iddiaları var.” şeklindeki sorusu üzerine, “Şu an tüm askerlerimiz Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan içeriye alınmıştır. Yaralılarımız hastanededir.” yanıtını verdi.
BEŞTEPE’DE GÜVENLİK TOPLANTISI
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde güvenlik toplantısı gerçekleştirildi.
İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurmaylarıyla bir güvenlik toplantısı yapmıştır. 2 saat önce başlayan toplantı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilmiştir.” ifadesine yer verildi.
Saray’da Güvenlik zirvesinin sürdüğü ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brein ile bir görüşme gerçekleştirdiği bildirildi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altında
İletişim Başkanı Altun, “Kahraman askerlerimizin kanı yerde bırakılmayacak. Hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Güvenlik Zirvesi’nde namlusunu, Türk askerlerine doğrultan gayrı meşru rejime misliyle mukabele edilmesinin kararlaştırıldığını belirterek, “Hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir.” ifadesini kullandı.
Altun, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde devam etmekte olan Güvenlik Zirvesi’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Zirvenin İdlib’de görev yapan askerlere yönelik menfur saldırı dolayısıyla gerçekleştirildiğini belirten Altun, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Zirvede, Esed rejiminin yüz binlerce Suriyeli’nin ölümünden sorumlu olduğu vurgulanarak, namlusunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumak üzere görev yapan askerlerimize doğrultan gayrı meşru rejime misliyle mukabele edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. Bu vesileyle rejimin işlediği insanlığa karşı suçların durdurulması amacıyla Astana Süreci’nin tarafları başta olmak üzere tüm uluslararası toplumu üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çağırıyoruz. Geçmişte Ruanda’da, Bosna Hersek’te yaşananların bugün İdlib’de tekrarlanmasına seyirci kalınamaz; kalınmayacaktır. Kahraman askerlerimizin kanı yerde bırakılmayacaktır. Suriye sahasında devam eden faaliyetlerimiz, bayrağımıza uzatılan eller kırılana dek sürecektir.”
RUSYA’YA GÖNDERME: BU KALLEŞLİĞİN HESABINI EN AĞIR ŞEKİLDE VERECEKLER
AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Katil rejim bu kalleşliğin hesabını en ağır şekilde verecek
Ömer Çelik, “Katil rejim ve onu cesaretlendirenler bu kalleşliğin hesabını en ağır şekilde vereceklerdir.” diyerek, üstü kapalı Rusya’ya mesaj verdi.
REYHANLI DEVLET HASTANESİNE YARALILAR GETİRİLİYOR
CHP MYK olağanüstü toplanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu gece toplanacak olan CHP MYK’da Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan son gelişmelerin ele alınacağı ifade edildi.
TELE1’de Murat Taylan’ın sunduğu Gün Bitiyor programına katılan CHP Hatay İl Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Apiş, “Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne devamlı ambulanslar yaralı taşıyor. Reyhanlı’da kan anonsu yapılıyor. Saat 22.00 sularından itibaren yaralıların getirildiğini gördük” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kurmayları ile bir araya geldi
İdlib’deki rejim saldırısı ve son durumun ele alındığı toplantıda, Hatay milletvekillerinin gelişmeleri takip için kente gönderildiği öğrenildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib’deki son gelişmeleri görüşmek üzere kurmaylarıyla bir araya geldi.
Akşam saatlerinde KRT televizyonunda canlı yayına katılan Kılıçdaroğlu, program çıkışı parti genel merkezine geçti.
Parti yöneticileri ile İdlib’deki gelişmeleri görüşen Kılıçdaroğlu, durum değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda, Hatay milletvekillerinin gelişmeleri takip için Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile kente gönderildiği öğrenildi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti genel merkezindeki çalışmasını sürdürdüğü belirtildi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg görüştü
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile telefonda görüştü.
Bu arada Rusya, Türkiye’nin Rus uçaklarına ateş açtığını iddia etti.
AA BİLANÇO GEÇTİ
Anadolu Ajansı da, “İdlib’deki operasyonlarda 17 günde bin 709 rejim unsuru, 55 tank, 3 helikopter, 18 zırhlı araç, 29 obüs etkisiz hale getirildi” haberini geçti.
Ardından da tüm yandaş kanallar bu bilgileri paylaştı.
‘TBMM’Yİ KAPALI OTURUMA ÇAĞIRIYORUZ’
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Faik Öztrak yaptığı basın toplantısında” Türk ordusu TBMM’nin ordusudur. TBMM’nin sessiz kalmasını beklememesi gerekir. Yarın TBMM’yi kapalı oturumla toplantıya çağırıyoruz” dedi
SOSYAL MEDYANIN ŞALTERİ İNDİRİLDİ
Saat 23.30 sularında Twitter, Instagram, Facebook gibi sosyal medya araçlarına iletişim kesildi.
Senatör Graham, İdlib’deki Rus hava saldırısına ABD’nin sert bir şekilde karşılık vermesi için baskı yapıyor iddiası
Al Monitor’un Pentagon muhabiri Jack Detsch’in aktardığına göre, Senatör Graham, Pentagon’un İdlib’i uçuşa yasak bölge ilan etmesini talep etti.
Graham, “Katliamın durdurulması için ve bir insani krizin önlenmesi için bu kararın alınması gerektiğini ifade etti.
Lindsey Graham, ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığı ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği ‘Barış Pınarı Harekâtı’ sonrası Ankara’ya karşı aldığı sert tavırlarıyla tanınıyordu.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 218683
AFAD'ın aktardığı bilgiye göre Akdeniz açıklarında 4.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kandilli ise depremin büyüklüğünü 4.5 olarak belirlediğini açıkladı...
AFAD'ın aktardığı bilgiye göre Akdeniz'de 5.13 kilometre derinlikte 4.7 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. 4.7 büyüklüğündeki deprem Muğla'nın Marmaris ilçesinden de hissedildi. Saat 17:36'da gerçekleşen depremden 2 saat önce yine aynı bölgede 4.3 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşmişti.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 668807
Koronavirüs dünyanın korkulu rüyası olurken Prof. Dr. Canan Karatay, Çin'de ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesinde ölümlere yol açan koronavirüsten korunmanın yollarını sıraladı. Karatay: "Lahana, turp, kereviz, sarımsak, soğan, pancar bunlar çok önemli. Bir tanesi kelle paça" dedi.
Konuk olduğu canlı yayında tüm dünyaya korku salan koronavirüsle ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Canan Karatay, bu salgından korunmanın birçok yolu olduğunu belirtti.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi lazım...
Bu virüsten korunmak için bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemli olduğunu vurgulayan Karatay, "Korunmaya gelince birçok yönü var. Bir tanesi kelle paça. Bir kere senelerden beri söylüyoruz, kişinin bağışıklık sistemini güçlendirmesi lazım. Bağışıklık sistemi güçlenince virüsleri çok iyi atlatabiliyoruz. Yaşam biçimi çok önemli. Kış aylarında dışarıda dolaşacağız, soğuktan korkmayacağız. Kış aylarında evlerimizi havalandıracağız. Bol su içeceğiz, kristal kaya tuzuyla. Kristal kaya tuzunda 84 tane dengeli mineral var" ifadelerini kullandı.
Doğa zaten size yol gösteriyor...
Doğanın sunduğu nimetlerin önemine dikkat çeken Karatay, "İkincisi vücudun kuvvetlenmesi nasıl olacak?
--Lahana,
--Turp,
--Kereviz,
--Sarımsak,
--Soğan,
--Pancar bunlar çok önemli.
Bunların hepsi toprağın içinde. Doğa zaten size yol gösteriyor, kışın bunları yiyin diyor. Gelecek sene karşımıza çıkacak virüslerin ne olduğunu bilmiyoruz. Grip virüsleri her zaman kılıf değiştiriyor" şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 467512
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), merkez üssü İran'ın Hoy kenti olan 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından 66 artçı sarsıntı meydana geldiğini bildirdi...
AFAD'dan yapılan açıklamada, Hoy şehri yakınlarında, Türkiye sınırına yakın bölgede saat 08.53'te 5,9 büyüklüğünde deprem meydana geldiği hatırlatıldı. Depremin Van'ın Başkale ve Saray ilçelerinde de hissedildiği belirtilen açıklamada, "Meydana gelen deprem sonrası 7'si 4,0 üzeri olmak üzere toplam 66 artçı deprem meydana gelmiştir." ifadesi kullanıldı. Deprem sonrası AFAD'dan 13 arama kurtarma ekibi ile Başkale ilçe jandarma, 112 Acil ve UMKE ekiplerinin bölgeye sevk edildiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Alınan bilgilere göre, enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadığı için arama kurtarma çalışmaları sonlandırılmış, barınma ve iaşe ihtiyacının karşılanmasına yönelik iyileştirme çalışmalarına başlanmıştır. AFAD tarafından 1160 adet 16,5 metrekare çadır, 264 adet 28 metrekare çadır, 20 adet 12 metrekare genel maksat çadırı, 6 bin 120 battaniye, 616 yatak, 360 yastık-çarşaf takımı ve 1200 ısıtıcı olay bölgesine sevk edilmiştir."
"Hasar gören köylerde çadır kurulumuna başlanmıştır"
Açıklamada, Türk Kızılay tarafından bölgeye iaşe malzemesi, personel ve araç sevki yapıldığı, 3 bin kişilik sıcak yemek ve 500 kumanya dağıtıldığı, 2 bin kişilik daha sıcak yemek dağıtılacağı ifade edildi.
9 vatandaşımız hayatını kaybetmişti...
Merkez üssü İran'ın Hoy kenti olan 5,9 büyüklüğündeki deprem Van'da şiddetli şekilde etkili olmuştu. Van depremi için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İran sınırında meydana gelen ve Van'ın Başkale ilçesinde hissedilen 5.9 büyüklüğündeki depremde 9 kişinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Öte yandan, sabah saat 08.52'de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede art arda 18 deprem daha meydana geldi. 12.48'de meydana gelen deprem 4,3 olarak kaydedildi.
KAYNAK: AFAD ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 523695
Antalya İYİ Parti Milletvekili ' Esnafa Af' istedi...
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, TBMM'de yaptığı konuşmada küçük ölçekli işletmelerin takibe uğradığını belirterek "Acil sicil affı ve finansal destek şart" dedi...
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, TBMM- Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, vatandaşlarımızın acil sicil affı beklentisi. Malumunuz kredi taksitini, çekini ödeyemeyen bir kişi, risk merkezi kayıtlarında, diğer bir deyimle kara listede yer alıyor. Borcunu ödese bile beş yıl boyunca kredi kullanamıyor. KOBİ'lerde de çok sıkıntı var. KOBİ kredilerinde takipteki kredi oranı yüzde 10,14; genel ortalamanın 2 katı olmuş. Küçük ölçekli işletmeler borcunu ödeyemiyor, bunun için de takibe uğruyor. Bunun için finansal yapılandırmanın acil olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Küçük ve orta ölçekli esnaf ve işletmelerin durumu ortada, siftahsız kepenk kapatıyor, işçilerin maaşlarını ödeyemiyorlar. Çiftçimizin hâli perişan, sıkıntı içindeler. Ziraat Bankasının tarım kredi borçlarını uygun şartlarda ödeyebilecekleri miktarda ve uzun vadede yapılandırmasını bekliyorlar. Çiftçilerimiz nefes almak istiyor. Mevcut yapılandırmanın hiçbir cazibesi kalmadığı için çiftçilerimizi rahatlatacak acil bir yapılandırma modeline gidilmeli.İşsizliğe, mutfaktaki yangına kulak tıkayan AK PARTİ'nin bu teklifteki proje finansmanını Kanal İstanbul için düzenlemek istediğini biliyoruz. Kanal İstanbul Projesi'nin bir devlet projesinden çok, yandaş yerli ve yabancı şahısları olan firmalara rant kapısı olacağı aşikârdır."dedi
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 305560
Konya'nın Derebucak ilçesinde 4,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Derebucak ilçesinde bu gece 4,5 büyüklüğünde deprem kaydedildi.
Deprem, 14,76 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Deprem , Antalya ve Isparta başta olmak üzere çevre illerden de hissedildi.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:AFAD
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 580236
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, T.B.M.M.’de yaptığı konuşmasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna verilen yetkiye dikkat çekti. Bahşi: “Vatandaşımızın çaresiz, bir düzenleme getirilmeli” dedi.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, 176 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesinde söz aldı.
İYİ Partili Milletvekili konuşmasında: Faizsiz finansman yöntemlerinin çeşitlendirilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmektedir. Sadece nakdî kredi kullanan müşteriler tarafından sağlanan fonlara ilave olarak, gayri nakdî kredi kullanmışsa eğer, onların da sağlamış olduğu fonların mevduat sayılmaması hüküm altına alınmak istenmektedir” dedi.
Bahşi konuşmasının devamında: “Genelinde ise bankacılık sektöründe ve sermaye piyasalarında idari, hukuki ve cezai yaptırımlar söz konusudur. Bankalarla ilgili olarak en çok tartışılan konulardan biri de malumlarınız, ücret ve komisyonlardır. Bankaların kâr zarar tablosuna bakıldığında, 2019 yılında toplam faiz gelirlerinde yüzde 14'lük bir artış olduğu görülmekte, kredilerden alınan ücret ve komisyonlardaki artış ise yüzde 34,4'tür. Bankacılık hizmetleri gelirlerinde dosya parası olarak bildiğimiz hususta ise yüzde 34,6'lık bir artış meydana gelmiştir” açıklaması ile dosya parasına yapılan zamma tepki gösterdi.
Bahşi vatandaşın mağduriyetine dikkat çekerek: “Vatandaşımızın çaresizce, mecbur bırakılarak ödemek zorunda kaldığı dosya ücretlerine ve komisyona bir standart getirilmeli. Evine ekmek götürmekte zorlanan dar gelirli işçi, memur, emekli, çiftçi ve esnaf için bu önemlidir" sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 502759
İdlib'de rejim güçlerinin saldırısı sonucu bir askerin şehit olduğu açıklandı. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) saldırı sonrasında bölgede tespit edilen 21 rejim hedefinin yoğun şekilde ateş altına alındığını duyurdu...
Suriye’nin İdlib bölgesinde rejim güçleri tarafından atılan bomba sonucu bir askerimiz daha şehit oldu.
Konuyla ilgili Gaziantep Valiliği’nden bir açıklama yapıldı.
Açıklamada şöyle denildi:
*Suriye’nin İdlib bölgesinde rejim güçleri tarafından atılan bomba sonucu hemşehrimiz Tank. Söz. Er. Mecit Demir şehit olmuştur.
*Șehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.
MSB: 21 REJİM HEDEFİ ATEŞ ALTINA ALINDI...
Bakanlığın açıklaması şu şekilde:
* Ateşkesi sağlamak üzere İdlib bölgesinde bulunan unsurlarımıza, rejim tarafından yapılan tank atışları sonucunda, kahraman bir silah arkadaşımız yaralanmış ve hastaneye sevk edildiği sırada maalesef şehit olmuştur.
* Şehitlerimizin kanı hiçbir zaman yerde bırakılmamıştır, bundan sonra da bırakılmayacaktır!
* Hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
* Alçak saldırı sonrası bölgede tespit edilen 21 rejim hedefi derhal ateş destek vasıtalarımızla yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş ve hedefler tahrip edilmiştir.
* Gelişmeler takip edilmekte ve gerekli tedbirler alınmaktadır.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 302780
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla emniyet personelinin moral ve motivasyonunun artırılması amacıyla hazırlanan genelge, 81 il emniyet müdürlüğüne gönderildi.
Emniyet personelinin moral ve motivasyonunun, mesleki dayanışmasının, aidiyet duygusunun ve verimliliğinin artırılması ile personel memnuniyetinin en üst seviyede sağlanabilmesi için çalışma şartlarında iyileştirmeler yapıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla 81 il emniyet müdürlüğüne gönderilen genelgede dikkat çeken değişiklikler şöyle: 8/24 çalışma esasına geçilecek, evlilik yıl dönümlerinde izin verilecek, psikolog desteği verilecek, psikoloji danışma hattı kurulacak.
8/24 çalışma esası...
Genelgeye göre, il emniyet müdürlüklerine bağlı polis merkezi amirlikleri ve resmi ekiplerde 8 saat çalışıp 24 saat istirahat sistemine tamamen geçilecek. Diğer birimlerde de bu sisteme geçilebilmesi için imkanlar dahilinde gerekli planlama ve düzenlemeler yapılacak.
Personelin senelik izinleri, kış ve yaz aylarında olmak üzere iki dönem halinde planlanacak ve yıllık iznin en az 3'te biri kış aylarında kullandırılacak. Böylece her personelin izninin tamamını her yıl kullanması sağlanacak.
Evlilik yıl dönümlerinde izin...
Personel, 657 sayılı "Devlet Memurları Kanunu"nda düzenlenen mazeret izninin bir gününü yetkili amirlerin izniyle evlilik yıl dönümlerinde kullanabilecek. Mesleğe yeni başlayan ya da atama ve yer değiştirme sonucu yeni bir ilde görevlendirilen personel, oryantasyon eğitimine tabi tutulacak. Ayrıca emniyet personeli, yeni görev yeri, şartları ve özel yaşamını ilgilendiren konularda ihtiyaç duyabileceği hususlarda ayrıntılı olarak bilgilendirilecek ve kendisine gerekli destek verilecek.
Görev dağılımında ve birimlerdeki istihdamda adil olunacak. Ek görevlendirmelerde eşitlik ve şeffaflığa önem verilecek, görevlendirme çizelgelerinin birimlere dağıtılarak personele duyurulması sağlanacak.
"Personel Görüş Günü" uygulaması mümkün oldukça il emniyet müdürlerince yapılacak. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise en az il emniyet müdür yardımcısı seviyesinde yerine getirilecek.
Psikolog desteği...
Tüm personelin her yıl en az bir defa Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro amirliklerinde görevli psikologlarla zorunlu bireysel görüşmeye katılması sağlanacak. Psikoloğun, zorunlu bireysel görüşme sonrası personelin görüşme sürecine devam etmesini gerekli görmesi halinde, 2 Aralık 2019'da çıkan genelge ve diğer ilgili mevzuatta ön görülen hususlar devreye sokulacak. Bu işlemlerin eksiksiz ve zamanında yapılması hususunda bütün sıralı amirler gerekli hassasiyeti gösterecek. Yıllık zorunlu bireysel görüşmeler için emniyet teşkilatında görevli psikologların yetersiz kalması durumunda valilikler koordinesinde ilde bulunan diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki görevli psikologlardan görevlendirme yapılarak istifade edilecek.
Üniversiteler ve ilgili diğer kurumlar ile iş birliği yapılarak aile içi iletişim, stres ile baş etme, öfke kontrolü, problem çözme becerileri, iletişim becerileri, çocuk ve ergen ile iletişim, aile içi şiddet ve çocuk istismarı, bütçe yönetimi, psikolojik şiddet, ruhsal bozukluklar gibi konularda eğitim faaliyetleri düzenlenecek ve belirli periyotlarla eğitimler tekrarlanacak.
Kültürel ve sosyal etkinlikler kapsamında, halk oyunları ve koro etkinlikleri, doğa yürüyüşleri, piknik gibi çeşitli faaliyetler ile spor turnuvaları düzenlenecek. Yapılan etkinliklere personelin eş ve çocukları da dahil edilecek. Ayrıca illerde bulunan diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak bilgi ve beceri artırmaya yönelik faaliyetler düzenlenecek.
Evlilik, doğum, hastalık ve vefat gibi durumlarda personel yalnız bırakılmayacak, zamanında yapılacak ziyaretlerle birlikte gerekli maddi ve manevi destek verilecek.
İl emniyet müdürleri, personelin görev yaptığı birimleri daha sık ziyaret ederek, denetim ve rehberlik görevini etkin bir şekilde yerine getirecek. Personelin hem görevle ilgili hem de kişisel sorunlarını yerinde ve zamanında tespit ederek, çözümüne yönelik daha yakın ve sıcak bir ilişki ortamı sağlanacak, sıralı tüm amirler de aynı hassasiyeti gösterecek.
Psikoloji danışma hattı...
Polislerin, sorunlarını çözmek amacıyla Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığı bünyesinde günün 24 saati ulaşılabilecek "Psikolojik Danışma Hattı" kurularak hizmete sunulacak.
Öğrenci aday alım sürecinde yapılan mülakatta komisyon üyesi olan psikologlar tarafından mevzuat dahilinde daha detaylı inceleme yapılacak.
Öğrencilerle ilgili sağlık raporları okula başlamadan önce aldırılarak gerekli değerlendirmeler yapılacak.
İntibak (uyum) eğitimi amacına uygun ve daha verimli olarak gerçekleştirilecek.
Hizmet içi eğitim programlarının sayısı ve çeşitliliği artırılarak, daha fazla personelin bu programlara katılımı sağlanacak ve ders programlarına stres yönetimi, öfke kontrolü ve etkili iletişim gibi konular eklenecek.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro amirliklerinin faaliyetleri okul idarelerince öğrencilere tanıtılacak.
Tüm komiser yardımcıları, alanda edindikleri tecrübenin paylaşımı, polislik uygulamalarında yeknesaklığın sağlanması ve mevzuat bilgilerinin pekiştirilmesi amacıyla Polis Akademisi Başkanlığınca bir haftalık hizmet içi eğitim programına tabi tutulacak.
Polis başmüfettişleri ve müfettişler, yaptıkları genel ve özel teftişlerde bu talimatlar, ilgili diğer mevzuat hükümleri ve disiplin kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyecek.
Polislerin moral ve motivasyonunu artırmaya yönelik yapılan faaliyetler, birimler tarafından altı ayda bir Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığına gönderilecek.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 382864
Suriye'nin İdlib bölgesine düzenlenen hava saldırısı sonucunda 2 askerimizin şehit olduğu, 5 askerimizin ise yaralandığı bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan duyuruda 50'den fazla rejim unsurunun vurulduğu belirtildi...
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Ateşkesi sağlamak üzere İdlib bölgesinde bulunan unsurlarımıza yapılan hava saldırısı sonucu 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 5 kahraman silah arkadaşımız yaralanmıştır. Belirlenen hedefler ateş altına alınmış, alınmaya devam edilmektedir.
Bugüne kadar olduğu gibi şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamış, bundan sonra da bırakılmayacaktır. Hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, TSK ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar dileriz.
İdlib bölgesindeki çeşitli kaynaklardan alınan son bilgilere göre; 50'den fazla Rejim unsuru, 5 tank, 2 zırhlı personel taşıyıcı, 2 silahlı pikap, 1 obüsün imha edildiği öğrenilmiştir.
NE OLMUŞTU?
DHA'nın haberine göre Suriye'de Esad rejimi askerlerinin ilerleyişini engellemek ve gözlem noktaları ile mevzileri korumak için Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) sabah saatlerinde cephelere, tank ve komando sevkiyatı yapmıştı.
TSK'nın, intikal sırasında ÇNRA ve Fırtına obüsleriyle peş peşe atışlar yaptığı belirtilmişti. İHA'nın yerel kaynaklara dayandırdığı habere göre, TSK'nın Serakib'de rejim hedeflerine düzenlediği topçu atışlarında 5 adet top imha edilmişti.
İHA: SMO HAREKAT BAŞLATTI
Suriye’nin İdlib kenti kırsalındaki Neyrab köyüne Suriye Milli Ordusu (SMO), askeri hareket başlattı. SMO ile Esad rejiminin askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanırken Esad rejimine ait 2 zırhlı ve bir askeri araç vurulmuştu.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 454920
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Yeni İmar Kanununun neler getireceğini TBMM-Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dile getirirken,Milletin kanayan yaralarına da parmak bastı...
HELAL OLSUN SANA SAYIN VEKİLİM...
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi,TBMM'de yaptığı konuşmada;
"Her gün Suriye'nin kuzeyinden kınalı kuzu şehitlerimiz gelirken, Van Bahçesaray'da -çığ altında kalan 2 kişiyi kurtarmak için gelenlerden 39 kişi daha- toplamda 41 kişi tedbir alınmadığı için çığ altında kalıp ölürken yolcu garantili havaalanına kazanç sağlamak için yenilenmeyen pist sebebiyle üçe bölünen uçakta 3 kişi hayatını kaybederken, Hatay'da yoksulluktan insanlar kendilerini yakarak canlarına kıyarken biz şu anda ne yapıyoruz? Ahlat'ta 1.071 metrekare oturum alanlı saray yapılması için kanun teklifi görüşüyoruz. Ne yapıyoruz? Yerel yönetimleri kazanan muhalefet belediyelerinin yetkilerini kısacak kanun tekliflerini görüşüyoruz. Bu, İsmail OK Bey'in tarif ettiği durum değil de nedir Allah aşkına? Bir de buna tepki gösteriyorsunuz. Van Bahçesaray'da ölenlerin haberi gelirken bu ülkenin Cumhurbaşkanı Kırıkkale'de keyif çayı dağıtıyordu.
Bu kanun teklifini kabaca incelediğimizde, AK PARTİ bu teklifle ne yapıyor vatandaşlarımıza yine kısaca anlatalım: Yabancı gerçek kişilere, millî güvenliğimizi tehdit eden askerî bölgelerle tabii kaynaklarımızın yer aldığı haritaları pafta pafta 50 Türk lirasına satmayı amaçlıyor. 17 büyükşehir belediye başkanlığını kaybettiği için Anayasa'nın 138'inci maddesine ve Danıştay kararlarına aykırı olarak belediyelerin yetkilerini ellerinden alıp kendi yönetimindeki TOKİ'ye devrediyor. Ecrimisil istemeye, tahsiline ve taşınmazların tahliyesine ilişkin işlemleri uygulamaya veya Millî Emlak Genel Müdürlüğü eliyle uygulatmaya yönelik yetkiyi yine TOKİ'ye vermeyi amaçlıyor. Bu kanun teklifiyle, Salda Gölü kıyıları "millet bahçesi" adı altında rant elde edebilmek için gasbedilmesini öngörüyor. Bunun kimlere peşkeş çekileceğini bilmiyoruz ama burada herhangi bir kamu yararı olmadığını görüyor, doğal güzelliklerin bozulacağını biliyor ve üzülüyoruz. Bitlis'in Ahlat ilçesinde Van Gölü kıyısında Sayın Cumhurbaşkanı istedi diye tesis yapıyoruz. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından bu isteği iptal edilmesine rağmen şimdi bu maddeyi Meclisten geçirip kanunlaştırarak Anayasa Mahkemesi kararını delmek istiyorsunuz.
Unutmayınız ki Meclis yasa yapar, yürütme ve yargı üzerine düşen görevi bu yasalar doğrultusunda yerine getirir. Parlamentomuzu yetkisiz ve etkisiz hâle getirmenize izin vermeyeceğiz. Bizler, burada Türk milletini temsil ediyoruz. Burada çıkaracağımız yasalar, bir kişinin değil yüce Türk milletinin yararına olmalıdır. Bugüne kadar milletin menfaati dışında hiçbir kanun teklifine "evet" demedik, bundan sonra da demeyeceğiz."Sözleri ile halkın gönlünde taht kurdu.
Alanya Güneşi olarak,bu konuşmayı sorduğumuz vatandaşlar; "İşte halkın sesi ve milletin vekili böyle olmalıdır.Hepimizin yarasına parmak basmış,feryadımız olmuş.Helal olsun vekilimize"dediler.
HABER : İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 429569
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında sözünü verdiği İstanbul Yatırım Ajansı’nı, düzenlediği lansmanla tanıttı. İstanbul’un tanıtımına her kurumun katkı sunması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Biz, herkesi davet ediyoruz, onu söyleyeyim. Devletimizin, hükümetimizin her kademesini, İstanbul’un her sivil toplum kuruluşunu davet ediyoruz. Ben, bu şehrin her belediyesini ziyaret ediyorum. Her kurumunun kapısını çalıyorum. Gelmemekte ısrar edenler, geride kalırlar. Hızımıza yetişemedikleri için üzülürler. Onun için, bizim ortaya koyduğumuz bu hızı, hoşgörüyü, gelişim modelini yakalamak isteyenler aramıza katılsınlar, geç kalmasınlar. Geç kalanlar, çok üzülecekler. Arkadan bakıp, üzgün üzgün seyretmesinler diye, davetimi bir de buradan, mikrofondan, kameralar huzurunda yapıyorum. Buyursun gelsinler. Bizim kapımız ardına kadar açık. Bu süreçler, korkarak, ürkerek yü-rü-tü-le-mez. İstanbul adını taşıyan her kurum, bu tür toplantılara katılsınlar ve katkı sunsunlar” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında sözünü verdiği İstanbul Yatırım Ajansı’nı (İYA) kurdu. İstanbul’un marka değerinin artırılması, kente gelmeyi planlayan yatırımcılara danışmanlık sağlanması, yatırımcı açısından güven ortamının yüksek olduğu bir kent oluşturulması ve istihdama katkı sunulması, İYA’nın öncelikli hedefleri olarak belirlendi. İYA, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen lansmanla kamuoyuna tanıtıldı. Lansman; yerli-yabancı birçok finans kuruluşu, yatırım, teknoloji, turizm ve farklı sektörlerden temsilcileri bir araya getirdi. Yabancı ülke diplomatları da lansmana yoğun katılım gösterdi. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da lansmana katılarak İmamoğlu’na eşlik etti. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan lansmanda, İstanbul ve yatırımcı ilişkilerini konu alan 3 dakikalık film gösterildi.
Lansmanın ilk konuşmacısı İYA CEO’su Nihat Narin oldu. Narin, İYA’nın kuruluş amacını, başta metro olmak üzere gerçekleştirmeyi planladıkları projeleri ve izleyecekleri yol haritasını katılımcılarla paylaştı. Narin’in ardından, London & Partner’ın CEO’su Laura Citron da bir konuşma gerçekleştirdi. Citron, konuşmasına, Türkçe olarak, “Merhaba. İstanbul, benim en sevdiğim ikinci şehirdir” sözleriyle başladı. London & Partner’ın tarihçesinden, yönetim şemasından ve tecrübelerinden söz eden Citron, İstanbul ile Londra arasında yapılacak olası iş birlikleriyle ilgili örnekler verdi. Citron’un ardında mikrofona gelen İmamoğlu, İYA’nın kuruluş nedenini şu sözlerle dile getirdi:
“İSTANBUL, AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ŞEHRİ”...
“İYA’nın kuruluş nedeni, kısa ve orta vadede İstanbul’u çok daha fazla uluslararası yatırım çeken, uluslararası girişimci ve yetenek çeken bir şehre dönüştürebilmek. Seçim kampanyam boyunca, İstanbul’un dünya finans piyasasından çeşitli nedenlerden dolayı yeterince yararlanamadığını anlattım. İş başına gelirsem bu sorunun çözümü için İYA’yı hayata geçireceğimin sözünü vermiştim. Bugün o sözü, sizlerle birlikte hayata geçiriyoruz. İstanbul, bütün Avrupa kıtasının en büyük, en kalabalık şehri. Bu şehrin ekonomisi için her türlü kaynağı harekete geçirmek, bizim ana görevimiz. 16 milyon için toplam yaşam kalitesini yükseltmemiz, daha fazla üretim, daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam yaratmamız gerekiyor. Bunun için de daha fazla uluslararası finansmana ve yatırımcıya çok ama çok ihtiyacımız var.”
“KATMA DEĞER YARATMAK İSTANBUL’UN DNA’SINDA VAR”...
İstanbul’un uluslararası yatırım çekme konusuna yapan bir şehir olmadığını kaydeden İmamoğlu, “Yabancı girişimcilere ve yabancı yatırımcılara fırsat tanımak ve kazan kazan ilişkisiyle karşılıklı olarak katma değer yaratmak, İstanbul’un tarihinde ve aslında DNA’sında var. Kadim İstanbul’un bu konuda dünyadan öğreneceklerinden çok daha fazla tecrübesi ve tarihi var. Yeter ki tarihimize yakından bakmayı ve ondan pozitif yönüyle, gelenekleriyle yararlanmayı bilelim” dedi. Galata semtinin, M.S. 330’lu yıllardan bu yana dünyanın finans merkezlerinden biri olma özelliği bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, konuşmasında şu tarihsel bilgileri paylaştı:
“Galata, bundan tam 1700 yıl önce Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, yabancı tüccarların ve girişimcilerin merkezi olmaya başlamıştı. Dünyadaki tüm kentlerden çok daha önce, bu şehirde, çok milletli bir girişimci semti ve uluslararası bir tüccar kolonisi oluşmuştu Galata’da. Pek çok tarihi kaynak bizlere, Cenevizlilerden Venediklilere kadar 50’yi aşkın milletten, tüccarın ve girişimcinin yüz yıllar boyu Galata semtinde yaşadığını söylüyor. Galata’da yaşayan bu uluslararası koloni, önce Bizans’ın ihtiyacı olan mal ve ürünleri temin etti. Burada, İstanbul da kazandı. Doğu Roma İmparatorluğu'na ve Latin İmparatorluğu’na buradan vergi verdiler. Ardından Bizans’a vergi verdiler ve Bizans’ın hem ekonomik olarak hem de askeri olarak sürdürülebilir bir devlet olmasına yardım etti. İstanbul’un Türkler tarafından, Osmanlı İmparatorluğu döneminde fethedildiği 1453 öncesi ve sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu için de Galata önemli bir merkez olmayı başardı. Çok iyi bilindiği gibi, İstanbul’un fethinden sonra çekinen bazı aileler, Galata surları içindeki işlerini ve evlerini terk edip gitmişlerdi. Fatih Sultan Mehmet, entelektüel yapısıyla o tüccar ve girişimcileri yeniden İstanbul’a davet etti ve onlara İmparatorluk içinde ve dışında ticaret yapma garantisi verdi. Fatih Sultan Mehmet ve sonrasında gelen tüm padişahlar, 50’den fazla milletin fertlerinden oluşan bu uluslararası koloninin bir arada, hoşgörü ve huzur içinde yaşamalarını garanti etti. Galata ve Galata’da yaşayan çok uluslu, çok kültürlü o tüccar koloni, Osmanlı maliyesinin tepelere çıkmasına ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olmasına muazzam bir katkı sağladı.”
“İSTANBUL’UN DEĞERİNİ ANLAMAK İÇİN DÜNYA HARİTASINA BAKMAK YETERLİ”...
“İstanbul’un değerini anlamak için dünya haritasına bakmak yeterlidir” diyen İmamoğlu, “Londra, New York, Paris, Amsterdam, Tokyo, Sidney, Milano gibi önemli kentlerin her biri, yetenekli beyinleri ve girişimci sınıfları çekmek için yatırım ve tanıtım ajanslarıyla yoğun çaba sarf ediyorlar. Yaratıcı ve girişimcileri cezbetmek için gittikçe daha çok, daha organize ve daha bilinçli çaba sarf ediyorlar. Biz de hem biraz önce anlattığım kendi tarihimizden ders alarak hem de bu metropollerin tecrübelerinden yararlanarak yola çıkıyoruz. İYA bünyesinde, bu şehrin kalkınması için önemli ticari partnerimiz profilindeki ülkelere ve kentlere odaklanalım istiyoruz. Onlarla ş birliğimizi çok üst seviyelere taşımak istiyoruz. Bunun için bugün, hep birlikte yola çıkıyoruz. Artık İstanbul’un bir yatırım ajansı var. Önce planlayacağız. Stratejik bakacağız. Global rekabeti doğru anlayacağız. Veriyle, analizle hep birlikte karar alacağız. Sektördeki herkesin sesine kulak vereceğiz. Ortak akılla, uzun süreli kararları organize edeceğiz” diye konuştu.
İSTANBUL İÇİN HEDEFLER...
İmamoğlu, önümüzdeki 5 yıl boyunca koydukları hedefleri şöyle sıraladı:
“İstanbul'un yatırım yapılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir dünya metropolü olma niteliğini güçlendireceğiz. İstanbul’u katma değeri yüksek, ileri teknolojinin ve yaratıcı endüstrilerin merkezi haline getireceğiz. Bunu başarabilmek için yabancı yatırımcılarla her zaman açık, dürüst, karşılıklı kazanma ilkesine dayalı, güvenilir ve çözüm odaklı bir iletişim içerisinde olacağız. Başta metro olmak üzere, kitle ulaşım yatırımlarına odaklanacağız. Kentsel planlama yatırımları, bizim için ikinci stratejik alan olacak. İstanbul önemli bir deprem fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle, kentin dokusunu değiştirecek planlama ve yatırımlar yapacağız. Bu yatırımlar İstanbul’un doğasına zarar vermeyecek, koruyucu geliştirici olacak. Öncelikli olarak yüksek teknoloji alanlarında kurumlar geliştireceğiz. Yeni teknoloji şirketlerine, yazılım, tasarım, coding ve eğitim şirketlerine destek olacağız. Kentin ve dünyanın yaratıcı insanlarıyla iş birliği yapacağız. Çevre yatırımları, temiz enerji, kentsel atıkların dönüşümü ile ilgili yatırımlarda İstanbul öncü kentlerden biri olacak. Dünyanın en büyük sorunu olan küresel ısınma sorununu dikkate alan her teknoloji ve şirketi destekleyeceğiz. İstanbul’un, çok kültürlü, çok renkli, çok sesli yapısının daha fazla açığa çıkması için, özgürlükleri ve yaratıcılığı bu şehrin güzel insanlarıyla ateşleyeceğiz. Kente gelen yabancı ziyaretçi sayısında dünyada ilk 3’e girmesini sağlamaya hep birlikte çalışacağız. Bu nedenle turizm yatırımları da bizim için öncelikli sektörlerden biri olacak. Şehrimizin yakın civarında entegre tarımsal üretim yatırımlarını, üretici-tüketici zinciri açısından destekleyeceğiz. Bütün bu konularda uluslararası iş birliğine açık olacağız.”
“İSTANBUL’U CESUR DEMOKRASİNİN YENİ MERKEZİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”...
“Türkiye ve İstanbul, bugün karşı karşıya olduğu sorunları; hukuk, demokrasi ve özgürlüklerle ilgili tüm sıkıntılarını kısa sürede aşacak potansiyele sahiptir” diyen İmamoğlu, “Türkiye’nin bu karakterinden hiç kimse şüphe duymasın. 23 Haziran’dan sonra İstanbul seçmeninin verdiği karar ve ortaya koyduğu kararlılık, hepimizin geleceği için son derece önemlidir. Bu iradeyle 16 milyon İstanbullu hukuk, demokrasi, özgürlük ve serbest piyasa ekonomisinin çalıştığı bir kentte yaşamak istediğini çok net olarak ortaya koymuştur. Biz, bu kararı İstanbul halkıyla, keyifle ve cesaretle icra ediyoruz. Bundan sonra tüm alanlarda çok daha hızlı adımlar atıyor olacağız. Bugün bu alanlardaki sıkıntılar ve algı ne olursa olsun, İstanbul’u cesur bir demokrasinin, liberal özgürlüklerin ve liberal bir ekonominin yeni merkezi yapmak için çalışıyoruz. Yatırımcıların ve yatırımcı şirketlerin işlerini kolaylaştıran tüm tedbirleri alıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL’DA BİR YEREL DEMOKRASİ MODELİ İNŞA EDİYORUZ”...
“İstanbul’da bir yerel demokrasi modeli inşa ediyoruz” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle devam ettirdi:
“Sadece kendimiz için değil, tüm Türkiye ve dünya için kalıcı demokratik kurallar ve kurumlar geliştiriyoruz. İstanbul’da yaşayan her rengi, her farklılığı, her aykırı sesi, kentin hazinesi olarak kabul eden bir yönetim anlayışı kuruyoruz. Kimseyi dışarıda bırakmıyoruz. Oy hesabı, siyasi parti hesabı yapmıyoruz. İstanbul, hukukun, barış içinde bir arada yaşamanın, birlikte üretmenin ve birlikte kazanmanın yeni merkezi olacak. Bu şehir için yüzlerce yıldır söylenir; İstanbul’un taşı toprağı altın diye. Yine öyle olacak. İstanbul’a nitelikli yatırım yapanlar, diğer kentlere yatırım yapanlardan çok daha karlı olacak. Bugün bu şehre yatırım yapmış olan 100’den fazla milletten girişimcinin kurucu olduğu, 40 binden fazla şirket var. Geliştireceğimiz özgürlük ve demokrasi ortamıyla, bu sayıyı çok daha fazla artıracağız. İstanbul olarak dünyadan en çok yetenek ve girişimci çeken kentlerden biri olacağız. Galata semtinin hikayesinden öğrendiklerimizle hoşgörüyü ve bir arada yaşama kültürünü sizlerle birlikte geliştireceğiz. Ve dünyanın yetenekli insanlarına İstanbul’un kapılarını ardına kadar açacağız.”
“BU SÜREÇLER, KORKARAK, ÜRKEREK YÜ-RÜ-TÜ-LE-MEZ”...
“Toplantımıza ve heyecanımıza katıldığınız için her birinize içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Bu katılım, daha büyümeli. Biz, herkesi davet ediyoruz, onu söyleyeyim. Devletimizin, hükümetimizin her kademesini, İstanbul’un her sivil toplum kuruluşunu davet ediyoruz. Ben, bu şehrin her belediyesini ziyaret ediyorum. Her kurumunun kapısını çalıyorum. Gelmemekte ısrar edenler, geride kalırlar. Hızımıza yetişemedikleri için üzülürler. Onun için, bizim ortaya koyduğumuz bu hızı, hoşgörüyü, gelişim modelini yakalamak isteyenler aramıza katılsınlar, geç kalmasınlar. Geç kaldıklarında üzülecekleri için, uyarımı buradan yapıyorum. Geç kalanlar, çok üzülecekler. Arkadan bakıp, üzgün üzgün seyretmesinler diye, davetimi bir de buradan, mikrofondan, kameralar huzurunda yapıyorum. Buyursun gelsinler. Bizim kapımız ardına kadar açık. Bu süreçler, korkarak, ürkerek yü-rü-tü-le-mez. İstanbul adını taşıyan her kurum, bu tür toplantılara katılsınlar ve katkı sunsunlar. Bu, cesaret gerektirmez. Bu, işin doğasında olmalı. Gerçekten bu kadim şehre fayda sunmak, hepimizin sorumluluğu. Bu kadim şehre daha fazla yatırım yapmaya ve bizimle daha fazla iş birliği yapmaya tüm dünyayı davet ediyorum. Biliyorum ki, omuz omuza verirsek, birimiz için değil, hepimiz için, ülkemiz için, dünya için çalışırsak, yapamayacağımız, başaramayacağımız bir şey yok. Hepinize çok teşekkür ediyorum. İYA, kentimize hayırlı ve uğurlu olsun.”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 704276
CHP Ankara Kongresi’nden konuşan KıIıçdaroğlu’ndan çarpıcı rakamlar...
TÜRKİYE EKONOMİK DARBOĞAZ VE ÇÖKÜNTÜNÜN İÇİNDE...
--8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık geliri 673 liranın altında.
-- 6 milyon 850 bin 513 emeklinin Aylık geliri 2 bin liranın altında.
--2 milyon 136 bin kişi Asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde ediyor.
37’nci Olağan Kurultay kapsamında bugüne kadar 30 il kongresini yapan CHP’de Ankara İl Kongresi başladı. İl başkanlığı için iki aday yarışıyor. Kongrede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; aylık geliri 673 lira ve 2 bin lira olanların sayısı ile asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde eden kişi sayısını açıkladı...
CHP Ankara İl Kongresi Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kongrede mevcut il başkanı Rıfkı Güvener aday olmadı. Parti Meclisi Üyesi Ali Hikmet Akıllı ve eski Gençlik Kolları Başkanı Ayhan Yalçınkaya, CHP Ankara İl Başkanlığı için yarıştılar.
Kongrede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
* Cumhuriyetin önsözü Çanakkale Savaşı'nda yazılmıştır. Peki nasıl oldu da yedi düvel tek kurşun atmadan Çanakkale’yi geçti. Bir kişinin imzası vardı. Bırakın gelsinler, diyor. Demek ki demokraside güçler dengesi vardır.
* Cumhuriyet Halk Partisi, milli mücadeleden ve mücadelenin özünden doğan ve bugünlere gelen görkemli bir tarihi olan bir siyasi partidir. Cumhuriyet Halk Partili olmak bir ayrıcalıktır. CHP’li olmak ülkeye ve dünyaya karşı sorumluluk taşımaktır.
* Eğer geçmişin bize bıraktığı mirası gelecek kuşaklara aktaracaksak sadece geçmişi değil, geleceği de inşa etmek üzerinde hep birlikte düşünmeliyiz.
EN TUTARLI ÇÖZÜM ADRESİ CHP’DİR...
* Ben bütün Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime şunu söylemek isterim; nereye giderseniz gidin, nerede oturursanız oturun, sorunlardan söz ettiğinizde çözümünden de söz edeceksiniz.
* Şu eleştiriyi hep yaparlar; ‘Efendim Cumhuriyet Halk Partisi hep eleştirir hiç çözüm söylemez'. Hayır söylüyorum, nerede bir sorun varsa o sorunun en sağlıklı, en tutarlı çözüm adresi Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Türkiye’nin de sorunu olabilir Orta Doğu’nun da sorunu olabilir. Türkiye’nin bugün beş temel sorunu vardır. Birinci sorunumuz demokrasi. Ülkenin demokrasi sorunu vardır. İkinci sorunumuz eğitim. Eğitim, bir topluma sınıf atlatır. Bir bireye sınıf atlatır.
TOPLUMSAL BARIŞ SORUNUMUZ VAR...
* Üçüncü temel sorunumuz dış politika. Ağır bedeller ödeyen bir sürecin içindeyiz şu anda. Toplumsal barış sorunumuz var. Bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kimseyi kimliği, inancı, yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştiremeyiz.
İNSANLARA GÜVEN VERMEK ZORUNDAYIZ...
* Türkiye bugün derin bir kriz yaşıyorsa; ekonomide, sosyal alanda siyasetini inanç, yaşam tarzı ekseniyle politika yapmasındandır. Bize düşen görev, CHP’lilere düşen görev, hiç kimseyi inancı, kimliği dolayısıyla ötekileştirmemektir. Bizden farklı düşünebilirler, farklı inançları olabilir ama aynı bayrağın altında aynı vatan toprağı içinde yaşıyorsak herkesin sorununu çözmek ve o insanlara güven vermek zorundayız. Dolayısıyla toplumsal barışı biz sağlarız, biz güçlendiririz.
7 MİLYONU AŞKIN İŞSİZİMİZ VAR...
* Bir başka önemli temel sorunumuz ekonomi. Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz. 7 milyonu aşkın işsizimiz var. Üniversite bitiren on binlerce çocuğumuz işsiz. Beş temel sorunumuz var.
* Size soracaklar, anlattın, sorunu da anlattın, nasıl çözebiliriz. Dört ayaklı stratejiden söz edeceksiniz. Birinci sorun demokrasiydi. Demokrasisi gelişmemiş olan hiçbir ülke büyümemiştir. Türkiye büyüyecekse, dünyada söz sahibi olacaksa, barış ve kardeşlik olacaksa, bunun yolu demokrasidir. Başka bir yolu yoktur. Demokrasi sürekli gelişen bir kavramdır. Katılımcı demokrasiden söz ediyoruz.
DAHA ÇOK ÇALIŞIP DAHA AZ EMEKLİ MAAŞI ALACAK...
* İnsanlar kainatı sorgulayacaklar. İşsizlik sorunumuz var. Ne diyorlar, ‘Her işveren bir işsizi işe alırsa işsizliği çözermişiz’. Bir akıl tutulması yaşıyoruz. Yok böyle bir şey. İşsizliğin önlenmesinin yolu üretmekten geçiyor.
* Bugün EYT’liler var. Prim ödeme gün sayısı dolunca işi olsa dahi işinden ayrılmak zorunda çünkü emekliliği doluncaya kadar çalışsa yani yaşı da doldursa daha fazla prim ödeyecek daha uzun süre çalışacak, kadere bakın daha az emekli maaşı alacak.8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık geliri 673 liranın altında. Aylık geliri 2 bin liranın altında olan emekli sayısı ise 6 milyon 850 bin 513. Asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde eden kişi sayısı ise 2 milyon 136 bin.
HABER: Sariye AKDAĞ...
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 434044
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. Test sürüşünün son noktası olan Tekstilkent’teki kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, aynı noktada bir konuşma yaparak, hatla ilgili teknik bilgileri kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız” sorusuna, “Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek” yanıtını verdi. Bu duruma müsaade etmeyeceklerini belirten İmamoğlu, “Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler” yanıtını verdi. Meclis kararını veto edeceğini vurgulayan İmamoğlu, “Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.”...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. İmamoğlu, söz konusu hattın yapımı nedeniyle kullanımdan süreli olarak çıkarılan ve inşası tamamlanan “Mecidiyeköy Metrobüs Hattı Yaya Bağlantısı”nı da yeniden hizmete açtı. Sürücüsüz olarak tasarlanan M7 Test Treni’ne binen İmamoğlu, İBB üst yönetimi ve Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ile birlikte, Mecidiyeköy İstasyonu’ndan, hattın kontrol merkezinin bulunduğu Tekstilkent İstasyonu’na, yaklaşık 30 dakika süren bir yolculuk yaptı. Kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, sonrasında yaptığı konuşmada hatla ve gelecekte eklenecek projelerle ilgili teknik bilgiler paylaştı.
İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şunlar oldu:
METRO HATLARI...
“İstanbul’un kuzey ve batı bölümlerinde beklenen çok fazla metro hatları var. Bu güzergahlarda durum nedir?”
- 19 Mayıs’ta, inşallah bu Mecidiyeköy-Mahmutbey hattını devreye alacağız ve gerçekten çok yoğun bir yükü hafiflettiğini, metrobüs başta olmak üzere, hissedeceğini öngörüyoruz İstanbul’umuzun. En azından uzman arkadaşlarımız, bize böyle ifadelerde bulunuyor. Yanı sıra, Eminönü-Alibeyköy hattı eli kulağında yürüyen çalışmalarımızdan birincisi. O da 2020’nin sonuna doğru, son çeyreğinde İstanbullularla buluşması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bunlar, geldiğimizde durağanlaşmış, duran noktalar. Buranın 5-6 ay önceki halini, hep beraber gelip görmüştük. Katılan arkadaşlarımız vardı. Temmuz sonuydu diye hatırlıyorum. Çok önemsiyoruz. Neredeyse tabiri caizse, haftada bir iki kez, gündem ve durum değerlendirmesi yapıyoruz metro hatlarımızla ilgili. Örneğin; Bostancı-Dudullu hattı, benim çok sıkıldığım, üzüldüğüm bir hat. Zira, sadece E-5 üzerinde 1000 araçlık otoparkı olan, çok önemli aktarma merkezi konumunda olan birtakım çalışmaları içinde barındıran, aynı zamanda deniz hattıyla buluşturan bir bölümüydü. Şimdi yatırım planına alınması, finansman kaynağının bulunması noktasında önümüzü açan bir olay. İBB olarak, bunu da çok hızlı devreye alma konusunda çok özel üzerinde durduğum bir çalışma. Orada insanları hem iş alanlarıyla buluşturan, hyanı sıra durakları E-5 üstünde çakışan, Bostancı’ya, sahile kadar inen, minibüs hattının oradan geçen çok değerli bir hattımız. Bizim için önemliydi oranın yatırım planına alınması. Bir yandan 3 hattımızı devreye almıştık zaten. Göztepe ve Ümraniye hattımız olsun… Sultanbeyli-Çekmeköy hattımız olsun… Tuzla-Pendik hattımız olsun… Ki bunların bir kulağıyla Sabiha Gökçen’e bağlanması, Tuzla-Pendik hattımızın… Önemli hatlar. Aslında Anadolu yakamızda duran hatlarımızın çok yoğun bir şekilde hayata geçmesini, yürümesini planlamış oluyoruz. Söylediğimiz bütün bu işler, bir nevi İstanbul’umuzu, 2024’te, Ulaştırma Bakanlığı’nın da yaptığı hatlarla beraber 600 kilometrelik bir potansiyele ulaşması konusunda hızla bir koşuya geçiyoruz. Bu dediğim hatların, 2020’de, 21’de hizmete açılacak kısımları var. Çok çok önemli, değerli. Heyecan duyuyoruz. Biran önce vatandaşlarımızı, İstanbul’da yoğun bir şekilde metroyla buluşturma konusunda çalışıyoruz. Yeni projelerimiz de bunların ilaveleri olacak. Dediğiniz gibi, İstanbul’un batısı bu anlamda biraz mağdur. Özellikle; Mahmutbey sonrasındaki, Başakşehir’den geçen, Bahçeşehir-Esenyurt bölümüyle buluşan hattımız, aynı şekilde Beylikdüzü… Ki bu Beylikdüzü metrosu, yaklaşık 17 yıldır bekleyen bir metro çalışmasıydı. Beylikdüzü metrosunu da Sefaköy’e bağlanan bölümüyle, oranın da çalışması, projelendirilmesi ve finansmanıyla ilgili yoğun çalışmalarımız sürüyor. Hatta bu hafta oralarla ilgili de brifing aldım. İnşallah ihalesini, en kısa sürede vatandaşlarımıza duyuracağız.
KANAL İSTANBUL’UN PROJELERE ETKİSİ...
“Kanal İstanbul, bu metro projelerine bu arada engel oluyor mu?”
- Kanal İstanbul, elbette engel oluyor. Yapılmış projelere dönük de çok değişiklik öngörüyor. Kanal İstanbul, sadece İSKİ’nin var olan işlerinin değişimiyle, yaklaşık 20 milyar liralık bir maliyete sahip. Yani; İSKİ’nin hatları, kanalları, arıtma tesisleri, bunların kaydırılması, aktarılması dahi, 20 milyar lira. 20 milyar lira ne demek biliyor musunuz? Şu anda, duran metro hatlarımızın hepsini yapmak demek. Sadece İSKİ’ye külfeti. Çok net söylüyorum: Kanal İstanbul, İstanbullunun zihninde de ‘yok’ hükmündedir; cebimizdeki paraya göre de ‘yok’ hükmündedir, Türkiye’nin kuruşu, parası adına da ‘yok’ hükmündedir. Bizim metro harlarımız adına da İstanbul’un böyle bir projeyle buluşması süreci, ‘yok’ hükmündedir.
MECİDİYEKÖY-MAHMUTBEY HATTININ TRAFİĞE ETKİSİ...
“Mecidiyeköy-Mahmutbey arası, trafiğin pik yaptığı saatlerde 1,5 saati buluyor. Bu hat açıldıktan sonra, ortalama kaç dakikaya inecek.”
- Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, 30-35 dakikada bu hattı bitirmiş olacaklar, ki 15 istasyondan, günde 1 milyon yolcudan bahsediyoruz. Çok yüksek taşıma kapasiteli bir hat bu. Daha sonrasında, Mahmutbey-Esenyurt hattı devreye girdiğinde de burası, 8’li araç çalışmasına uygun hale de gelecek. Sadece burası bir Mecidiyeköy-Mahmutbey hattı değil, Kabataş’ı, Beşiktaş’ı içine katan ve devamında da Esenyurt’a kadar devam eden vagonları da içinde barındıracak bir hat olacak. Az önce gördüğünüz kontrol odamızdaki sistem, bütün bu sistemi içine alan ve zaman içinde de bittikçe, o sistemleri de yönetebilecek kapasiteye ve potansiyele sahip bir projeye dönüşecek.
ÖRNEKTEPE’DEKİ YURT BİNASININ BEYOĞLU BELEDİYESİ’NE TAHSİS EDİLMESİ...
“İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız?”
- Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek. Örnektepe'de, İBB olarak yurt yapıyoruz, ki hazırlığımızı yapıyoruz. Bir kreş yapacağız, parkla bağlantısını yapacağız, sosyal tesislerimiz olacak artı o yurdumuzu İBB olarak hizmete açacağız. Bizden daha güvenilir, bizden daha iyi süreci yönetecek bir başka kurum yok. A, B, C, D vakıfları benim umurumda değil. Biz, İBB olarak, 2 bin-3 bin yatak kapasiteli yurtlarla çocuklarımıza, gençlerimize çağdaş öğrenci yurtları ile hizmet vereceğiz. Şimdi eşkıyalık yaparak, kendince Meclis’te karar alarak ne yapıyorlar? Süreci bypass edecekler. Neymiş efendim? Bu projeyi, Meclis üzerinden X belediyeye tahsis edecekler, o belediye üzerinden de istedikleri gibi hareket edecekler. Hani kusura bakmasınlar ama ‘pışık’ derler ya çocuklar gözleri ile yaptıkları oyunda; aynı öyle der 16 milyon insan da. Böyle bir şey yok. İstanbul halkının malını, ‘Öyle istiyoruz’ diye gasp edemezler. ‘Siyasi bir takım iradeler bir avuç insan istiyor’ diye gasp edemezler. Bunun anlamı şu; örnek verelim: Kafalarına esti, ‘Meclis’te karar alalım Saraçhane binasını da alıyoruz, veriyoruz Fatih Belediyesi’ne’ demek anlamına gelir. Böyle bir yetki yok. ‘Kanunen hakkımızı kullandık…’ Kanunen hakkınız da bu değil. Bunu biz yürürlüğe koymayacağız. İBB olarak vakfımız var, kendi yönetimimiz var. Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir. Hem hukuki süreci yöneteceğiz hem fiili süreçte gideceğiz paşa paşa halkımızla orayı buluşturacağız. A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler.
“Kararı veto edecek misiniz?”
- Gayet tabi veto edeceğiz. Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.
TEKNOPARK’A DAVET...
“Cumhurbaşkanı İstanbul'da Pendik Teknopark açılışına katılıyor, gidecek misiniz? Test sürüşü için cumhurbaşkanına davet gitti mi?”
- Ben oraya davet edilmedim. Ama test sürüşü için davet yapmayız. Davet gerektiren bir ortam değildi. Biz, teknik bir süreci devreye aldık. Bütün açılışlarımıza, Cumhurbaşkanı, bakanlar, siyasi partilerin genel başkanları dahil, tamamına bizzat imzalayarak davetiyemi gönderiyorum. Biz, bugün Teknopark'a davet edilmedik. Açılışını da bilmiyorum. Ama biz her yere davet ediyoruz. Bütün devletimizin yöneticilerini, idarecilerini, siyasi partilerin yöneticilerinin başımızın üzerinde yeri var.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 577102
Ekonomik krizin açtığı derin yaralar büyük şirketleri kapanma noktasına getirdi. Havacılık sektörünün önde gelen firmalarından Atlasjet havayolları iflas ettiğini açıkladı...
Ekonomik kriz nedeniyle geçtiğimiz günlerde uçuşlarına ara verdiğini duyuran Atlasjet iflas başvurusunda bulundu. Atlasjet hem yurtiçi hem de yurtdışına uçuşlar yapıyordu.
Atlasglobal Havayolları Kurumsal İletişimi'nden yapılan açıklamada, "Atlasglobal Havayolları adına iflas başvurusu yapıldı. Çalışanların tazminatı ve yolcuların bilet ücretlerinin geri ödemesi yapılacak. Ödeme tarihleri belli değil hukuk departmanımız çalışıyor." ifadeleri kullanıldı.
21 ARALIK TARİHİNE KADAR ERTELENMİŞTİ...
Atlasglobal geçen kasım ayında mali yapısındaki problemlerden dolayı uçuşlarını 21 Aralık tarihine kadar ertelemişti.
ATLASGLOBAL HANGİ ŞEHİRLERE UÇUYOR?
Atlas Global Avrupa’da;
--Paris,
--Amsterdam,
--Londra,
--Barcelona,
--Berlin,
--Biarritz,
--Bilbao,
--Birmingham,
--Billund,
--Bükreş,
--Dublin,
--Edinburgh,
--Gothenburg,
--Kiev,
--Kopenhag,
--Lizbon,
--Lyon,
--Madrid,
--Manchester,
--Marsilya,
--Montpellier,
--Nice,
--Odessa,
--Oslo,
--Porto,
--Prag,
--Sofya,
--Stockholm,
--Toulouse,
Viyana,
--Zürih’e hizmet veriyordu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 671829
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısındaki açıklamaları nedeniyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hakkında 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında ‘FETÖ’nün siyasi ayağı BOP Eşbaşkanı’dır’ diyerek konuşmasını sürdürmüş ve grup toplantısında sözleri sık sık alkışlarla kesilmişti. Sözlerine devam eden Kemal Kılıçdaroğlu “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.” demişti.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında “FETÖ’nün siyasi ayağı Erdoğan”dır sözlerine 500 bin liralık tazminat davası açtı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 Şubat Salı günü, partisinin grup toplantısında eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen yasa tasarısına ilişkin yaptığı açıklamaları ardından yeniden alevlenen ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır” ifadelerini kullanmıştı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında “FETÖ’nün siyasi ayağı Erdoğan”dır sözlerine 500 bin liralık tazminat davası açtı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 Şubat Salı günü, partisinin grup toplantısında eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen yasa tasarısına ilişkin yaptığı açıklamaları ardından yeniden alevlenen ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan da, Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik sözlerine, “FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’cülerin devirmeye çalıştıkları siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir?” sorularını yönelten Erdoğan, “Nereye bakarsan bak, FETÖ’nün siyasi ayağı Bay Kemal’in yatak odasına girmiş haberi yok!” şeklinde karşılık vermişti.
KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?
Kılıçdaroğlu, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Devletin kozmik odasını FETÖ unsurlarına kim açtı? Bir kişinin talimatı ile açıldı; Recep Tayyip Erdoğan. Devletin namusunu terör unsurlarına açan FETÖ’nün siyasi ayağıdır! Devletin sırlarını, kozmik odayı bir talimatla açtırmak vatan hainliği değil midir? FETÖ’nün siyasi ayağı aynı zamanda BOP’un Eşbaşkanı olan kişidir” ifadelerini kullanmıştı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: TBMM ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 705903
İYİ Parti Antalya milletvekili sert açıklamalar yaparak istifa etti...
İYİ Parti Antalya Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Tuba Vural Çokal, Twitter'dan sert açıklamalar yaparak istifa etti...
İstifasını sosyal medya hesabı üzerinden gece saat 02.00’de duyuran Tuba Vural Çokal, yol arkadaşları ve kendisinin uzun zamandır değersizleştirilmeye maruz kaldığını, Antalya'da kongre sürecine gidilirken, Antalya'nın iki büyük ilçe başkanın görevden alınmasının da bu durumun bir sonucu olduğu gibi, demokrasi vurgusu yapan bir partinin kendi kongre sürecinde adil ve eşit bir ortamı sağlayamadığının da bir göstergesi olduğunu söyledi.
Tuba Vural Çokal, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
*İYİ Parti STK'larla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, GİK üyeliği görevlerimden, Kurucu İlçe Başkanı olarak göreve başladığım İYİ Parti üyeliğimden istifa ediyorum.
*Bir siyasi parti için, millete güven vermenin ve iktidar hedefine doğru ilerlemenin öncelikli yolu, dile getirdiği genel ilkelerin uygulamadaki uygunluğunun görünürlüğüdür.
“PARTİDE EGO VE KİŞİSEL HESAPLAR İLKELERİN ÖNÜNE GEÇTİ”...
*Ben İYİ Parti’de bu görünürlüğün sağlanacağına, Türkiye'de yitip giden değerlerin bu parti ile aşılacağına ve ülkemiz için daha iyi bir gelecek olacağına inanarak bu yola çıkmıştım. Ancak bu süreçte gördüm ki, kişisel hesaplar ve egolar bu ilkelerin önünde bir engel olarak duruyor ve en yetkili makamlar dahi bu ilkelerin önündeki engelleri yönetemiyor.
*Ben İYİ Parti’nin bütün gönüllülerinin, emek verenlerinin değerli olduğuna inandım. Eğer emekler kişisel hırs ve egolara ezdirilir, değersizleştirilmeye çalışılırsa ve bu durum siyasi bir partide alışkanlık haline geldiyse ne yazık ki ülkeye ümit olamaz.
“YOL ARKADAŞLARIM VE ŞAHSIM TACİZE MARUZ KALDIK”...
*Yol arkadaşlarım ve şahsım da uzun zamandır değersizleştirmeye ve tacizlere maruz kalmaktadır. Antalya'da kongre sürecine gidilirken, Antalya'nın iki büyük ilçe başkanının görevden alınması da bu durumun bir sonucu olduğu gibi, demokrasi vurgusu yapan bir partinin kendi kongre sürecinde adil ve eşit bir ortamı sağlayamadığının da bir göstergesidir.
*Hal böyle iken, yol arkadaşlarımın, dava arkadaşlarımın birçoğu görevden alınırken, değersizleştirilirken, benim bu görevi sürdürmem siyasi rüşvet görüntüsü vermektedir. Antalya il başkanlığı en çalışkan ilçelerden ikisine yönelik uzun süreli bir itibarsızlaştırma ve tezvirat kampanyası yürütürken şahsımızı da hedef almıştır.
*Ekip arkadaşlarımız her türlü iftira karşısında sessizce ya istifa etmiş ya da hakaretleri görmezden gelmiştir. Ancak buna rağmen daimi surette hedef alınmışlardır. Türk milliyetçiliğini daha etkin kılmak ve Türklerin iktidar yürüyüşüne Meral Akşener'in önderliğinde ulaşmak adına çıktığımız bu yol beklentileri karşılayamamıştır. En önemlisi şahsımı Antalya seçmeni seçmiştir.
*Antalya dışından zorlama bir siyasetin Antalya'ya dayatıldığı bu siyasal durumun adı üzüm yemek değil bağcı dövmektir. Bağban olarak çekiliyor, dağdan gelenlerin önünü açıyoruz.
İŞTE VEKİLİN İSTİFA DİLEKÇESİ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 363870
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Son günlerde İdlib'den sınırımıza göç eden ve Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacıları sordu...
Aşağıdaki sorularımın, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt ÇAVUŞOĞLU tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.diye soran Antalya İyi Parti milletvekili Feridun bahşi,sorularının devamında şunları sordu...
Suriye’de Esad güçleri ve Rusya’nın İdlib’e saldırıları sonucu sınırımıza göç edenlerin sayısı 692 bine ulaştığı söylenmektedir.
Buna göre;
1-Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacıların sayısı kaçtır?
2-Kabul edilenler hangi araştırmalar sonucu ülkemize alınmaktadır?
3-Sınırımızdan ülkemize girenler hangi sağlık kontrollerinden geçmektedir?
4-Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacılar ile ilgili parmak izi dahil hangi kayıtlar tutulmaktadır?
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 235110

- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1912716
Kılıçdaroğlu’ndan çarpıcı açıklamalar...
Geçen salı sözlerini "FETÖ'nün siyasi ayağını haftaya anlatacağım" sözleriyle sonlandıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 20 soruya 20 cevap veren Kılıçdaroğlu, "Devleti FETÖ'ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.
Geçen hafta Suriye’de şehit düşen 11 askerimiz, Elazığ depremi ve Kızılay üzerinden Başkentgaz-Kızılay-Ensar-TÜRKEN sarmalındaki bağış skandalına değinen
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
EGEMEN GÜÇLERİN TAŞERONU OLMAMALIYIZ...
-- İdlib'ten şehitlerimiz geldi. Piyade Uzman Onbaşı Fatih Saylak, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Albayrak, Piyade Uzman Onbaşı Enes Alper ve Piyade Uzman Onbaşı Davut Özcan. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye, Ortadoğu'da egemen güçlerin taşeronluğuna soyunmamalıdır. Askerlerimiz bu nedenle şehit olmamalıdır.
BUNLARDA VİCDAN, AHLAK, DİN, İMAN VAR MI?
-- Hatay’da bir vatandaşımız “Çocuklarım aç, iş istiyorum anlıyor musunuz?” diyerek kendini yaktı. Bir baba evine ekmek götüremiyorsa Saray sosyetesi bunun farkında mı acaba? Bir baba kendi çocuğuna yiyecek götüremezse, aylardır işsizse, ailede huzur kalmadıysa, tek çare olarak kendimi yakayım demek zorunda kalıyorsa, oturup hepimizin vicdan muhasebesi yapması gerek. İşsiz vatandaşımızın kendini yakmasını siyasi manevra olarak görenler oldu. “Yuh” diyeceğim ama az kaçar. Bunlarda vicdan, ahlak, din iman var mı?
BİLAL’E ANLATIR GİBİ ANLATACAĞIM...
-- “FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağım” dedim. Burada tek tek Bilal’e anlatır gibi anlatacağım. Bir terör örgütü devletin kılcal damarlarına nasıl sızar FETÖ terör örgütünü devletin tüm kılcal damarlarına kim nasıl yerleştirdi? Devletin en önemli, en mahrem birimlerine terör örgütü elemanlarını yerleştirenler FETÖ’nün siyasi ayağıdır!
FETÖ’NÜN MÜSTEŞARINI ESNAF MI TAYİN ETTİ?
--Tek yetkili olan iktidar partisi FETÖ’nün elemanlarını devletin kılcal damarlarına yerleştirirken “Ben bunların terör örgütü üyesi olduğunu bilmiyordum” diyebilir mi?
“Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir birimin raporu, ‘FETÖ devletin bütün kılcal damarlarına sızıyor’ diyor. Bu yetkiyi ancak belirli kişiler ve kurumlar kullanabilir. Esnaf, devlete FETÖ’nün müsteşarını tayin edebilir mi?
TÜM RİSKİ ERDOĞAN ÜSTLENDİ...
-- FETÖ’nün faaliyetleri izleniyor muydu? Evet izleniyordu, eskiden beri izleniyordu. Gülen hareketinin CIA ilişkileri MİT tarafından raporlanmıştı 1991 yılında. 24 Ağustos 2004 tarihinde bir karar alındı MGK’da. O dönem başbakan Erdoğan’dı. Gülen hareketinin tehlikeli olduğunu hükümete bildirdiler. Peki ne yaptılar? MGK’da alınan Gülen kararı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı, hiçbir işlem yapılmadı. Kimseye haber verilmedi. Tüm riski hükümet adına Erdoğan üstlendi. Peki, FETÖ’nün siyasi ayağı kim?
-- FETÖ’nün tehlikeli olabileceğini içeren MGK kararı dönemin başbakanı tarafından rafa kaldırıldı. Bu kişi aynı zamanda BOP Eş Başkanı’dır. MGK karar alıyor Gülen hareketi tehlikelidir diye. Derhal içerideki ve dışarıdaki faaliyetleri ile ilgili gerekli önlemleri alın diyor. Kime diyor? Dönemin hükümetine. Kararın altında da imzası var dönemin Başbakanı Erdoğan’ın.
DEVLETİ FETÖ’YE TESLİM EDEN KİŞİ ERDOĞAN’DIR...
-- Erdoğan, 2016 yılında “FETÖ ile bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile farklı yollardan giden bir yapı olarak ördük. Bambaşka niyetlerinin, sinsi planlarının olduğunu görmedik” diyor. Yalan söylüyor! Çünkü 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu söyledi sana.
--15 Temmuz’da şehit olanlar adına soruyorum, 15 Temmuz’da gazi olanlar adına soruyorum, Vicdanı olanlar adına soruyorum, Bu memleketi sevenler adına soruyorum, FETÖ’nün siyasi ayağı kim?
--FETÖ’nün önünü açan siyasi otorite FETÖ’nün siyasi ayağıdır. Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
--Erdoğan’a ve partisine destek veren partiye de söylemek isterim. Ülkeye bağlılığınızı başka parti üstünden yapıyorsanız, ben sizin milliyetçiliğinizi de sorgularım!
KİTLE ATAMASIYLA YARGI FETÖ’NÜN ELİNE GEÇTİ...
-- FETÖ’nün isteği ile KHK yetkisi alındı. Danıştay ve Yargıtay Başkanlığı için 8 yıllık görev yapma zorunluluğunu dört yıla indirdiler. Çünkü aşağıda kendi adamları bekliyordu. Kitle ataması ile yargı FETÖ’nün eline geçti. Bu kanunu kim getirdi?
--FETÖ’cüleri toplu olarak yerleştirme sadece Yargıtay ve Danıştay’da mı oldu? Hayır, orduda da oldu. Üstelik 17-25 Aralık’tan sonra oldu. Generalliğe yükselmek için bekleme sürelerini düşürdüler.
ORTAYA ÇIKMASINI İSTEMEDİĞİ DAHA ÇOK PİSLİK VAR...
--17-25 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluk belgelerinin tamamı doğruydu. Hortumun tamamı doğrudur, alınan paraların tamamı doğrudur. Şimdi kalkmış benim avukatımı FETÖ'den içeri atmakla tehdit ediyor. Ne yaparsanız yapın bize geri adım attıramazsınız!
-- Bir sürü pislik saçılmış, çıkan kokudan burnumuzu tutuyoruz. O hâlâ nasıl barışırım diye Fehmi Koru’yu aracı yapıp FETÖ elebaşı ile barışmaya çalışıyor. Niye? Ortaya çıkmasını istemediği daha çok pislik var diye.
-- Devletin kozmik odasını FETÖ unsurlarına kim açtı? Bir kişinin talimatı ile açıldı; Recep Tayyip Erdoğan. Devletin namusunu terör unsurlarına açan FETÖ'nün siyasi ayağıdır!
--FETÖ ile gerçekten mücadele ediliyor mu? Gerçekten devletten temizlendiler mi? Bylock listesini açıklamıyorsan FETÖ’ye destek veriyorsun demektir!
--Cumhuriyet önemli bir gazetecilik görevi yaptı. Zindaşti uyuşturucu ticareti yapıyor, adam öldürüyor, FETÖ üyeliği var. Tutuklanıyor, 6 ay içeride kalıyor. Sonra siyasi baskılarla hakimler serbest bırakıyorlar. Kim? Burhan Kuzu. Senin kuzuluğunu sevsinler!
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 603324
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Japonya’nın 126’ncı İmparatoru Naruhito onuruna verilen resepsiyonda bir konuşma yaptı. İmamoğlu, “Halihazırda ‘Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’ ile ortaklaşa İstanbul’da Deprem Risk Analiz çalışmalarımızı hep beraber sürdürüyoruz. Deprem gerçeğiyle yüzleşen iki ülke olarak, özellikle afetlere hazırlık ve afetlere dayanıklı kentler oluşturulması kapsamında yoğun bir iş birliğimiz olacak. Aradaki mesafelerin, yakın ilişkiler kurulmasına engel olmadığını birlikte kanıtlayacağız” dedi...
Japon İmparatoru Akihito, 2019 Nisan ayında oğlu Naruhito lehine tahttan çekildi. Yeni İmparator Naruhito’nun unvanı aldıktan sonraki ilk doğum günü, ülkesinde ve dünyadaki bütün Japonya elçiliklerince düzenlenen “Milli Gün Resepsiyonları” ile kutlandı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Japonya İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Beşiktaş’taki Conrad Bosphorus Hotel’de düzenlenen resepsiyona katıldı. Yerel kıyafetler giyen Japonya İstanbul Başkonsolosu Hisao Nishimaki ve eşi Misayo Nishimaki, İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu’nu etkinlik salonu girişinde karşıladı. Japonya ve Türkiye milli marşlarının okunmasıyla başlayan resepsiyonda, ilk konuşmayı Başkonsolos Nishimaki yaptı. Nishimaki, Türkçe yaptığı konuşmasına, katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür ederek başladı. Nishimaki, sırasıyla Elazığ depreminde, Van’daki çığ faciasında ve Sabiha Gökçen’deki uçak kazasında hayatlarını kaybeden vatandaşlar için başsağlığı dileklerini iletti.
“İKİ HALK ARASINDAKİ SEVGİ KARŞILIKLI”...
Nishimaki’nin ardından kürsüye gelen İmamoğlu, konuşmasına, “Japonya’nın 126. İmparatoru Majesteleri Naruhito’nun doğum gününü, İstanbul halkı adına tebrik ediyor, sizlerle birlikte bu coşkuya eşlik etmekten büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum” sözleriyle başladı. “Uzaktaki dostumuz olarak gördüğümüz Japonya ile köklü bir tarihi geçmişe sahip her dönem sıcaklığını yitirmeyen ilişkilerimiz bulunuyor” diyen İmamoğlu, Japon ve Türk halkının birbirlerine karşılıklı sevgi beslediklerini vurguladı. Japonya ile İstanbul arasında haftada 7 uçuş gerçekleştirildiğini belirten İmamoğlu, “Bu uçuşlar sayesinde 2019 yılında Japonya’dan Türkiye’ye 100 binin üzerinde turist geldi. Benzer şekilde, 2019 yılı Japonya’da ‘Türkiye Kültür Yılı’ olarak kutlandı. Bu da çok değerliydi bizim için” diye konuştu.
“İŞBİRLİĞİMİZ SOMUT BİR HAL ALIYOR”...
Türkiye ve Japonya’nın tarihi bağlarının simgelerinin İstanbul’un birçok farklı noktasında görüldüğünü kaydeden İmamoğlu, “Bunlardan birisi de Beylikdüzü Belediye Başkanlığım sırasında Beylikdüzü Yaşam Vadisi 1. Etabı kapsamında açılışını yaptığımız ‘Japon Bahçesi Ertuğrul Fırkateyni 125. Yıl Anı Parkı’. Bundan 130 yıl önce Ertuğrul Fırkateyni ile başlayan Türk-Japon dostluğunun bir simgesi olarak, bu güzel bahçenin, 16 milyon hemşerimizin hizmetine sunulması bizleri çok memnun etmiştir. Bunun gibi projelerle işbirliğimiz somut bir hal alıyor ve Türk ve Japon halkının birbirinin kültürlerine temas etmesi mümkün olabiliyor” ifadelerini kullandı. 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın Tokyo’da düzenlenmesinin İBB için ayrı öneme sahip olduğunu belirten İmamoğlu, “3 bin 500’ü aşkın sporcusu ve 136 takımı ile Türk sporunun altyapı fabrikası olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün, Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda ve Paralimpik oyunlarında ülkemizi en yüksek sporcu sayısıyla temsil etmek için var gücüyle çalışması benim için güzel bir gurur kaynağıdır” dedi.
“ULUSLARARASI ALANDA YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATIYORUZ”...
“Japonya’nın yeni İmparatoru Majesteleri Naruhito’nun tahta çıkmasıyla başlayan REIWA (Güzel Uyum) dönemi gibi, biz de İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak uluslararası ilişkiler alanında yeni bir dönem başlatıyoruz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Dünyanın tüm bölgeleri ile çok boyutlu, aktif ilişkiler geliştireceğiz. Güçlü iş birlikleri kuracağız, halklarımızı ve kültürlerimizi birbirlerine daha fazla yakınlaştıracağız. Şüphesiz ki belediyemizin en yoğun ilişkilere sahip olduğu ülkelerden biri olan Japonya ve şehirleri bu yeni dönemde en önemli paydaşlarımız ve iş birlikleri geliştirdiğimiz aktörlerimiz olacak. Mevcut güçlü ilişkilerimizi daha ileriye götürmek amacıyla bu noktada çalışmalarımızı başlattık. Bu çerçevede kardeş şehirlerimiz olan Şimonoseki ve Kyoto başta olmak üzere tüm Japon şehirleri ile çok daha yakın ilişkiler oluşturma hedefimizi sıcak tutuyoruz. Hâlihazırda Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ile ortaklaşa İstanbul’da Deprem Risk Analiz çalışmalarımızı hep beraber sürdürüyoruz. Deprem gerçeğiyle yüzleşen iki ülke olarak, özellikle afetlere hazırlık ve afetlere dayanıklı kentler oluşturulması kapsamında yoğun bir iş birliğimiz olacak. Aradaki mesafelerin, yakın ilişkiler kurulmasına engel olmadığını birlikte kanıtlayacağız.”
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 898372
Geçen hafta 8 askerin şehit düştüğü Suriye'den bir acı haber daha geldi...
Milli Savunma Bakanlığı'nın açıklamasında İdlib'de Suriye rejimi güçlerinin açtığı topçu ateşi sonucu 5 askerin şehit olduğu, 5 askerin ise yaralandığı açıklandı.
Açıklamayı Milli Savunma Bakanlığı yaparken, “İdlib’de çatışmaları önlemek, hudut güvenliğimizi sağlamak, göçü ve insanlık dramını engellemek maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen unsurlarımıza, rejim tarafından 10 Şubat’ta yapılan yoğun topçu atışı neticesinde, beş kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, beş silah arkadaşımız yaralanmıştır” denildi.
Açıklamada, “Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımızla yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş, hedefler tahrip edilmiş ve şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır, bırakılmayacaktır” ifadesi yer aldı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da konuyla ilgili bir paylaşımda bulundu. Resmi Twitter hesabından açıklamalarda bulunan Altun, “Saldırıya misliyle karşılık verilmiş, düşman hedefler ortadan kaldırılmıştır” dedi. Altun, “Bu hain saldırının talimatını veren savaş suçlusu, yalnızca Türkiye'yi değil, uluslararası toplumun tamamını hedef almıştır” ifadesini kullandı.
Öte yandan yaralanan 5 asker Hatay Devlet Hastanesi’ne getirildi.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK:MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 582775
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CNR 7. Uluslararası Kitap Fuarı’nın açılışını yaptı. Açılış konuşmasında, “Bizi dünyada bir noktaya taşıyacak olan bazı unsurlar var. Özellikle kitaba duyulan ilgi ya da bir ülkede çıkan yayın sayısı, üniversitelerin verimliliği, oradaki bilimsel makalelerin dünya çapındaki yeri gibi… Başka türlü dünyaya mesaj veremezsiniz. Hele hele dünyaya bağırarak, çağırarak hiç ayar veremezsiniz” ifadelerini kullanan İmamoğlu, gazetecilerin ulaşım zammıyla ilgili sorusunu da fuar çıkışında yanıtladı. Vatandaşların zam tepkisi konusunda sonuna kadar haklı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Türkiye’de yaşamanın, yaşam koşullarının, ekonomik zorlukların farkındayız. Bunu biliyoruz. 3 yıldır; 2017’nin Mayıs ayından beri zam yapmayan bir İstanbul ulaşımı var. Otobüslerimiz 3 yıldır zam yapmıyor. Ama Türkiye’deki bu zam fırtınasına bizim dayanma şansımız yok. Bütün maliyetlerle ilgili bizim yaptığımız zammın en az 2 katı bir artışla mücadele ediyoruz. Bizi şu an yaptığımız; hizmetimizi sürdürebilme çabası” diye konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 8-16 Şubat tarihleri arasında gezilebilecek olan CNR 7. Uluslararası Kitap Fuarı’nın açılış törenine katıldı. Fuar açılışında İmamoğlu’na CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun ve İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Serdal Taşkın da eşlik etti. Törende, CNR Holding İcra Kurulu Başkanı Ali Bulut ile fuarın onur konuğu yazar Ahmet Ümit, birer konuşma yaptı. Ümit’in ardından mikrofona gelen İmamoğlu, fuarın açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Kitap Fuarı’na eşlik etmenin kendisi için çok heyecan verici olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Başından beri kitap fuarlarına katılmaya özen gösteririm. Bu manada burada bulunan bütün kitapseverlere ve bu fuara emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“DÜNYAYA MESAJ GİTTİ…”
“Bizi dünyada bir noktaya taşıyacak olan bazı unsurlar var” diyen İmamoğlu, konuşmasını, “Özellikle kitaba duyulan ilgi ya da bir ülkede çıkan yayın sayısı, üniversitelerin verimliliği, oradaki bilimsel makalelerin dünya çapındaki yeri gibi… Başka türlü dünyaya mesaj veremezsiniz. Hele hele dünyaya bağırarak, çağırarak hiç ayar veremezsiniz” diye konuştu. Bundan sonraki cümlesine, “Dünyaya vereceğiniz en kıymetli mesaj…” şeklinde başlayan İmamoğlu, ses sisteminin azizliğine uğradı. Bir süre cızırtı nedeniyle katılımcılara hitap edemeyen İmamoğlu’nun, “Evet, dünyaya mesaj gitti şu anda fuar alanından” esprisi salonda gülüşmelere neden oldu.
“KİTABA VE FUARCILIK SEKTÖRÜNE SAHİP ÇIKMA KONUSUNDA KARARLIYIZ”...
İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyaya ve ülkemize en önemli mesaj; bu tarz kültüre, sanata, bilime dönük ortaya koyacağımız üretim kapasitesi. O manada kitap da çok değerli bir yer işgal ediyor. Bir kitabın oluşumu, fikren kurgulanıp yazılmasından yayınevi süreçlerine, satışına kadar verilen çok ciddi bir emek var. Bu işin gizli kahramanlarına teşekkür etmemiz lazım. Yayıncılardan son dönemde duyduğumuz bazı maliyetlerle ilgili sorunlar, ayakta kalabilme mücadelesi noktasında gerçekten onların o büyük emeklerine, tutkularına minnet duymamak elde değil. Fuarcılık konusu İstanbul’un en önemli, en lokomotif konularından birisi olmak zorunda. Çünkü, ‘Türkiye İstanbul; İstanbul Türkiye’ demek. Bu kadar birbirini yansıtan iki kavram. Dünya çapında önemli bir marka olan İstanbul’un her hususta öncü işlere imza atmak sorumluluğu da var. Bu zorunluluğun yanı sıra bir kısım dönemsel zorluklarımız da var. Her şey yerel yönetimin keşke yetkisinde olabilse ya da etkisinde olabilse. Biz, bir ortak aklı geliştirme konusunda büyük bir çaba sarf ediyoruz. Fuarcılık da bunlardan birisi. Bu konuda eğer bir yatırım yapılacaksa, tüm paydaşlarını bir araya getiren, ona göre adımların atılmasına hep beraber eşlik eden bir mekanizmayı kurmak zorunluluğumuz var. Bu manada oluşturmaya çalıştığımız Turizm Platformu’nun bir ana başlığı da ‘Kongre ve Fuarcılık’ olmak üzere. Bu noktada da ortak akıl mekanizmasını işletmeye dönük sıkı bir çalışma içerisindedir. Kitapla ilgili atılan bu adıma sahip çıktığımız kadar, İstanbul’un fuarcılık girişimine de sahip çıkma noktasında kararlı olduğumuzu, sektörün bütün bileşenlerine duyurmak isterim.”
FUARDA İMAMOĞLU’NA YOĞUN İLGİ...
İmamoğlu’nun konuşmasından sonra fuarın açılış kurdelesi kesildi. İmamoğlu, kurdele kesiminin ardından stant gezilerine başladı. Kültür A.Ş.’nin 3 standına uğrayan İmamoğlu, vatandaşlardan gelen fotoğraf çekilme taleplerini yerine getirdi. Yoğun ilgi nedeniyle stant alanında zorlukla ilerleyen İmamoğlu, imza günü olan bazı yazarlarla da görüşme olanağı buldu. İmamoğlu oyuncu İlyas Salman, sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ve 16 yaşındaki genç yazar İrem Karaağaç imzalı kitaplarını satın aldı. İmamoğlu, gazetecilerin ulaşım zammıyla ilgili sorusunu da fuar çıkışında yanıtladı. Vatandaşların zam tepkisi konusunda sonuna kadar haklı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“SİYASİLERİN BUNDAN ÖNCEKİ ZAMLARI ISKALAMALARINA GÜLÜMSÜYORUM”...
“Vatandaşların zamma tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Bu hakkı. Çünkü, bugün Türkiye’de yaşamanın, yaşam koşullarının, ekonomik zorlukların farkındayız. Bunu biliyoruz. 3 yıldır; 2017’nin Mayıs ayından beri zam yapmayan bir İstanbul ulaşımı var. Otobüslerimiz 3 yıldır zam yapmıyor. Ama Türkiye’deki bu zam fırtınasına bizim dayanma şansımız yok. Yani yakıt zammını, o tarihten bu tarihe vatandaşlarımız biliyor. Bütün maliyetlerle ilgili bizim yaptığımız zammın en az 2 katı bir artışla mücadele ediyoruz. Bizi şu an yaptığımız; hizmetimizi sürdürebilme çabası. Ama vatandaşımızın yanında olma konusundaki çabamızdan ötürü de inanın maliyetlerin çok çok altında kalan bir zam yaptık diyebilirim. Yoksa, bugünkü ekonomik koşullarda vatandaşımız haklı. Trajikomik ifadelerde bulunan bazı siyasilere de gülümsüyorum. Çünkü niye gülümsüyorum? Sanki Ekrem İmamoğlu’nun zam yaptığı bir husus üzerinden, daha önceki zamları ıskalamaları ve bunun üzerinden siyaset yapmalarına üzülüyorum. Biraz da gülümsüyorum açıkçası. Ama halkımız, her yapılan zamma tepki göstermekte haklı.”
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 510456
Çevreci Komşu Kart, doğayı da korur...
Antalya-Muratpaşa Belediyesi’nin Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başladığı ve bugün Muratpaşa’nın tüm mahallerinde uyguladığı Türkiye’nin tek ödüllü geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart’la 106 bin 88 ağaç kesilmekten kurtulurken 563 bin 590 metrekare orman alanı da korunmuş oldu...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; Türkiye genelinde belediyeler için ‘sıfır atık’ sistemi kuruluş çalışmalarını sürdürürken Antalya’nın 500 bini aşan nüfusuyla kentin en kalabalık ilçelerinden Muratpaşa’da, Türkiye’nin ödüllü tek geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart, Nisan’da 4’üncü yaşını kutlamaya hazırlanıyor.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal
Ümit Uysal başkanlığındaki Muratpaşa Belediyesi Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başlattığı ve 11 ay içinde tüm ilçeye yayılan projeyle Muratpaşa sakinleri, evlerinde cam, plastik, kağıt, metal gibi ayırdıkları her nitelikli atık karşılığında komşu puan kazanıyor. Muratpaşalılar, kazandıkları bu puanları anlaşmalı marketlerde, fırınlarda ve hatta sinema salonlarında kullanabiliyor.
Proje başladığı günden 2019 yılı sonuna kadar 13 milyon 133 bin 758 kilogram nitelikli atık evlerden toplandı. Toplanan atıklarının 5 milyon 321 bin 424 kilogramını plastikler oluştururken, 6 milyon 240 bin 445 kilogramı kağıt, 385 bin 804 kilogramı metal ve 1 milyon 186 bin 86 kilogramını da cam atıklardan oluştu. Bunun karşılığında 4 milyon 1467 bin 254 lira karşılığı puan da kartla yüklendi.
Evlerinde nitelikli atıkların ayrıştırılmasıyla aile ekonomisi için hiç olmayan bir maddi kaynak oluşturan Muratpaşa sakinleri, projeye katılarak doğanın korunmasına da katkı sağladı. Nitelikli atıklarını kayıpsız geri dönüşünü sağlayan Muratpaşalılar sayesinde 74 milyon 499 bin 930 kwh enerji tasarrufu sağlanırken, 26 milyon 607 bin 118 litre yakıt tasarrufu sağlandı. Bununla birlikte Muratpaşalılar, nitelikli atıklarını geri dönüşümünü sağlayarak 106 bin 88 ağaç kesilmekten kurtarırken yaklaşık 72 futbol sahası büyüklüğünde 563 bin 590 metrekare orman alanı da korudu.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 428199
Süper Loto'nun 642'nci çekiliş haftasında büyük ikramiye Antalya’nın Kumluca ilçesine çıktı...
15 Milyonluk büyük ikramiye;Antalya’nın Kumluca ilçesi, Narenciye mahallesi Akçalar Tekel Market Sayısal Loto ve Süper Loto Bayiine kupon yatıran talihliye isabet etti.
Henüz kimliği belirlenemeyen talihli 15 milyon 673 bin TL’nin sahibi oldu.
Sayısal Loto ve Süper Loto Bayi Ümmü Gülşen Akça Koçyiğit, “Süper Loto’nun 642. haftasında Süper Loto büyük ikramiyesini biz verdik. 15 milyon olarak. İnşallah kazanan uğur getirir. İnşallah ihtiyacı olan birisine çıkmıştır. İnşallah Kumlucamız içinde bir şeyler yapar. Faydalı işlerde kullanmalarını bekleriz. İşsiz gençlerimiz var. Yeni iş sahaları açsın. İşsizlerimize iş imkanı versin. Yani para herkese uğur getirsin. Dün akşamdan beri yoğunluk çok, arayan çok. Bundan sonra oraya geliriz. Orada oynarız diyorlar. İnşallah bundan sonra müşterilerimiz artar” dedi.
Vatandaşlar ise kendilerine çıksa işlerini büyüteceklerini, çıkan kişiye de gençlere iş imkanı olması için yeni iş sahaları açmasını tavsiye ettiler.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 576194
AESOB Başkanı Adlıhan Dere, turizm sektörü için alınan vergilerden küçük işletmelerin muaf tutulması gerektiğini aktardı...
Turizmde ziyaretçi sayısının giderek arttığını belirten AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Ziyaretçi sayısının artarak devam ettiği bacasız sanayimiz turizm sektöründeki yükseliş çok olumlu. Bu yükselişin böyle sürmesi ve turizmdeki hedeflerimize ulaşmak için tanıtım ve reklamların artmasının yanında küçük işletmelere de önem verilmeli. Turistler, gittikleri bölgelerin yöresel ürünlerini daha çok talep ediyor, yöresel yiyecek ve içeceklere daha çok ilgi gösteriyor. Bu da gastronomi turizminin önemini her geçen gün daha çok artırıyor. Bu tür işletmelerin çok büyük çoğunluğu da küçük aile işletmeleri. Turizm katkı payı ve konaklama vergisi gibi ek vergileri büyük işletmeleri çok etkilemeyecektir ama küçük işletmeleri çok fazla etkilemektedir.” dedi.
Küçük aile işletmelerinin turizmdeki payına dikkat çeken AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Belli bir yatak kapasitesinin altındaki işletmeler küçük aile işletmeleri ve butik otel olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla 5-10 yatak kapasitesi olan küçük işletme ile 500 yatak kapasitesi olan işletme bir değil. Vergi ve harç gibi mali yükümlülüklerin mali güce göre ödenme ilkesi gereğince küçük işletmeler büyüklere karşı korumalı ve 50 yatak kapasitesinin altındaki otel, motel, pansiyon gibi işletmelerden ek vergiler alınmamalı ki küçükler büyüyebilsin, ekonomiye ve turizme katkısı artabilsin. Çünkü maliyetler ne kadar düşerse, hizmet ve turist sayısı da o kadar artar.” dedi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 294416
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 26’ncı ilçe belediyesi ziyaretini Arnavutköy’e yaptı. İlçe Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı’nın makam odasında basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Şehrimizde büyük bir kaza atlattık. Van’daki çığ felaketinde insanlarımızı kaybettik. Bugün, dünden sonra zor bir gün. Milletimizin başı sağ olsun” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye ziyaretlerini sürdürüyor. İmamoğlu, İBB’nin üst yönetim kadrosuyla, ilçe ziyaretlerinin 26’ncısını Arnavutköy Belediyesi’ne yaptı. İlçe Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı tarafından kapıda karşılanan Ekrem İmamoğlu, ev sahibi Başkanla birlikte belediye çalışanlarını selamladı.
İMAMOĞLU: “KOORDİNELİ ÇALIŞACAĞIMIZA SÖZ VERMİŞTİK”...
Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı ve ekibinden ilçeye dair sunum almadan önce basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Bugün Arnavutköy’de Başkanımızı ziyaret ederek 26’ncı ilçeyi tamamlamış oluyoruz” dedi. İmamoğlu şöyle devam etti:
“Biz, ilçelerle koordineli çalışma konusunda çok özenli olacağımızı, seçim çalışmalarımızın her aşamasında vaat etmiş bir yönetimiz. İstanbul adına, bunun faydasını göreceğimize yüzde yüz inanıyoruz. Bu ziyaret hem Arnavutköy için hem de İstanbul için değerli olacak. Bugün Başkanımızın ve ekibinin gözünden, Büyükşehir Belediyesi ile bugüne kadar yapılmış işleri ve Arnavutköy’ün neler beklediğine dair konuları görüşeceğiz. Arnavutköy Belediyemiz ile Büyükşehir Belediyemizin senkronize çalışması ile ilgili de prensip kararlar alacağız. Umut ederim verimli bir çalışma gününü Başkanımızla beraber geçiririz. Kendisine teşekkür ediyorum.”
-MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN-...
İmamoğlu, dün İstanbul’da meydana gelen uçak kazası ile Van’da çok sayıda vatandaşımızın çığ altında kalarak yaşamlarını yitirmesine de değinerek, konuşmasını şunları dedi:
“Bugün, dünden sonra zor bir gün. Şehrimizde büyük bir kaza atlattık. Kaybettiğimiz üç vatandaşımız için rahmet diliyoruz. Bir taraftan da Van’daki çığ felaketinde insanlarımızı kaybettik. Milletimizin başı sağ olsun. Bir yönüyle de işimize devam etmek, sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız.”
BALTACI: “UMARIM HAYIRLI BİR SONUÇ OLUR”...
Ev sahibi Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı da ziyaretinden dolayı İmamoğlu’na teşekkür ederek, şöyle konuştu:
“Bugün Sayın Başkanımızın ekibiyle beraber, Arnavutköy’de yapılan ve yapılacak olan işleri, daha öncesinde müzakere etme şansımız olmuştu. Şimdi onları konuşacağız. Umarım hayırlı bir sonuç olur. Ben de ülkemize bu son dönemde cereyan eden üzücü hadiselerden dolayı üzüntülerimi belirtiyorum. Ölenlere rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Umut ederim ki bundan sonra böyle üzücü olaylar cereyan etmez.”
Başkan Baltacı, Arnavutköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan bir tabloyu Başkan İmamoğlu’na hediye etti. İmamoğlu da ev sahibi Başkana, İSMEK kursiyerleri tarafından yapılan İstanbul siluetli çiniyi hediye verdi.
-BAĞLANTI YOLUNUN YAZA BİTİRİLMESİ LAZIM-...
Baltacı’nın bir saatlik sunumunun ardından ikili, saha inceleme gezisine çıktı. İstanbul Havalimanı Bağlantı Yolu’nda incelemelerde bulunan İmamoğlu, “Bu yol, havalimanına ücretsiz bağlantı yolu. Çalışmaları hızlandıracağız. Yaza bitirilmesi lazım” diyerek çalışma arkadaşlarına bağlantı yolunun bitirilmesi için talimat verdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 234704
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’yi sarsan uçak kazasında yaralanan vatandaşları, tedavi edildikleri Pendik ve Kartal’daki hastanelerde ziyaret etti. Durumu iyi olan yaralılarla sohbet eden İmamoğlu, kazazedelere ve yakınlarına “Geçmiş olsun” dileklerini iletti...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, akşam saatlerinde meydana gelen uçak kazasının ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kurulan kriz masasında İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ile bir araya geldi.
Olayla ilgili bilgileri alan ve koordinasyon toplantısına katılan İmamoğlu, daha sonra sırasıyla Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma ile Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’ne ziyaretlerde bulundu.
Hastane yetkililerden tedavileri devam eden vatandaşlarla ilgili bilgi alan İmamoğlu, durumları iyi olan yaralılar ve yakınlarıyla görüştü. “Geçmiş olsun” dileklerini ileten İmamoğlu, yaralılarla sohbet ederek moral vermeye çalıştı. “Kadere inanırım” diyen bir kazazede, cep telefonundan babasının İmamoğlu ile birlikte çekilmiş fotoğrafını İBB Başkanı’na gösterdi.
İmamoğlu, olayda yaralanan turistlerle de bir süre görüştü ve sorunlarını dinledi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 696238
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda İzmir uçağı pistten çıktı. Ulaştırma Bakanı Turhan, 171 yolcu ve 6 mürettebatın yer aldığı uçakta can kaybının olmadığını, kazanın uçağın sert inişi sonucu meydana geldiğini bildirdi. İstanbul Valiliği, kazada yaralanan 52 kişinin çevre hastanelere sevk edildiğini duyurdu.
Boeing 737-86J tipindeki uçak 16.40'ta İzmir Adnan Menderes Havalimanı'ndan kalkarak İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na 17.45'te varmak üzere yola çıktı. Saat 18.19'da inişini yapan uçak, bu sırada kaza geçirdi. Olay yerine itfaiye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi...
PİLOTLAR AĞIR YARALI...
Bazı yolcular uçaktan indirilerek tahliye edildi. Uçağın kokpitinde olduğu belirlenen pilotların ağır yaralı olarak uçaktan çıkarıldığı öğrenildi.
OLAY YERİNE GİDEN POLİSLER KAZA YAPTI...
Uçağın pistten çıkması sonrasında bölgeye giden 5 özel harekat polisi, geçirdikleri trafik kazasında yaralandı. Havalimanı yakınlarında meydana gelen kazada yaralanan polisler, ambulansla çevredeki hastanelere kaldırıldı.
UÇAKLAR İSTANBUL HAVALİMANI'NA YÖNLENDİRİLDİ...
Kaza nedeniyle tüm uçuşlara kapatılan Sabiha Gökçen Havalimanı'na inmesi gereken uçakların İstanbul Havalimanı'na yönlendirildiği öğrenildi.
ULAŞTIRMA BAKANI TURHAN'DAN AÇIKLAMA...
Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan, "Şu anda bize ulaşan bilgilere göre can kaybı yok. Yaralıların şu anda bazıları kendi imkanlarıyla uçaktan ayrıldı. Bazılarını da acil servis birimlerimiz ve ekiplerimiz uçağın içerisinden çıkarmaya çalışıyorlar yolcuları. Yaralıların tahliyesi devam ediyor. 177 yolcu bunun 2'si çocuk. 6 da mürettebat vardı uçakta. Aldığımız bilgilere göre sert iniş sonucu pist başından çıkarak araziye sürüklendi. Uçakta kırım oluştu. Yolcuların önemli bir kısmı kendi imkanlarıyla uçağı terk etti.
Bize gelen bilgiye göre kaza sert bir iniş yapıldığı ve hızını kesemeyip pist başından araziye çıkması sonucu oluştu. Pilotlarla bir irtibat hala kurulamadı. Oradaki arkadaşlarımızla görüşüp anbean bilgi alıyoruz. 32'ye yakın ambulans olay yerine gitti. Bunlarla yaralılar hastanelere sevk ediliyor" açıklamasında bulundu.
"UÇAK 30 METRE YÜKSEKLİKTEN YOLA DÜŞTÜ"...
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, "Olay yerine ekipler sevk edilmiş, yolcuların güvenli şekilde tahliye çalışmaları başlatılmıştır. Pistten çıkan uçakta bulunan 171 yolcu ve 6 mürettebattan yaralı durumdaki 52 kişi, çevredeki hastanelere sevk edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Yerlikaya, yaptığı basın açıklamasında ise, "Uçak piste tutanamayıp 50-60 metre sürükleniyor ve 30 metrelik yükseklikten düşüyor. 175 yolcu 2 bebek, 6 mürettebatımız var. Civardaki hastanelere 120 yaralı taşıdık. İçeride arkadaşlarımız yaralıalrı kurtarma çalışması yapıyor" dedi.
TELSİZ KONUŞMALARI ORTAYA ÇIKTI...
Ekiplerin kazaya müdahalesi sürerken telsiz konuşmaları ortaya çıktı. Konuşmalarda, "İnişinin müteakiben pist başından mevcut rampaya doğru aşağıya indik şuan göremiyorum. Şuan göremiyorsunuz hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Anlaşıldı bütün ekipler 2-4'teki çukurun oraya bütün ekipler oraya. Bütün ekipler oraya doğru gidiyoruz. Ambulanslarda gidiyor. Yangın patlama takip edebiliyor musunuz? Yangın patlama takip edebiliyor musunuz? Şu anda alev görülmüyor ama uçak parçalanmış, bütün ekipler müdahale etsin" diyalogları yer aldı.
PEGASUS: CAN KAYBI BULUNMUYOR...
Pegasus'tan Sabiha Gökçen'de uçağın pistten çıkmasına ilişkin, "An itibarıyla, can kaybı bulunmuyor, yaralı yolcularımız hastanelere sevk ediliyor. Gelişmelerle ilgili bilgi verilmeye devam edilecektir" açıklamasında bulundu.
"PİLOT HATASI YOK"...
Pilotlar Derneği Başkanı Necmi Ekici, pistte biriken suyu temizleyecek zaman olmadığı için kazanın gerçekleşmiş olabilir tahmininde bulundu.
Necmi Ekici, "Uçağın üçe bölünmüş olmasında sorun yok. Uçaklar, bu şekilde tasarlanıyor. Önemli bir yaralı ve can kaybının olmamasının sebebi üçe bölünmesi" dedi. Ekici ayrıca, pilotaj hatasının da olmadığını düşündüğünü ifade etti.
THY SEFERLERİ İPTAL...
Türk Hava Yolları Basın Müşaviri Yahya Üstün sosyal medyada yağtığı açıklamada, THY'nin Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yapılacak olan 5 Şubat 2020 tarihli uçuşlarının ertelendiğini bildirdi.
Üstün şu ifadeleri kullandı;
"Uçuş trafiğinin durdurulması nedeniyle 5 Şubat tarihli Sabiha Gökçen Havalimanı kalkışlı ve varışlı tüm seferlerimiz iptal edilmiştir. Misafirlerimiz uçuşları ile ilgili durumu web sitemiz ya da çağrı merkezimiz aracılığıyla öğrenebilirler."
KULE UYARMIŞ: KUVVETLİ RÜZGAR VAR, SİZDEN ÖNCEKİ TRAFİĞİ PAS GEÇTİ...
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda İzmir-İstanbul seferini yapan ve iniş sırasında pistten çıkması sonucu gerçekleşen kazada 3’e ayrılan uçaktaki pilot ile kule arasındaki telsiz konuşması ortaya çıktı. Konuşmada kule görevlisinin pistten çıkan uçağın pilotuna “Sizden önce inen trafiğimiz kuvvetli kuyruk rüzgârı (tail-wind) rapor etti” uyarısı dikkat çekti.
Uçak inmeden önce kule görevlisinin başka bir uçağın pilotuna da yaptığı anons dikkat çekti. Kule görevlisinin, “10 dakikalık operasyonu keseceğiz çünkü yaklaşmadaki rüzgarla yer rüzgarı arasında bir takım tutarsızlıklar var” anonsu yaptı.
Kule: Pist değişecek muhtemel 2,4 pist olacak dinlemede kalın şu an için 10 dakikalık operasyonu keseceğiz. Çünkü yaklaşmadaki rüzgarla yer rüzgarı arasında bir takım tutarsızlıklar var. Pas geçen trafiklerimiz fazla malumat dinlemede kalın arayacağım.
Kule pistten çıkan uçağın pilotuna: 87R merhabalar, sizden önce inen trafiğimiz kuvvetli kuyruk rüzgârı (tail-wind) rapor etti.
Kule: Sizden önceki trafik pas geçti.
RADAR GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI...
Uçağın seferine ilişkin radar ekran görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, 17.23'te İzmir'den havalanan uçağın 56 dakikalık uçuş süresinin ardından saat 18.19'da Sabiha Gökçen Havalimanı'na teker koyduğu görülüyor.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 661598
Van'ın Bahçesaray ilçesinde çığ altındaki 2 kişiyi arayan ekiplerin üzerine çığ düştü. AFAD son yaptığı açıklamada Van da Çığ felaketi,41 ölü.Bunların 11'i Asker, 9'u Güvenlik görevlisi korucu,2'si itfaiye eri ve 53 yaralı..
TÜRKİYE FELAKETİ YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR...
Malatya ve Elazığ depreminin acısı taze iken,İdlib de 8 şehit Ülkemizi karalara bağladı.Ve bugün Van da ki çığ,41 canımız aldı .Bunların 11 i asker.Akşam üstü ise ; Sabihagökçen havalimanında bir uçak üçe bölündü, 3 ölü çok sayıda yaralı var...
Van-Bahçesaray kara yolunun 33’üncü kilometresinde dün çığ altında kalan iki kişiyi arama çalışmaları devam ederken, bugün saat 12.15’te aynı bölgede ikinci bir çığ felaketi yaşandı.
Bölgede kurtarma çalışması yürüten AFAD, UMKE, JAK, Van Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin yanı sıra köy korucuları ve vatandaşlarında aralarında olduğu kalabalık bir ekip çığ altında kaldı.
Kar altında kalanlardan bir kısmı kendi imkânları ile kurtulurken, bölgede bulunan ve çığdan etkilenmeyen ekipler bu kez ikinci facianın kurbanları için kurtarma çalışmalarına girişti.
Ekipler zamanla yarışırken bölgeden kötü haberler de gelmeye devam ediyor. İçişleri Bakanı Soylu, sekizi jandarma, üçü güvenlik korucusu toplam 11 kişinin şehit olduğunu ifade etti.
Bu açıklamanın hemen ardından kahreden haberi Van Valisi Mehmet Emin Bilmez duyurdu. DHA’nın haberine göre; Van Bilmez, çığda sekiz jandarma, üç güvenlik korucusu, bir itfaiye eri ile dokuz sivil vatandaşın yaşamını yitirdiğini söyledi.
VALİ BİLMEZ: 21 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Van- Bahçesaray karayolunda arama kurtarma ekiplerinin üzerine düşen çığda 8 jandarma, 3 güvenlik korucusu, 1 itfaiye eri ile 9 sivil vatandaşın yaşamını yitirdiğini söyledi. Vali Bilmez, bölgedeki arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.
Vali Bilmez daha sonra can kaybının 26'ya yükseldiğini açıkladı.
İHA haber ajansı ise abonelerine geçtiği son dakika haberinde ölü sayısının 28'e yükseldiğini açıkladı.
Hayatını kaybedenlerin sayısının 38'e yükseldiğini duyuran AFAD ise, saat 16.10'da şu açıklamayı kamuoyuyla paylaştı: "Van'ın Bahçesaray ve Çatak arasındaki bölgeye düşen ikinci çığda aralarında şehit olan güvenlik görevlilerimizin de bulunduğu toplam 38 kişi hayatını kaybetti, 53 kişi ise yaralandı"
Van Bahçesaray’da dün 17.00 sıralarında yaşanan çığ faciasında bir minibüs karlar altında kalmıştı. Beyaz felaket sonucu beş kişi hayatını kaybetmişti. Türkiye’yi kahreden bugünkü facia, kar altında olduğu düşünülen iki kişiyi arama çalışmaları sırasında yaşandı.
DAKİKA DAKİKA YAŞANANLAR
İçişleri Bakanlığı, Van- Bahçesaray karayolunda çığ altında kalan 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sırasında tekrar çığ düştüğünü duyurdu. Açıklamada "Yaşanan bu çığ düşmesi olayında şu ana kadar 30 kişiye ulaşılmış olup, çığ altında olanlar için arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir" denildi.
Açıklamada Van- Bahçesaray karayolunun 33'üncü kilometresinde dün meydana gelen çığ düşmesi sonucu, 15 vatandaşın çığdan etkilendiği, vatandaşları kurtarmak için bölgeye ekiplerin sevk edildiği bildirildi. Bölgeye sevk edilen arama kurtarma ekiplerinin 8 kişiyi sağ, 5 kişiyi de ölü olarak çığ altından çıkardığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Kayıp olan 2 vatandaşımızı arama kurtarma çalışmalarına bölgedeki olumsuz hava koşulları nedeniyle saat 01.00 sılarında ara verilmiştir. Söz konusu arama kurtarma çalışmaları uzman personelin görüşü alınarak bugün saat 07.00 sıralarında tekrar başlamıştır. Devam eden arama kurtarma çalışmaları sırasında bölgede tekrar bir çığ düşme hadisesi yaşanmıştır. Yaşanan bu çığ düşmesi olayında şu ana kadar 30 kişiye ulaşılmış olup, çığ altında olanlar için arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir."
BAHÇESARAY BELEDİYE BAŞKANI: 8 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Bahçesaray Belediye Başkanı Meki Arvas da, "25 kişinin kurtarıldığı bilgisini aldık. Yoğun sis var. Çıkarılanların hayati tehlikesi yok. Bölgede 300 kişilik bir ekip çalışıyordu. 50'den fazla kişi çığ altında. 5 aracın operatörleri de çığ altında. 8 kişi hayatını kaybetti. 20 kişi de aranıyor" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN SOYLU'DAN BİLGİ ALDI
Öte yandan, İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, telefonla görüştüğü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan çığ ve arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilgi aldığı belirtildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Van'daki ikinci çığ vakasında ölü sayısının 11'e yükseldiğini açıkladı.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Soylu, şunları söyledi:
"Yeni bir çığ tehlikesi olabileceğini düşünerek arama kurtarma timlerimizi çektik ve iki vatandaşımızın aranması konusunda sabah yapacağımız konusunda ortak karar aldık. Sabah 07.00 itibariyle yeniden arama kurtarma çalışmaları katıldı. Arama kurtarma timlerimiz, gönüllü korucularımız; orada herhangi bir araçla arama kurtarma mümkün değil. Ve ardından arama başladı ama 12.00 - 12.15 arasında yine bir çığ geldi. Ve o esnada arama kurtarma yapan hem jandarma, hem UMKE, hem itfaiye hem de gönüllü koruculardan müteşekkil çığ ile karşı karşıya kaldık. Biz alana ancak telefonla ulaşabiliyoruz. Çünkü bu yer, iletişim açısından da çok zor. Ama ilk andan itibaren bir irtibat kurmaya çalıştık.
Şu ana kadar, 3’ü güvenlik korucusu, 3’ü uzman çavuş, biri astsubay, bir de vatandaşımız 8 vatandaşımız çığın altında kalarak şehit oldular. 10 ile 15 civarında bir vatandaşımıza ulaşılmaya çalışılıyor. Ama biz bu bilgileri oradaki arkadaşlarımız netleştirdikçe kamuoyumuzla paylaşacağız. Şunu söyleyebiliriz, özellikle çığın altında 10 ile 15 civarında vatandaşımızın olabildiğini değerlendiriyoruz. Yaklaşık 30-35 civarında vatandaşımızı, timlerimizi çıkardık. Onları da hastaneye sevk ettik. İlk olay olduktan bir veya iki dakika sonra sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşıp bilgileri not olarak ilettik. Zannediyorum konuşmadaydı, Cumhurbaşkanımız talimat verdi tüm ekiplerimizle arama kurtarma timlerimizin çalışmalara devam etmesi yönünde."
Çığ altında kalan AFAD Van İl Müdürü Osman Uçar kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
Bölgede üçüncü çığ uyarısı yapılırken, arama kurtarma faaliyetleri için AFAD ekipleri askeri uçakla Bahçesaray'a sevkedildi.
AFAD'dan 16.10'da yapılan son açıklamada ise Van'ın Bahçesaray ve Çatak ilçeleri arasında yaşanan ikinci çığ felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının 41'e, yaralı sayısının ise 53'e yükseldiği belirtildi.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 182641
Antalya’da toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak, otobüste unutulan ve içinde yaklaşık 107 bin liralık döviz bulunan çantayı sahibine teslim etti...
Antalya’da, emekli Avukat Yunus Gülbaş, toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak’ın kullandığı VF01 Varsak - Fakülte hattında içinde 18 bin dolar bulunan el çantasını unuttu. Otobüsten indikten bir süre sonra çantasını kaybettiğinin farkına varan Gülbaş, Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Çağrı Merkezi’ni arayarak durumu bildirdi. Bu sırada iki kadın yolcu otobüs içindeki çantayı bularak otobüs şoförü İbrahim Bardak’a teslim etti. Aynı anda çağrı merkezinden gelen ihbar üzerine otobüsünü durduran Bardak, çantayı açınca içinde döviz olduğunu gördü ve amirlerine bilgi verdi. Çantayı muhafaza eden şoför Bardak, daha sonra Varsak Altıayak Depolama Alanına geldi.
KISA SÜREDE ÇANTAMA KAVUŞTUM...
Çantasının güven içinde olduğunu öğrenen yolcu Yunus Gülbaş, Varsak Altıayak Depolama Alanında toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak’la buluşarak tutanak ile birlikte çantayı teslim aldı. Şehir merkezindeki işlerini tamamladıktan sonra evinde dönmek için VF01 Varsak - Fakülte hattına bindiğini söyleyen Yunus Gülbaş, “Kepez Park durağında otobüsten indim ve arkadaşlarımla görüşmek için bir kafeye gittim. Eve dönerken çantamın olmadığını fark ettim. Sonra Büyükşehir Belediyesi’ni arayarak durumu ilettim. Onlar da sağ olsun hemen harekete geçti. Kısa süre içerisinde çantanın, içindeki paralarla birlikte otobüste olduğunu bildirdiler. Çantamın içerisinde 18 bin dolar vardı, yaklaşık 100 bin TL’nin üzerinde” diye konuştu.
BULUNACAĞINI DÜŞÜNMÜYORDUM...
‘Çantayı kaybettikten sonra yeniden bulabileceğime dair hiç ümidim yoktu’ diye konuşan yolcu Gülbaş, toplu ulaşım şoförü İbrahim Bardak’ı artık kardeşi olarak gördüğünü söyleyerek kendisine ve yardımcı olan Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına teşekkür etti.
HABER : Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 998516
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını açıkladı...
Buna göre;
--Antalya’nın nüfusu 2 milyon 511 bin 700,
--Alanya’nın nüfusu ise 327 bin 503 kişi olarak açıklandı.
Türkiye nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını açıkladı. Buna göre; Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2019 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 151 bin 115 kişi artarak 83 milyon 154 bin 997 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 41 milyon 721 bin 136 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 433 bin 861 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,2'sini erkekler, yüzde 49,8'ini ise kadınlar oluşturdu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 320 bin 146 kişi artarak 1 milyon 531 bin 180 kişi oldu. Bu nüfusun yüzde 50,8'ini erkekler, yüzde 49,2'sini kadınlar oluşturdu.
NÜFUS ARTIŞ HIZI, BİNDE 13,9 OLDU
Yıllık nüfus artış hızı 2018 yılında binde 14,7 iken, 2019 yılında binde 13,9 oldu.
Antalya’nın nüfusu 2 milyon 511 bin 700 kişi oldu.
İL VE İLÇE MERKEZLERİNDE YAŞAYANLARIN ORANI YÜZDE 92,8 OLDU
Türkiye'de 2018 yılında yüzde 92,3 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2019 yılında yüzde 92,8 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7,7'den yüzde 7,2'ye düştü.
ALANYA’NIN NÜFUSU 327 BİNLERİ GEÇTİ
İstanbul'un nüfusu, bir önceki yıla göre 451 bin 543 kişi artarak 15 milyon 519 bin 267 kişiye ulaştı. Türkiye nüfusunun yüzde 18,66'sının ikamet ettiği İstanbul'u, 5 milyon 639 bin 76 kişi ile Ankara, 4 milyon 367 bin 251 kişi ile İzmir, 3 milyon 56 bin 120 kişi ile Bursa ve 2 milyon 511 bin 700 kişi ile Antalya izledi.
Öte yandan Alanya’nın nüfusu 327 bin 503, Gazipaşa’nın nüfusu 50 bin 555, Gündoğmuş’un nüfusu 7 bin 737 kişi olarak açıklandı.
Alanya’nın nüfusu ise 327 bin 503 kişi oldu.
NÜFUSU EN AZ OLAN İL 84 BİN 660 KİŞİ İLE TUNCELİ OLDU
Tunceli, 84 bin 660 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Tunceli'yi, 84 bin 843 kişi ile Bayburt, 97 bin 319 kişi ile Ardahan, 142 bin 490 kişi ile Kilis ve 164 bin 521 kişi ile Gümüşhane takip etti.
NÜFUS PİRAMİDİNDEKİ YAPISAL DEĞİŞİM DEVAM ETTİ
Nüfus piramitleri, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında meydana gelen değişimi gösteren grafikler olarak tanımlandı ve Türkiye'nin 2007 ve 2019 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görüldü.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI 32,4'E YÜKSELDİ
Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşı olarak görülüyor. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biri olarak hesaplanıyor. Türkiye'de 2018 yılında 32 olan ortanca yaş, 2019 yılında 32,4'e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 31,4'ten 31,7'ye, kadınlarda ise 32,7'den 33,1'e yükseldiği görüldü.
ORTANCA YAŞI EN YÜKSEK OLAN İL SİNOP, EN DÜŞÜK OLAN İL ŞANLIURFA OLDU
Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop'un 40,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop'u 40,2 ile Balıkesir ve 39,9 ile Giresun izledi. Diğer yandan 20,1 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa'yı 20,9 ile Şırnak ve 21,8 ile Ağrı takip etti.
KADINLARDA VE ERKEKLERDE EN YÜKSEK ORTANCA YAŞA SAHİP İL SİNOP OLDU
Ortanca yaşın illere ve cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkeklerde 39,5 ile Sinop en yüksek ortanca yaşa sahip olan il olurken, 19,7 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip olan il oldu. Kadınlarda 42,1 ile Sinop yine en yüksek ortanca yaş değerine sahip olan il olurken, Şırnak 20,5 ile en düşük ortanca yaş değerine sahip olan il oldu.
ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN ORANI YÜZDE 67,8 OLDU
Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2019 yılında yüzde 67,8'e yükseldi. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4'ten yüzde 23,1'e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1'den yüzde 9,1'e yükseldi.
TOPLAM YAŞ BAĞIMLILIK ORANI ARTTI
Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2018 yılında yüzde 47,4 iken 2019 yılında yüzde 47,5'e yükseldi. Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 34,5'ten, yüzde 34,1'e gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 12,9'dan yüzde 13,4'e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye'de 2019 yılında, çalışma çağındaki 100 kişi, 34,1 çocuğa ve 13,4 yaşlıya baktı.
TÜRKİYE'DE KİLOMETREKAREYE 108 KİŞİ DÜŞERKEN İSTANBUL'DA 2 BİN 987 KİŞİ DÜŞTÜ
Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan ‘bir kilometrekareye düşen kişi sayısı’, Türkiye genelinde 2018 yılına göre 1 kişi artarak 108 kişiye yükseldi. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 987 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan il oldu. İstanbul'dan sonra 541 kişi ile Kocaeli ve 364 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu. Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli'yi 20 kişi ile Ardahan ve Erzincan illeri izledi. Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya'nın nüfus yoğunluğu 57, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova'nın nüfus yoğunluğu ise 320 olarak gerçekleşti.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 170726
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli, İSMEK bölge sorumlusu bazı kadın görevlilerine hakaret ettiği yönündeki haberler üzerine, İBB Başkanlığına başvurarak, kendisi hakkında inceleme talebinde bulundu. Şişli’nin başvurusunu hemen işleme koyan İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ‘olur’ yazısı yollayarak, gerekli incelemenin bir an önce yapılmasını, gerekirse soruşturma açılıp sonucun bildirilmesini talep etti...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli, İSMEK bölge sorumlusu personele, hakaret ettiği yönündeki haber ve iddialar üzerine, akşam saatlerinde İBB Başkanlık makamına dilekçe vererek, kendisi hakkında inceleme başlatılmasını talep etti. İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut da dilekçeyi hemen işleme koydu. Erkut, İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na, gönderdiği ‘olur’ yazısında, gerekirse soruşturmaya dönüştürülebilecek incelemenin tamamlanıp, sonucun bildirilmesini talep etti.
TÜM İDDİALAR İNCELENSİN...
Yeşim Meltem Şişli, İBB Başkanlık makamına yaptığı başvuru dilekçesinde şunları dedi:
“ 31 Ocak 2020 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’nde, sonrasında bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada yayını yapılan; şahsım ve kurumsal görevimi hedef alan, 19 Ağustos 2019 tarihinde İSMEK’deki kadın bölge sorumluları ile yapılan bir toplantıda, çalışanlara yönelik, hakaretlerde bulunduğum; onların inançlarına yönelik aşağılayıcı ifadeler kullandığım; ayrıca sosyal durumları, yaşam tarzları ve medeni halleri üzerinden aşağılayıcı ve alaycı tavırlarda bulunduğum; çalışanlara mobing uyguladığım şeklinde iddialar yer almıştır.
Şahsım yanında; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal kimliğini de hedef alan, yukarıda açıklamaktan dahi üzüntü duyduğum iddialara ilişkin olarak, hesap verme sorumluluğumun hukuk önündeki tüm haklarımın korunması ve gerekli hukuki adımların atılmasına yönelik olarak, tüm iddialar bakamından, gerçeklerin tüm yönleriyle açığa çıkarılabilmesi, masumiyetimin tespit ve tescili için inceleme yapılması talebinde bulunuyorum.”
HEMEN İŞLEME KONULDU...
Şişli’nin dilekçesi, İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut imzası ile aynı saatlerde İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na yollandı.
Erkut’un ‘olur’ yazısında şöyle dendi:
“İBB Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Yeşim Meltem Şişli’nin dilekçesinde, bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada, kendisi ve yürütmekte olduğu görev ve makama yönelik ileri sürülen iddia ve isnatlara ilişkin olarak; konunun tüm yönleriyle incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması, hukuki haklarının kullanımına ilişkin olarak inceleme talebinde bulunulmuştur.
Konunun incelenmesi ve gerekiyorsa soruşturulması için müfettiş görevlendirilmesini ve düzenlenecek raporun başkanlık makamına sunulmasını rica ederim.”
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 674943
Milli Savunma Bakanlığı: "İdlib'de rejim unsurları tarafından yapılan yoğun topçu atışı neticesinde şehit olanların sayısı 8'e yükseldi."açıklaması yaptı.
--Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın "Askerlerimizin kanı yerde kalmayacak, failler hesap verecektir." dedi.
--İletişim Başkanı Fahrettin Altun da "Devletimiz kalleş saldırının hesabını soracaktır" açıklamasını yaptı.
TAYYİP ERDOĞAN BİLDİRDİ: "Şehit sayısı 8’e çıktı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'ya gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodemir Zelenskiy ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, Suriye'deki saldırıda şehit sayısının 8'e yükseldiğini belirtti. Erdoğan ayrıca Rusya'nın görmezden geldiği rejim saldırıları nedeniyle 1 milyon sivilin Türkiye sınırına doğru yürüdüğünü açıkladı.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 503528
Suriye'nin İdlib kentinde rejim güçlerinin saldırısı sonucu 5 Mehmetcik şehit oldu. MSB açıklamasında, saldırıda bir de sivil personelin hayatını kaybettiği belirtildi...
Türkiye-Rusya-İran arasında Astana görüşmeleri sonucu 2017’de çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’de Türkiye’ye ait 12 gözlem noktası bulunuyor.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), sabah saatlerinde rejim tarafından bölgeye takviye olarak gönderilen TSK unsurlarına yönelik yapılan yoğun topçu atışı sonucu dört Mehmetçiğin şehit düştüğünü, dokuz askerimizin ise yaralandığını duyurmuştu.
MSB’den az önce yapılan açıklamada ise, şehit sayısının altıya yükseldiği belirtildi. Hayatını kaybedenlerden beşinin asker, birinin ise sivil personel olduğu aktarıldı.
Milli Savunma Bakanlığı, meşru müdafaa kapsamında Suriye hedeflerin ateş altına alınmaya devam ettiğini de belirtti.
MSB açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
-- Şehit ve yaralı silah arkadaşlarımızın kanı yerde bırakılmayacak, bu menfur saldırıyı yapanlardan hesap sorulacak ve benzeri saldırılara karşı meşru müdafaa hakkımız en sert şekilde kullanılacaktır.
-- Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 247297
Adana Ceyhan'da mola vermek için seyahat ettiği otomobilden indikten sonra parçalanmış cesedi bulunan genç kadının üzerinden birden çok aracın geçtiği ortaya çıktı.
Adana-Osmaniye karayolunda yerde parçalanmış ceset gören vatandaşlar, durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri yerde parçalara ayrılmış kadın cesedi buldu. Yapılan araştırmalarda, kadının üzerinden çıkan kimlikte cesedin Mehtap Ateş (32) ait olduğunu belirlendi.
MOLA YERİNDE BİR ANDA KAYBOLDU...
Konya'dan Ceyhan'a gelen Mehtap Ateş, gezmek için arkadaşları Murat A. ve Doğan T. ile birlikte otomobille Adana'ya gitmek için yola çıktı.
Otomobil ile il merkezine doğru giderken, iddiaya göre Ateş, mola vermek istediğini söyleyip, arkadaşından otomobili durdurmasını istedi. Araçtan inip uzaklaşan Ateş geri dönmedi.
YOLDA CESEDİNİ BULDULAR...
Otomobilde bekleyen Murat A., arkadaşı dönmeyince inip aramaya başladı. Murat A., Çakaldere mevkiinde yolda ceset parçaları olduğunu fark etti. Kıyafetinden, cesedin arkadaşı Ateş'e ait olduğunu anlayan Murat A., durumu polise bildirdi. Olay yerine sevk edilen polis ekibi, genç kadının kimliği ve üzerine kan bulaşmış fotoğrafını buldu.
Genç kadının kazaya kurban gittiği üzerinde duran polis, olay yerinde incelemelerde bulundu.
İncelemenin ardından Mehtap Ateş'in parçalanmış cesedi, otopsi için Adli Tıp Kurumu'nun morguna kaldırıldı.
ÜZERİNDEN ÇOK FAZLA ARAÇ GEÇMİŞ...
Mehtap Ateş'in üzerinden birden çok aracın geçtiği ortaya çıktı. Üzerinden çok fazla araç geçtiği için cesedi parçalanan Mehtap Ateş'in cinayete kurban gitme ihtimali de değerlendirilirken, gözaltına alınan Murat A. ve Doğan T. ifadelerinde olayın nasıl olduğunu görmediklerini ileri sürdü.
"AŞIRI ALKOLLÜYDÜ"...
Murat A., Konya'dan gelen genç kadın ile Ceyhan'da buluştuktan sonra gezmek için Adana'ya gitmek üzere yola çıktıklarını, bu sırada genç kadının alkol aldığını öne sürerek, "Aşırı alkollüydü, yolda tuvaletini yapmak için otomobilden indi. Dönmeyince arkadaşımla uzun süre aradık. Yolda ceset parçalarını görünce olayı fark edip polise bilgi verdik" dedi.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
KAYNAK: DHA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 673051
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yıl 24’ncüsü düzenlenen EMITT Fuarı’na katıldı. Fuarda İmamoğlu’na ilgi yoğun oldu. Sürmene standında horona duran, Balıkesir Edremit standında vatandaşlara zeytin fidanı dağıtan İmamoğlu, Filistin standında kardeşlik mesajı verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabah saatlerinde 11 büyükşehir belediyesi yetkilileriyle “Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması Çalıştayı”nda bir araya geldi. Açılış konuşmasını yapıp, gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, buradan TÜYAP’a geçti ve bu yıl 24’ncüsü düzenlenen Turizm ve Seyahat Fuarı’na (EMITT) katıldı.
İmamoğlu’na, fuarın düzenlendiği TÜYAP’ı sınırlarında barındıran Büyükçekmece İlçesi’nin Belediye Başkanı Hasan Akgün de eşlik etti. Fuara katılım gösteren stantları dolaşan İmamoğlu, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
“BİZ, HER ZAMAN KARDEŞİZ”...
Hemen her stant, İmamoğlu’nu misafir etmek için birbirleriyle yarıştı. Fuarı ziyaret eden vatandaşlar da İmamoğlu ile fotoğraf çektirmek için büyük uğraş verdi.
İmamoğlu’nun fuar alanında gerçekleştirdiği gezi, yoğun ilgi nedeniyle zaman zaman izdihama dönüştü. Sürmene standında horona duran İmamoğlu, Balıkesir Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan ile birlikte de vatandaşlara zeytin fidanı dağıttı.
Filistin standına uğrayan İmamoğlu’na Filistin bayraklı atkı hediye edildi. Stanttaki görevlilerle sohbet edip fotoğraf çektiren İmamoğlu, “We are brothers everytime” (Biz, her zaman kardeşiz) dedi. İmamoğlu, fuardan başladığı gibi, yoğun ilgi altında ayrıldı.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 504128
Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Türk Bayrağı’na çirkin saldırıda bulunan ırkçı Yunan Milletvekili Loannis Lagos’a bir tepki de Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Başkan Muhittin Böcek’in talimatıyla Antalya’daki tüm toplu ulaşım araçlarına Türk Bayrağı asıldı...
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda sırasında Türk Bayrağını yırtan ırkçı Yunan milletvekili Loannis Lagos’a tepkisini Antalya’da toplu ulaşım araçlarına Türk Bayrağı asarak gösterdi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in talimatıyla, 800 halk otobüsü ile ANTRAY ve nostalji tramvayları Türk bayrakları ile sefere çıktı. Toplu ulaşım araçlarının bayrakla donatması vatandaşlar tarafından beğeniyle karşılandı. Başkan Muhittin Böcek, “Rengini şehitlerimizin kanından alan şanlı bayrağımızı yırtmak kimsenin haddi değildir. Yunan milletvekilini şiddetle kınıyor, şanlı bayrağımızla sonsuza kadar gurur duyacağımızı bir kez daha haykırıyorum” dedi.
BAYRAK CANIMIZ KANIMIZ...
Antalyalılar yapılan saldırıya tepki göstererek, toplu ulaşım araçlarının Türk Bayraklarıyla donatılmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Otobüs durağında araç bekleyen Mehmet Çilingir adlı vatandaş, “Yapılan saldırıya en sert şekilde kınıyoruz. Bayrak milli bir değerdir. Hangi ülkeye ait olursa olsun böyle bir şey yapılmaması gerekir. Antalya’da toplu ulaşım araçlarının Türk Bayrağı’yla sefer yapması gurur verici. Bizler de aynı şekilde işyerlerimizi bayraklarla donattık” diye konuştu.
Ulaşım esnafı Kenan Erdoğan da, “Bu dünyada bizim bayrağımıza dil uzatmak kimsenin haddi değil. Bayrağımızı otobüsümüze astık. Hatta otobüsü bayrakla kaplamayı düşünüyorum” dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 586060
Antalya Havalimanı’nın kapasite arttırması ile ilgili gerçekleşecek ihalenin sürpriz iptali sonrası, CHP’li Milletvekili Rafet Zeybek T.B.M.M.’nde soru önergesi verdi...
31 Ocak tarihinde yapılacağı “BÜYÜK BİR MÜJDE” başlığı ile kamuoyu ile paylaşılan Antalya Havalimanı kapasite arttırımı konulu ihale ,Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından iptal edildi.
CHP MİLLETVEKİLİ RAFET ZEYBEK ÖNERGE VERDİ...
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek; TBMM’de Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a cevaplaması ve iptal kararının arkasında ki düşünceye yönelik, “İhaleye İstanbul Havalimanı işletmesini alan firmanın katılamayacağı ve bu sebeple baskı yaptığı iddiası doğru mudur” başlıklı soru önergesi verdi.
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek
İŞTE ,CHP'Lİ VEKİLİN KAMUOYU MENFAATİNE SORDUĞU SORULARI...
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek ihaleye girmesi planlanan fakat gerekli şartla sahip olmadığı öne sürülen İstanbul Grand Airport'un ve ortakları Cengiz, Limak, Mapa ve Kalyon’un ihaleye başka bir şirketle girebileceği iddiasını gündeme getirdi.
Zeybek’in verdiği soru önergesinde ;
1--İhaleye İstanbul Havalimanı işletmesini alan firmanın katılamayacağı ve bu sebeple baskı yaptığı iddiası doğru mudur?
2--Şartların yeniden düzenlenip tekrar ihale açılacağı, ihaleye katılım sağlayamayan iktidara yakın firmaya ihalenin başka bir şirket üzerinden verileceği iddiası doğru mudur? soruları yer aldı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 248639
Türkiye 24 Ocak'ta güçlü bir deprem yaşadı. Elazığ ve Malatya'da hissedilen depremde ,41 vatandaş hayatını kaybetti. Merkez üssü Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde 45 kişinin enkaz altından kurtarıldı, binlerce bina yıkıldı ve yüzlerce insan yaralandı. Zor günler yaşadığımız şu dönemde, sosyal medyada yayılan arama kurtarma köpeklerinin görüntüleri, onlara ne kadar şey borçlu olduğumuzu gösterdi...
Katledilseler, yakılsalar, terk edilseler bile en kötü anımızda yanımızda can dostlarımız köpekler var. Enkaz bölgesinde yapılan arama kurtarma çalışmalarında yaralılara ulaşılmasını sağlayan, kahraman köpekler vardı.
Son olarak İHH'nın 2 yaşındaki arama kurtarma köpeği Altar, enkaz altından 5 kişinin kurtarılmasını sağladı.
Köpeklerin depremle aralarında bir bağ olduğu ve depremi hissedebildikleri rivayet ediliyor.
--Peki köpek besleyen insanlar, depremde daha mı şanslı olur?
--Her köpek arama kurtarma köpeği olabilir mi?
KÖPEK EĞİTMENİ UZMANLAR AÇIKLIYOR...
"Köpekler de bizler gibi depremi hissedebilir. Örneğin koltukta uyumakta olan bir köpeğin, siz koltuğa oturduğunuzda oluşan sarsıntıyı hissetmesi gibi Fay hattında iki yer levhasının birbirine sürtünmesi ile deprem oluşurken çoğunlukla (bu sürtünmeden dolayı) bir ses dalgası da oluşur. Köpeklerin kulakları insanlara göre çok daha iyi duyar. İnsanlar ortalama 90 metre uzağa kadar sesleri duyabilirken köpeklerde bu mesafe 4 kat fazladır. Ayrıca insanların duyduğundan daha geniş frekans aralığındaki sesleri duyabilirler" diyorlar.
Köpekler de diğer canlılar gibi depremden olumsuz etkilenirler. Genel kanı, köpeklerin deprem öncesinde havlama, huzursuz hareketler sergileme ve uluma gibi davranışlar sergilediği yönünde. Uzmanlar, bu durumu genel olarak 'köpeklerin yer altındaki sismik hareketleri algılaması ve insanların duyamadığı ses dalgalarını duyabilmesi' şeklinde yorumluyorlar.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 564515
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin 23.10.2019 Tarihinde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sormuş olduğu Antalya-Alanya Yeniköy Barajı ile ilgili soru önergesine Bakanlığın verdiği cevabı hayal kırıklığı oldu...
BAKANLIĞIN CEVABI HAYAL KIRIKLIĞI...
Bakanlıktan gelen açıklamada, "Yeniköy Baraj inşaatında memba batardosu, dolus avak imalatları, derivasyon tüneli kazı, destekleme ve betonarme imalatları ile giriş ve çıkış portal yapıları ile gövde dolgusunda yüzde16 mertebesine gelindiği, 14.10.2015 tarihinde temel atması gerçekleştirilen barajda yüklenici firmanın sözleşme feshi talebi bulunduğu belirtildi. Bakanlık yazısında ‘ yüklenici firma tasfiye talebinde bulunmuş, tasfiye talebi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafınca “Olumsuz” olarak değerlendirilmiştir. Tasfiye talebinin olumsuz sonuçlanması sonucunda yüklenici firma tasfiye talebinin tekrar değerlendirilmesi için hukuki yola başvurmuştur. Baraj yapımı işinde her aşama takip edilmekte olup, çevredeki vatandaşların mağduriyetlerinin oluşmaması için azami çaba sarf edilmektedir. Bu noktada vatandaşlardan arazilerinde çukur açıldığına dair kurumumuza yapılan herhangi bir şikayet başvurusu bulunmamaktadır. İlaveten çalışanların her hakkediş döneminde varsa alacakları hakkedişlerden kesinti yapılmak suretiyle kendilerine ödenmiştir” ifadeleri kullanıldı.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 150834
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Antalya’da okul yaptırıp, okul yapımı için arsa bağışında buluşan hayırseverlerle bir araya geldi. Programa hayırsever işadamı Hüseyin Girenes başta olmak üzere Alanya’dan da isimler katıldı...
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kent merkezindeki bir otelde Antalya Valiliği tarafından düzenlenen “Antalya Hayırseverler Buluşmasına” katıldı. Buradaki hayırsever ve vatandaşları selamlayan Bakan Selçuk, 93 yaşındaki Ayşe Boztepe’nin elini öptü, yanına eğilip sohbet etti. “Size ziyarete geldik, size hürmet edeceğiz, bizim vazifemiz bu” diyen Selçuk’a, Boztepe, “Oğlum senin görevin ne?” sorusunu sordu. Selçuk ise “Bana Milli Eğitim Bakanı diyorlar" cevabına Boztepe, "Öyle mi, kusura bakmayın tanıyamadım” dedi.
78 HAYIRSEVERE PLAKET VERİLDİ...
Programda aralarında Alanyalı hayırseverlerin de olduğu 78 hayırsevere plaket verilirken Bakan Selçuk, tüm katılımcılarla fotoğraf çektirdi.
Alanya’dan plaket alan isimler arasında Hüseyin Girenes Fen Lisesi hayırseveri, işadamı Hüseyin Girenes de vardı. Bakan Selçuk’a Vali Münir Karaloğlu’nun yanı sıra AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, AK Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş da eşlik etti.
Antalya Hayırseverler Buluşmasına katılanlardan biri de Alanya'nın sevilen iş adamı,son Gökbel güreş ağası;turizmci ve medya patronu, Alanya'ya Sema Eray Erdem Ortaokulu'nu kazandıran Eray Erdem'di.
Ayrıca ilçeye okul katkısı veren Enver Özmüftüoğlu gibi birçok hayırseverler de buluşmada yerini aldı.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1008888
İBB, geliştirilen karar destek modeli ile 39 ilçenin Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’nı belirledi. Seçilen noktalar, deprem sürecinde vatandaşların ihtiyaçlarını yanıtlayacak en uygun kriterleri taşıyan alanlardan oluşuyor...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), olası İstanbul depremine hazırlığı öncelik sırasının başına koyarak kapsamlı çalışmalarını devam ettiriyor. İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, bu kapsamda sürdürdüğü çalışmalarda 39 ilçenin Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’nı belirledi. Alanların seçiminde Karar Destek Modeli uygulandı. Uygulanan modelde, toplanma alanı seçim kriterleri saptandı, puanlama yöntemi uygulandı ve AFAD, AKOM, Kıyı Emniyet Müdürlüğü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile ilgili birçok kurumun içinde yer aldığı bilimsel altlıklara dayalı olacak şekilde bir model ortaya konuldu.Model; mülkiyet, büyüklük(ölçek), ulaşım ve erişilebilirlik, konum ve çevresel ilişkiler, kullanılabilirlik ve çok fonksiyonluluk, altyapı ve doğal yapı gibi kriterlerden oluştu. Modelde, belirlenen kriterler üzerinden puanlama yapılarak Toplanma Alanları ve Geçici Barınma Alanları tespit edildi. Belirlenen alanlara http://sehirharitasi.ibb.gov.tr adresinden ulaşılabilir. Haritada, Toplanma Alanları yeşil, Kapalı Geçici Barınma Alanları mavi ve Açık Geçici Barınma Alanları turuncu renkle işaretlendi.
TOPLANMA ALANLARI...
İBB, en son Elazığ Sivrice’de meydana gelen afetle yeniden yüzleştiğimiz Türkiye’nin deprem gerçeğini gündeminden çıkarmıyor. Yıllardır tartışmalara konu edilen Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’yla ilgili İBB, konunun paydaşlarıyla bir araya gelerek model geliştirdi ve noktaları belirledi. Modelin belirlenmesinde bilimsel metotlar izlendi. Toplanma Alanları seçim kriterleri bilimsel bir tabanda incelenerek, Karar Destek Modelinde uygulandı. Modelde, ağırlıklandırmalar, çapraz sorgularla değerlendirildi, ayrıca puanlama yapıldı ve modele girdi olarak kullanıldı. Seçim kriterlerinin değerlendirme başlıkları tabloda şöyle belirtildi:
Ortaya çıkan bu modelle; afet anında binadan toplanma alanına, sonrasında toplanma alanından geçici barınma alanına erişimi sağlayacak olan tahliye koridorları ve tahliye güzergahları, yaya ve taşıt için ayırımları yapılarak belirlendi ve afet anındaki eylem planı oluşturuldu. Tespiti yapılan toplanma alanları; büyüklüklerine, fonksiyonlarına ve içerdiği hizmetlere göre şu şekilde ikiye ayrıldı:
GEÇİCİ BARINMA ALANLARI...
Toplanma alanlarından sonra tahliyenin sağlanacağı Geçici Barınma Alanları, yine karar destek modeli izlenerek belirlendi. Geçici Barınma Alanları’nın afet sonrası etkilenen insanların geçici süreli barınma ve akut şoku atlatmalarını sağlayacak alt yapıya sahip, insanların en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi sistemlerin kullanılabilir hazır halde olması gerekmektedir.Geçici Barınma Alanları’nın belirlenmesinde; mülkiyet, alansal büyüklük (ölçek); ulaşım, konum ve çevresel ilişkiler, kullanılabilirlik ve çok fonksiyonluluk, altyapı, doğal yapı ile iklim kriterleri göz önünde bulunduruldu.Ortaya çıkan bu modelle; tespiti yapılan geçici barınma alanları, büyüklükleri, fonksiyonları ve içerdiği hizmetlere göre şu şekilde dört kategoriye ayrıldı:
HABER:Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 371339
AFAD'dan yapılan açıklamada; Akdeniz'de Muğla - Marmaris açıklarında akşam saatlerin de 5.4 büyüklüğünde bir deprem olduğu bildirildi. Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 5.5 olarak açıkladı. Deprem Muğla ve Yunanistan'da hissedildi...
TÜRKİYE SALLANIYOR...
Elazığ ve Malatya depreminden sonra,Bugün Manisa da farklı ölçekler de 3 deprem meydana geldi.Ve bu akşam Marmaris açıklarında bir deprem daha meydana geldi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Akdeniz'de Yunanistan Dodecanese'nin 68,54 kilometre, Marmaris ilçesinin ise 142,11 kilometre açıklarında saat 18.38'de 5.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Deprem, yerin yaklaşık 25 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 5.5 olarak açıkladı.
MUĞLA VALİSİ'NDEN AÇIKLAMA...
Muğla Valisi Esengül Civelek, yaptığı açıklamada, an itibarıyla bölgede herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını bildirdi.
Marmaris Belediye Başkanvekili Aylin Yüksel ise depremi hissetmediklerini belirterek, "İlçemizde herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil. Marmaris’in çok açıklarında ve derinde olmuş." dedi.
"SARI FAYA DİKKAT"...
Prof. Dr. Naci Görür Akdeniz'de meydana gelen depremle ilgili sosyal medya hesabından şu ifadeleri kullandı:
"Arkadaşlar eğer şimdi Marmaris’te olan deprem Marmaris açıklarında ve denizde olduysa buradaki Girit-Kıbrıs dalma batma sistemi ile ilgili olmalıdır. Resimde sarı faya dikkat."
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 206205
Manisa Kırkağaç'da saat 17.00 civarında 4.1 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Manisa'da bugün saat 14.26'da da 4.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti. Deprem, İstanbul, İzmir, Bursa ve Balıkesir gibi çok sayıda kentte de hissedilmişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı canlı yayında; 'Herhangi bir hasar söz konusu değil. Deprem 4,8 büyüklüğünde, geçmiş olsun' açıklamasında bulunmuştu.
HABER:Ayten YILMAZ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 905356
Türkiye’de peş peşe meydana gelen depremlere dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, İstanbul’da beklenen 7 ve üzeri şiddetinde olacak depremin İtalya ve Avusturya’dan bile hissedileceğini söyledi...
İstanbul depremi olarak yanlış adlandırılan Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında beklenen 7 ve üzerinde şiddetinde olacak depremin İtalya ve Avusturya’dan da hissedileceğini belirtti.
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’in açıklaması şu şekilde:
Deprem denizin üzerinden değil, kabuktan gelecektir o etkileşim ve deprem dalgaları dolayısıyla Bursa da 7,6 şiddetindeki depremden bayağı ciddi bazlı etkilenecektir. Çünkü Bursa’daki yerleşim yerlerinin bazı zeminleri depremin etkisini büyütecektir.
Ova bölgesi tamamen bu şekildedir. İkincisi Kuzey Anadolu ortak fay hattı olarak adlandırdığımız İznik’ten başlayıp Gemlik, Orhangazi, Mudanya ve Karacabey’e doğru devam eden fay hattı üzerinde oluşabilecek bir deprem zaten yerleşim yerlerinin içinden geçiyor.
Bundan etkilenmeme şansımız yok. Buradan İstanbul çok etkilenmeyecek. Ama üçüncü bir fay hattımız daha var. Tam yerleşim yerlerinin içerisinden geçen, İnegöl’den başlayıp Kestel ve Gürsu’dan sonra Yıldırım’da üç kola ayrılmaktadır.
Osmangazi’den devam edip Nilüfer, Çalı, Mustafakemalpaşa’nın altından Uluabat Gölü’nden devam eden bir fay hattımız var. Bunları değerlendirdiğimiz zaman Bursa’yı üç ana kolun etkileyeceğini düşünüyoruz” dedi.
KAYNAK: TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 812722
Yaralar sarılıyor. Deprem bölgesine giden Antalya Büyükşehir Belediyesi ekipleri, yaraları sarıyor. İtfaiye ekipleri bina enkazlarında arama kurtarma faaliyeti yaparken, mobil aşevi de depremzedelere sıcak yemek ikramında bulunuyor...
Elazığ’da yaşanan 6.8 şiddetindeki depremin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi Muhittin Böcek’in talimatıyla deprem bölgesine giden Büyükşehir Belediyesi ekipleri bölgedeki arama kurtarma ve sosyal hizmet faaliyetlerine destek oluyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nin tam donanımlı 5 araçla Elazığ’a gönderdiği 21 kişilik ekip arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Antalya İtfaiyesi, AFAD ile koordine halinde Elazığ’ın Sürsürü Mahallesi’nde altında 6 kişinin olduğu tahmin edilen enkazda arama kurtarma faaliyeti yürütüyor. Arama kurtarma ekipleri enkaz altında kalanlara canlı ulaşmak için üstün bir çaba sarf ediyor.
3 BİN KİŞİYE YEMEK
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Elazığ’a gönderdiği Mobil Aşevi de hizmet vermeye başladı. Mobil Aşevi, Elazığ’ın Yıldızbağları Mahallesi’nde vatandaşlara 3 bin kişilik sıcak yemek ikramında bulundu. Deprem korkusuyla evlerine giremeyen ve dışarıda konaklayan vatandaşlara Mobil Aşevi ile öğle ve akşam öğünlerinde üç çeşit sıcak yemek dağıtımı gerçekleştiriliyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir tırla Elazığ’a gönderdiği bin battaniyenin de ihtiyaç olan bölgelerde dağıtımının gerçekleştirileceği bildirildi.
ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUZ
Elazığ Belediyesi Meclis Üyesi Cafer Yeşil, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yemek dağıtımından duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Bu dar günümüzde yanımızda olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz. Ekiplerini hızla buraya gönderen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e şükranlarımızı sunuyoruz. Halkımız yemek ihtiyacını Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Mobil Aşevi’nden karşılıyor. Yardım eden tüm kurum ve kişilere teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 404594
“Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği işbirliği ile düzenlenen Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni’nde “Yılın Siyaset Ödülü”ne layık görüldü. Ödülünü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın elinden alan Başkan Böcek, “Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” dedi...
Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi işbirliği ile bu yıl 27’ncisi düzenlenen Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile birlikte “Yılın Siyaset Ödülü”ne layık görüldü. Başkan Muhittin Böcek ödülünü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın elinden aldı.
BURADA OLMAKTAN ÇOK MUTLUYUM...
Uğur Mumcu’yu Anma Programı için Tepebaşı’nda olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Başkan Muhittin Böcek, “Uğur Mumcu’yu bir kez daha minnetle rahmet ve özlemle anıyorum. Böylesi anlamlı bir ödülü bana layık gören jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Siyasette ara vermeden 26 yıldır doğup büyüdüğüm topraklara, Antalya’ya hizmet ediyorum. 5 yıl Anavatan Partisi Merkez İlçe Başkanlığı, 20 yıl Konyaaltı Belediye Başkanlığı yaptım. Beşinci dönem de Allah bana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini nasip etti. Öncelikle bana bu görevi layık gören Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e ve tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ÖMÜR BOYU SAKLAYACAĞIM...
Antalya’ya güzel hizmetler vermeye çalıştıklarını kaydeden Başkan Muhittin Böcek, “Belediyecilik doğumundan ölüme kadar insanların yaşamını kolaylaştırmaktır. Halkımıza hesap vererek bugünlere geldik. Bundan sonra da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim ve ilkeleri yolunda, Cumhuriyetimize ezanımıza bayrağımıza sahip çıkarak yolumuza devam edeceğiz. Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” ifadelerini kullandı.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN’E ZİYARET...
18 dalda ödüllerin verildiği gecede Yılın Sağlık Ödülü’ne layık görülen Küba’nın Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Nunez de ödülünü Başkan Muhittin Böcek’in elinden aldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, 27. Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni’nden önce Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e nezaket ziyaretinde bulundu.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 279690
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan basın kartı başvurularına ilişkin açıklamada bulundu. Açıklama şöyle:
Son günlerde bazı medya kurumlarında çalışanların basın kartlarının iptal edildiğine yönelik iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığınca basın kartına yönelik tüm işlemler, Basın Kartı Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
İlk basın kartı veya sürekli basın kartı başvurularının yanı sıra; genel kart değişimi, kayıp, yıpranma, kurum değişikliği ya da mesleğe geri dönme gibi nedenlerle de yeni basın kartı başvurusu yapılmaktadır.
İletişim Başkanlığı Basın Kartı Başvuru Sistemi açıktır ve güncel olarak başvuruları almaktadır.
Başvuruların ardından değerlendirme süreci, basın kartının itibarını ve saygınlığını koruyacak şekilde titizlikle yürütülmektedir.
Bu kapsamda, başvuru sahibinin Basın Kartı Yönetmeliğinde belirtilen “basın kartı verilecek kişilerde aranan şartları” taşıyıp taşımadığını tespit etmek üzere derinlemesine araştırmalar yapılmaktadır.
İletişim Başkanlığı kurulduğundan itibaren değerlendirme süreci tamamlanan 13.372 medya mensubuna yeni basın kartları teslim edilmiştir.
Bu sayının içinde ulusal ve yerel ölçekli bütün medya kurumlarından çok farklı unvanlarda medya emekçileri yer almaktadır.
Şu anda değerlendirme süreci devam eden başvuru sayısı 894’tür.
Bu süreçte, teknik kriterlerin yanı sıra başvuru sahibinin gerçekten mesleki faaliyet icra edip etmediği, herhangi bir terör örgütüyle bağlantılı olup olmadığı, mahkumiyet kararı ya da meslek onurunu zedeleyici tutumları gibi çeşitli kriterler göz önünde bulundurulmaktadır.
Mevcut durumda değerlendirme süreci devam eden kartlarla ilgili herhangi bir iptal durumu söz konusu değildir.
Basın kartına yönelik henüz neticelenmemiş yenileme başvuruları hala aktiftir.
Dolayısıyla özellikle bazı medya kurumlarında çalışanların kartlarının iptal edildiği iddiası kesinlikle gerçek dışıdır.
Her kurumda yeni basın kartını alanlar olduğu gibi, değerlendirmesi devam edenler de bulunabilmektedir.
Kendilerine basın kartı verilmediğini iddia eden kurumlarda da yeni basın kartlarını alanların bulunması bile bu art niyetli girişimi boşa çıkarmaktadır.
Değerlendirmesi devam eden başvurulara ilişkin süreç tamamlandığında başvuru sahiplerine gerekli bildirimler yapılacaktır.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 696659
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte, depremin vurduğu Elazığ’da incelemelerde bulundu, vatandaşların acısını paylaştı. Basın mensuplarına açıklama yapan İmamoğlu, duygularını, “Bu haberleri alınca çok üzülüyoruz. Ama bir başka boyutu var: Üzülmek değil de bizim esasen, çok hissetmediğimiz günlerde ne yaptığımız çok önemli. Deprem, her ne kadar gerçeğimiz olsa da çok hızlı unutabiliyoruz. Bunu unutmamak adına, hepimiz sorumluyuz. Hepimiz, sorumluluk sahibi makamlardayız. Belli ki konu, sadece İstanbul değil; bugün Elazığ’dayız. Yarın Ege’de olabiliriz. Deprem bölgesinde bulunan şehirlerimizin başka hiçbir önceliği yok” sözleriyle dile getirdi. “Görüyorum ki, ülkemizin, devletimizin, bütün kamu kurumlarının arama-kurtarma ekipleri, burada gönül gönüle, el ele hizmet ediyorlar” diyen İmamoğlu, “Bu aşamasındaki bu birlikteliğimiz çok doğru. Ama bu birlikteliğimiz, afet dışında da elde etmemiz gereken bir birliktelik atmosferi” şeklinde konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte, dün akşam deprem felaketini yaşayan Elazığ’a ulaştı. Hava yoluyla Malatya’ya inen İmamoğlu çifti, karayoluyla Elazığ’a geçti. Elazığ da İmamoğlu çiftine, CHP Elazığ milletvekili Gürsel Erol ile CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. İmamoğlu ve milletvekilleri, depremden en fazla etkilenen mahallelerden biri olan Sürsürü Mahallesi’ndeki Dilek Apartmanı yakınlarında incelemelerde bulundu.
VATANDAŞI TESELLİ ETTİ...
Arama-kurtarma faaliyetlerine katılan, aralarında İBB ekiplerinin de bulunduğu görevlilerden bilgi alan İmamoğlu, onlara çalışmalarında başarılar diledi. Arama-kurtarma faaliyetleriyle ilgili bilgi veren yetkililer, İmamoğlu’na enkaz altında kalanlardan dolayı hassas bir şekilde ilerlediklerini nakletti. Bunun üzerine İmamoğlu, “Çok hassas bir iş. İnşallah iyi haberler alırız” yanıtını verdi. İmamoğlu, enkaz altında bulunan gözü yaşlı bir vatandaşın, “Benim evim zemin kat. Diğer katlar üzerine çökmüş” sözlerine kayıtsız kalmadı. İmamoğlu, vatandaşı, “Gölcük’te çalıştık. Mucizeler çıktı. Bazen en alt katlardan, en sağlam haliyle çıktı. Duacıyız. Allah’ın izniyle” sözleriyle teselli etmeye çalıştı.
“HEPİMİZ SORUMLULUK SAHİBİ MAKAMLARDAYIZ”...
İmamoğlu, basın mensuplarının sorularını da enkazların uzağında bir noktada yanıtladı. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Öncelikle hem Elazığ’ın hem Malatya’nın, bütün ülkemizin başı sağ olsun. Hepimizin başı sağ olsun. Bugün eşimle, Genel Başkan yardımcılarımızla ve milletvekillerimizle beraber önce Malatya’daydık, şimdi Elazığ’dayız. Bu haberleri alınca çok üzülüyoruz. Ama bir başka boyutu var: Üzülmek değil de bizim esasen, çok hissetmediğimiz günlerde ne yaptığımız çok önemli. Deprem, her ne kadar gerçeğimiz olsa da çok hızlı unutabiliyoruz. Bunu unutmamak adına, hepimiz sorumluyuz. Hepimiz, sorumluluk sahibi makamlardayız. Belli ki konu, sadece İstanbul değil; bugün Elazığ’dayız. Yarın Ege’de olabiliriz. Boylu boyunca Anadolu’yu geçen bu deprem hattının, her an her yerde bu tarz sorunları bizimle yüzleştirme imkanı var. Bu, doğanın bir gerçeği. ‘Duacı olmaktan yana üzülüyoruz’ demekten, açıkçası milletçe bence usandık. Başka gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Hızlıca yol almalıyız. Hızlıca tedbirler almalıyız. Deprem bölgesinde bulunan şehirlerimizin başka hiçbir önceliği yok. Gönül arzu ederdi ki, evet, deprem bir gerçek, ama tek bir vatandaşımızın hayatını kaybettiğini duymayalım. Ama ne yazık ki ölüm haberleri aldık. Şu anda da bekleyiş var. Umarım, enkaz altındaki vatandaşlarımızı sağ bir şekilde kurtarırız. Görüyorum ki, ülkemizin, devletimizin, bütün kamu kurumlarının arama-kurtarma ekipleri, burada gönül gönüle, el ele hizmet ediyorlar. Bu aşamasındaki bu birlikteliğimiz çok doğru. Ama bu birlikteliğimiz, afet dışında da elde etmemiz gereken bir birliktelik atmosferi. Deprem, öncelikli meselemiz. Geldik, acıları paylaştık.”
İBB, TÜM OLANAKLARIYLA DEPREM BÖLGESİNDE...
İBB, Başkan İmamoğlu’nun talimatı üzerine deprem bölgesine, 158 personel ve 23 araçtan oluşan arama kurtarma ve yardım ekipleri gönderildi. Arama kurtarma ekibi şehirde çalışmalara başladı. Deprem sonrası, Elazığ ve çevresinde arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere “İBB Afet ve Acil Durum Müdahale Planı”nda görevli birimlerden ekip oluşturuldu. Arama kurtarma ekibi gece uçakla bölgeye sevk edildi. Karayoluyla Elazığ’a giden yardım ekibi ise gün içinde şehre ulaştı. Elazığ Çevrimtaş Köyü’nde, gece boyunca süren çalışmalarda yaralı bir vatandaş ile yaralı hayvan göçük altından çıkartıldı. 5 kişinin de cansız bedenine ulaşıldı. Yardım için giden Destek Hizmetleri Lojistik ekibi ile birlikte, 3 bin kişiye, 2 çeşit yemek üretme kapasitesine sahip yemek tırı, 1 soğuk gıda kamyonu, 2 açık kasa kamyonu, jeneratör vb. ekipmanlarla birlikte gıda mühendisi, aşçı, teknik ve hizmet personelleri bulunuyor. İBB iştiraklerinden Hamidiye A.Ş. de su ihtiyacını karşılamak üzere ,1 su tankerini deprem bölgesine sevk etti. Öte yandan, birkaç gün önce Tunceli’ye giderek kaybolan üniversite öğrencisi Gülistan Doku'yu arama çalışmalarını yürüten İBB İtfaiye Sualtı Arama Kurtarma Ekibi (İSAK) 6 personel, 2 araç ile Elazığ’a geçerek arama kurtarma çalışmalarına destek vermeye başladı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 470511
Elazığ'daki depremde sağlık personelinin telefonla görüştüğü Azize, enkaz altından 17 saat sonra kurtarıldı...
Görevli, Azize'ye "Azize, sen bir annesin. Sen daha güçlü olacaksın. Ağlamıyorsun, sakin oluyorsun, hepsine destek oluyorsun" diye seslenmişti...
Merkez Mustafa Paşa Mahallesi'ndeki çöken binada, AFAD, UMKE ve Jandarma başta olmak üzere ekiplerin yürüttüğü çalışmalarda, bir kadın 17 saat sonra yaralı kurtarıldı...
Yaralı kadın, 112 Acil Servis ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Kurtarılan kadının, UMKE personelinin telefonla görüştüğü Azize Çelik olduğu öğrenildi.
Elazığ ve Malatya'yı vuran depremde çok sayıda vatandaşı hayatını kaybetti. Olağanüstü seferberliğin ilan edildiği bölgede arama kurtarma ekipleri çalışmalarına aralıksız devam ederken bir sağlık görevlisinin enkaz altında kalan vatandaşla yaptığı telefon konuşması kameralar tarafından saniye saniye kaydedildi.
"SEN DAHA GÜÇLÜ OLACAKSIN"...
Telefonda enkaz altındaki Azize isimli kadını sakinleştirmeye çalışan görevli, "Azize, sen bir annesin. Sen daha güçlü olacaksın. Ağlamıyorsun, sakin oluyorsun, hepsine destek oluyorsun" ifadelerini kullandı.
"HİÇ KİMSE SUSMASIN"...
Arama kurtarma ekipleri Azize'ye "Azize bizi duyur musun? Komşularına seslenir misin? Konuşabilen herkese seslen. Hiç kimse uyumasın. Biz yukarıdayız. Burnundan nefes al ağzından nefes ver. Hiç kimse susmasın aşağıda. Aşağıdaki herkesin annesi sensin. Tek iletişim kurduğumuz kişi sensin. Sen daha güçlü olacaksın. Senden tek istediğim şey o teyzeye seslen. Onu konuşturmaya çalış" dedi.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 592066
--Deprem çantası nasıl hazırlanır ?
--Deprem çantasında neler olmalı ?
--Deprem anında aranacak numara bilinmelidir...
Depremden sonra sığınacak yer bulmanın dışında, kullanabileceğiniz temel ihtiyaç malzemelerinin olduğu bir çanta (deprem çantası) muhakkak hazırlanmalı ve bu çantalar;evimiz de,iş yerimiz de ve hatta aracımızda olmalıdır...
Deprem bölgesi olan yerlerde yaşayanların mutlaka deprem çantası hazırlaması gerek. Özellikle araç sahibi olanların, araçlarında mutlaka deprem çantası bulunması gerektiği unutulmamalı. Yaşanan deprem sonrasında hayatta kalmanız için temel malzemelere ihtiyacınız olacak. Bu malzemelerin mutlaka deprem çantasında bulunması gerek.
DEPREM ÇANTASINDA OLMASI GEREKENLER...
--Su: Kişi başına günlük bir litrelik şişe
--Gıda: Bozulmayan ve uzun süre dayanan konserve yiyecekler
--Manuel konserve açacağı ve diğer pişirme malzemeleri
--İlk yardım çantası
--Tabaklar, mutfak eşyaları ve diğer besleme malzemeleri
--Ekstra pilli el feneri
--Yangın söndürücü
--Evcil hayvanınız için su ve yiyecek
--Evcil hayvan taşıyıcısı
Depremin sizi nerede yakalayacağını bilmediğinizden, evinizde, arabanızda ve iş yerinizde mutlaka deprem çantası bulundurmalısınız.
Deprem çantası saklama yerleri
-- Ev:
Deprem çantasını belirlemiş olduğunuz güvenli bir yerde saklayın ve evinizi hızlıca terk etmeniz gerektiğinde hazır bulundurun. Tüm aile üyelerinin deprem çantasının nerede tutulduğunu bildiğinden emin olun.
-- İş:
En az 24 saat iş yerinde barınmaya hazır olun. İş yerinde hazırladığınız deprem çantasında yiyecek, su ve ilaç gibi diğer ihtiyaçların yanı sıra rahat bir yürüyüş ayakkabısı bulundurun.
-- Araç:
Arabanızda da bir dizi acil durum malzemesi bulundurun.
Acil durum eşyaları...
--Reçeteli ilaçlar
--Ağrı kesiciler, ishal karşıtı ilaçlar.
--Gözlük ve kontakt lens solüsyonu
--Bebek maması, şişe, çocuk bezi, mendil, pişik kremi
--Evcil hayvan yemi ve evcil hayvanınız için ekstra su
--Nakit para
--Elektronik olarak veya su geçirmez, taşınabilir bir kapta saklanan sigorta poliçelerinin kopyaları, kimlik ve banka hesabı kayıtları gibi önemli aile belgeleri
--Her kişi için uyku tulumu veya sıcak battaniye
--İkliminize göre ayakkabı ve kıyafetler
--Yangın söndürücü
--Kadın gereçleri ve kişisel hijyen malzemeleri
--Kâğıt bardaklar, tabaklar, kağıt havlular ve plastik mutfak eşyaları
--Kâğıt ve kalem
--Çocuklar için kitaplar, oyunlar, bulmacalar veya diğer etkinlik malzemeleri
Deprem çantası bakımı nasıl yapılmalı?
Deprem çantası uzun süre saklanabilir bir çanta değildir. Özellikle içindeki gıda malzemelerini mutlaka kontrol etmeli, durumuna göre değiştirmelisiniz.
İçinde konserve olan çantanızı serin ve kuru bir yerde muhafaza etmelisiniz. Konserve olmayan yiyecekleri sıkıca kapatılmış plastik veya metal kaplarda saklayın. Süresi dolmuş eşyaları gerektiği gibi değiştirin. Her yıl veya aydan aya ihtiyaçlarınızı yeniden düşünün ve ailenizin ihtiyaçları değiştikçe deprem çantanızı yenileyin.
ACİL DURUM TELEFON NUMARALARI...
--Acil Servis (Ambulans): 112
--Yangın: 110
--Alo Trafik: 154
--Polis İmdat: 155
--Elektrik Arıza: 186
--Gaz Arıza: 187
--Jandarma İmdat: 156
--Telefon Arıza: 121
--Alo Doktor: 113
--Alo Zabıta: 153
--Tüketici Hattı: 175
--Orman Yangını: 177
--Sağlık Danışma: 184
--Kablo Arıza: 126
--Bilinmeyen Numaralar: 118
--Cenaze Hizmetleri: 188
--Posta Kodu: 119
--Telefon Borcu Tel: 163
--Uyandırma Tel: 135
--Fonotel Tel: 141
--Radyo-TV Arıza Tel: 125
--Vergi Danışma Tel: 189
--Su Arıza-Fatura Bilgileri Tel: 185
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 917312
Elazığ'da 6.8 şiddetinde deprem meydana geldi,ölü ve yaralılar var.Bir çok bina çöktü...
Deprem, Tunceli, Malatya, Adana, Mersin, Bitlis, Diyarbakır ve Samsun gibi illerde de hissedildi.
--Canlı yayına bağlanan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, "Ekiplerimiz bir yıkım var mı, enkaz altında olan var mı, incelemelere başladı. Yakından takip ediyoruz" dedi.
--Savunma Bakanı Akar, "Hem sivil hem askeri olarak, tüm ekiplerimiz teyakkuz halinde" ifadesini kullandı.
--İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Elazığ'da 6.8 büyüklüğünde meydana gelen depremle ilgili yaptığı açıklamada "İkisi Elazığ, ikisi Malatya'da 4 can kaybımız var. Bize ulaşan bilgilere göre Elazığ’da 44, Malatya’da 40 olmak üzere 84 kişi yaralandı" dedi.
Elazığ'da bugün akşam saatlerinde , 6.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından 6,8 büyüklüğünde olduğu açıklanan deprem, Türkiye'nin birçok şehrinde ve Kuzey Irak'ta da hissedildi.
Kandilli Rasathanesi, ilerleyen dakikalarda depremin büyüklüğünü 6.5, derinliğini 5.0 kilometre olarak revize etti.
5.4 ŞİDDETİNDE İKİNCİ DEPREM...
Meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremden 13 dakika sonra 5.4 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Elazığ Sivrice'de 6.8 büyüklüğünde gerçekleşen depremde, tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz." ifadeleri kullanıldı.
SAVUNMA BAKANI AKAR: TEYAKKUZDAYIZ
Savunma Bakanı Hulusi Akar: Hem sivil hem askeri olarak, tüm ekiplerimiz teyakkuz halinde. Şehir merkezlerimizde herhangi bir can kaybı olmadığı görülüyor. TSK yardıma her an hazır.
GAZİANTEP VALİSİ: CAN VE MAL KAYBI YOK
Gaziantep Valisi Davut Gül: Şu an can ve mal kaybı yok. Gaziantep'te her şey sakin. Bu süreci takip ediyoruz.
'KÖYLERDEN HABER BEKLİYORUZ'
Elazığ Baro Başkanı: Şehir merkezinde bir yıkım yok. Köylerden haber bekleniyor.
50-60 KM YER KABUĞU KIRILMIŞ OLABİLİR'
CNN TÜRK canlı yayınına bağlanan Prof. Dr. Şükrü Ersoy şu açıklamalarda bulundu:
Biraz büyük bir deprem. Belki sizde de söylemiş olabilirim Elazığ çok kritik bir yer. Doğu Anadolu fayı çok kritik, gerilim çok yüksek. Bu deprem beklenebilen bir depremdi. Bu deprem önemli bir deprem, yer kabuğunu önemli miktarda kırmış olabilir. 50 - 60 km yer kabuğu kırılmış olabilir.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 807159
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili işletme ihalesinin kamu zararı oluştuğu için iptal edildiğini vurgulayarak, “Konyaaltı Sahili ranta kurban edilmemiştir. Antalya, adrese teslim bu ihale ile zarara uğratılmıştır. Daha fazla dayanmamız söz konusu değildir. Benim kişilerle derdim yok. Benim derdim Antalya” dedi...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili işletmesi ve kira ihalesinin iptaliyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya basın mensuplarının ilgisi yoğun oldu. İhalenin iptaliyle ilgili 20 Ocak'ta hastalığı nedeniyle yazılı açıklama yaptığını ifade eden Başkan Böcek, rahatsızlığının devam etmesine rağmen konuyla ilgili kamuoyunu doğru bilgilendirmek üzere basının karşısına çıktığını dile getirdi.
HALKA DEĞİL RANTA DÖNÜK PROJE...
25 yıllık siyasi hayatında tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyarak, bugünlere geldiğini ifade eden Başkan Muhittin Böcek, “Kimse bizden kamu zararı olan projeleri, halka değil ranta yönelik olan projeleri devam ettirmemizi beklemesin. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaya, doğru projeleri sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
YAPIM İHALESİNDE İŞLETME GİDERLERİ YÜKLENİCİDE...
19 Temmuz 2016’da Antalya Büyükşehir Meclisi kararı ile Konyaaltı Sahil Projesi’nin Yap-İşlet-Devret modeli ile yapımı için Encümene yetki verildiğini anlatan Başkan Böcek, 129 milyon lira maliyet bedeli ile 2 kez ihaleye çıkılmasına rağmen katılımcı olmadığı hatırlattı. Bu ihalelere güvenlik, temizlik, peyzaj gibi işletme giderleri yükleniciye ait olması şartıyla çıkıldığının altını çizen Böcek, “3 Mart 2018 tarihli Encümen kararı ile Meclis kararı olmaksızın Yap-İşlet-Devret modelinden vazgeçilerek Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı Sahil Projesi’ni 2018 birim fiyatları ile 254 milyon lira bedelle belediye bütçesinden inşa ettirmiştir” dedi.
ADRESE TESLİM İHALE...
Konyaaltı Sahil işletme ihalesi şartnamesine bakıldığında 1500 yataklı otel işletmeciliği gibi adrese teslim diye tabir edilen kriterler konulduğuna dikkati çeken Başkan Muhittin Böcek, “İşletme ihalesinde rekabet koşulları oluşmamıştır. Daha önce iki kez çıkılan 129 milyon lira bedelli yapım ihalesinde güvenlik, temizlik, peyzaj gibi işletme giderleri yükleniciye ait iken, Alkoç’ların aldığı işletme ihalesinde, proje için 254 milyon lira masraf etmesine rağmen güvenlik temizlik bütün işletme giderleri Büyükşehir Belediyemize yüklenmiştir. 8 ayda 10 milyon 780 bin TL masrafı vardır. Projeyi 254 milyon liraya Alkoçlar yapmış olsaydı bugün başka bir toplantıda Antalya’nın yatırımları için buluşmuş olurduk.”
YANLIŞLIKLARI AÇIKLAYACAĞIM...
Doğru projelerle devam edeceklerinin altını çizen Başkan Böcek, “9.5 aydır bütün projeleri masaya yatırdık. Ortak akılla, tüm kurumlarla işbirliği içerisinde çalışmalarımızı azim ve kararlılıkla devam ettirdik. Önümüzdeki günlerde açıklayacağım yanlışlıklar var. Kamu yararına olan, mevzuatlara uygun olan yarım kalmış projeleri tamamlayacağım ama yanlışlıklar bulunanları da önümüzdeki günlerde belgeleri ile açıklayacağım. Hayatım boyunca belden aşağı siyaset yapmadım. Hiçbir şekilde kimseyi karalamadım. Antalya için çivi çakandan Allah razı olsun. Kişilerle asla işim yoktur. Benim derdim Antalya” ifadelerini kullandı.
DAHA FAZLA DAYANMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR...
Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, şunları söyledi: “Bu iptal kararında ilgili İçişleri Bakanlığımız mülkiye başmüfettişi raporları Sayıştay raporları, iç denetçi raporları ile belgeleri sunulmuştur. Daha fazla dayanmamız söz konusu değildir. Antalya Konyaaltı Sahili ranta kurban edilmemiştir. Konyaaltı Sahili bugün itibariyle turistlerle beraber 20 milyon vatandaşın emrinde olacaktır.”
SAHİL PROJESİ DEĞİL İŞLETME İHALESİ İPTAL EDİLDİ...
Bir yanlış anlaşılma olduğunun altını çizen Başkan Böcek, Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili değil, sahilin işletme ihalesiyle ilgili sorun yaşandığını vurguladı. Sahil projesiyle ilgili bir değişikliğin, yıkımın söz konusu olmadığını belirten Başkan Böcek, projeye emek veren, katkı koyanlara teşekkür etti.
YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNMEYE DEVAM EDECEK...
Bu yatırımların vatandaşın parasıyla yapıldığını, tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunduğunu belirten Başkan Muhittin Böcek, “Hesabını önce Allah’a sonra halka verecek birisi olarak bunun gereğini yaptık. Bundan sonra da ranta dönük projeleri durduracağız. Yanlış hesap Bağdat’tan dönmeye devam edecek” diye konuştu.
KİŞİLERLE İŞİM YOK...
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başkan Böcek, iptal ile ilgili adımların yasa, yönetmelik ve mevzuatlar çerçevesinde atıldığını kaydederek, “254 milyon TL tüyü bitmemiş yetimin hakkı sahile gömülmüştür. Ve işletme ihalesi ile belediye 15 milyon 19 bin TL zarara uğratılmıştır. Onun için iptal gerçekleşmiştir. Benim geçmiş dönemle, kişilerle alakalı bir hesabım yok. Benim konum Antalya’nın menfaatleri ve Antalya sevdamdır. Antalya’nın ranta kurban edilmemesidir” dedi.
SEZONA EN GÜZEL ŞEKİLDE GİRİLECEK...
Sahildeki işletmecilerle toplantılar yapmaya devam edeceklerini anlatan Başkan Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili’nde vatandaşların ve işletmecilerin sezona en sağlıklı şekilde mutlulukla gireceğini söyledi.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 401336
AFAD'ın açıklamasına göre Manisa Akhisar'da 5,4 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Akhisar ilçesinde bu akşam 5,4 büyüklüğünde deprem kaydedildi.
Yerin yaklaşık 6,98 kilometre derinliğinde gerçekleşen deprem İzmir, Manisa, Aydın ve Denizli'nin yanı sıra Yalova, Bursa ve İstanbul'da da hissedildi.
VALİ DENİZ: CAN KAYBI VE YARALI YOK
Manisa Valisi Ahmet Deniz, herhangi bir can kaybı ve yaralının olmadığı bilgisini paylaştı.
Deniz, "Beş altı metruk evin göçtüğü bilgisi geldi" dedi.
AFAD da deprem sonrası can kaybı ve yaralanma bulunmadığı bilgisinin alındığını bildirdi.
AFAD'ın Twitter hesabından Manisa'daki depreme ilişkin açıklama yapıldı.
Açıklamada, "Manisa’nın Akhisar ilçesinde meydana gelen 5,4 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla can kaybı ve yaralanmanın bulunmadığı bilgisi alınmıştır. Gelişmeleri takip ediyoruz" ifadelerine yer verildi.
İKİ ARTÇI SARSINTI
Bu depremden 3 dakika sonra Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde 4,1 büyüklüğünde, 16 dakika sonra ise yine Akhisar'da 3,8 büyüklüğünde iki artçı sarsıntı yaşandı.
MERKEZ ÜSSÜ MUSALAR KÖYÜ
Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, merkez üssü Musalar köyü olan 5,4 büyüklüğündeki depremde şehir merkezinde çok ciddi bir sıkıntı gözükmediğini belirterek, "Yıkılmış bina haberi gelmedi. Merkez üssü olan Musalar köyüne ulaşmaya çalışıyoruz, kısa zamanda bilgi alacağız, inşallah ciddi bir sıkıntı olmaz" dedi.
"ŞEHİR MERKEZİNDE ÇOK CİDDİ BİR SIKINTI YOK"
Gazetecilere açıklama yapan Dutlulu, uzun süren depremin ilçe halkını korkuttuğunu, sarsıntının ardından vatandaşların sokağa çıktığını anlattı.
Depremin ardından artçı sarsıntıların da yaşandığını belirten Dutlulu, "Şu an şehir merkezinde çok ciddi bir sıkıntı yok, yıkılmış bina haberi de gelmedi. Merkez üssü olan Musalar köyüne ulaşmaya çalışıyoruz, kısa zamanda bilgi alacağız, inşallah ciddi bir sıkıntı olmaz. Şehir içinde şu anda yaralı bilgisi yok. Halkımız sokakta, hasar gözükmüyor. Ama bilgiler şu an çok yüzeysel" diye konuştu.
İSTANBUL VALİLİĞİ'NDEN AÇIKLAMA
İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada, "Deprem İstanbul'da da hissedilmiştir. Deprem kaynaklı herhangi bir olumsuzluk bildirilmemiştir" ifadeleri yer aldı.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 364322
Türkiye'de ilk defa Gazipaşa'da bir üreticinin hobi amaçlı üretmeyi başardığı kahve meyvesinin ticari üretimi için Antalya Valiliği öncülüğünde proje başlatıldı. Proje kapsamında Gazipaşa ve Antalya'da kurulacak ticari amaçlı ilk deneme bahçeleri, hem açık alan, hem de serada kurulacak...
TÜRKİYE'DE ilk defa Gazipaşa'da bir üreticinin hobi amaçlı üretimini başardığı kahve meyvesiyle ilgili Antalya Valiliği öncülüğünce adım atıldı. Dünyada 10 milyon hektar alanda üretilen ve yıllık ticari hacmi 173 milyar doları aşan kahve meyvesinin Türkiye'de de ticari üretimiyle ilgili Antalya Valiliği öncülüğünde Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) ve Müstakil ve Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) arasında protokol imzalandı.Antalya'da 'Akdeniz Bölgesinde Kahve Yetiştirme Olanakları Üzerinde Araştırmalar' adlı projenin tanıtım toplantısı ve imza protokolüne Antalya Valisi Münir Karaloğlu, MÜSİAD Antalya Şube Başkanı Boğaçhan Göksu, BATEM Müdürü Abdullah Ünlü, Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Gökhan Karaca ile kurumların teknik ekipleri katıldı.
TROPİK MEYVE ÜRETİMİNDE YENİ BİR TÜR DAHA
Antalya'da son dönemde tropik meyvelerle ilgili birçok gelişme sağlandığını anlatan Vali Münir Karaloğlu, şimdi başka bir tropik meyve olan kahve çekirdeği yetiştiriciliğiyle bir noktaya gelindiğini söyledi. 1950'li yıllardaki ilk denemelerin o günkü teknolojik koşullar, hatta Antalya'da belki hiç sera bile olmadığı için açık alanda yapıldığını ve ticari bulunmamış olduğunu dile getiren Karaloğlu, günümüzde iklim değişiklikleri ve teknolojik faktörler dikkate alındığında Antalya, Gazipaşa, Alanya, Manavgat gibi Akdeniz sahillerinde kahve çekirdeği yetiştirilebileceğini kaydetti.
10 SENE SONRA BELKİ KAHVE İTHALATI OLMAYACAK
Türkiye'nin 2018 rakamlarına göre 200 milyon dolar değerinde 60 bin ton kahve çekirdeği ithalatı olduğuna dikkat çeken Vali Münir Karaloğlu, “Biz Antalya'da, nasıl muzda 10 sene önceye göre bugünkü üretimimizle ithalatı engellediysek, 10 sene sonra da kahve çekirdeği ithalatının da belki bir kısmı, belki tamamını yerli üretimden sağlayabileceğimiz bir noktaya varabileceğimizi şimdiden görüyorum. Zaten BATEM'in bir tecrübesi var. Güçlü bir üniversitemiz ve Antalya'da çok güçlü tohumdan fideye, fidana çok güçlü bir özel sektörümüz var" dedi.
ÇİFTÇİ İÇİN YENİ BİR GELİR KAPISI
En uygun türler belirlendikten ve Antalya için adaptasyon süreçleri tamamlandıktan sonra özel sektörün de mutlaka fidan üretiminde işin içinde olması gerektiğini belirten Karaloğlu, “Antalya'da çiftçi için yeni bir gelir kapısı. Bizim en büyük amacımız ithalatı azaltmak, ihracatı artırmak. İthalatta ikame ürünler oluşturmak ve bu da ikame ürün oluşturmadır aynı zamanda. Onun için bu çalışmayı önemsiyorum. İnşallah önümüzdeki dönem Antalya'da ve Türkiye'de kahve çekirdeğinden daha çok söz edeceğimiz bir döneme bugünkü imzayla beraber gireceğiz" diye konuştu.
MUZ SERALARINDA BİRLİKTE YETİŞTİRİLEBİLİYOR
Hem BATEM, hem üniversitede bu işi yapabilecek yetişmiş teknik elemanlar olduğunu da kaydeden Karaloğlu, “Biz bu işi Antalya'da başarırız, zaten muzla beraber yetiştiriliyor olması, muz seralarının aynı zamanda kahve için de kullanılıyor olması, en büyük avantajımız. Yeni bir sera yapmaya gerek yok, muz bahçesi veya serasında aynı zamanda kahve de yetiştiririz. Belki dünyaya da yeni bir model buradan sunmuş oluruz" dedi.
MUZ-KAHVE KOMBİNASYON YAPILACAK
Projenin teknik sunumunda ise protokol kapsamında Gazipaşa'da açık ve örtü altı muz seralarında, BATEM'in Kayaburnu'ndaki arazisinde örtü altında ve açıkta, Akdeniz Üniversitesi'ne ait muz serası olmak üzere toplam 5 farklı deneme üretim bahçeleri oluşturulacağı açıklandı. Dünyada tüketimi en çok olan türlerin çekirdekleri getirilerek, tüp içinde çimlendirilerek fide ve fidana dönüştürülecek projede ilk fidelerin 2021 yılında dikimi planlanıyor. Kahve muz kombinasyonunun deneneceği deneme üretimlerde, dünyada da bilinen gölgeli veya yarı gölgeli daha kaliteli kahve meyvesi elde edilmesi amaçlanıyor. Muz seralarında üretimin, üretici açısından ayrı bir sera kurmayı gerektirmeyecek, hem muz, hem kahvenin birlikte üretileceği bir model oluşturulması hedefleniyor.
KAYNAK: DEMİRÖREN HABER AJANSI
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 571677
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 bin 725 kişinin başvurup, uygun şartları taşıyan bin 298 kişinin mülakata çağrıldığı ve kamera kaydı yapılan görüşmeler sonucu işe alınan 293 yeni personelle Meclis salonunda buluştu. “Adaletin olmadığı bir yerde, diğer hiçbir şeyi konuşmanın anlamı yok” diyen İmamoğlu, “Kamuya ait bir birimde, kamunun değerlerini yöneteceksiniz. Dolayısıyla, dürüst, adil ve şeffaf olmalısınız. Bu etik değerlerden asla taviz vermeden, her anında halka hesap verdiğinizi, vermek zorunda olduğunuzu unutmamalısınız” şeklinde konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Aralık 2019’da, 420 sözleşmeli personel alımı için iş ilanı verdi. İlana 22 bin 725 kişi başvurdu. Adaylar arasında mezuniyet notuna göre eleme yapıldı. Uygun şartları taşıyan bin 298 kişi ile mülakat yapıldı. İBB yönetimi, tüm görüşmeleri kamera ile kayıt altına alınan mülakatlar sonucu, 153’ü kadın 140’ı erkek olmak üzere 293 kişiyi işe aldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 gün önce işe başlayan yeni personelle, Saraçhane’deki merkez binada bir araya geldi. Meclis salonunda yeni mesai arkadaşlarıyla buluşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“TÜMÜYLE UMUT VERİCİ”
“Genç pırıl pırıl enerjik insanlar, bu çok güzel bir görüntü. Bir de kadın erkek sayısı açısından cinsiyet eşitliği görüyorum. Tümüyle umut verici. Hepiniz aramıza hoş geldiniz arkadaşlar. Sizler aramıza katılalı 22 gün oldu. Aramızda çok fazla fark yok. Biz de 142 gündür buradayız. Tecrübe ve deneyim olarak çok iyi bir ekibe katıldığınızı düşünüyorum. 85 bin civarında çalışanı olan, çok iyi ve kocaman bir ekibe eşlik edeceksiniz. Bu çok değerli. Elbette benim ve çalışma arkadaşlarımın beklentileri var. Yanı sıra 16 milyon İstanbullunun sizlerden beklentisi var. Onun için maneviyatı da çok yüksek bir alana dahil oldunuz, bu çok değerli. Farklı algılarla yoğrulduğumuz bir süreci, 180 derece başka yöne evirmeye, adalete dayalı bir sistemle yönetmeye çalıştığımız insan kaynakları metodumuzun karşılığı olarak buradasınız. Tabiri caizse siz şu an, kendi yeteneklerinizle buradasınız. Sizi yürekten alkışlıyorum.”
“ADALETİN OLMADIĞI YERDE KONUŞMANIN ANLAMI YOK”
“Adaletin olmadığı bir yerde, diğer hiçbir şeyi konuşmanın anlamı yok. O bakımdan bütün arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Çok şeffaf bir süreçle işe alım gerçekleştirdiler. İyi bir netice çıkmış. Gözlerinizdeki o enerjiyi, ışıl ışıl bakışı görüyorum. Ülkemizin en büyük kurumsal yapılarından biri olan bir kamu kurumuna dahil oldunuz. Bu sürecin başka bir boyutu şudur: Çok üst seviyede hedefler koyabilirsiniz. Performansınızla kendinizi çok güzel yerlere taşıyabilirsiniz. Biz, bu alanı size açacağız. Kamuda sizin gibi yetenekli arkadaşların daha iyi yerlere gelebilmesini, gerçekten kamuda bir dönemin değişmesi gerektiğine inanan ben ve halkımız, bunu sizlerle yapabileceğimize inanıyoruz. Böyle bir süreci yaşamak, sizin hizmetlerinizi ol anlamda da görmek istiyoruz. İnşallah bu döneme sıkı sıkı sarılır, sahiplenir, büyük bir motivasyonla çalışırsınız.”
“LİYAKATE DAYALI BİR SÜRECİ TANIMLIYORUZ”
“Biz nasıl bir ekibiz; biraz ondan bahsedeyim. Biz, dürüstüz; dürüst olacağız. Adiliz; adil davranacağız. Şeffaflık… Kamuya ait bir birimde, kamunun değerlerini yöneteceksiniz. Dolayısıyla, sizler de dürüst, adil ve şeffaf olmalısınız. Bu etik değerlerden asla taviz vermeden, her anında halka hesap verdiğinizi, vermek zorunda olduğunuzu unutmamalısınız. Bütün benliğimle bunu söylüyorum ki; insan sevgisiyle doluyuz. Kimseyi ayırt etmiyoruz. Düşünsenize, insana hizmet ediyorsunuz ve bu şehir, dünyanın en karma kültürleriyle yoğrulmuş ve buluşmuş bir şehir. Bu bakımdan mutlaka sizler de insan sevgisiyle dolu olmalısınız. Aynı zamanda insan sevgiyle dolu olan yüreğiniz işinize kapsayıcılıkla yansımalı. Tüm işlerinizde, tüm eylemlerinizde kapsayıcı ruhla topluma hizmet vermelisiniz. Sizlerin de bu katılımıyla çok paralel bir tanım, her zaman söylerim; hak ediyorsak, alırız. Kimsenin de hakkını yemeyiz. Hak kazanırız. Liyakate dayalı bir süreci tanımlıyoruz. Yetkinliklerimize güveniriz. Ona göre mücadelemizi veririz. Bilgi, uzmanlık, becerilerimiz kadar çağın tanımıyla inovasyonu, ruhumuzdan eksik etmeyiz. Yenilikçi, geliştiren, ‘Yeni ne var, yeni ne katabilirim sürece’ diyerek, gelişime açık bir grubuz. Bütün bu ruhları, yenilikçiliği sürece katabilmeniz için çevik olmanız, hızlı hareket etmeniz lazım. Bir başka karakterimiz de bu. Sizden de çevik olmanızı, asla hantal olmamanızı, işi duraksatan değil kurallarına uygun bir şekilde hızlandıran ve çözüm üreten bir anlayışla hareket etmenizi çok önemsiyoruz.”
“CESUR LİDERLERLE YOL YÜRÜMEK İSTİYORUZ”
“Dünyanın en önemli konularından birisi çevre duyarlılığımız. Hele hele bir şehri yönetiyorsanız çevre duyarlılığınız hangi aşamasında ya da hangi birimindeyseniz çevre duyarlılığınız çok önemli. Bu konuda hassas olmalısınız. Attığınız her adımı, o duyarlılığın bir parçası olduğunuzu unutmayarak değerlendirmeli ve ona göre adım atmalısınız. Yeteneklerinizi çevreci ruhla birleştiren bir atılımla Türkiye’nin yeni nesil yöneticileri olmanızı çok istiyoruz.
Biz bir değişimi başlatmak istiyoruz. Değişim çok güzeldir. Dünyaya ayak uydurmak, dünya ile beraber eşdeğer şekilde mücadele edebilme kabiliyetine sahip olmak, kapasiteyi ona göre büyütmek… O bakımdan değişim nasıl olur? Cesaretle olur. Bu değişim sürecinin cesur liderleri ile çalışmak istiyoruz. Herkes kendi alanından cesaretini ortaya koyan ve cesur adımlar atabilen cesur liderlerle yol yürümek istiyoruz.”
“ETRAFINI YETENEKLİ İNSANLARLA DOLDURANLAR KAZANIR”
“Sizden aynı cesareti belli kriterlerle ortaya koymanızı talep ediyoruz. Örnek vizyonlarınızı, hayallerinizi sürece katmalısınız. Sıra dışı bir süreç tanımlıyorum size dair, ama araştırmacı olmalısınız. Yenilikçi olmanız adına bunu araştırıyor, dünyadaki, ülkemizdeki örneklerini bir yandan kovalıyor olmalısınız. Okumalısınız. Bu bakımdan cesaretinizi vizyonla ya da güzel değerlerle süslememenizi talep ediyoruz. Aynı zamanda siz bir iştesiniz yarın bir ekosistemi yöneteceksiniz. Belki o ortamda aktif hale geleceksiniz. Unutmayın ki kendi etrafını, yine kendiniz gibi yetenekli insanlarla dolduran ve o şekilde zenginleştiren insanlar kazanır. Yani hiçbir zaman bilgili çalışkan nitelikli insanlardan korkmayın. Dünyanın en kötü huyudur bu. Aksine, tam aksine cesur arkadaşlarınız, bilgili arkadaşlarınız olsun etrafınızda. Sizin liderliğinize nitelik kazandıracaktır bu durum.”
“ÇÖZÜM ODAKLI OLMALISINIZ”
“Prosedüre, bürokrasiye boğulmayın. Elbette kurallar başka bir şey. Ama çözüm odaklı olmalısınız. Çözüm aramalısınız. ‘Olmuyor, bitti!’ Yok öyle bir şey. Benim hayatta en beğendiğim yönlerimden birisi de çözüm aramaktır. Burada çok önemli başka bir hususta cesur olacaksınız, cesur bir şekilde konuşacaksınız. Fikrinizi söyleyeceksiniz. Duyulması gerekeni değil, ne söylemeniz gerekiyorsa onu söyleyeceksiniz. Bu size çok farklı bir konum sunacak. Değerinize değer katacak. Beklentilerimiz bunlar. Sizin cesaretiniz şehre kalite kayacak. Size de değer katacak ve sizleri farklı yerlere taşıyacak. Gerçekten çok etkilendim. Görüntünüz bana da ayrı bir motivasyon kattı, moral verdi. Bu şehrin ve bu ülkenin güzel, yetenekli ve iyi yetişmiş insanlarıyla çok güzel işler başaracağımıza hep inancım tamdı. Hep böyle olmuştu. Şu anda bunu daha da büyüttünüz, katladınız. Onun için kendinizle gurur duyun. Sürecin gerçek kahramanı sizlersiniz. Siz başardınız. Ama bu bir başlangıç. Esas başarı bundan sonra. Bunu da unutmayın. Hepinize kolaylıklar ve başarılar diliyorum. Gençliğinizi, enerjinizle, inancınızla, vazgeçmeyen karakterinizle, kararlılığınızla güçlendirin. Çok güzel işlere imza atın. Hayatınızın, ilk ve tek başarısı bu olmayacak. Hayatınıza çok daha güzel başarılar katacağınıza eminim. Yolunuz açık olsun. Sağlıklı, başarılı günler diliyorum Türkiye’nin en değerli kurumlarından biri olan İBB’de.”
MİKROFON GENÇLERDE
İmamoğlu, konuşmasının sonunda mikrofonu genç mesai arkadaşlarına bıraktı. Yeni İBB personellerinden erkek bir çalışan, duygularını, “Bize, adil ve özgün bir fırsat verdiğiniz için, mülakatları adil bir şekilde yaptığınız için size çok teşekkür ediyoruz. Zor bir olaydı gerçekten. Çok önemli bir şeydi bizim için. Ümitsizleri, ümitle doldurdunuz gerçekten. Umarım da ülke için aynı şekilde devam eder” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu’nun yeni mesai arkadaşına yanıtı, “Burada hiç kimse akrabamız, yakınımız değil. Ama biliniz ki benim yol arkadaşım, iş yolunda benim akrabam. Bir de 16 milyon insana ben öyle bakıyorum artık. Kendimi, bu sürece adamış bir belediye başkanıyım. Sizler gibi becerikli, değerli insanlar da İstanbul’da var. Umarım onlara da başka kurumlar, böyle eşitlikçi ortamları sağlarlar” oldu.
İmamoğlu, “Darülaceze’de başladım. Bizi, buraya aldınız çok şeffaf şekilde. Herkes bunun için teşekkürlerini sundu. Ben, ayrıca bize kıymet verip, bizi karşınıza çok teşekkür ediyorum” diyen kadın bir çalışana ise, “Siz başardınız. Onun için buradasınız. Ben gurur duydum ve mutlu oldum sizlerle bir arada olmaktan” karşılığını verdi. İmamoğlu, konuşmaların ardından Meclis sıralarını dolaşarak, yeni mesai arkadaşlarıyla fotoğraf çektirdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 350785
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada 01 Ocak 2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski tip sürücü belgeleri için değiştirilme süresi uzatıldı...
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "01.01.2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski tip sürücü belgelerinin değiştirilme süresi Bakanlığımızca 31.12.2022’ye kadar uzatılmıştır" denildi.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "01.01.2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski sürücü belgelerinin yeni tip sürücü belgeleri ile değiştirilmesi sürecinde vatandaşlarımızın başvuru yoğunluğundan kaynaklı yaşayabilecekleri mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla; Eski sürücü belgelerinin değiştirilme süresi Bakanlığımızca 31.12.2022’ye kadar uzatılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 250136
Türkiye genelinde yapılması planlanan Hidro Elektrik Santrallerinin (HES) envanterini isteyen CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Alara Çayı üzerinde ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat 2 HES'lerin iptal edilmesi gerektiğini söyledi...
Antalya'nın Gündoğmuş ilçesinde, doğa harikası Uçansu Şelalesi'ni oluşturan Alara Çayı üzerinde, Danıştay tarafından iptal edilen Kamer HES projesinin mahkeme kararı örnek gösterilerek, ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat-2 HES projelerinin de iptali konusu TBMM gündemine taşındı.
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, kızılçam ormanıyla birlikte, birinci derece doğal sit alanına 30- 40 metre uzaklıkta, dağ keçisi, ayı, tilki, kurt gibi birçok yaban hayvanı ve endemik bitki türünün de bulunduğu bölgede planlanan HES'lerle ilgili bir soru önergesi verdi.
NEHİR ÜZERİNDE 8 PROJE...
Budak, soru önergesini Enerji ve Tabi Kaynakları Bakanlığı'nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sundu. Alara Çayı üzerindeki Kamer HES projesi için köy halkının açtığı davada, Danıştay 14'üncü Dairesi'nin iptal kararı verdiğini belirten Çetin Osman Budak, Alara Çayı üzerinde 7'si dere, 1'i baraj tipi olmak üzere 8 HES projesi bulunduğuna dikkat çekti. Budak, “HES projelerinin hayata geçirilmesi sırasında yaban hayata, doğal kaynaklara ve çevreye zarar vermemesi bir zorunluluktur. Dolayısıyla Alara Çayı üzerinde halen ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat-2 HES projeleri de Danıştay'ın aldığı karar doğrultusunda iptal edilmelidir" dedi.
HES'LERİN ENVANTERİNİ SORDU...
Türkiye genelinde, yapımı tamamlanan, yapımı devam eden ve yapılması düşünülen HES sayısını da isteyen Budak, “Bu HES'lerin bölgesel dağılımı nedir? Antalya ve ilçelerinde ayrı ayrı halen faaliyette olan, yapımı devam eden ve lisans verilmiş olan HES projelerinin sayısı nedir? Bunlar hangi su kaynakları üzerindedir? Bu santrallerin var olan ya da öngörülen kurulu güçleri ve yıllık elektrik üretim potansiyelleri ayrı ayrı ne kadardır" diye sordu.
Budak, Antalya ve ilçelerinde kaç adet yeni HES projesi ve hangi bölgelerde planlandığının yanıtlanması da istedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 639299
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Kanalının düzenlediği ve Genel Başkan Meral Akşener'in de dinleyici olarak katıldığı “Kanal İstanbul Paneli” nde konuştu. İmamoğlu, “Buradan herkese, Ankara'daki bütün yetkililere, bütün İstanbullular adına şunu vicdanına sesleniyorum: Gelin aklı, bilimi deneyin. Gelin bir daha düşünün. Bakın bu yanlıştan siz dönün. Bu darı, sizi bu yanlıştan döndürmesin. Vicdanınızın sesine kulak verin. Bu kişilerin feryadına kulak verin. Ve bu eşsiz şehre, geri dönüşü olmayan bir ihanete kalkışmayın. Çünkü bu şehir, hepimize, geçmişimizden bize emanet edilen bu şehir, geleceğe aynı sağlıklı şekilde emanet edilsin diye teslim edildi. Umarım bunu sağlayacağız ve sizin bu şehre, bu büyük kötülüğü yapmalısınız fırsat tanımayacağız ”dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde “Kanal İstanbul Projesi ve Ardındaki Gerçekler” konulu panele katıldı. Panelin ev sahibi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, etkinliğin yapılacağı salona İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu'yla birlikte girdi. Panelinde ilk konuşmayı Kavuncu yaptı. Daha sonra İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahat Andican'ın moderatörüne göre paneline geçildi. Cemal Saydam ve emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu birer konuşma yaptı.
“TRAVMAYI GÖRÜNCE İNSANIN UYKULARI KAÇIYOR”
Panelistlerin yaptığı söz alan İmamoğlu, özetle anlatı dedi:
“Karadeniz, Marmara ve Ege arasındaki o ilişkinin bozulmasıyla ortaya çıkacak o travmayı görmenizde insanın uykuları kaçıyor. Bunlar gerçekler. Ben biraz daha farklı renklerde bakmak istiyorum. Özellikle bu konunun çok konuşulmasını istiyoruz. Zira 2011 yılında, bu konuyu seçime bir hafta kala kötü bir animasyon filme bu konuyu gündeme taşıyan o dönemin iktidar partisi, ne hikmetse o günden bu yana konuyu içindir rafa. Hiç açmadı, hiç bahsetmedi. Bahsetmezken, kanalla ilgili hiçbir şey de bilen insanlarla tartışmadı. Bir bilgi alışveriş ortamı da yaratmadı. Bugün konuşulması, tartışılması, anlaşılması bizim için çok önemli bir kazanç. Son yaptığımız araştırmalarda, bu konuda toplumun ciddi bilgi sahibi olmak üzere yaptığınız. Bu, şunu gösteriyor: Bugünün çok derinliğini var. Başta yoksulluk, işsizlik, ekonomik problemler… Bütün bunlar varken, 'Kanal İstanbul ihalesini yapıyoruz' diye ortaya çıkan bir bakandan sonra, mecburen İstanbulluyla bunu paylaştık. 'Bir durun bakalım. Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz? Neyi yapıyorsunuz? Niçin yapıyorsunuz sonra sorduktan sonra, İstanbul'u analiz etmeye, bizlerin ve kamuoyundaki sağlıklı bilgi kaynaklarının aktarımlarıyla konuya vakıf olmaya başladılar. ”
“VATANDAŞ BİLGİ SAHİBİ OLDUKÇA ONAY VERMİYOR”
“Bu süreçte vatandaşın, bilgi sahibi oldukça, faydalarını, zararlarını gördükçe, bu projeye asla onay vermediğini de araştırmalardan elde edildi durumdayız. Tabi bir tavrı görüyoruz: 'Yapacağız da yapacağız!' Başka bir tavır yok. ÇED raporu askıya tabi, itirazlar veriliyor, ÇED raporuna yapılan, kurumsal, kişisel itirazlar yok sayılıyor ve ÇED raporu onaylıyor. Biz de diyoruz ki; bizi, İBB Başkanı'nı ikna et ihtiyacımız yok. Bilim dünyasını ikna edin; Yeterli. İstanbul vatandaşı zaten o zaman ikna olur. Ama akıl ve bilim. Kanal İstanbul'un 2011'de ortaya atıldı. 2015 seçimleri geldi, 'Şimdi o konuya girmeyelim' dediler. 2019 yerel seçimleri geldi. Hatırlayın; zerre cümle yok. Bu kadar önemli bir seçim İstanbul'la ilgili. İstanbul'a dair bu kadar önemsedikleri, dünyada en büyük sükseyi yapacaklarına inandıkları projeyle ilgili tek bir cümle etmeden seçim bitirdiler. Sessizce geçirdikleri bu süreçten sonra da 'Kazmayı vuruyoruz' diye ortaya çıktılar. ”
“BUKALEMUN PROJE”
“Ben, bu projeye, 'Bukalemun proje' diyorum. Renge giriyor bu proje. 2011'de Sayın Cumhurbaşkanı, bu projenin tanımını, halka hitap ederek söyleyin: 'Bu proje, çok boyutlu bir projedir. Aynı zamanda enerji, ulaştırma, bayındırlık, eğitim, ihtiyaç, şehircilik, aile, konut, çevre projesidir. İstanbul'u, tarımı, yeşili, hayvan ve bitki yaşamını koruma projesidir. ' Şey var var projede. Bu açıklamayı en az 10 varsayılan okudum. Bugünün neresiyle uyuşuyor; bulamadım. O zaman dedim ki, 'O basit animasyon filminde, tahmin ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı'na o dönem başka bir proje anlattılar.' Bu proje o proje değil. Bu tanımlara uymuyor. İçinde ne ararsan var. Onun şeye iyi geliyor! Ben de isyan ediyorum. Kabullenemiyorum İBB Başkanı olarak. İsyan ediyorum. Bu isyanımı milyonlar hemşehrimin duyduğunu da görüyorum. Altında da isyanını görüyorum. ”
“BU SÜRECİ önemlidir ENGELLEMELİYİZ”
“Akılla, bilimle sağ duyuyla hukuka dayalı olarak bu süreç, çeşitli girişimlerle ortaya çıkar, mutlaka engellemeyiz diye düşünüyorum. Tabii ki çalıştaylar bekliyoruzız, tabii ki bu konuyu tartışacağız, ÇED raporuna itiraz edeceğiz. Şu anda 100 binlik planları askıda. 1 / 100.000'lik plan dediğiniz şey, bir kentin değişmez kurallarıdır. Bu iş kapalı kapılar ardında yapılmaz. Bir proje ofisi tarafından yapılmaz. Kamuoyuna açık yapılır. 100 binlik plan, basit bir konu değildir. Buna da itiraz edeceğiz. Dün ben ettim. Etmeliyiz. Hukuki haklarımızı, sonuna kadar kullanmalıyız. 6 ilçedeki 19 mahallede insanlar yerinden ilgi kişi sayısı, 316 bin kişi. 316 bin kişiyi siz, yerinden ediyor ve taşıyorsunuz. Esas problem, esas kıyamet burada kopacak. Oradaki toplum bunun farkında değil. ”
“İŞSİZLİK VARKEN, İNSANLARIN SIRTINA YÜK KOYUYORSUNUZ”
“Görünen ey, Kanal İstanbul'un hükümet ağzıyla ifade edilen maliyeti 100 milyar lira. 100 milyar lira daha ek bir yük, ek bir vergi. Yani bu şu anda onun üç gencin birisi işsizken, işsizlikten insanlarımız kırılıyorken, çözmemiz gereken başka hususlar varken, sizden sırtına böyle bir yük koyuyorsunuz. Dokuz tane Marmaray yapar. Tüm İstanbul'un deprem sorununu ortadan kaldıramazken İstanbul'a böyle bir yükü reva görüyorsunuz. Niye? Yine betona İstanbul'u gömeceksiniz. Bu odadain sonunda maliyet olarak da çok yanılacaksınız. Derken hani tahminde bulunuyorum. Bunu yaptırmayacağız, bunu söyleyeyim. ”
“ KİM MECBUR? ”
“Bizi bu işe mecbur etmek isteyenlere diyoruz ki; 'Niçin mecburuz?' Kim Mecbur? Biz değiliz. Küçük bir azınlık mecbur. Kim Mecbur? Evet o 30 milyon gruplararelik arsayı satın alanlar mecbur. Hayatlarını oraya bağlamışlar. Açıkçası bu kanalı ve kanalın etrafındaki binaları yapacak olanlar da mecbur olabilirler. Onu da anlayabiliyorum. Ama biz Kanal İstanbul'a asla mecbur değiliz. İstanbul halkının da böyle bir niyeti yok. Kabil vatandaş etmiyor. İstanbul'un yönetiminin kapılarını el birliğiyle kapattık. Artık israf düzeninden kimse faydalanmıyor İBB'de. Biraz da bu konudain tetiklediğine şüphelerim vardı. Sayın Meral Akşener, 'Suçlusu sensin' deyince düşünmeye başladım. Evet galiba 2019 seçimleri biraz bu işin tetikleyicisi oldu. Süreci bu odada tetikledi. Biz İBB'de kamu sektöründe ahlaklı şekilde içindir için çalışmak göstermektediruz. Partizanlığa asla müsaade etmiyoruz. Kanal İstanbul'a mecbur olduklarını düşünüyorum. Biz mecbur değiliz. İstanbul halkı mecbur değil. ”
“DÜNYAYA MEYDAN OKUYACAĞIMIZ ÇOK ŞEY VAR”
“Dünyaya meydan okuyacağımız çok şey var. Hani sükse dikkate değer konuşmacılarımız bahsettiler. Dünyaya meydan okumanın yüksek tonda sesle olduğunu zannetmiyorum. Siz, buradan ne kadar bağırırsanız bağırın, sizi Japonya'dan, Kore'den, Avustralya'dan ya da Avrupa'dan hatta komşudan Bulgaristan'dan, Gürcistan'dan duymazlar. Ama ortaya koyacağınız teknolojik beceriler, başarılar, başarılı akademisyenlerin yayınları, bilimsel araştırmaları sizin sesinizi dünyaya duyurabilir. Biz, ey sesten anlarız. Bize uluslararası sükse deyince de bağırmaktan çağırmaktan değil, sükseyi böyle tanımlarız zihnimizde. Teknoloji Bakanı çıkıp 'Kanal İstanbul da Kanal İstanbul' konuşması yapıyor. Teknolojinin konuşulması gereken bir buluşmada. Akıllı şehirlerin konuşulması gereken bir buluşmada. Orada da ifade ettim burada da ifade edeceğim. Bunların bilinmesi lazım. Esas sükse yapamadığımız alanlar onlar. Ülkemizin 5 yılda yüksek teknoloji ürünlerine dair ortaya koyduğu cari açık ithalat ihracat arasındaki fark 2019 hariç 107 milyar dolar. ”
“İYİ YAPILAN ŞEYLERİ ALKIŞLIYORUZ”
“Hani diyoruz ya; petrol bağımlısı bir ülkeyiz. Hayır, biz daha çok teknoloji bağımlısı bir ülkeyiz. İnsanlar üretiyor, biz tüketiyoruz. Teknoloji Bakanı, efendim, çöp dağlarını çok iyi hatırlıyormuş, yirmi beş sene önce bu şehir kurtulmuş onun kanal da kanal ... İyi yapılan her şeyi biz zaten alkışlıyoruz. Bu şehre Sayın Cumhurbaşkanı da hizmet. Önceki ve sonraki büyükşehir belediye başkanları. Allah hepsinden razı olsun. İyi yaptıkları şeylere ama. İstanbul, dünyaya meydan okuyacaksa gençlerin üretime, gençlerin teknolojiye dairesi, yeni nesil üretime dair ortaya koyacağı şeylerle sükse yapabilir ve meydan okuyabilir. Açıkçası İstanbul bu kanal tartışılıyor inşallah el birliği ile kurtulacaktır. ”
“BU ŞEHRE, BU BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ”
“Bu, asla siyasi bir mesele değil hayati bir meseledir. Biz buna bu gözle çalışmak ve bu kararlıkla bu çalışmalarımızı ve hukuki mücadelemizi veriyoruz. Hukuki zeminde mücadele odaklılığını görüyorum. Biz buna İstanbul'da her türlü teknik katkıyı seçtiğiniz hazırız. Ama hukukçular açılış ama teknik insanlar çalışır… İnşallah biz, bu doğruya bu şehri getireceğiz. Yine de çağrı yapıyorum açık ve net. Buradan herkese, Ankara'daki bütün yetkililere, bütün İstanbullular adına şunları vicdanına sesleniyorum: Gelin aklı, bilimi deneyin. Gelin bir daha düşünün. Bakın bu yanlıştan siz dönün. Bu darı, sizi bu yanlıştan döndürmesin. Vicdanınızın sesine kulak verin. Bu kişilerin feryadına kulak verin. Ve bu eşsiz şehre, geri dönüşü olmayan bir ihanete kalkışmayın. Çünkü bu şehir, hepimiz, geçmişimizden bize emanet edilen bu şehir, geleceğe aynı sağlıklı şekilde emanet edilsin diye teslim edildi. Umarım bunu sağlayacağız ve sizin bu şehre, bu büyük kötülüğü yapmalısınız fırsat tanımayacağız. ”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 482136
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunun ardından, “Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği” için de itiraz dilekçesi verdi. İmamoğlu, itiraz öncesinde gazetecilerin faytondan cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi sürecine kadar birçok sorusuna yanıt verdi. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı’nı Erdoğan’a Ankara’da teslim ettiği 4 sayfalık mektubun içeriğiyle ilgili soruyu, “Mektubumuzda, İBB ile merkezi hükümetin arasındaki kanalların bozulmasını isteyen kişilerin olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini yazdım. Bazılarının gazetede yazdığı gibi değil. 4 sayfalık mektupta Kanal’ı anlatacak değilim. Ben, o konuyu yüz yüze anlatmak isterim. Yüz yüze konuşmak istediğimi, bir brifing vermek istediğimi, İstanbul’un bugününü ve yarınını bizler tarafından kendilerine aktarmak istediğimi çok samimi bir dille, İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak, Türkiye tarihinin İstanbul’da en yüksek oy sayısıyla seçilmiş belediye başkanı olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşme talebimi ilettim. Bundan sonraki takdir, bundan sonraki vicdan, adalet duygusu verilecek karar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Cevabımı merakla ve açıkçası acil bir şekilde İstanbul halkı adına beklemekteyim henüz bir cevap almadım” şeklinde yanıtladı...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunun ardından, “Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği” için de itiraz dilekçesi verdi. İmamoğlu, itiraz dilekçesini sunmadan önce gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Beşiktaş İl Müdürlüğü önünde yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“İSTANBUL’A İHANETİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”
“Bir süre önce de itiraz için gelmiştiniz. O zaman ÇED raporuna itiraza gelmiştiniz. O rapor, bütün itirazlara rağmen bugün kabul edildi Çevre Bakanlığı tarafından. Şimdi yeniden buradasınız. Nasıl değerlendireceksiniz ve bugün neden buradasınız?”
ÇED raporuyla ilgili biliyorsunuz on binlerce insanımız başvuruda bulundu. Bugün, Bakanlık bu konuda ÇED’i kabul kararını verdi. Bizim için şaşırtıcı bir karar değil aslında. Biz, süreçleri an be an takip etmeye devam edeceğiz. Öncelikle bugün gelişimin sebebi; askıda bulunan planlara itiraz edeceğim. 100.000’lik planlar, İstanbullu adına Bakanlık tarafından düzensiz, hiçbir kamuoyu paylaşımı yapılmaksızın, toplumun bileşenlerinin, paydaşlarının sürece dair düşünceleri alınmaksızın, yeni gelen İstanbul yönetiminin sürece katkıları bir masada tartışılmaksızın bir karar verilmiştir. Kent anayasası denen, kentin değişmez kuralları denen 100.000’lik planın değişikliği süreci, her şeyi abur cubur aceleye getirme üslubuyla yapılmış ve askıya çıkmıştır. Bu ayın sonuna kadar askı süreci var ve ben bugün bu plana itirazımı vereceğim. Hemşehri hukuku dahilinde itirazımı vereceğim. İtirazı vereceğiz; ama süreci burada bitirmiyoruz. ÇED raporuna toplumun, kişilerin, hemşehri hukuku çerçevesinde İBB’nin, başka kurumların, sivil toplum kuruluşlarının mahkeme açma hakkı vardır. Ben, şahsen bu konuda mahkeme açma hakkımı kullanacağım. Toplumun da bunu en üst seviyede kullanacağını biliyorum. Örneğin; bu ayın sonuna kadar, bütün İstanbulluların bu plana itiraz haklarını kullanma konusunda özveride bulunacağını hissediyorum. Yine Şehircilik Bakanlığı’nın temsilciliklerine gelecekler ve itirazlarını verecekler. Daha sonra planla ilgili süreç de askı süreci bittikten, karar verildikten sonra, bunun da olumsuz olması halinde mahkeme süreci var. Hukuki yollarla sonuna kadar, İstanbulluların büyük katılımıyla ve desteğiyle, İstanbulluların hayati bir sorunu olan ve geleceğini tümüyle etki altına alacak olan, bana göre İstanbul’a yapılacak en büyük ihanet kavramını, (ki bu ihanet kavramını Türkiye’nin, İstanbul’un gündemine biz oturtmadık, oturtanları sizler biliyorsunuz. Kimin, ‘İhanet ettik’ dediğini sizler biliyorsunuz ama bu ihanet onların kat be kat fazlası. Geri dönüşü olmayan, büyük bir ihanet) engellemeye çalışıyoruz. Bu kararı almaya çalışanlara da yardımcı olmaya, onları tarihi büyük hatadan döndürmeye çalışıyoruz. Bu yönüyle hem itiraz hem hukuki süreçleri, tüm hukuki haklarımızı görecekler ki sonuna kadar milyonlarca insan kullanmaya devam edeceğiz.
“REHBERLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“ÇED raporuna yüzlerce itiraz oldu…”
- Yüzlerce değil on binlerce itiraz oldu. Bence bırakın incelemeyi, işin ruhunu kavrama noktasında bir çaba gösterdiklerini de düşünmüyorum. Bu nereye gitmek istediğinizle alakalı. Siz eğer toplumla birlikte bir yere gitmek istiyorsanız, toplumun her sesini duyarsınız. Bu sizin algılarınızın açık olmasıyla alakalı. Şu an süreçte en baştan beri ben bilirim, ben yaparım, isteseniz de istemeseniz de yaparım anlayışının vuku buluş biçimi. O bakımdan ben bu itirazları bırakın incelemeyi, gördüklerini, hissettiklerini dahi düşünmüyorum. Ben her şeye rağmen bu ülkenin üniversitelerinde yetişmiş hukukçularının, sıkıntıda olan hukuk sistemiyle dahi olsa bu denli tehlikeli bir sürece hukukun cevap vereceğini ve bizim hakkımızı hukuk sayesinde savunabileceğimizi düşünüyorum. ÇED’de de bu kararı bekliyordum. Planda da çok umutlu değilim; ama yine on binlerce itirazın olmasını umut ederim. Bugün itibariyle İstanbul’un gönüllü insanları kadınları, erkekleri, gençleri buraya hemşehri hukukuyla başvurularını yapacaklar. Ama esas ondan sonraki hukuki süreç çok önemli. Ben o anlamda rehberliğimi yapmaya devam edeceğim. Bu İstanbul haklının bana verdiği görevin karşılığıdır.
“ATLARIN DA SATIN ALINMASI KONUSUNDA KARARIMIZ VAR”
“Faytonlarla ilgili İBB’nin kasasından çıkacak miktarın yüksekliği de konuşuluyor. Faytonlarla ilgili son durum nedir? Ve bu çıkacak parayla ilgili eleştirilere ne söyleyeceksiniz?
İstanbul’un birikmiş çok sorunu var. Bu da o birikmiş sorunlardan bir tanesi. Yani fayton meselesi, dünden bugüne oluşmuş bir konu değil. Fayton, Adalar’ın geleneğinde de olan bir kültür. Bunun altını çizelim. Biz bunu yok saymıyoruz. Ama onlarca yıldır kötü yönetilen bu süreç, geldiğimiz noktada ne yazık ki hiçbirimizin, toplumun hiçbir kesiminin vicdanına sığmayacak bir noktaya gelmiştir. Adalar’da bu süreç, ne yazık ki olumsuz kullanılmıştır. Bu, insanların canını acıtmaktadır. Biz, bu konuya çözüm bulma çabamızı aylardır yapıyoruz. İnceliğimizi ve titizliğimizi buradan anlayabilirsiniz. İstanbul’un bütününü ilgilendiren devasa bir konunun, kamuoyuna açık bir alanda tartışılmaksızın, ‘pat’ diye milletin önüne koymasını bir kenarda tutun, biz de fayton meselesini dahi defalarca Adalar’a gidip, işin paydaşlarıyla konuşup, çalıştaylar yapıp, nasıl çözeceğimize dair bütün toplumsal dinamikleri harekete geçirip demokratik metotları kullanma çabamız aslında örnektir. Günün sonunda; aldığımız bütüncül karar, -tabi bu arada üzücü olaylar da yaşandı atların ölümünü ve oradaki yok oluşlarını hastalıklarını yaşadık- geldiğimiz noktada mecliste bir karar oluşturmak üzere bir kanaat belirttik. Faytonların geçmişten bugüne gelen bir hakları var. Yani bugün oradaki faytonların bir piyasa değeri var. Biz, bu piyasa değerinde de bu işten emekçi olarak geçimini sağlayan insanların da mağdur edilmemesi hususunda bir karar alması gerektiğini, bundan sonraki taşıma süreçlerinin tümüyle kendi hizmetleri olarak üzerinden yapacağını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT olarak taşıma hizmetlerini vereceğini, yok olan haklarına dair de bir kereye mahsus fayton sahiplerine 250’şer bin TL verme konusunda fikrini kurumumuz beyan etmiştir. Meclisimiz fayton başına 300 bin TL verilmesinin daha doğru olacağını belirtmiştir bütün siyasi partilerin kararıyla. Biz şimdi bu uygulamaya geçiyoruz. Atların da satın alınması konusunda bir kararımız var. Onları da valilik, Tarım Bakanlığı ve ilgili kişilerle görüşüyoruz. Bunların Tarım Bakanlığı uygun haralarında bakımıyla ve süreçle ilgili iş birliği yapıyoruz. Gerçekten hassas bir biçimde atların oraya nakledildiği, faytoncuların haklarının ödendiği ve yeni ulaşım sistemiyle Adalar’a uygun, çevreyi kirletmeyen, elektrikli araçlarla ve de turistik anlamda da farklı elektrikli araçların dizayn edilerek sürece katılmasını sağlamak ki bu konuda da bir yarışma hazırlığımız var. Hizmeti de aksatamdan bu geçişi sağlayacağız. Adalar’da kimsenin canını sıkmadan, canını yakmadan, ebette faytonları seven bir kitlenin olduğunu da biliyorum. Bunun bir gelenek olduğunu da biliyorum. Bunu da hissediyorum ama şu aşamada yapacağımız kararlılığımız olan uygulama budur. Bunu da kamuoyuyla paylaşalım.
“BÖYLE OLSUN İSTEMEZDİK”
“Cumhurbaşkanıyla görüşme talebiniz vardı. Mektupta verdiniz. Bir yanıt geldi mi?”
- Keşke hemen yanıt gelse. Sayın Cumhurbaşkanı’mızla Ankara’daki buluşmanın ilkini de biz talep etmiştik ama kendisi 30 büyükşehir belediyesiyle buluşmak olarak planlamıştı. Bu da Belediyeler Birliği’nin bir buluşmasıydı. Ne yazık ki, ilkinde gündeme nasıl olduğu belli olmayan kırılan bir sandalyeyle oturan bir buluşma, ikincisinde de nezaketsiz bir buluşma ortamı gündeme oturdu. Böyle olsun istemezdik. Can sıkıcı. Ancak şöyle söyleyeyim; bu sürecin böyle oluşmasından ziyade, benim için en faydalı şey orada dört sayfalık mektubumuzu vermekti. Mektubumuzda, İBB ile merkezi hükümetin arasındaki kanalların bozulmasını isteyen kişilerin olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini yazdım. Birtakım hususlara değindim. Bazılarının gazetede yazdığı gibi değil. 4 sayfalık mektupta Kanal’ı anlatacak değilim. Ben, o konuyu yüz yüze anlatmak isterim. Yüz yüze konuşmak istediğimi, bir brifing vermek istediğimi, İstanbul’un bugününü ve yarınını bizler tarafından kendilerine aktarmak istediğimi çok samimi bir dille, İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak, Türkiye tarihinin İstanbul’da en yüksek oy sayısıyla seçilmiş belediye başkanı olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşme talebimi ilettim. Bundan sonraki takdir, bundan sonraki vicdan, adalet duygusu verilecek karar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Cevabımı merakla ve açıkçası acil bir şekilde İstanbul halkı adına beklemekteyim henüz bir cevap almadım.
“BAKANLARIN VERDİĞİ BİLGİLERİN HEPSİ YANLIŞ”
“Cumhurbaşkanına verdiğiniz Kanal İstanbul mektubunda hangi başlıklar vardı?”
- İçinde bizim sağlıklı ilişki kumamızı engelleyen unsurlar, bazı sahada söylenerek bence Sayın Cumhurbaşkanını yanlış yönlendiren ifadeler. Örnek ararsanız; “İmamoğlu metroyu iptal etti. Ya da hiçbir su sorunumuz yok. Ya da Kanal İstanbul ile ilgili süreçte tek bir asra hareketi olmamıştır” diye bilgi veren bakanlar var. Bu bakanların verdiği bilgilerin hepsi yanlış. Daha ağır ifade kullanırım da yakışmıyor. Bütün bunların olmaması ve bu ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiğini ortaya koyan bir mektuptu. Kanal mektupla anlatılacak bir husus değil. Ama onu da İstanbul’un bütün sorunlarını da yüz yüze anlatmak istediğimi ifade ettim.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mektupta da ayrıca bizim söylememiz doğru olmaz, başka şeyler de var’ demiş…
Ben de zaten söylediğimi, söyledim zaten. Tabi mektup özeldir yani. Doğru söylemiş. Özel olanı, özel buluşmayı bekliyoruz: Ekrem İmamoğlu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.
“CUMHURBAŞKANI ARSA HAREKETLERİNİ ANALİZ ETSİN”
“Kanal İstanbul güzergahında, Katar Emiri’nin annesi de dahil olmak üzere pek çok kişinin arsa aldığı yönünde haberler çıkmıştı. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Katar Emiri’nin annesinin arsa aldığı doğru değil; ama bazı CHP’lilerin o güzergahtan arsa aldığı söyleniyor’ şeklinde bir iddiası var…”
- Vallahi Cumhurbaşkanı’nı doğru bilgilendirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Bakan da ‘Hiç arsa hareketi olmadı’ demişti. Ama biz oradan arsa alanlardan kimin CHP’ye oy verdiğini, kimin AK Parti’ye oy verdiğini; kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğunu bilemiyoruz. Katarlı veya bir başka şey de beni ilgilendirmiyor. Orada yaratılan rantın, birileri tarafından önceden arsa hareketine dönüştürülmesi ve nereden alacaklarının bilinmesi… Bence Sayın Cumhurbaşkanı onu analiz etsin. Kimin partili olduğuna, kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğuna değil.
“BİR YERİN İBADETHANE OLMASINA FAİZ KARARINI VEREN İLAHİYATÇILAR MI KARAR VERİR?”
“Dün meclisten bir karar geçti. CHP grubunun Cemevleri’ne ibadethane statüsü verilmesi talebi uygun bulunmadı. Cemevleri’nin temizlik ve benzeri hizmetlerden ücretsiz yararlanması kararı çıktı. Siz bu kararı veto edecek misiniz?”
- Bir kere şunu söyleyeyim; tabi ki bu karar çıksa da çıkmasa da bu konular, İBB’nin yetkisi dahilinde yapabileceği işler. İstanbul halkının bir maneviyat ve bir eşitlik duygusu arayışı var. Cemevlerinin ibadethane olduğu yönündeki sürecin İstanbulluların hukukunda da ‘Evet böyledir’ denmesi kadar manevi tatmin olamaz. Yani bunu İBB’nin meclis üyeleri yaşasın, hissetsin istedim. ‘Efendim niye bu dilekçeyi İmamoğlu vermedi’ deniliyor. Meclis bunu yapsın. İmamoğlu verseydi o zaman da ‘Bak işte kullanıyor. Siyasete alet ediyor’ Vermedik, ‘Niye o vermedi?’ Bunlar çok komik gündem yaratma hususları. ‘Efendim bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir’ Hangi ilahiyatçılar? Faiz kararını veren ilahiyatçılar mı? Hangileri? Artı, bir inanışa sahip bir ilahiyatçının bir başka inanışa yönelik karar vermesi ne kadar doğru? Milyonlarca Alevi vatandaşımızın yüzyıllardır ibadethane kabul ettikleri mekanın biçimine nasıl bir başkası karar verecek? Hukuka atıfta bulunanlar hukuksal tüm alanlarda bu kararlar verilmiş. Çok üzüldüm, tartışmalara da çok üzüldüm. İYİ Parti Grup Başkan Vekili çok güzel bir Hadis hatırlattı. Evet, ‘Bütün yeryüzü ibadethanedir’ diyen bir Peygamber’e inananmış insanlarız. Bu şeklide bunun halledilmesi varken, bu şansı kullanamayan o iki partiye çok üzüldüm. Ama ben bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim.
“Ne yapacaksınız?”
- Onu zaman içerisinde göreceksiniz…
HABER:Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 314513
Bir süredir Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA) tedavi gören eski Başbakan Bülent Ecevit'in eşi ve DSP'nin kurucusu Rahşan Ecevit, bu akşam saat 21.00 sularında hayata gözlerini yumdu.
Emrehan Halıcı, 2013'teki Rahşan Ecevit'in öldüğü yönündeki haberleri yalanlayan, yakınında olan bir isimdi.
RAHŞAN ECEVİT KİMDİR?
Rahşan Ecevit (doğum adıyla Zekiye Rahşan Aral), 1923 yılında Bursa'da dünyaya geldi. Rahşan Ecevit; ressam, yazar ve siyasetçi kimliğinin yanı sıra Demokratik Sol Parti ile Demokratik Sol Halk Partisi'nin kurucusu ve ilk başkanıdır.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 451070
Barış Pınarı Harekâtı Bölgesi'nde gerçekleştirilen bombalı araç saldırısında 3 asker şehit düştü.
Şehit olan askerlerden evli ve 2 çocuk babası Piyade Binbaşı Şevket Tombul'un Eskişehir'de yaşayan ailesine, Piyade Teğmen Sinan Bilir’in (29) acı haberi Tokat’ta oturan ailesine, Uzman Onbaşı Mustafa Alpak’ın acı haberi ise memleketi Şanlıurfa’daki ailesine ulaştı...
Acı haberi ,Milli Savunma Bakanlığı duyurdu. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;
*Barış Pınarı Harekât Bölgesinde, 16 Ocak 2020 tarihinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısı sonucunda üç kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur.
*Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 320016
MİLLİ Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) yapılan açıklamada, "Hakkari Çukurca bölgesinde 15 Ocak 2020 tarihinde, atış eğitimi esnasında meydana gelen kazada iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 2 kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmış ve derhal hastaneye kaldırılarak tedavilerine başlanmıştır" ifadelerine yer verildi.
BAŞSAĞLIĞI VE SABIR MESAJI...
MSB, vefat eden askerler için başsağlığı; yaralılar için de acil şifalar diledi. Yapılan açıklamada, "Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar dileriz" denildi.
BİR ATEŞ MERSİN'E...
Edinilen bilgiye göre, Hakkari 2. Hudut Tugay Komutanlığı emrinde görevli Piyade Sözleşmeli Er Tolga Kaplan, atış eğitimi esnasında meydana gelen kazada şehit düştü. Şehidin acı haberi Mersin'deki ailesine gece yarısı ulaştırıldı. Merkez Toroslar ilçesi Turgut Türkalp Mahallesi'nde oturan baba Yusuf Kaplan, evladının şehit olduğu haberini askerlerden aldı. Acılı babayı Toroslar Kaymakamı Ahmet Hikmet Şahin ve diğer görevliler teskin etmeye çalıştı. Şehidin baba ocağı Türk bayrakları ile donatılırken, yakınları gözyaşlarına boğuldu.
BİR ATEŞ DE ZONGULDAK'A DÜŞTÜ...
Çaycuma ilçesine bağlı Dereköseler köyü Miyanyediler Mahallesi'nde yaşayan er Sait Miyanyedi'nin baba ocağına ateş düştü. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde şehit düşen Miyanyedi'nin acı haberi baba Satılmış Miyanyedi'ye verildi. Acı haberi alan aile yakınları gözyaşlarına boğuldu. Anne Naciye, kardeşi Nazmi Miyanyedi şehit haberiyle yıkıldı. Şehidin evinin duvarına ise dev Türk Bayrağı asıldı. Jandarma ve 112 acil sağlık ekipleri evin önünde hazır bulundu. Acı haberi alan komşuları da taziye için şehidin evine akın etti. Köyde taziye için hazırlıklar başlatıldı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 110606
KGK Genel Başkanı Dim, SETA Vakfı'nın Ankara'da düzenlediği panelde izlediği Bakan Çavuşoğlu'na KGK'nın süreli yayını Türkçe-İngilizce Küresel Medya/Global Media dergisini takdim etti. Bakan Çavuşoğlu dergiye ilişkin beğenisini ifade ederken, Dim "Eleştirilerinizi de bekliyorum" dedi...
Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SETA'nın düzenlediği "Küresel Belirsizlik Ortamında Türk Dış Politikası" konulu panelde konuştu. Çavuşoğlu, "hayal kırıklığı" olarak tanımladığı darbeci general Halife Hafter'in Libya'da barıştan yana olmadığını söyledi. Türkiye'nin Libya ile yapılan mutabakatlara sadık kalacağını belirten Çavuşoğlu, Berlin Konferansı'nın önemine dikkat çekti. Bakan Çavuşoğlu, Trablus içinde yaşanabilecek sokak çatışmalarının Libya'yı bölünmeye götürebileceğini söyledi. İdlib'teki son gelişmeleri de aktaran Bakan Çavuşoğlu, Türkiye sınırına olası göç için tebdir alındığını söyledi.
Ankara'daki SETA Paneli'ne Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim de katıldı. Panel sonrası Bakan Çavuşoğlu ile görüşen Dim, Çavuşoğlu'na KGK'nın süreli yayını Türkçe/İngilizce KÜRESEL MEDYA/GLOBAL MEDIA dergisini takdim etti. Bakan Çavuşoğlu, dergiye ilişkin beğenisini ifade ederken, Dim "Eleştirilerinizi de bekliyorum" dedi.
KGK'YA ZİYARETÇİ AKINI SÜRDÜ...
Ankara Çankaya'da bulunan KGK genel merkezine 'Hayırlı olsun' ziyaretleri sürdü. Dim "Nazik ziyaretleri için değerli Alanyalı hemşehrilerim Prof. Dr. Hayri Duman, HSK Müfettişi Cihan Sezen, bürokrat Hüseyin Demir ve Davut İmamoğlu’na çok teşekkür ederim" dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 405863
Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Muhittin Böcek; ""Akıllı Şehirler ve Belediyeler"toplantısına katılmak için Ankara da ki etkinliğe katıldı.Başkan Muhittin Böcek CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Mansur Yavaş'ı makamlarında ziyaret etti...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu makamında ziyaret ettikten sonra sosyal medya sayfasından yaptığı paylaşımda:""Ankara'da, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik., Antalyamızla ilgili projelerimizi anlattık ve her zaman olduğu gibi tam desteğini aldık. #BizBirlikteYaparız"dedi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bugün Ankara'da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i İyi parti binasında ziyaret etti...
Türkiye Belediyeler Birliği tarafından organize edilen "Akıllı Şehirler ve Belediyeler" Kongre ve Sergisi'ne katılmak için Ankara'ya giden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Millet İttifakı ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i İyi Parti genel Merkezinde ziyaret etti.
Başkan Muhittin Böcek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Ankara'da, Millet İttifakımızın ortağı İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'i ziyaret ettik. Nazik karşılaması ve ülkemiz için hassas duruşuna teşekkür ediyorum. #BizBirlikteYaparız"" yazdı.
MUHİTTİN BÖCEK,SON ZİYARETİNİ ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MANSUR YAVAŞ'A YAPTI...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a yaptığı ziyareti de : "Ankara'ya 'hem yatırım, hem tasarruf' politikasıyla nefes aldıran Başkanımız Mansur Yavaş'a nazik ev sahipliğinden dolayı teşekkür ediyorum. #BizBirlikteYaparız" sözleriyle paylaştı.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 428084
"Filenin Sultanları" ile ilgili paylaşımı tepki çeken Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin'in MHP belediye başkanları listesinden çıkarıldığı bildirildi...
MHP'li Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin, "Filenin Sultanları" ile ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle MHP belediye başkanları listesinden çıkarıldı.
Açıklama MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz'dan geldi. Durmaz konuyla ilgili Twitter'dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Milletçe haklı gururumuz olan Filenin Sultanları halkında, yapmış olduğu çirkin paylaşımı nedeniyle; Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli beyin talimatlarıyla , Kaynaşlı Bld Başkanı Birol Şahin, belediye başkanları listemizden düşürülmüştür..Kamuoyuna saygıyla duyurulur..."
"AÇILIP SAÇILACAKSIN, KENDİNİ TEŞHİR EDECEKSİN"
Birol Şahin, A Milli Kadın Voleybol Takımı'nın Almanya'yı yenerek Tokyo'da olimpiyatlara katılma hakkı elde etmesinin ardından yayınladığı mesajda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Allahu Teala'nın örtünün vücut hatlarınız belli olmasın emrine karşı çıkarak, açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin sonra da Tokyo'ya gidiyoruz diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar. Müslüman kadın adap ve haya sahibidir. Yaptığı her işte Allah rızası gözetir. Dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler. Erkekler huzurunda açık saçık olarak değil."
Kamuoyunda yoğun tepkilere neden olan paylaşımıyla ilgili Şahin, kendisini "Bunu genel anlamda yazdım. Kamuoyu beni takip ediyor. Takipçimiz çok. Art niyet taşımıyoruz. Bizler İslam ülkesinde yaşıyoruz. Müslümanım diyenin uyması gereken kurallar vardır. Müslüman bir kişi öyle bir kıyafet giyip erkek huzuruna çıkamaz. Bu haram" sözleriyle savunmuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 583856
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasının ana omurgasına oturttuğu semt pazarı ziyaretlerine Sultanbeyli’de devam etti. Ülkenin gerçek sorunlarının pazarlardan gözlemlendiğini belirten İmamoğlu, “Burayla yüzleştiğiniz zaman öncelikleriniz yerine daha hızlı oturuyor. Pazarları o zaman gezmenin bize kazandırdığı duygular, gerçekten çok daha verimli sözler ve işler üretmemize sebep oldu. Şimdi de o noktadayız” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim döneminin vazgeçilmez mekanlarından pazarları, seçildikten sonra da unutmadı. İmamoğlu, Sultanbeyli Belediyesi’ne yaptığı ortak masa ziyaretinin ardından, aynı ilçenin Necip Fazıl Mahallesi’nde kurulan semt pazarına geçti. Pazar girişinde esnaf tarafından alkışlarla karşılanan İmamoğlu’na, meyve sepeti hediye edildi. Bu sırada bir esnaf, İmamoğlu’nun ziyaretinden duyduğu memnuniyeti, “Başkan’ım sözünü tuttu, yine geldi Salı Pazarı’na” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu, engelli bir esnafın sorunlarını dinledikten sonra iletişim bilgilerini aldı. Pazarcı esnafı da İmamoğlu’na, “hamaliye” sorunlarını anlattı. Göreve başladıklarında Bayrampaşa Hali’nde İBB’ye ait bir alanın bulunmadığını belirten İmamoğlu, “Yerimiz yoktu, yerimizi aldık. Kuracağımız masaya sizi de çağıracağız. Sizi dinleyeceğiz” dedi. İmamoğlu, “Mafyaya yer yok” diyen bir esnafa da “Biz, mafyacılık oynayan herkese karşıyız. Biz çözeceğiz, siz de fiyatlara yansıtacaksınız. Vatandaş da kazansın” yanıtını verdi. İmamoğlu, bir tezgahtan aldığı muzları, basın mensuplarına ve vatandaşlara dağıttı.
“BURADA OLMAYA DEVAM EDİYORUZ”...
İmamoğlu, pazar turunu gazetecilere, şu sözlerle değerlendirdi:
“Bir gündem toparlamaya çalışıyoruz; ama bir yandan pazarlarda yine vatandaşımızı hissetme çabamız olacak. Şimdi artık yönetimiz. Yönetim olduktan sonra bu, sadece benim vazifem olmayacak. Belediyeyi yöneten arkadaşlarımın da vazifesi olacak. Çünkü gerçekten her şeyi burada hissediyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Az önce hacı amcamızın, ‘İşsizlikten kırılıyor’ dediği gibi. Ne anlatsanız boş oluyor. Çocuğuna kitap yollamanız hoşuna gitmiyor. ‘Önce, onun babasına iş bul’ diyor. Bu ülkenin gerçek sorunları burada. Burayla yüzleştiğiniz zaman öncelikleriniz yerine daha hızlı oturuyor. Pazarları o zaman gezmenin bize kazandırdığı duygular, gerçekten çok daha verimli sözler ve işler üretmemize sebep oldu. Şimdi de o noktadayız. Seçimden sonra biraz az gezdik, ama daha çok gezmeye çalışacağız. Buraları gezmek, sadece pazarcının sorununu dinlemekle ilgili değil. O yüzde 5’i, 10’u. Esas, vatandaşla yüzleşmek, onu hissetmek, anneyi hissetmek, kadını hissetmek… Çoğunlukla kadınlar pazarları tercih ediyor. O bakımdan burada olmaya devam ediyoruz.”
İmamoğlu, pazar turu sırasında karşılaştığı Halit Ayar Kızılay Anaokulu öğretmenlerinin isteğini de kırmadı. Anaokulunu ziyaret eden İmamoğlu, miniklerle eğlenceli sohbetler yaptı.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 337329
Milli Savunma Bakanlığı, Irak’ın kuzeyi Haftanin bölgesinde icra edilen operasyonlarda 2 güvenlik personelinin şehit olduğunu açıkladı...
Milli Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Irak kuzeyi Haftanin bölgesinde icra edilen operasyonlar kapsamında 13 Ocak 2020 tarihinde teröristlerle çıkan çatışmada biri güvenlik korucusu olmak üzere iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz” denildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 800636
Bildiğiniz gibi artık her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken,bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde, vs. kimlik fotokopisi istenmekte...
Günlük hayatımızda her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken, bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde kimlik fotokopisi isteniyor. Kimlik fotokopisi ile çok işlem yapılması alışmış bir durum oldu.
Aslında bu yasal değil, sadece koca formu doldurmak yerine kimliğinizin fotokopisini iliştiriyorlar o belgelere ya da kendilerini garantiye alıyorlar ve işleri hızlandırıyorlar. Peki, bu kimlik fotokopiniz ile başkası neler yapabilir? İşte kimlik fotokopileriyle yapılabilecek işlemler: Adınıza bir yerlere üye olunabilir, adınıza abonelik açılabilir, sizi bir şey için kefil edebilirler.
En çok görülen vakalardan biri de şu: Adınıza bir sürü telefon hattı açtırıp açık hat olarak satabilirler ve bu hatları alanlar herhangi bir suç işlediklerinde direk hat sahibi yani kimlik fotokopisi kullanılarak adına hat açılan kişi zan altında kalıyor. Suistimallere karşı dikkatli olun! Yetkililer, kimlik fotokopileri ile suiistimaller ve yasa dışı konular meydana gelmesi nedeniyle, vatandaşların dikkatli olmalarını istedi. Bir işlem gereği bir yere kimlik fotokopisi verilirken, fotokopi üzerine ne için verildiğinin yazılması konusunda vatandaşlar uyarılarak, kimlik fotokopisi ile yasa dışı işlemler yapılmasına imkân verilmemesi için dikkatli olunması önerildi.
Tüketici Platformları, yetkilileri kimlik fotokopisinin güvenilir olmayan her yere verilmemesi konusunda vatandaşlar uyardı. Kimlik bilgilerinin paylaşımı konusunda çok fazla şikâyet aldıklarını ve vatandaşların büyük mağduriyet yaşadığını kaydeden yetkililer, herhangi bir yere üye olurken de vatandaşların çok dikkat etmesi gerektiği konusunda uyardı. Kimlik fotokopisi üzerine paraf atın Kimlik bilgileri ile istek dışı işlem yapılmasını önlemek için bazı önlemlerin alınabileceğinin altını çizen yetkililer “Bir yere başvuru yaparken kimlik fotokopisi üzerine kimliğin sadece o işlem için kullanılacağını bildiren bir paraf atılmalıdır.
Gerekirse işlem tarihi de atmak yerinde olacaktır. Böylece daha sonraki yıllarda kimliğin tekrar kullanılması engellenecektir. Nüfus cüzdanını kaybeden vatandaşların başına gelen olaylar da kimliklerin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Kötü niyetli kimselerce ele geçirilen kayıp ya da çalıntı nüfus cüzdanları yasa dışı işlemlerde sıklıkla kullanılabiliyor. Bu da vatandaşın büyük mağduriyetler yaşamasına neden oluyor.
Mutlaka gazetelere ilan verin...
Kayıp ya da çalıntı nüfus cüzdanları ile şirketler kuruluyor, bankalardan çekler alınıp karşılıksız çekler düzenleniyor, yaşa dışı binlerce işe ve suça bulaşılabiliniyor. Bu nedenle nüfus cüzdanları kaybolduğunda ve ya çalındığında acilen gazete kayıp ilanı veya emniyetten alacakları tutanağı ekleyecekleri bir dilekçe ile vergi dairesine başvurması halinde, kayıp veya çalıntı nüfus cüzdanı bilgileri sicil kayıtlarına alınıyor. Hangi işlem için olursa olsun kimlik cüzdanı fotokopisini verirken, fotokopinin hemen altına şerh düşün.
Bildiğiniz gibi artık her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken,bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde.. vs.. kimlik fotokopisi istenmekte..
Aslında bu yasal değil, sadece koca formu doldurmak yerine kimliğinizin fotokopisini iliştiriyorlar o belgelere ya da kendilerini garantiye alıyorlar ve işleri hızlandırıyorlar...
Sebep her neyse...
Sonuçta artık kimlik fotokopisi ile çok işlem yapılması alışmış bir durum oldu artık...
Peki, bu kimlik fotokopiniz ile başkası neler yapabilir diye düşündünüz mü hiç?
Birkaç örnek verecek olursak:
-Adınıza bir yerlere üye olunabilir.
-Adınıza abonelik açılabilir.
-Sizi bir şey için kefil edebilirler.
-En çok görülen vakalardan biri de şu: ADINIZA BİR SÜRÜ TELEFON HATTI AÇTIRIP, AÇIK HAT OLARAK SATABİLİRLER! ve bu hatları alanlar herhangi bir suç işlediklerinde direk hat sahibi yani kimlik fotokopisi kullanılarak adına hat açılan kişi zan altında kalmaktadır. (zaten siz de telefoncularda açık hat satıldığına şahit olmuşsunuzdur)
-ve bunun gibi birçok örnek..
Peki, kendimizi korumak, kimlik bilgilerimizle isteğimiz dışında işlem yapılmasını önlemek çok mu zor? Elbette değil
Basit ve etkili bir yöntem var:
Mesela 05xx1234567 nolu telefon hattını aldınız.
Form doldururken ve kimlik fotokopisini verirken,FOTOKOPİDE, KİMLİĞİN ÖN VE ARKA YÜZÜNDEKİ BOŞ ALANLARA
SADECE 05XX1234567 HATTIN ABONELİK İŞLEMLERİ/ AKTİVASYONU İÇİNDİR yazıp paraf atmanız sizi koruyacaktır.
Veya: SADECE 01/01/200X NOLU , XXXXMİKTARLI HAVALE İŞLEMİ İÇİNDİR..
VB. ŞEKLİNDE NOT TUTMANIZ İYİ BİR ÖNLEM OLACAKTIR...
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 326539
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri açıklarında meydana gelen ve paniğe neden olan 4.8’lik depremin ardından AKOM’a geçti. İstanbul’a geçmiş olsun dileklerini ileten İmamoğlu, “Deprem konusu, hafızamızdan zaten çıkmaması gereken ve hiçbir şekilde başka bir konuyu İstanbul’un gündemine öncelemeden bu konuyu çözmemiz gerektiğini hepimize söylüyor. Umarım eylem birliği yapar, insanların zihninden bu tereddüdü ortadan kaldıracak işlemleri hayata geçiririz” dedi. Türkiye’nin bütün kurumlarının bu yönde adım atması, sadece İstanbul değil, Türkiye’nin geleceği açısından çok mühimdir” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün saat 16.38’de Silivri açıklarında, yerin 17 kilometre derinliğinde meydana gelen ve her zamanki gibi paniğe neden olan 4.8 büyüklüğündeki depremle ilgili AKOM’da açıklamalarda bulundu. Açıklamalsına, “Geçmiş olsun tekrar İstanbul’umuza” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Oradaki ilçelerimizi; hem Silivri hem Büyükçekmece hem de Avcılar belediye başkanlarımızı aradım. Herhangi bir ihbar veya tespit edilmiş hiçbir şey yok. Aynı zamanda bizim de sistemdeki hasarla ilgili haritamıza baktığımızda hiçbir unsur yok. Dolayısıyla İstanbul’umuzun, hayatımızın en gerçekçi konularından birisini tekrar yaşamış olduk. Deprem konusu, hafızamızdan zaten çıkmaması gereken ve hiçbir şekilde başka bir konuyu İstanbul’un gündemine öncelemeden bu konuyu çözmemiz gerektiğini hepimiz söylüyor. Umarım eylem birliği yapar, insanların zihninden bu tereddüdü ortadan kaldıracak işlemleri hayata geçiririz. İnşallah İstanbul’daki yüz binlerce insanın hayatını tehdit eden bu kavramı, tümüyle ortadan kaldırırız. Dileğim bu; çalışmalarımız bu yönde. Türkiye’nin bütün kurumlarının bu yönde adım atması, sadece İstanbul değil, Türkiye’nin geleceği açısından çok mühimdir. Hepimize geçmiş olsun.”
İmamoğlu, “Hiçbir yerde hasar yok demek şu an için mümkün mü” sorusuna, “Evet. Şu anda hem ilçe belediye başkanlarımız hem de bizim bütün kapsayıcı bilgi ağımızdan bize hiçbir hasar ve hiçbir vatandaşımızla ilgili ihbar ulaşmamıştır” yanıtını verdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 447397
Marmara 26 Eylül'deki 5,8'lik depremden 47 gün sonra bir kez daha sallandı...
Yine aynı bölgede, Silivri açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Başta İstanbul olmak üzere çevredeki illerde hissedilen deprem, paniğe neden oldu.
Kandilli Rasathanesi, depremin Silivri açıklarında 4,8 büyüklüğünde olduğu açıklarken, AFAD'a göre depremin büyüklüğü 4,7. İstanbul Valiliği, "Marmara Denizi'ndeki deprem sonrası şu ana kadar acil durum hatlarına herhangi bir çağrı gelmedi" açıklaması yaptı.
Yaklaşık 20 saniye süren deprem, 16.1 km derinlikte meydana geldi. Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünü önce 4,7 daha sonra ise 4.8 olarak açıkladı. 4.8'lik sarsıntı İstanbul'da paniğe neden oldu.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 496497
Barış Pınarı Harekat bölgesinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısında 4 Mehmetçiğimiz şehit oldu...
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada:
"Barış Pınarı Harekât Bölgesinde, 08 Ocak 2019 tarihinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısı sonucunda dört kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz" denildi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 566634
Erdoğan imza attı!
İşte görevden alınan kritik isimler..
--Hazine ve Maliye Bakanlığı,
--Milli Eğitim Bakanlığı,
--Ticaret Bakanlığı,
--Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü,
--Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü,
--Mili Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü,
--Gelir İdaresi Başkanlığı,
--Karayolları Genel Müdürlüğü,
--Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü,
--Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü’ne ilişkin Atama Kararları, Resmi Gazete’de yayımlandı.
.
Atama Kararları’na göre; Adli Tıp Kurumu Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Üyeliğine, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Alperen Bıkmazer görevlendirildi.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünde açık bulunan Doğu Anadolu Bölge Müdürlüğüne Çetin Kartal, Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğüne Bülent Tosun, Ege Bölge Müdürlüğüne Aytekin Türkel, Marmara Bölge Müdürlüğüne Burhanettin Yüce, Orta Anadolu 4. Bölge Müdürlüğüne Uğur Çakar atandı.
Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğünde açık bulunan Genel Müdür Yardımcılığına, Zafer Sümengen atandı. Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliğine ise Alparslan Bayraktar seçildi.
Hazine ve Maliye Bakanlığına ilişkin atamalar
Hazine ve Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü Şinasi Yurdakul ile Strateji Geliştirme Başkanı Ayşe Berrin Dikmelik görevden alındı. Ayrıca, genel müdür yardımcılığı görevlerinde de görevden almalar gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Murat Uğurlu, Ali Karatürk ve Abdulkadir Bahadır Yıldız; Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Zeki Balta ve Arif Yıldırım; Kamu Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Edip Yılmaz; Mülga Sigortacılık Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Gökhan Karasu ve Murat Kayacı; Personel Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Hasan Kaymak, Mehmet Bahattin Akçay, Mehmet Murat, Atilla Mehmet Yardımcı ve Halit Tutak; Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Müfit Arberk görevden alındı.
Hazine ve Maliye Bakanlığında açık bulunan Vergi Başmüfettişliklerine Hakan İnce, Cemali Oktay ve Celal Şahin; Vergi Müfettişliklerine ise Abdulkerim Üçok ve Sinan Aksu getirildi.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürü Sadettin Parmaksız, Mili Piyango İdaresi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Çolak, Gelir İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Mustafa Çolak ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Ergin İçenli görevden alındı.
2 ilde Milli Eğitim Müdürü görevden alındı...
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Artvin İl Milli Eğitim Müdürü Abdulcelil Kahveci ile Kars İl Milli Eğitim Müdürü Gökhan Altun görevden alındı.
Öte yandan, Ticaret Bakanlığında açık bulunan Ticaret Başmüfettişliğine Murat Şanlı atandı. Karayolları Genel Müdürlüğünde açık bulunan 1. Hukuk Müşavirliğine ise Dilek Karayol getirildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 494492
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19’uncu ilçe belediyesi ziyaretini Bağcılar’a yaptı. İmamoğlu, gazetecilerin gündeme yönelik sorularını da Bağcılar’da yaptığı saha incelemeleri sırasında yanıtladı. İmamoğlu, gazetecilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul konusunda gerekirse sunum yapacağına ilişkin sorusuna, “Dünkü söylemlerinden en sevindirici olanı, bir sunum yapma isteği. Çok önemli. Çünkü, ‘Biz yaptık, yapıyoruz, bitirdik’ ya da ‘Kim isterse, istemezse; bizi ilgilendirmez, yapıyoruz’ söylemlerinin yanı sıra bu söylem, doğru bir söylem. Umarım yaparlar. Davet ederlerse, ben giderim. ‘Kapılarımız herkese açıktır’ şeklinde bir söylemi de var dünkü programında. Açıksa; biz, o kapıya gelmek istediğimizi ilettik. Çünkü Kanal İstanbul’u, İstanbul’un en kritik sorunu olarak görüyorum. Kaderi olarak, dönüm noktası olarak görüyorum. Bizim fikirlerimizi dinleme açısından bu talebimizi tekrar iletiyoruz. Lütfen randevu veriniz, gelelim. İstanbul adına yaratacağı olumsuzlukları, bizzat biz size anlatalım. Kanal İstanbul projesi, ‘Ben yaptım oldu’ projesi o-la-maz” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19’uncu ilçe belediyesi ziyaretini Bağcılar’a gerçekleştirdi. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İmamoğlu ve İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut’u makam odasında ağırladı. İstanbul’un deneyimli ilçe belediye başkanlarından Çağırıcı ile Bağcılar’ın sorunlarını konuşacaklarını belirten İmamoğlu, “Başkan’ımızla İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Bağcılar arasında nasıl diyalogları kuvvetlendirebiliriz, hangi konular şu an gündemde, neler yapılmış, neler yapılmalı; bu sorulara cevap bulacağız. Verimli bir gün geçirmememizi diliyorum. Umarım, hızlıca bütün İstanbul’un ilçelerini tamamlarız. Yarıyı devirdik. Oldukça fazla ilçemiz var. Ama eş güdümlü ve koordineli paylaşımla süreci yönetmek arzusundayız. İBB’nin en önemli çözüm ortağı, ilçe belediyeleridir. Belediye başkanı olarak benim de en önemli çözüm ortağım ya da yol arkadaşım, paydaşım ilçe belediye başkanlarıdır. Bu anlayışla hareket edeceğiz. Tüm samimiyetimizle İstanbul’a hizmet önceliğinde hareket edeceğiz” dedi.
ÇAĞIRICI: “ŞANSIMIZ TABANDAN GELİYOR OLMANIZ”
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Çağırıcı, İstanbul’un dünya başkenti olduğunu belirtti. Çağırıcı, “Böyle bir şehirde, İBB ile birlikte çözüm üretme adına çok güzel hizmetler yapılacağına inanıyorum. Daha önceki dönemlerde belde belediyelerinde, ki o dönemden geldiğim için biliyorum, bu sıkıntıları çok yaşadık. Çünkü belde belediyelerinin planı ayrı, ilçenin planı ayrı, Büyükşehir’in ayrı. Böyle büyük bir metropolde bu olmamalıydı; ama daha sonra bunlar hep düzeltildi. Bizim şansımız, ilçeden, tabandan geliyor olmanız, sizin ilçe belediye başkanlığından geliyor olmanız. Bizleri iyi anlayacağınıza inanıyorum. İnşallah Bağcılar’ımıza, İstanbul’umuza, her şeyden önce yeryüzünde Allah’ın yarattığı en kutsal varlık insana hizmet etmenin heyecanını yaşarız” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Bağcılar’ın sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Çağırıcı ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Çağırıcı, inşaatı devam eden yeni belediye binası inşaatında ve Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda incelemelerde bulundu. Her iki başkan, Sancaktepe İlkokulu’na da birlikte gitti. Müdür Selattin Ceylan’dan okulla ilgili bilgiler alan İmamoğlu, öğretmenler odasında eğitimcilerle bir araya geldi.
“KANAL İSTANBUL, İSTANBUL’UN KADERİ”
İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. İlk olarak, “Dün Sayın Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul’a dair önemli açıklamaları oldu. Finansman modeline değindiler. Daha önce Ulaştırma Bakanı bir TV kanalında yaptığı açıklamada, ‘yap-işlet-devret’ modeliyle yapılacağını söylemişti. Ama Cumhurbaşkanı, “Bulunursa yap-işlet-devret modeliyle, bulunamazsa hazineden karşılanacak’ dedi. Gerekirse sunum da yapacağını belirtti. Dün açıklamaları takip edebildiniz mi? Nasıl değerlendiriyorsunuz bu finansman modelini” sorusunu yönelten gazetecilere İmamoğlu şu yanıtı verdi:
“Bir kere finansman modeli tartışmasını bile yanlış buluyorum. Türkiye’nin zaten bir finansman sorunu var. Bunu ben söylemiyorum. Kamu kurumlarına iş yapan şirketlere sorsanız, zaten zorlukları dinlersiniz. Birinci boyutu bu. Ama dünkü söylemlerinden en sevindirici olanı, bir sunum yapma isteği. Çok önemli. Çünkü, ‘Biz yaptık, yapıyoruz, bitirdik’ ya da ‘Kim isterse istemezse bizi ilgilendirmez, yapıyoruz’ söylemlerinin yanı sıra bu söylem, doğru bir söylem. Umarım yaparlar. Davet ederlerse, ben giderim. Randevu talebimi de yineliyorum. Benim de anlatacaklarım var İstanbul adına. ‘Kapılarımız herkese açıktır’ şeklinde bir söylemi de var dünkü programında. Açıksa biz, o kapıya gelmek istediğimizi ilettik. Çünkü Kanal İstanbul’u, İstanbul’un en kritik sorunu olarak görüyorum. Kaderi olarak, dönüm noktası olarak görüyorum. Bizim fikirlerimizi dinleme açısından bu talebimizi tekrar iletiyoruz. Lütfen randevu veriniz, gelelim. İstanbul adına yaratacağı olumsuzlukları, bizzat biz size anlatalım. Cuma günü çalıştayımız var. Sayın bakanlar dahil, bütün yetkilileri davet ettik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın uygun göreceği teknik insanları da ağırlamaktan memnun oluruz. Yani Kanal İstanbul projesi, ‘Ben yaptım oldu’ projesi o-la-maz! İstanbul’un kaderidir, önemli bir husustur ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tarz söylemlerine dönük olumlu bakışımı belirtmek isterim. Umarım amacına ulaşır tabi.”
“RANDEVU TALEBİMİ CUMA NAMAZINDA DENK GELDİĞİMİZDE DE İLETTİM”
İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Vakti saati geldiğinde belediye başkanları ile görüşürüm’ dedi. O vakti saati siz, Temmuz ayında yapmıştınız. Yeniden bir başvuruda bulundunuz mu” sorusunu ise, “Tabii ki bulundum. Talebimi ilettim. Bizzat da ilettim. Yani bir Cuma namazında denk geldiğimizde de ilettim. Vakti zamanı geçiyor açıkçası. Çünkü 30 belediye başkanımızla Eylül ayında toplantı yaptık. Şu anda Ocak’ın ilk haftası. 4 ay geçti. Sadece o kanunla ilgili bir konuydu. Kanunla ilgili her şey kamuoyunda tartışıldı. Ama biz oturup tartışamadık. Sayın Cumhurbaşkanı yok bu işin içerisinde. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlar vardı ama davet edilmedik. Birincisi bu. İkincisi; Kanal İstanbul süreci o kadar hızlı ilerliyor ki, tümüyle olumsuz baktığımız bu süreçle ilgili detayları aktarmamız için de en yakın zamanda buluşmamızın gerekli olduğunu, 16 milyon insan adına bu talebi yaptığımı tekrar buradan yenilemiş olayım. Bu hafta da yazılı olarak talebimi Sayın Cumhurbaşkanı’na ileteceğim” şeklinde yanıtladı.
“MONTRÖ, BİZİM İÇİN TEMİNAT”
İmamoğlu’na sorulan son soru, “Dünkü açıklamalarda Montrö çok ön plana çıktı. Bu kanalın Montrö ile ilgili olmadığı, yeni bir su kanalı olduğu söylendi. Bugün de Mevlüt Çavuşoğlu, ‘O kanaldan geçenlerden de para alabiliriz’ dedi. Montrö açısından değerlendirecek olursanız siz nasıl bakıyorsunuz” oldu. İmamoğlu, bu soruyu da şöyle yanıtladı:
“Montrö bir Boğazlar antlaşması. Hem Çanakkale’yi hem İstanbul Boğazı’nı ilgilendiren geçiş haklarını elde eden, özellikle savaş gemileri gibi unsurların geçişiyle ilgili, bir nevi Karadeniz’in güvenliğini içinde barındıran gerçekten önemli ve değerli bir antlaşma. Tabi her ne kadar bu antlaşmayı yok sayan tavırlar ilk başta söylendi ise de sonradan bunun öneminin anlaşıldığını, özellikle hükümet temsilcilerinin bir kısmının dile getirmesi sevindirici. Çünkü çok önemli ve değerli bir antlaşma. Türkiye tarihi açısından neredeyse yüz yıla yaklaşıyor süresi ve bu kadar zamandır Karadeniz’de en ufak bir sıkıntı yaşanmadı. Bu bizim için teminat. Böyle bir teminatı bertaraf edecek hiçbir uygulamanın da doğru olmayacağını düşünüyoruz. Kanal İstanbul, Montrö’yü bypassa dönüştürebilir ve sıkıntı yaratabilir. Kafada bu varsa, o zaman Çanakkale ile ilgili de bir müdahale gerektirir ki Allah Korusun! Her iki yönüyle Allah korusun.”
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 904300
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde yanıtladı. İmamoğlu, “Kanal İstanbul’a ilişkin Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı. Yeğeninin kendisine ilettiği bir bilgiyi de paylaştı. Deniz trafiğinin yoğun olduğunu, bu nedenle Kanal İstanbul’a gerek olduğunu söyledi” hatırlatmasına, “Ulaşım, hele hele deniz ulaşımı konusunda, mesleğini bilmiyorum ama, yeğeninin fikri ile İstanbul’un, Türkiye’nin en büyük en önemli projesine kanaat getirdiğini söyleyen bir Bakan varsa, gerisinin yorumunu vatandaşa bırakıyorum” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısı arasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İmamoğlu, “İBB ve iki bakanlık arasında 2018 yılında imzalanan ‘Kanal İstanbul İşbirliği Protokolü’ne meslek odaları tarafından açılan iptal davasında mahkeme ret kararı verdi. Protokol hukuku uygun bulundu. Değerlendirmenizi alabilir miyiz” sorusuna, “Süreç aslında devam ediyor. Yani bu bir sonuç değil. ‘Bir üst mahkemede incelenmek üzere’ diye bir karar bize ulaştı. Dolayısıyla istinafın süreci var. Süreç devam ediyor. Henüz hukuken tamamen netleşmemiş bir süreçle ilgili şimdiden konuşmak istemiyorum” yanıtını verdi.
“PROTOKOLDEN ÇEKİLME SEBEBİMİZ; İDARİ”...
İmamoğlu, “Kafalarda bazı soru işaretleri oluştu. İBB’nin protokolden çekilmesi ile bu mahkeme süreci arasında bağlantı var mı” sorusunu ise “Yok, onla çok bağlantılı değil. Bizim çekilme sebebimiz, idari bir sıkıntı olması. Nedir o? Bir karar oluşturuyorsunuz, belediye başkanı olarak imza atıyorsunuz. Yetkisiz bir imza. Aradan 2-2,5 ay geçiyor ve meclis kararı alıyorsunuz. Bu doğru bir süreç değil. Hukuken doğru değil. Olmayan bir yetki ile bir protokol imzası atıyorsunuz. Düşünün ki, ben şimdi bir karar alacağım, yok yetkim ve 3 ay sonra bunu meclisten geçireceğim. Bu olmuş bir şey değil. Doğru da değil. Bu yanlıştan ötürü, bu protokolden vazgeçtiğimizi ve doğru olmadığını ilettik. Bu benim kişisel sürece dair olumsuz bakışımla ilgili değil” şeklinde yanıtladı.
“KOMEDİ FİLMİ GİBİ”...
İmamoğlu, “Kanal İstanbul’a ilişkin Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı. Yeğeninin kendisine ilettiği bir bilgiyi de paylaştı. Deniz trafiğinin yoğun olduğunu bu nedenle Kanal İstanbul’a gerek olduğunu söyledi” hatırlatmasına şu yanıtı verdi:
“Artık Ulaştırma Bakanı’na bu konularda cevap vermeyi de kendime sıkıntı olarak görüyorum. Çünkü üzülüyorum. Her defasında üzüldüğümü de dile getiriyorum. Ulaşım, hele hele deniz ulaşımı konusunda da mesleğini bilmiyorum yeğeninin, ama yeğeninin fikri ile İstanbul’un Türkiye’nin en büyük en önemli projesine kanaat getirdiğini söyleyen bir Bakan varsa, gerisinin yorumunu vatandaşa bırakıyorum.” İmamoğlu, “Şehir hatlarında trafik yoğunluğu ile ilgili bir sıkıntı var mı” sorusuna da “Hiç öyle bir problem yok. Garip bir durum, anlatılan ortam garip. Biraz komedi filmi gibi. Onun için yorum bile yapmak istemiyorum. Çok üzüntü verici. Yani bu kadar mühim bir mesele, bu kadar önemli bir proje. Ve Ulaştırma Bakanı diyorsa ki, ’15 dakika yerine 30 dakika sürüyor ve bundan dolayı Kanal İstanbul gerekli’. Gerisinin kanaatini vatandaşa bırakıyorum” yanıtını verdi.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 803857
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısına katıldı. Muhtarlar için özel kanun çıkarılması, seçim pusulalarında yer almaları, özel görevli ve denetlenebilir bütçe tahsis edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Muhtarların sesini ben değil, sizin seçtiğiniz bir başka muhtar kürsüye çıkıp topluma aktarabilmeli. Temel noktaları asla hiçbir muhtar arkadaşım unutmasın. Bunların arkasında ben duracağım. Biz, duruyoruz. Bunla ilgili kanun teklifimizi verdik. Eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Söyleyin, düzeltiriz. Biz, ‘Her şeyi en iyi biz biliyoruz’ anlayışında değiliz. Biz, beraber ve birlikte en güzelini yapmak zorundayız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısında bir araya geldi. Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe, İstanbul’da görev yapan 140 kadın muhtar katıldı. Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu ile İmamoğlu, toplantının yapılacağı salona, birlikte ve alkışlar eşliğinde girdi. Etkinlikte ilk konuşmayı Kaftancıoğlu yaptı. Demokrasinin tecelli ettiği ilk yerin muhtarlıklar olduğunu belirten Kaftancıoğlu, “Sizlerin tecrübe, tespit ve önerileri, genel ve yerelde tespit yapan tüm siyasetçiler için yol gösterici olmalı. Mahallerinizde yaptığınız çalışmaları dikkatle takip ediyoruz. Sizlerin kısa ve uzun vadedeki çalışmalarınızı hayata geçirmeyi umuyoruz. Halkın ilk umudusunuz, çözüm odağısınız ve dert ortağısınız” dedi.
KAFTANCIOĞLU: “DEMOKRATİK VE KOLEKTİF ÇÖZÜM BU”
Kadın muhtarlarla ilgili rakamsal bilgiler paylaşan Kaftancıoğlu, şunları söyledi:
“2014 yerel seçimlerinde Türkiye’deki muhtarların sadece 674'ü kadınken, bugün 1080 kadın muhtar var. Bitlis, Muş, Sinop ve Şanlıurfa dışında her ilimizde artık kadın muhtarlarımız var. Bunlar, geçmiş seçimlere nazaran mutluluk verici gelişmeler olsa da daha alınacak çok yolumuz var. Sizlerin yapacağı çalışmalar ve elde edeceği başarılar, önümüzdeki yerel seçimlerde rakamların ve oranların katlanarak artmasına vesile olacaktır. En çok kadın muhtar İstanbul'da var. Bir ilçemizde, kadın sayımız erkek muhtarlarımızdan daha fazla. Kadıköy’de. 21 mahallemizin 12 tanesi kadın. Kadıköy'de kadın muhtar sayımız erkeklerden daha fazla.” Türkiye’nin en genç kadın muhtarı Zeytinburnu Telsiz Mahallesi muhtarı 23 yaşındaki Edanur Mentaş’ın da aralarında olduğunu kaydeden Kaftancıoğlu, “Bu toplantıyı değerli ve anlamlı kılacak olan en önemli unsur sizleri dinleyen, anlayan, somut çıktılar elde ederek hayata geçirmeye çalışan bir anlayışın burada olmasıdır. Demokratik ve kolektif çözüm dediğimiz şey, tam da bu aslında. Bu bağlamda Türkiye'de, hatta dünyada bu anlayışı temsil eden Genel Başkan’ımıza ve İstanbul'u bu anlayışla yöneten Ekrem Başkan’ımıza teşekkür ederiz" diye konuştu.
İMAMOĞLU: “DEMOKRASİYİ BİR NEFES GİBİ GÖRÜYORUM”
Kaftancıoğlu’nun ardından mikrofonu alan İmamoğlu, konuşmasına, “İstanbul'un sesini dinlemek istiyorsanız, 16 milyon İstanbullunun seçilmiş kişilerini dinlemek zorundasınız. Kadın muhtarların ağırlanması fikri çok değerli. Demokrasi, yerel demokrasi olmadan bir şehre huzurun gelmesi mümkün değil. Demokrasiyi bir nefes gibi görüyorum. Demokrasinin, özgürlüğün olmadığı bir ortamda ben yaşayamam diye düşünüyorum” sözleriyle başladı. Muhtarları, yerel demokrasinin en öncü kavramları olduğunu kaydeden İmamoğlu, Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasında dünyanın öncü ülkelerinden biri olduğunu vurguladı. İmamoğlu, “1933’te atılan bu adımların sonucunu elde edememiş durumdayız. Gerideyiz. O adımları atan Cumhuriyet’in kurucu anlayışı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu iradeye dönük borcumuzu ödeyemediğimizi düşünüyorum. Ülkemizde sadece 50 muhtardan 1'i kadın. Çok düşük bir oran. Bütünüyle bu alanlarda, kadına hak ettiği idari yetkiyi vermediğimiz takdirde dünyanın hiçbir ülkesiyle rekabet edebilme şansımız yok. Bu tabloyu değiştirmeliyiz. Mahalle yönetiminde kadınların olmaması demek, gömleğin düğmesini yanlış bağlamak demek. Sonrasını düzeltmek mümkün olmuyor. İşin başı mahalleler. Mahallelerde kadınlar yönetme yetkisini elde ederse, sorunu baştan çözmüş ve çözümün devamını elde etmiş olacağız” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “DAHA İŞİN BAŞINDAYIZ”
Belediye-muhtarlık iş birliğini de üst seviyeye taşımaları gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Bu konuda deneyimim bana yol gösteriyor. Daha işin başındayız. Çok güçlü hale getirmenin çalışmalarını yapıyoruz. Birebir içinde olduğunuz bir ortamla size hizmet etmenin hazırlığını yapıyoruz. Direkt iletişimle ve konu kısıtlaması yapmaksızın, muhtarlığın rutin bazı ihtiyaçlarını değil, tümüyle muhtarın ortaya koyduğu talebin çözüme kavuşturulup size bilgi vermesi, sizin de vatandaşa bilgi vermeniz şeklinde bir zinciri hazırlıyoruz. Muhtarlık yapmaktan keyif alacağınız bir hale getireceğiz. Mekansal desteğimiz olacak. Hem ilçe belediyelerini teşvik edeceğiz hem de biz onların müdahale edemedikleri yerlere müdahale ederek bir kampanya başlayacağız” dedi. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde muhtarlara yönelik çalışmalarından söz eden İmamoğlu, “Mekansal desteğin yanı sıra oraya belediyenin de şikayet alan bi birimini oturtarak, aslında entegre bir çalışma düzeni kurmuştuk. Bundan çok faydalanmıştık ilçe belediyesi olarak. Muhtarlarımızın da rahatlamasını sağlamıştık. İnşallah bu pozitif ayrımcılığı muhtarlarımızı sağlamak istiyoruz. İBB'de de kadın temsili konusunda ciddi adımlar atıyoruz” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “BU BİR LÜTUF DEĞİL, EKSİKLİĞİ TAMAMLAMA ÇABASI”
İBB bünyesinde ilk kez 2 kadın genel sekreter yardımcısı atadıklarını ifade eden İmamoğlu, bazı iştiraklerde de pozitif ayrımcılık yaparak sadece kadın personel alımı gerçekleştirdiklerini belirtti. İmamoğlu, “Bir iştirakimizde sıfır kadın çalışan olduğunu duymak beni çok üzmüştü. Son 6 aydaki çalışan ihtiyaçlarımızı temin ederken, hiç olmadığı kadar, yüzde 35'ler civarında kadın tercihinde bulunduk. Bu bir lütuf değil, eksikliği tamamlama çabası. Takdir edilmek anlamında da demiyorum. Takdir ne zaman ediliriz? Eşitliği sağladığımızda ediliriz. Sizlerle çok yakın çalışmak istiyoruz. Ortak çalışma kültürünü geliştirip kurumsallaştıracağız. Kurumsallaşmış bir modele dönüştürüp, kim gelirse gelsin aynı şeyi devam ettirmek zorunda olacağı bir biçime dönüştürmek istiyoruz. Kendinizi, bu şehrin çok değerli yöneticileri olduğunuzu hissederek görevleriniz ortaya koyun. Vatandaşla en iç içe olan yöneticiler sizlersiniz. Bu talebimiz ciddidir, samimidir, kurumsallaşmanın gereğidir. Sizlerle birlikte çok güzel işler yapacağız. Her şeyin çok güzel olduğu bir İstanbul'u var edeceğiz” dedi.
KILIÇDAROĞLU: “MUHTARLAR, DEMOKRASİNİN TEMEL TAŞI”
Etkilikte son konuşmayı yapan Kılıçdaroğlu, kadın muhtarların sayısının artması gerektiğini vurguladı. “Kadın siyasette ne kadar ağırlıklı olursa, siyasetin düzeyi ve dili o kadar güzelleşir” diyen Kılıçdaroğlu, “Kadının siyasette güçlü olması, demokrasinin de çok önemli bir ilkesidir. Her alanda olduğu gibi muhtarlık konusunda da hedef ortaya koyan tek parti biziz. Bu topraklarda, Anadolu'da yapılan ilk seçim, bir muhtarlık seçimidir. 1833 yılında, Kastamonu’nun Taşköprü İlçesi’nde bir muhtarlık seçimidir. O nedenle muhtarları demokrasinin ana öğesi, temel taşı olarak görürüz. Muhtarların, demokrasi açısından daha köklü bir tarihi var. Milletvekillerinden, belediye başkanlarından daha köklü bir tarihi var” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU: “TEMEL NOKTALARI HİÇBİR MUHTAR ARKADAŞIM UNUTMASIN”
Muhtarlar için özel kanun çıkarılması, seçim pusulalarında yer almaları, özel görevli ve denetlenebilir bütçe tahsis edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Muhtarlık kanunu neden yok? Sizden isteğim, önünüze hangi partiden kim gelirse ilk şunu söyleyin: ‘Neden bizim kanunumuzu çıkartmıyorsunuz’. Neden sizin birleşik oy pusulanız yok? Bu demokrasi mi Allah aşkına? Muhtarların bütünleyici bir yasası olması gerekiyor. Muhtarlara mutlaka bir büro görevlisi tahsis edilmeli. Siz bağımsız olmalısınız. Yasayla size bir büro görevlisi tahsis edilmek zorundadır, ücretinin de genel bütçeden karşılanması gerekiyor. Siz seçimle geldiniz, bugün bütün bakanlar atamayla geldi. Kimse onların arkasında halkın desteği var diyemez. Ama sizin arkanızda bir mahallenin, köyün idaresi var. Sizin neden bütçeniz yok? Emlak Vergisi'nden bir kısım muhtara bütçe olarak tahsis edilmeli. Bütçesi olması demek, o parayı istediği gibi harcayabilmesi demek değil. O bütçenin yasaya uygun harcanması lazım. Bir mahallede kim fakir kim zengin bunu en iyi muhtar bilir. Sosyal yardımlar dağıtılacaksa ya muhtar aracılığıyla ya da muhtarın talebiyle dağıtılmalı. Muhtarı devre dışı bırakıp sosyal yardım yapılamaz. O siyasi olur. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Türkiye Muhtarlar Birliği yasal olarak olmalı. Muhtarların sesini ben değil, sizin seçtiğiniz bir başka muhtar kürsüye çıkıp topluma aktarabilmeli. Temel noktaları asla hiçbir muhtar arkadaşım unutmasın. Bunların arkasında ben duracağım. Biz, duruyoruz. Bunla ilgili kanun teklifimizi verdik. Eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Söyleyin, düzeltiriz. Biz, ‘Her şeyi en iyi biz biliyoruz’ anlayışında değiliz. Biz, beraber ve birlikte en güzelini yapmak zorundayız. O nedenle ben, hepinize şükran borçluyum. Hepinize teşekkür ederim.”
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 274187
Üsküdar Belediyesi’nde yaşanan işçi kıyımında, işten çıkartılan Recep Kılınçarslan isimli işçi yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle yaşamına son verdi.
31 Mart seçimlerinin ardından AKP’li Üsküdar Belediyesi’nde çok sayıda işçi gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı. İşten çıkarılanların işlerine geri dönebilmek için belediye binası önünde başlattıkları eylemler sonuçsuz kalırken, işten atılan işçilerden Recep Kılınçarslan’ın iş bulamadığı ve yaşadığı maddi sıkıntılara dayanamayarak yaşamına son verdiği öğrenildi.
Kılınçarslan’ın cenazesi, dün ikindi namazına müteakip Bağcılar Sancaktepe Camii’nden kaldırıldı.
Cumhuriyet’in haberine göre, yeğeninin intiharı hakkında konuşan dayı Muhammet Kılınçarslan, “Yeğenim 31 Mart seçimlerinin ardından işten çıkarılan mağdur işçilerinden biriydi. İş bulmak için bazı yerlere müracat etti ancak iş bulamayınca sorun yaşadığı için böyle bir şey yaptığını düşünüyoruz. Bir eşi ve 7 yaşında bir kız çocuğu vardı” diye konuştu.
KAYNAK:TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 526230
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, mesleki yeterlilik eğitim programını başarıyla tamamlayan Beyaz Masa çalışanlarına törenle sertifikalarını verdi. Şehirle ilgili kararları kentte yaşayanlara sorarak vereceklerini belirten İmamoğlu, “Sorma ve demokrasinin o güçlü modellerini ortaya koyma konusunda da sizler, gelecekte bizim öncülerimiz olacaksınız. Bir nevi bize yön vereceksiniz, ışık tutacaksınız. Karar çok kolay: En çok kendine mi güveniyorsun, 16 milyon insana mı güveniyorsun? Böyle bir şehirde akıllı bir yöneticiyseniz, 16 milyon insana güvenirsiniz. Kendi aklını, herkesin aklının önünde tutan bir insanın yaşadığı hiçbir ortama faydası olmaz. Bu konuştuğum hiçbir şeyin, siyasi bir karşılığı yoktur. Bu, insan olmakla, bugünün insanına hitap etmekle alakalı. Bugünün çocuklarının, gençlerinin beklentilerini karşılamakla alakalıdır. Sıfır siyasetle ilgisi vardır; sıfır” dedi. İmamoğlu, sertifika töreninin ardından Beyaz Masa ALO 153 Çağrı Merkezi’ni ziyaret etti ve gelen ilk aramayı yanıtladı. Karşında bir anda İmamoğlu’nu bulan vatandaşla İmamoğlu arasında renkli diyaloglar yaşandı...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve UGETAM’ın iş birliği ile düzenlenen eğitim programını başarıyla tamamlayan Beyaz Masa çalışanlarıyla bir araya geldi. Yenibosna’daki Enver Ören Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Mesleki Yeterlilik Sertifikası Töreni”, tüm şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Çalışanlar tarafından hazırlanan filmin gösteriminin ardından ilk konuşmayı, İBB Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkla Mücadele Daire Başkanı Yavuz Saltık yaptı. Saltık’tan sonra mikrofonu İmamoğlu aldı. İstanbul’da Türkiye’nin her bölgesinden gelen insanların yaşadığını belirten İmamoğlu, “Böyle bir ortamda, hoş görünün biriktiği ve yeşerdiği bir ortamda, sizlerin bu kurumun adını temsil eden bir belediyenin çalışanı olarak yapmanız gereken en önemli şey, aynı hoşgörüyü, aynı alakayı, ilgiyi yansıtmak. Bu, benim en önemli sorumluluğum ve aynı zamanda sizlere de geçmesini arzu ettiğim duygu” dedi.
“TEKNOLOJİNİN NİMETLERİNDEN YARARLANMAK İSTİYORUZ”...
Demokrasi çok önemli bir kavram olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Benim için demokrasi, yaşamda nefes almak gibi bir şey. Bir insanın özgürlüğünün kısıtlanması kadar kötü bir ceza var mıdır; düşünemiyorum. Çok kötü bir ceza. O bakımdan, en üst perdeden demokrasinin tüm kurallarını uygulamak niyetindeyiz. Nedir bu? Katılımcılık, şeffaflık, hesap vermek… Ama işin katılımcılık ve şeffaflık kısmında da büyük katkıları olan bir alanı temsil ediyorsunuz. Zaman içerisinde biz, demokrasiyi öyle içselleştireceğiz ki, öyle etkin hale getirmeyi arzuluyorum ki, birçok konuda toplumun fikrini alarak süreçleri tanımlamak, onları içine katıp, tabiri caizse o ürünün sahibi yapmak adına kararlıyız. Çok basit aslında. Şehrimizde bugün mobil telefonları olmayanların oranı neredeyse tek rakamlara indi. Tamam; teknolojinin zararlı ve sıkıntılı tarafları var. Bu bir gerçek. Ama bir başka taraftan baktığınızda, teknolojinin nimetleri de var. Biz, nimetlerinden faydalanmak istiyoruz. Demokrasiyi, en cesur örnekleriyle toplumda var etmek istiyoruz” diye konuştu.
“SORMAK EŞİTTİR; MUTLULUK…”
Bir yerin sorunlarını, en iyi orada yaşayanların bileceğini kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sormanın ne mahsuru var? Soralım, bilgi alalım. Aldığımız bilgiyle hareket edelim. Bu toplumun önceliği ne; o mahallede onu yapalım. İnanın, bu eşittir; mutluluk. Bu eşittir; sahiplenme, doğruyu yapma. Çok değerli. İşte bu, demokrasinin en üst seviyede cesur adımlarını atıp, toplumla bütünleşme süreci. Yöneticilerde bazen egoizm devreye girer. Yönetici egosu çok tehlikeli bir şeydir. ‘Allah korusun’ derim hep. Allah, kibirden ve egosu yüksek tavırdan bir yöneticiyi korusun ki, iyi yönetici olabilsin. Hele hele toplumu, tümüyle Allah korusun. Onun ızdırabı çekilmez kolay kolay. Halbuki bir şehre, bir kuruma yönetici olmak, kamusal hizmet veriyorsanız şayet, oranın sahibi olmak, insanlara hükmetmek asla değil. Tam aksine, insanlarla beraber süreci yönetebilme becerisidir. Tüm bunların kurumumuzda var olmasını, çok ama çok istiyorum. Bunu yaptığımız taktirde insanlar, Büyükşehir Belediyesi’ni daha çok sevecek, İstanbul’u daha çok sevecek, doya doya ‘İstanbulluyum’ diyecek.”
“KENDİNİZE ‘İSTANBULLUYUM’ DERSENİZ ŞEHRE ZARAR VERMEZSİNİZ”...
Bir kişinin kendisini “İstanbulluyum” şeklinde tariflemesinin çok önemli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “O zaman o şehre zarar vermezsiniz. O şehrin zarar görmesini engellersiniz. Biz, onun için diyoruz ki; bir şehirle ilgili çok önemli bir karar alıyorsanız, halkınıza güvenin ve sorun. Toplumun önceliği ne? Bu, İstanbul için çok önemli bir karar mıdır? Son günlerde Kanal İstanbul konuşuluyor. Evet; çok önemli bir karardır. Hayatı değiştiriyorsunuz. Olumlu mu, olumsuz mu? Kıtayı değiştiriyorsunuz. Anakarayı değiştiriyorsunuz. Toprakları, suyun akışını, yolları, köprüleri, alt yapıyı değiştiriyorsunuz. Bu, şehrin önceliği mi acaba? Deprem mi öncelik? Can güvenliği mi öncelik? Ekonomi mi? Sadece bu şehirde bulunan 1,5-2 milyon işsiz mi öncelik? Mesela bunları halka sormanın ne mahsuru var” dedi.
“BİZE YÖN VERECEKSİNİZ”...
Sormanın birçok şekli ve yönteminin olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Sorma ve demokrasinin o güçlü modellerini ortaya koyma konusunda da sizler, gelecekte bizim öncülerimiz olacaksınız. Bir nevi bize yön vereceksiniz, ışık tutacaksınız. Karar çok kolay: En çok kendine mi güveniyorsun, 16 milyon insana mı güveniyorsun? Böyle bir şehirde akıllı bir yöneticiyseniz, 16 milyon insana güvenirsiniz. Kendi aklını, herkesin aklının önünde tutan bir insanın yaşadığı hiçbir ortama faydası olmaz. Hepinizin ailesi var. Bazen annenizi, babanızı, bazen çocuklarınızı düşünerek, bu söylediğim psikolojiyi bir daha zihninizde yorumlayın lütfen; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sizden, bu duyguların temsilcileri olmanızı istiyorum. Bu konuştuğum hiçbir şeyin, siyasi bir karşılığı yoktur. Bu, insan olmakla, bugünün insanına hitap etmekle alakalı. Bugünün çocuklarının, gençlerinin beklentilerini karşılamakla alakalıdır. Sıfır siyasetle ilgisi vardır; sıfır” şeklinde konuştu.
153’E GELEN TELEFONU YANITLADI...
İmamoğlu, konuşmasını tamamladıktan sonra 34 takım liderini temsilen İlyas Kaygısız’a ve 376 vatandaş temsilcini temsilen de Ayşenur Karaismailoğlu’na sertifikalarını verdi. Kaygısız, Karaismailoğlu ve İBB üst yönetimi ile toplu fotoğraf çektiren İmamoğlu, daha sonra cep telefonuyla sahneden “selfie” yaptı. Sertifikalarına kavuşan diğer katılımcılar da ellerindeki Türk bayraklarıyla İmamoğlu’na poz verdi. İmamoğlu, sertifika töreninin ardından, aynı binada bulunan Beyaz Masa ALO 153 Çağrı Merkezi’ni de ziyaret etti. Çalışanlarla tanışan İmamoğlu, merkeze gelen bir aramayı da direkt olarak yanıtladı. Annesinin sosyal güvenlik kartının güncellemesi için 153’ü arayan Hülya adındaki vatandaş, karşısında İmamoğlu’nu duyunca kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Vatandaşla renkli bir sohbet gerçekleştiren İmamoğlu, çağrıyı aldıktan sonra telefonu, “Annesinin adı da Nazmiye Teyze. Ellerinden öpüyorum. Selamlarımı iletin, dualarınızı eksik etmeyin” sözleriyle kapattı.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 339169
DAHA NELER GÖRECEĞİZ...
Osmaniye Düziçi Belediyesi eşi benzerine rastlamadığımız bir kararla gündeme oturdu. Belediye ilçeye giriş çıkış yapanlardan para tahsil etmeye başladı.
Düziçi Belediyesinin 5 Aralıkta yapılan meclis toplantısında meclis üyelerinin oy çokluğu ile alınan kararıyla ilçeye giriş çıkış yapan araçlardan işgaliye parası adı altında para toplanmasına karar verildi...
Alınan karar gereği şehir merkezi girişine zabıta kontrol noktası oluşturuldu. İlçeye giriş çıkış yapan araçlardan makbuz karşılığı işgaliye parası toplanmaya başlandı.
Alınan meclis kararı uyarınca;
--Tırlardan 25 TL ,
--Kamyondan 20 TL,
--50 NC Transit türü araçlardan 15 TL,
--Doblo türü araçlardan (hafif ticari araç) 10 TL,
--Taksi türü araçlardan ise 5 TL tahsil ediliyor.
Şoförlerden ise Düziçi Belediyesinin bu uygulamasına tepki geldi. Bir ilaç firması temsilcisi olduğunu belirten sürücü, ilçeye girişte 15 TL para ödediğini belirterek şunları söyledi:
-“Yakışmayan bir uygulama olmuş. Ben yıllardır Düziçi’ne gelip giderim. İlk defa böyle bir uygulama ile karşılaştım. İlaç dağıtımı yapıyorum. Düziçi’ne hizmet ediyoruz ama böyle bir olay ile karşılaşıyoruz. Yakışmıyor umarım bu yanlıştan dönerler”.
Bir esnaf ise “Belediyenin yaptığı bu uygulamayı yanlış buluyorum. Biz küçük esnafız. Zaten yakıt paramız zor çıkıyor. Bu uygulamanın kaldırılmasını istiyoruz” dedi.
CHP’li Düziçi Belediye Başkanı Dr. Alper Öner ise meclis kararı ile alınan işgaliye parası ile ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
Düziçi Belediyesine giriş çıkış tarifesi şöyle:
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 910385
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 yılının ilk, ilçe belediyelerini ziyaretinin 17’ncisini Büyükçekmece Belediyesi’ne gerçekleştirdi. Başkan Hasan Akgün’den ilçenin sorunlarını anlatan detaylı bir sunum alan İmamoğlu, Celaliye’de köy kahvesinde imar sorunu yaşayan vatandaşlarla buluştu. Yeni nesil belediyecilik anlayışını odağında “ortak aklın” bulunduğunu vurgulayan İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da köyde yanıtladı. İmamoğlu, Kanal İstanbul’la ilgili soruya, “Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. Şunu diyorlarsa: ‘Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’nciyi yapacağız.’ Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453’ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 yılının ilk mesai gününe, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulunarak başladı. Saha gezisi öncesinde İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu’dan tesislerle ilgili sunum alan İmamoğlu’na Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ve İBB üst yönetimi eşlik etti. İmamoğlu, sunumun ardından 2012 yılında hizmete alınan, günlük arıtma kapasitesi 400.000 m3 olan Arnavutköy, Avcılar, Başakşehir, Beylikdüzü ve Esenyurt ilçelerinde yaklaşık 1 milyon 600 bin kişilik atık sularını arıtan tesiste incelemelerde bulundu. Tesis etrafındaki yeşil alanın yetersiz olduğunu belirten İmamoğlu, yeni ağaç dikimlerinin gerçekleştirilmesini istedi.
İMAMOĞLU: “HER TEMASIMIZ ÜLKEYE FAYDA VERECEK”
İmamoğlu, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ndeki incelemelerinin ardından Büyükçekmece Belediyesi’ne geçti. İlçe belediyelerine yaptığı ortak masa ziyaretlerinin 17’ncisini Büyükçekmece’ye gerçekleştiren İmamoğlu, Başkan Hasan Akgün tarafından karşılandı. Akgün’ün makam odasında yaptığı ziyareti değerlendiren İmamoğlu, “Umarım 2020 yılı hem çok çalışacağımız hem de çalışmalarımızın karşılığını alacağımız bir yıl olsun” dedi. İstanbul’un çok önemli konuları olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu konulara her temasımızın ülkemize çok fayda vereceğini biliyoruz. Bunun yolu ortak akıl ve deneyimden geçer. Bu ortak aklın da en değerli paydaşları, bu şehrin 39 belediye başkanıdır. Hiç birisini birbirinden ayrılmaksızın, bir arada çalışma kültürüyle iş üretmeyi önemsiyoruz ve bu konuda çok ciddi adımlar attık. İlçelerimizi gezerek brifingler aldık. Ayrıca bölge çalışma masaları kurduk. Onlar da bu ay toplantılarına başlıyorlar. Günleri planlandı. Dolayısıyla sürekli iletişim halinde olacağız. Partisiymiş, şuymuş buymuş, böyle bir şey yok. İstanbul için seçilmiş herkes bizim başımızın üstünde yeri vardır” şeklinde konuştu.
İMAMOĞLU: “BU ADALETİ ŞEHRİN HER NOKTASINA YAYMAK İSTİYORUZ”
Bir arada iş üretme konusunda ısrarcı olacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “İlçe toplantılarımıza bugün Büyükçekmece ile devam ediyoruz. Hem İstanbul’un hem Türkiye’nin deneyimli başkanlarından birisi olan Hasan Akgün Başkan’ımızı ziyaret ediyoruz. Bugün kendileriyle Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız. Uzun yıllardır Büyükşehir Belediyesi ile her ne kadar iyi diyaloglar kurmuş olsa da eksik kalan taraflarını da ben de komşu ilçe olarak biliyorum. Hem bunların telafisi hem de önümüzdeki yıllara dönük neler yapabilirizi hızlıca konuşmak ve planlamak niyetindeyiz. Yani son aldığımı raporlarda örneğin Büyükçekmece, Büyükşehir Belediyesi’nin başlayıp, bitirdiği proje icmalinde hemen hemen hiç yok hanesinde duruyordu. Bu tabi iyi bir şey değil. Biz bu adaleti, şehrin her noktasına yaymak istiyoruz. Onun için buradayız. Hem deneyiminden faydalanacağız hem de Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız” ifadelerini kullandı.
AKGÜN: “İMAMOĞLU, İSTANBUL’UN EN BÜYÜK ŞANSI”
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Akgün de “Zor bir 2019’u geride bıraktık. Türk demokrasi tarihine geçen ibret alınacak, ders alınacak bir 2019’u geride bıraktık. İstanbul’un en büyük şansı, çok dinamik, insanları seven, entelektüel bir büyükşehir belediye başkanına sahip olmasıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da çok önemli işler yapacağına inancımız tamdır. Allah yolunu açık etsin. Gücümüz, imkanlarımız ne ise sonuna kadar yanında, arkasında olmaya devam edeceğiz. Bugün İstanbul’u değil, Büyükçekmece’yi konuşacağız. Ekonomik şartlar ne kadar ağır olursa olsun, vatandaşın acil bekleyen sorunlarını hep birlikte çözmenin yollarını aramak kararlılığı ve azmi içerisindeyiz” diye konuştu. Konuşmaların ardından, Büyükçekmece’nin sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Akgün ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Akgün, Celaliye Meydanı Cumhuriyet Kıraathanesi’nde imar sorunu yaşayan vatandaşlarla buluştu. Celaliye Mahallesi Muhtarı Kemal Soyat da her iki başkana bu toplantıda eşlik etti.
KÖY KAHVESİNDE VATANDAŞLARLA BULUŞTU
2020’nin ilk mesai gününü Büyükçekmece Belediyesi’ne ayırdıklarını belirten İmamoğlu, “Başkanımız bize, Büyükçekmece’nin bütün sorunlarını, isteklerini, daha önce Büyükşehir Belediyesi tarafından yıllardır yapamadığı aksatılan her şeyi teker teker anlattı. Celaliye’nin özel bir noktası var bizim için. Kumburgaz Kamiloba, Türkoba, Tepecik…Hepsini konuştuk. Plan sorunu, gerçekten insanların gerçekten canını acıtıyor. Yıllardır bu problemin insanları yorduğunu söyledi başkanımız. Biz de arkadaşlarımıza talimat verdik ve çok hızlı bir şekilde sürece eğilecekler. Gerçekten sahilimiz çok güzel. Sahile ayrı bir önem vermek istiyoruz. Bu konudan endişeniz olmasın. Burada oturan insanların mezarlıkla ilgili sorunundan bahsetti. O konuya da hassas bir şekilde eğileceğiz” dedi.
“BU NİMETTEN YARARLANMAK AKILLI İDARECİ İŞİ”
“İstanbul'da yeni bir süreci hep birlikte başlattık” diyen İmamoğlu, “Şurada bile aklıyla fikriyle yön verebilecek yüzlerce hemşerimiz var. Bu o kadar bir nimet ki. Şimdi bu nimetten faydalanmak akıllı idareci işi. Bu nimetten faydalanmamız lazım. Aksi doğru değil ki. Yani düşünsenize bir adam geldi buraya. ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor. Hanginiz mutlu olursunuz. Hiç birinizin fikrine kıymet vermiyor. Sizin sorunlarınızı çözüm oluştururken, her gün yaşadığınız problemler üzerinden sizin deneyiminizden faydalanarak çözüm bulunmuyor. ‘O öyledir, bu böyledir…’ ahkâm kesiyor. Bu doğru değil. Tutmaz da. Huzur da vermez. Ha bire yanlış yapmanıza vesile olur. O bakımdan burada yaşayan insanların fikri, bizim için en değerli fikirdir. Bu yerel demokrasinin halkaları. Yani onun için muhtarıma çok değer vermek zorundayım. Onun vasıtasıyla aslında vatandaşıma değer vermek zorundayım. Bu dayanışmayla, parti nerde? Parti bitti. Bu seçimde bitti. Şimdi hizmet dönemi. İstanbul'a dair bir karar alınacaksa, ben insanların o konuda ne hissettiğini ne düşündüğünü en sıkı takip eden, sizlerin oyuyla güveniyle göreve gelmiş belediye başkanıyım” şeklinde konuştu.
“EGOMU TATMİN ETMEK İÇİN BELEDİYE BAŞKANI OLMADIM”
Herhangi bir konuda vatandaşların fikrinin alınmasının zorunlu olduğunu ifade eden İmamoğlu, bunun bir lütuf değil, zorunluluk olduğunu vurguladı. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğrusu budur. Öbürü yanlıştır. İnanın onun için Sayın Cumhurbaşkanı’na da Sayın Bakan’a da herkese tavsiyem şu: İstanbul'la ilgili bir konu mu var? Çağırın. Bakın biz, hiyerarşiyi biliriz. Koşa koşa gideriz. O konunun, o sorunun çözümü için uğraşırız. Bakın örnek vereceğim. Seçim döneminde Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: ‘İstanbul’un 2040'a kadar sorunlarını çözdüm ben’. Tamam. ‘Allah razı olsun’ dedik. Ne mutlu. Ama bir geldik, öyle değil. Baktık ki Melen durmuş, yürümüyor. Çatlamış koca baraj. Ne yaptık? Ortaya çıkarttık. Yazısını yazdık Devlet Su İşleri’ne. Dedik ki, ‘Bunu yap.’ DSİ, ödenek talep etti. Ödeneğinin verilmediğini de biz deklare ettik. Günün sonunda ne yaptı Sayın Cumhurbaşkanı? Hesap sordu, ‘Niye bu bitmedi’ dedi. Biz bu sorunu, buradan alıp, yukarı taşımasaydık, demokrasi işlemeseydi, o orada aylarca daha duracaktı, yürümeyecekti. Çünkü ödeneği çıkmamıştı. Bir yıl öyle duruyor, en az bir yıl daha duracaktı. Kaybeden kim olacak? İstanbullular olacak. Bunun partilisi var mı? Yok. Parti her şeyin önüne geçtiği an problem başlar. Her şeyin önüne vatandaş geçecek. Ekrem İmamoğlu, bugün belediye başkanı, yarın değil. Bir başkası da başka makamda. Yarın onun yerine başkası var. Böyle düşünüp, vatandaşı öne koyduğunuz zaman, çözüm çok kolay. Biz, bunun için buradayız. Biz İstanbul’un her sorununa böyle eğiliyoruz. İlçede, mahallede, sokakta her sorununa böyle eğiliyoruz. İstanbul’un geleceğine dair alınacak her karar, hele hele büyük kararlar vatandaşın iradesi olmadan karar verilemez. Bu kadar net. Bu işleri hep birlikte çözelim. Oturalım aynı masada, başka bir şeye ihtiyacımız yok. Tekrar söylüyorum; devletin üst kademesinde hangi birim, hangi kurum, hangi bakan varsa, Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil, bu konuyu konuşalım. Al bilgilerini, evraklarını, bilen insanlarını… Koşa koşa gideriz. Bu millet için yaparız bunu. Bizim başka bir derdimiz yok. Yani ben, egomu tatmin etmek için belediye başkanı olmadım. Birine yaranmak için de belediye başkanı olmadım. Benim yaranacağım tek kişi, 16 milyon İstanbullunun çıkarıdır. Nokta!”
“BU SES BENİM DEĞİL, 16 MİLYON İNSANIN SESİ”
İmamoğlu, konuşmasının ardından kameraların karşısına geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Kanal İstanbul çevresinde satılan araziler, tarım arazisi olarak satılıyor ama ÇED raporunda da yeni bir şehirden bahsediliyor. 1/100.000’lik planda da adı geçiyor. Şu dönem satılan arazilere ilişkin neler diyorsunuz? Bir de belediyelerin tapu sorgulama sistemleri ile ilgili değişiklik var. İçişleri Bakanlığı’nın web portalına dahil olacak bu sistem…”
Bir yanlış başladı mı peşi sıra yanlışlar domino taşı gibi devrile devrile gider. Şu anda olan bu. Üzülüyorum. Sayın Bakan, “Hiç arsa hareketi olmadı” dedi. Biz, 30 milyon metrekareye kadar tespitimizi yaptık. Biz onu açıklayınca, bilgi paylaşımını yasaklamaya dönük bir hareket. Yıllardır belediyeler kullanır, faydalı da bir paylaşımdır. O izin ilçe belediyelerinde de vardır, büyükşehir belediyesinde de vardır. Birçok bürokratik işlem, onun sayesinde yürür. Akıl alacak gibi değil. Tümüyle yanlış başlamıştır. Milyonlarca metrekare arsa satın alınmıştır. Bu arsaları satın alan insanlar, buradaki değişikliği öğrendiği için almıştır. 3-4 yıl önceden, Türkiye’de bile yokken Arap ülkelerinde filmler dönmüş, izlenmiş, izletilmiş… Öyle denkleşmeler var ki planda… Bunların hepsi üzücü. Ama şu müjdeyi vereyim: İnşallah bu yanlıştan dönülecek. İnşallah bu tarım arazisi olan yerlerde, bu satın alan arkadaşlar, şehir tarımına katkı sunarlar. İstanbul halkı da bunu bizden bekliyor. İstanbul halkı da o arazilerde tarım yapılsın istiyor. Su havzaları aynı şekilde korunsun istiyor. Bu satın alanlar, bizim iyi bir Tarım Daire Başkanlığı’mız ve Tarım Politikalarını Güçlendirme Merkezi’miz var, oraya şimdiden danışabilirler, “Hangi bölgesinde, hangi ürünü yetiştirebiliriz” diye danışabilirler. Orada öyle 5 kat, 10 kat, 70 kat bina hayal etmesinler. İstanbullu bunu istemediği için böyle konuşuyorum. Ben değil, bilim insanları bu sürecin yanlış olduğunu anlattıkları için bunu böyle anlatıyorum. Bu ses benim sesim değil, 16 milyon insanın sesi.
“BU SESİ DİNLEMEK ZO-RUN-DA-SI-NIZ”
“Referandum konusu iktidar kanadı tarafından kapatılıyor. Çevre Bakanı, ‘2011’de halk zaten tercihini yaptı. Referandumu soranlar neyi halka sorarak yapmış ki’ dedi ve referanduma gerek olmadığını işaret etti. ÇED raporunda, Çanakkale için de bir kanal gerekliğinin altı çizildi. Bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?”
Ben, belediye başkanlığını yaptıkça, halka sormanın ve o şekilde karar almanın keyfini yaşadık. Sokak hayvanlarının ya da evcil hayvanların oynaması için bir “Pati Park” yapılmasını bile bana Beylikdüzü’nde yaşayan insanlar söyledi ve yaptım. Biz, meydanları yapacağız ve bütün İstanbul’a sormak istiyoruz. Aydınlatmaya varıncaya kadar birçok şeyi toplumla paylaşacağız. Ki bunlar, şehircilik adına önemlidir ama basit konulardır. Sayın Bakan, bu konu, İstanbul’un geleceği. Ne ona senin bu şekilde konuşman doğru ne de benim tek başıma, ‘Karar veriyorum’ demem doğru ne de bir başkasının… Tabi ki referandum yapıldı. O, sistemle ilgiliydi. Bir Cumhurbaşkanı seçildi. Doğru. Sayın Cumhurbaşkanı bizim de Cumhurbaşkanı’mız. Ama bir de İstanbul’un Belediye Başkanı seçildi. 2019’da, İstanbul tarihinin en büyük oyuyla, İBB Başkanı seçildi ve ben onların sesini temsil ediyorum. Onlar adına diyorum kİ; bu halk, bu projeye karşı. Bu sesi dinlemek zo-run-da-sı-nız. Gerisi yalan. Bu halkın sesi, dinlenmeli. Modelleri var. Çağırın, gelelim. Konuşalım. Niçin karşıyız, anlatalım. Çalıştay yapıyoruz. Davet ediyorum Sayın Bakan’ı da. Buyurun, gelin, anlatın; niçin savunuyorsunuz? Görsellerinizi gösterin. “Bakın” deyin, “Şunları şunları yapacağız. Onun için savunuyoruz” deyin. Biz de “Hayır, onlar olmamalı. Çünkü İstanbul’a şu zararları var. Biz de onların yerine bunları yapacağız. Tarım alanlarını geliştireceğiz, yeşil alanı, SİT alanlarını koruyacağız” diyelim. Halk, karar versin. Sorumlu olan herkesi davet ediyorum. Umarım gelirler.
“BURASI İSTANBUL. DÜNYANIN GÖZ BEBEĞİ”
- Çanakkale konusuna gelince. Bu işin bir sürü tezi var zaten. Montrö Antlaşması’nın detayları var. Montrö Antlaşması, boğazlarla ilgili bir antlaşma. Sadece İstanbul Boğazı’nı tanımlayan bir antlaşma değil. Montrö diye ortaya atılan kavram, orası için de geçerli. O zaman nasıl olacak? Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. Şunu diyorlarsa: “Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’nciyi yapacağız.” Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453’ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz.
“Mahir Ünal’ın size yönelik eleştirileri vardı, ‘Cumhurbaşkanı gibi konuşuyor. İstanbul’un değil, Türkiye’nin sorunlarını konuşuyor’ diye. ‘Arkasındaki akıl, böyle istiyor’ demişti. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?”
Benim arkamda, 16 milyon insanın aklı var. Şu anda konuştuğumuz konuları konuşuyorum günlerdir. Bunları hepsi, tek tek İstanbul’la ilgili çok önemli konular. Ama ben öyle anlıyorum ki; ne yazık ki AK Parti’nin içindeki bazı arkadaşlar, “Ben ne konuşsam da öne çıksam” diye bir arayış içinde. Herhalde orada prim yapan, benim adımla ilgili bir şey söylemek. Ben, İBB Başkanı’yım. Keyifle izlesin.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 310108
Milli Savunma Bakanlığı, Pençe-3 Harekat Bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında Haftanin’de teröristlerle çıkan çatışmada 2 askerin şehit olduğunu açıkladı...
Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, “Pençe-3 Harekat Bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında, 2 Ocak 2019 tarihinde Irak kuzeyi Haftanin’de teröristlerle çıkan çatışmada iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Teröristlerin bulunduğu bölge, ateş destek vasıtaları ve ATAK helikopterleri ile atış altına alınmış ve ani hava harekatı kapsamında 2 F-16 bölgeye yönlendirilmiştir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz” denildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1234225
Libya’ya ilk etapta hava savunma sistemi ve askeri eğitim amacıyla asker gönderilmesi planlanıyor. Buna göre alçak ve orta irtifa Hisar ve Korkut hava savunma sistemleri ve personel bu kapsamda görevlendirilecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, Libya’ya asker gönderilmesi hakkında önerilen tezkereyi görüşmek üzere 14.00’de Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı.
Bugün yapılan oylamayla Libya tezkeresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 325 oyla kabul edildi. Tezkereye 184 ret oyu verildi...
Toplantı başlangıcında CHP ile AKP’liler arasında usul tartışması yaşandı. Gruplar adına ilk konuşmayı yapan İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Türkiye’nin hiçbir zaman ganimet ve yağma peşinde olmadığını belirterek, “Bu tezkereye ‘hayır’ diyeceğiz” dedi.
SAADET PARTİSİ KARAR DEĞİŞTİRDİ
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, partisinin “evet” kararına rağmen Libya tezkeresine “hayır” diyeceğini duyurdu.
AYTUN ÇIRAY ÇİLEDEN ÇIKTI!
Tartışmanın ardından tezkere metni okundu ve parti gruplarının konuşmalarına geçildi. İlk sözü İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray aldı.
Çıray’ın konuşmasında “Şu ayıba bakın, Libya’ya asker göndermeye hazırlanıyorsunuz hükümetten bir bakan bile yok. Cumhurbaşkanı gelip burada tezkereyi savunmalıydı”
Türkiye hiçbir zaman ganimet ve yağma peşinde olmadı. Türkiye’nin vicdanı AKP hoperlörlerinden çok daha fazladır. Libya’ya müdahale facia olacaktır. Türkiye bu tür müdahalelere NATO ve BM kararları nezdinde karar vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanı “Biz davet edildiğimiz yere gideriz” dedi. Bu mantıkla… Hadi kalkın gidip Azerbeycan’ı kurtaralım. Bir de bize milliyetçilik dersi vereceksiniz. Gelin masum şehit kanlarında boğulmayın. Bu tezkereye ‘hayır’ diyeceğiz. Bugün sadece Allah’tan korkun. Bu verdiğimiz kararla evlatlarımızı Fizan’a şehit olmaya göndereceğiz. Daha dikkatli olmamız gerek” ifadelerini kullandı.
Çıray, konuşması sırasında iktidar sıralarındaki gürültüye tepki göstererek “Savaşa şehit olmaya asker göndereceğiz gürültüden durulmuyor. Madem ciddisiniz neden dinlemiyorsunuz. Beyefendi en ön sırada telefonla konuşuyor bir saattir. Sen ne anlarsın be! Benim dedem Balkanlarda şehit oldu!” diye konuştu.
NACİ BOSTAN TEPKİ GÖSTERDİ
Çıray’ın sözlerine AKP Grup Başkanı Naci Bostancı tepki gösterdi. “Sadece bu gün değil, her gün Allah’tan korkmak gerekir” diyen Bostancı, kürsüden milletvekillerine had bildirdiği gerekçesiyle Çıray’ı kınadıklarını söyledi.
Bostancı’nın, İYİ Parti’nin son bir kaç saat içinde tezkereye ret oyu verme kararı aldığına da dikkat çekmesi üzerine söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili, İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, “İYİ Parti olarak biz Türkiye’nin geleceğine ilişkin kararlarda talimatlandırılmayı kabul etmiyoruz. O nedenle tezkere ile ilgili kararımız uzun sürdü bu, kararı kısa zamanda alanlar düşünsün” dedi.
MHP’Lİ AKÇAY: TEZKERE TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARINA KATKI SAĞLAYACAK
Ardından MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay kürsüye geldi. Akçay konuşmasında, tezkenin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına katkı sağlayacağını öne sürdü. Akçay, “Libya’ya verilen destek hukuki bir yükümlülük hem de millî hafızaya sadakattir” dedi.
HDP’Lİ HATİMOĞULLARI: TEZKEREYE NET OLARAK ‘HAYIR’ DİYORUZ
Akçay’ın ardından HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları kürsüye geldi. Hatimoğulları, tezkereye net olarak ‘hayır’ diyeceklerini söyledi. Hatimoğulları, “Bu tezkereye net bir biçimde ‘hayır’ diyoruz. Bu iktidar bu ülkenin tarihine kara sayfalar eklemeye devam ediyor” dedi.
CHP’Lİ ÇEVİKÖZ: VATAN EVLATLARI LİBYA ÇÖLLERİNE GÖNDERİLEMEZ
Hatimoğulları’nın konuşmasının ardından CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.
Çeviköz, “Tezkerenin ucu açık bırakılmıştır. Siparişi Cumhurbaşkanı’ndadır. Meclis’i devre dışı bırakan bu tezkereyi onaylamamız asla mümkün değildir. Vatan evlatları sorumsuz bir şekilde Libya çöllerine gönderilemez. Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir. Türkiye kesinlikle taraf olmamalıdır” diye konuştu.
AKP’Lİ YILMAZ TEZKEREYİ SAVUNDU
Daha sonra Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AKP İzmir Milletvekili İsmet Yılmaz kürsüye geldi. Yılmaz, “Tezkerenin kabulü halinde ülkemiz milli çıkarlarımıza halel getirecek oldu bittileri önleyecektir. Libya birilerine uzak gelebilir. Libya bizim deniz komşumuzdur. Libya’da ne işimiz var sözü dar bir bakış açısını temsil eder. Dış politikada 360 derece bir perspektifle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Tezkereye destek olcağız” dedi.
ASKERİ GÜCÜN SINIR VE KAPSAMINI ERDOĞAN BELİRLEYECEK
Libya tezkeresi, son dönemde çıkarılan en geniş kapsamlı tezkerelerden biri olacak. Askeri gücün sınır, kapsam, miktar ve zamanını Cumhurbaşkanı belirleyecek.
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi, AKP, MHP ve Saadet Partisi desteklerken, CHP ve İYİ Parti ‘hayır’ oyu kullanacaklarını açıkladı.
CHP’li Özel’den olağanüstü toplanma tepkisine AKP’li Kubat ve Meclis Başkanı’ndan yanıt geldi
Meclis başkanı tarafından bugün yapılan çağrının Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etmesinin üzerine, AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat söz alarak, “Meclis toplantıda olmadığı günlerde çalışmalarına öteleme yapmaktadır. Ancak çalışmadığı günlerde doğacaklara bu toplantıda olmadığı dönemlerde Meclis’in önemli gördüğü hususu görüşmek üzere talepte bulunarak böyle bir olağanüstü toplantısını Anayasa ve iç tüzük sağlamıştır. Bu çağrı usul kurallarına uygun şekilde yapılmıştır. Olağanüstü çağrının karara bağlanmasının önünde hiçbir yasal sorun yoktur” ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanı Mustafa Şentop da konuya ilişkin olarak, “Anayasa’nın 93. Maddesi tatilde ve ara vermede TBMM’nin toplantıya çağrılması yetkisini veriyor. Meclis tatilde değildi, sadece genel kurul toplanmama kararı almıştı. TBMM’yi değil genel kurulu ben toplantıya çağırdım. Aynı şeyi değil çünkü, bu 21 Aralık’ta alınan karardan sonra TBMM’de komisyonlarını sürdürmek için bir engel yoktu. Çünkü TBMM tatil veya ara vermeye girmemişti” açıklamasında bulundu.
Özgür Özel’in yanıtı ise şöyle oldu:
“Bizim anlatmaya çalıştığımız şu: Meclis bir karar vermiş. Oraya oturma yetkinizi nereden alıyorsunuz? Millet bize Meclis’e başkan seçme yetkisi verdi. Genel kurul sizi seçti. Genel kurul kararı askıya alınabilecek bir mecra değildir. Siz ara vermede Anayasa’nın verdiği bir hakkı kullanırken başka bir şey yapıyorsunuz. Toplumsal uzlaşı metni diyor ki ben size özel bir hak veriyorum diyor. Siz çalışmama kararı aldınız ama ben böyle düşünüyorum sözünü söyleme hakkınız yok. Savaş da olsa, Meclis toplantıya çalmaksızın bile Cumhurbaşkanına verilen yetkiler var. Ama burada yapılan iş kendi yetkili sınırlarınızı aşmaktır.
Gündem güvencesini ortadan kaldırıldığı hali meşrulaştırmanızı kabul edemeyiz. Siyasi partilerle teker teker görüşmeniz gerekirdi. Bu siyasi nezakete aykırıdır. Bugün bir uluslararası tezkere üzerinden gündem güvencesinin ortadan kaldıran birer halin tatbikini meşrulaştırırsanız yarın sizin değil belki de size karşı bir başkasının gündem güvencesini ortadan kaldırdığında ne yapacağınızı bilemezsiniz. O yüzden bu yanlışı tutanaklara geçiriyoruz. Anayasa’ya siyasi nezakete aykırıdır. Gündem güvencesinin ortadan kalktığı bir Meclis demokrasi parlamentosu değildir. Bir kişinin egemenliğinde olan o dediğinde toplanan ve korkarım günün birinde bahçesi de o sarayın içine açılan bir meclis kurma hayalinin ürünüdür. Buna izin vermeyiz. Bu girişimi tutanaklarla tarihe geçiriyoruz.”
Genel Kurul’da oylanacak Libya tezkeresi öncesi Meclis’te milletvekili bulunan partilerin tutumları da netleşti. 600 vekilli Meclis, ‘evet’çiler ve ‘hayır’cılar olmak üzere ikiyi bölündü.
EVET BLOĞU: AKP-MHP-BBP
Buna göre; 290 vekili bulunan iktidar partisi AKP ile 49 vekili bulunan MHP ve Meclis’te tek vekille temsil edilen BBP’nin de tezkereye destek vereceği öğrenildi.
HAYIR BLOĞU: CHP-SAADET PARTİSİ-İYİ PARTİ-HDP-DP-TİP
TBMM’de 139 sandalyeye sahip CHP ile 39 milletvekiline sahip İYİ Parti, 62 milletvekiline sahip HDP, 2 milletvekiline sahip TİP ,2 vekile sahip Saadet Partisi ve bir milletvekiline sahip DP’in tezkere için hayır oyunu vereceği bildirildi.
TEZKERE İÇİN SALT ÇOĞUNLUK YETİYOR
Tezkerenin geçmesi için Genel Kurul’daki oylamaya katılanların salt çoğunluğu gerekiyor. Yani oylamaya katılacak kişilerin yarısından bir fazlası “evet” için yeterli olacak.
Tezkerenin Meclis’te kabul edilmesinin ardından, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı, Libya’ya gidecek unsurları belirleyecek.
Tezkerenin kabulü sonrası Türkiye uluslararası anlaşmalar hariç ilk kez kara sınırı olmayan bir ülkeye asker göndermiş olacak. Mehmetçiğin sıcak çatışmaya girmesinin beklenmediği ancak olumsuz bir duruma karşı muharip bir unsurun da Libya’ya gönderileceği belirtildi.
2003’te Irak’a kuzeyden cephe açma ve 62 bin ABD askerlerinin Türkiye’ye kabulünü öngören 1 Mart tezkeresine 533 vekil katılmış, 264 kabul 250 ret 19 çekimser oy çıkmıştı. Kabul için salt çoğunluk olan 267 bulunamayınca, tezkere reddedilmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halen AKP’nin 290 MHP’nin 49 üyesi var. Muhalefet ve bağımsızlar ise 250 sandalyede kaldığı için tezkere geçti.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 910710
Siyasal veri analisti M. Günal Ölçer’in kurucusu olduğu Polimetre, 2020 yılına ilişkin siyasi arenaya ilişkin öngörülerini sıraladı. Polimetre’nin veri analizlerine göre, “Yeni kurulacak partiler en çok AKP’den oy çalacak. Özellikle belediye yönetimin CHP’de olduğu yerlerde CHP’den azımsanmayacak oranlarda oy alacak. MHP’den de oy önemli oy akışı olacak. Ancak, HDP’den oy almayacaklar.”
İşte Polimetre’nin veri analizi:
Erken seçim olmayacak, Ara seçim olabilir. AKP yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erecek.
MHP’den kopan seçmenler İYİ Parti ve kurulmakta olan partilere yönelecek. Yeni kurulan partilerin İzmir’deki oy oranlarının, Türkiye genelindeki oy oranlarından oldukça yüksek olacağı hesaplanmaktadır.
Kanal İstanbul; Yıl içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacaktır.
HDP ve İYİ Parti’nin oy oranlarını artıracağı öngörüsüyle dikkat çeken Polimetre’nin AKP için öngörüsü çarpıcı.
Buna göre, olağanüstü durumların gerçekleşmemesi halinde AKP’nin ilk genel seçimden sonra iktidarını sürdürebilmesi söz konusu olmayacak ve yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erdirecek.
2020 Aralık ayında Meclis’te boşalan sandalyeler için ana seçim olasılığına yer veren Polimetre’nin Kanal İstanbul konusunda öngörüsü hayli ilginç. Buna göre, 2020 yılı içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacak.
Medyafaresi.com’dan Hülya Karabağlı’nın aktardığı bilgilere göre; Siyasal veri analisti M. Günal Ölçer’in kurucusu olduğu Polimetre’nin 2020 yılına ilişkin siyasi arenaya ilişkin öngörüleri şöyle.
ERKEN SEÇİM
2020 yılında erken seçim olmayacak, 2021 yılında da erken seçim olmayacak, ancak boş olan milletvekillikleri için seçim yapılabilir.
PARLAMENTER SİSTEM
Parlamenter sisteme dönüş çalışmaları başlayacak, AKP+MHP parlamenter sisteme dönüş önerisi getirecekler veya getirilecek öneriyi destekleyecekler, diğer partiler de parlamenter sisteme dönüş önerisine destek vereceklerdir.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
2020 olmazsa 2021 yılında Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve Parlamenter sisteme geçiş konularında anayasa değişikliği yapılacaktır.
SEÇİM SİSTEMİ
AKP+MHP tarafından değiştirilmek istenecek, HDP destekleyecek, seçim sistemi değiştirilecek, seçim barajı düşürülecektir.
ULUSLARARASI GERGİNLİKLER
Suriye gerginliği sürdürülecek, Akdeniz’deki gerginlik sürdürülecek, bölgemizde başka gerginlikler çıkartılacaktır. Gerginlikler nedeni ile 2020 içinde savaş çıkmayacak ancak, parlamenter sisteme dönülmez ise 2021 muhtemelen 2022 yılında bu gerginliklerin Türkiye’nin de içinde olacağı bir savaşa yol açması beklenebilir
AKP
Güç kaybetmeye devam edecek, erken seçim istemeyecek, AKP’den ümidini kesen seçmen, çoğunlukla yeni kurulacak partilere yönelecek, seçim kanununda değişiklik ve parlamenter sisteme dönüş taleplerini dile getirecek, teşkilatlardan kısmi kopuşlar olacak, ancak milletvekili düzeyinde sayısal anlamda önemli kopuşlar olmayacaktır. Olağanüstü durumların gerçekleşmemesi halinde, ilk genel seçimden sonra iktidarını sürdürebilmesi söz konusu değildir. Yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erecektir.
MHP
AKP iktidarının sürmesi için üzerine düşen görevleri yapmaya devam edecek, MHP’den kopan seçmenler İYİ Parti ve kurulmakta olan partilere yönelecek.
CHP
Belediye yönetimlerinin CHP’de olduğu yerlerde AKP+MHP oy oranının arttığını önceki çalışmalarımızda saptamıştık. Bu durum yapılacak ilk genel seçimde CHP için sıkıntı yaratacak, CHP’nin yönetmekte olduğu belediyeler nedeni ile başı ağrıyacak, bu yörelerde oy kayıpları ile karşılaşacaktır. Özellikle İzmir ciddi uyarı vermektedir. Yapılacak ilk genel seçimde yeni kurulan partilerin İzmir’deki oy oranlarının, Türkiye genelindeki oy oranlarından oldukça yüksek olacağı hesaplanmaktadır.
CHP açısından sorun yaratacağı düşünülen diğer büyükşehirlerin Aydın, Tekirdağ, Antalya ve Mersin olacakları öngörülmektedir. Cumhurbaşkanı’nın erken genel seçim kararı almasını bekleyecek, erken veya zamanında yapılacak seçimlerin sandık güvenliği için sözün ötesinde elle tutulur bir çalışması olmayacaktır. İlk genel seçimden sonra kurultaylar süreçleri başlayacak ve genel merkez yönetiminde önemli değişiklikler olacak.
Yeni kurulacak partiler
En çok AKP’den oy alacaklar, özellikle CHP’nin belediye yönetimde olduğu yerlerde CHP’den azımsanmayacak oranlarda oy alacaklar, MHP’den de oy alacaklar, HDP’den en oy almayacaklardır. Parlamenter sistem taleplerini dile getirecekler, erken genel seçim isteyecekler, seçim sistemine bağlı olmakla beraber genel seçimden önce birleşmeleri beklenmelidir.
İYİ Parti: Oy oranı artacaktır.
HDP: Oy oranı artacaktır.
ARA SEÇİM
2020- Aralık ayında boşalan milletvekillikleri için ara seçim yapılabilir.
EKONOMİ
İşsizlik artacak, pahalılık artacak, enflasyon artacak, geçim sıkıntısı artacak, iflaslar artacak, hükümette değişiklikler yapılacak, maliye bakanı görevden alınacaktır. Yönetenler, halkın dikkatini işsizlik ve pahallılıktan uzaklaştırmak için Suriye, Libya, Kanal İstanbul gibi yeni gündemler yaratacaklardır.
KANAL İSTANBUL
Yıl içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacaktır.
Polimetre adlı kuruluş kendisini resmi web sayfasında şu ifadelerle tanımlıyor:
“Polimetre; politik verilerin, matematik, istatistik ve bilgisayar bilimi aracılığıyla siyaset ile ilişkilerini ampirik bir biçimde değerlendirerek, bu veriler arasındaki ilişkiyi veri madenciliği yöntemlerini kullanarak inceleyen ve bu verilerden yararlanılabilir bilgi üreten bir bilim dalıdır.”
KAYNAK:TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1227180
Yılbaşı için gerçekleştirilen Milli Piyango çekilişinde noterlerin kendi aralarında yaşadığı diyalog sosyal medyada büyük tartışmalara neden oldu. Sonuçlar açıklandıktan sonra kadın noterin endişeli tavrı ve diğer üyeye “Sus” işareti yapması dikkat çekti. Öte yandan Demirören Grubuna ait Hürriyet gazetesi Milli Piyango büyük çekilişi yapılırken canlı yayındaydı. Büyük ikramiye çekilişinde daha rakamlar belli olmadan alt yazıda rakamlar yer aldı. Bu anın videosu sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından paylaşıldı.
Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye olan 80 milyon lira çeyrek biletlere vurdu. Bu nedenle meblağ 4’e bölünürken, kazanan biletler İstanbul, Bursa, Gaziantep ve İzmir’de satıldı.
Milli Piyango çekilişine ise noter üyelerinin görüntüleri damga vurdu. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, noter üyelerinin şüpheli tavırları göze çarptı. Kazanan şehirlerin açıklanmasıyla iki noterin arasında geçen diyalogda kadın noterin endişeli tavrı ve “Sus” işareti yaptığı görülüyor.
DEMİRÖREN GRUBUNA AİT HÜRRİYET CANLI YAYINLADI...
Bu seneki çekilişte şüphe uyandıran bir gelişme yaşandı. Demirören Grubuna ait Hürriyet gazetesi Milli Piyango büyük çekilişi yapılırken canlı yayındaydı. Büyük ikramiye çekilişinde daha rakamlar belli olmadan alt yazıda rakamlar yer aldı. Bu anın videosu sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından paylaşıldı. Ayırca bir devlet kurumu iken özelleştirilen Milli Piyango, Demirören grubunun sahibi Yıldırım Demirören tarafından alınmıştı
ŞAİBE İDDİALARI HEP DİLE GETİRİLDİ...
Uzun yıllardır Milli Piyango ve şans oyunlarında hile iddiaları gündeme getiriliyordu.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, 5 Ocak 2019’taki Sayısal Loto çekilişinde 5 bilen kişi sayısının 1901 olmasının önceki çekilişlere göre bilimsel gerçekliğin üzerinde olduğunu belirterek, “Gerek Sayısal Loto gerekse Milli Piyango’da şaibeler var” dedi.
CHP’li Yavuzyılmaz, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında 5 Ocak’ta yapılan Sayısal Loto çekilişinde büyük ikramiyenin tek kişiye isabet ettiğini, 5 bilen kişi sayısının ise bin 901 olduğunu hatırlattı.
2018’de yapılan 75 Sayısal Loto çekilişinin 74’ünde 5 bilen kişi sayısının 258’in altında çıktığını anlatan Yavuzyılmaz, çekilişte matematiksel olarak büyük ikramiyeyi kazanma ihtimalinin 14 milyonda bir, 5 bilme olasılığının ise 54 bin 200’de bir olduğunu belirtti.
Yavuzyılmaz, 5 Ocak’ta yapılan Sayısal Loto çekilişinde 5 bilen kişi sayısının bin 901 olmasının bilimsel gerçekliğin üzerinde olduğunu söyledi.
Milli Piyango İdaresi’nin şeffaflığına ilişkin sorunlar bulunduğunu vurgulayan Yavuzyılmaz, çekilişlerin noter huzurunda yapıldığının açıklanmasına rağmen, noterin hangisi olduğuna ilişkin bilgi verilmediğini ifade etti.
Yavuzyılmaz, “Gerek Sayısal Loto gerekse Milli Piyango’da şaibeler var” dedi.
‘MİLLİ PİYANGO 12 YIL BOYUNCA ÜST ÜSTE ÇEYREK BİLETE ÇIKTI’...
Milli Piyango’da yılbaşı büyük ikramiyelerinin 2019 dışında 12 yıl boyunca üst üste çeyrek bilete çıktığını hatırlatan Yavuzyılmaz, “Özellikle bu yıl, yılbaşı büyük ikramiyesinin çıktığı kişiyle ilgili herhangi bir açıklama ve bilgilendirme yapılmadı.
Dolayısıyla bu ikramiyenin hangi gelir grubunda yaşayan birine çıktığı, ne şekilde bir ikramiye yönlendirmesi yapıldığı soru işareti olarak kalmış oldu. Bu soru işaretlerinin üzerinde özellikle duruyoruz.” diye konuştu.
5 Ocak’taki Sayısal Loto çekilişine ilişkin bilimselliğin dışında konuya görsel olarak yaklaşan Yavuzyılmaz, 1901 kişinin 5 bildiği Sayısal Loto çekilişindeki kuponu basın mensuplarına gösterdi.
Çekilişte çıkan 6 numaranın, yukarıdan aşağıya doğru aynı sütunda yer aldığına işaret eden Yavuzyılmaz, şöyle konuştu:
“Bu sütun sanki bir şifre, kodlama gibi. Yalnızca bir tek numara değişmiş. Sayısal Loto’nun 1200’e yakın çekilişinin hiçbirinde böyle bir tablo oluşmamış olmalı ki 5 bilen sayısı da bu bağlamda bu kadar az katılımla 1901’in üzerine çıkmamış. Bu aynı zamanda Milli Piyango’nun kendi içerisinde çelişkisidir. Bu çekilişlerin bir an önce TRT’de canlı olarak yayınlanması için CHP olarak gerekli adımları tekrar atacağız. Bu abes durumu ortadan kaldıracağız.”
‘3 BİLENLERİ KARŞILAŞTIRDIK, ARADA 20 KAT FARK VAR’...
Bir gazetecinin “Sayısal Loto’da 5 bilen sayısının 1901 olması akla bilime sığmıyor? Usulsüzlük mü var?” sorusu üzerine Yavuzyılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu katılım oranıyla 2 binin üzerinde 5 bilenin olduğu 4 çekiliş var. Ondaki katılım oranını bize açmıyorlar, söylemiyorlar. Biz de bunu sağlıklı karşılaştırma yapmak için 3 bilenleri karşılaştırarak yaptık. Birinde 3 bilen 124 bin diğerinde 2.5 milyon. Arada 20 kat fark var.
Bunlar artık karşılaştırabilir olmaktan çok uzak. Hem Milli Piyango İdaresi’nin, çekilişteki toplarla ilgili görüntülerde ortaya çıkan açıklanamamazlık hem de Sayısal Loto’da bilimsel çizginin dışına çıkan acayiplik üzerinde büyük soru işareti var. Bunu giderecek olan Milli Piyango’dur. Bunu gidermenin yolu şeffaflıktır, topluma bilgi vermektir.”
2012’DE DE CHP’Lİ KART DİLE GETİRMİŞTİ...
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yurtdışına kaçan bir Milli Piyango mensubunun kendisine gönderdiği itiraflarını açıkladı. Atilla Kart hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada 2012 yılında verdiği soru önergisindeki iddiaların bu itirafla doğrulandığını söyledi.
CHP’li Atilla Kart, “Milli Piyango Müdürlüğünde yapılan çekilişlerin şaibeli olduğunu, mensupların çoğunun varlığının milyonlarla ifade edildiğini, ancak bunun kamufle edildiğini ayrıntılı olarak ifade etmektedir” dedi.
Milli Piyango çekilişlerinde şaibe olduğunu 2012 yılında soru önergesiyle gündeme getiren CHP’li Atilla Kart, yurtdışına kaçan bir Milli Piyango mensubunun itiraflarını gündeme getirdi.
“Çok Pişmanım” rumuzuyla kendisine ulaşan eski bir Milli Piyango çalışanından bahseden CHP’li Kart, “Milli Piyango mensubu olduğunu, şu anda yurtdışında güzel bir hayat sürdürdüğünü, Kurum bünyesindeki çıkar örgütlenmesinden kendisinin de yararlandığını ifade etti” dedi.
CHP’li Kart, kendisine ulaşan kişinin “Atilla Bey şaibe olduğunu söylediği dönemde çok tedirgin olduk foyamız ortaya çıkacak diye” şeklinde açıklamada bulunduğunu söyledi.
“ÇEKİLİŞLER ŞAİBELİ”...
AKP’nin Milli Piyango Kurumu’nu denetlemekten kaçınarak halka saygısızlık yaptığını vurgulayan CHP’li Kart, Milli Piyango itirafçısının kendisine ulaştırdığı bilgileri şöyle aktardı:
“Milli Piyango Müdürlüğünde yapılan çekilişlerin şaibeli olduğunu, mensupların çoğunun varlığının milyonlarla ifade edildiğini, ancak bunun kamufle edildiğini; çekiliş sonuçlarını değiştirmek ve istenilen rakamlara ikramiye çıkmasını sağlamanın hiçbir zorluğunun olmadığını; öncelikle TRT payı diye milyonlarca lira verilen canlı yayın ilişkilerinin ortadan kaldırıldığını; birçok özel kanaldan yayın talebi geldiği halde bu taleplerin kabul edilmediğini; önceden çekilişi birkaç vatandaş ve gazetecinin izlerken, TRT sözleşmesinin iptali sebebiyle izlemez hale geldiğini; çekiliş yapıldığında 21.30’da internet sitesinde sonuçlar açıklanıncaya kadar kimsenin haberinin olmadığını, çekiliş sonucu belli olur olmaz ‘son 1 kupon tavrıyla’ hemen çıkan rakamları kapsayacak şekilde belli bayiler aracılığıyla iştirakin sağlandığını; bu yöntemin canlı yayın iptalinden sonra rahatlıkla uygulanır hale geldiğini; ayrıntılı olarak ifade etmektedir.”
Milyonlarca işsizin, dar gelirlinin, emeklinin umutlarının sömürüldüğünü ifade eden CHP’li Kart, “Hükümeti kamuoyuna açıklama yapmaya davet ederken; Tarafımıza ulaşan yeni bulgularla konuyu kamuoyu ve TBMM gündeminde takip etmeyi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz” açıklamasında bulundu.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:TELE1 ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1473778
Milyonların hayalini süsleyen Milli Piyango 2020 yılbaşı özel çekilişinde 80 milyonluk büyük ikramiye çeyrek bilete çıktı. İşte 80 milyonluk bilet ve kazanan şanslı iller...
Milli Piyango'da büyük ikramiye kazandıran rakam: 1358490
Milli Piyango'da büyük ikramiye çeyrek bilete çıktı. 80 milyonluk ikramiyeyi kazanan şanslı iller ise;
--İzmir,
--Gaziantep,
--Bursa
--İstanbul oldu.
Milli Piyango ikramiye tutarları
Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin yanı sıra;
--1 adet 8 milyon lira,
--10 adet 1 milyon lira,
--30 adet 100 bin lira,
--100 adet 10 bin lira,
--200 adet 5 bin liralık ikramiye verilecek.
Çekilişte toplam 2 milyon 950 bin 905 adet ikramiye dağıtılacak.
Çekiliş kapsamında verilecek toplam ikramiye tutarı ise 436 milyon 540 bin lira olacak.
2020 Milli Piyango amorti rakamları belli oldu...
2020 amorti rakamları: 4 ve 8
İŞTE 80 MİLYON TL KAZANDIRAN RAKAMLAR...
1-3-5-8-4-9-0
8 MİLYON TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
9976216
BİR MİLYON TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
2375580 3038866 3323655 4812895 4846075 4970823
6437337 6728347 7635511 9383550
100 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0057454 0402010 0517973 1417952 1457718 2053097
2212063 2444315 2490474 2498252 2785144 2912476
3358473 3501606 4223193 4872782 4892302 4968361
5010173 5201009 5366912 5455054 5560584 6084038
6406563 6784537 7393060 7809550 8236900 9764331
10 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0359316 0366813 0411974 0428327 0623026 0820675
0830047 1027170 1164025 1173252 1190473 1252116
1411026 1491666 1498185 1556701 1588586 1709269
1849486 2001939 2056433 2097502 2375476 2490340
2517904 2534088 2598517 2725711 2822171 2933382
2951631 2956474 3103959 3158909 3335325 3345696
3407956 3541372 3654121 3683500 3723821 3790013
3891167 4089963 4148421 4231432 4255143 4350063
4449468 4479109 4728608 4730858 4886105 5089741
5204150 5219781 5352565 5391778 5453569 5477231
5508432 5706818 5728310 5919088 5966209 6059783
6174252 6530094 6530843 6547409 6564846 6566851
6619774 6651826 6908590 6969248 7172809 7223561
7317780 7354829 7498857 7528151 7552836 7716226
8325015 8380153 8398835 8432958 8465049 8844823
8878725 8906625 8999442 9031031 9053071 9234463
9593374 9709630 9959762 9960739
5 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0100031 0138218 0159570 0308085 0311568 0427369
0470569 0505333 0563464 0631528 0738245 0740130
0750261 0761600 0772226 0776232 0872689 1105044
1130333 1137768 1189791 1247335 1284375 1427572
1435070 1442371 1509015 1625944 1761510 1824405
1829264 1883337 1932421 1995437 2074203 2252723
2269565 2289891 2399720 2442163 2447797 2474095
2533524 2556076 2584509 2610585 2694146 2704833
2808222 2808903 2836385 2865486 2869082 2876942
2939501 2988825 3033006 3068130 3162219 3183291
3242225 3279824 3311548 3320357 3326169 3326299
3413404 3552247 3592674 3710731 3732023 3738796
3754391 3761123 3801714 3821323 3835016 3860586
3909019 4012098 4030392 4127613 4136190 4159970
4244946 4317150 4362749 4399238 4468627 4512434
4543642 4588747 4638914 4660798 4679415 4693899
4771717 4848366 4972824 5067166 5102365 5103698
5206194 5229935 5244019 5369877 5389884 5453499
5481823 5498905 5526315 5579627 5770365 5933495
5994950 6030530 6063325 6117188 6128665 6178414
6203754 6216574 6332897 6373482 6377398 6387322
6446184 6458527 6531882 6560170 6796006 6812665
6825026 6919171 6935842 6957237 6992847 7026436
7034984 7103254 7143607 7153290 7184690 7226487
7268179 7271006 7294943 7320368 7357403 7445134
7471486 7485653 7508221 7538077 7607670 7622402
7635068 7685008 7782355 7816068 7835783 7883310
7955316 8031476 8056003 8076964 8101520 8139954
8173182 8275762 8324004 8335017 8390343 8407011
8431835 8444110 8546626 8636279 8742261 8755195
8768657 9055215 9093425 9114083 9115982 9125677
9155876 9214743 9343346 9346038 9353165 9413153
9555343 9586570 9612724 9617419 9690545 9822567
9823329 9924547
SON ALTI RAKAMINA GÖRE BİN TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
039817 058652 067927 071444 075634 096037
102262 142288 159559 219067 222092 279908
310009 328462 328590 346176 347622 383595
385008 400317 439153 458115 473164 499015
500433 523647 547563 550189 559613 562327
575686 619730 641916 664216 671538 673826
686240 703769 711926 755123 820866 858002
874410 898225 924564 951138 967662 968943
976469 978961
SON BEŞ RAKAMINA GÖRE 400 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
00502 01490 04729 06367 06828 07258
08018 08121 08439 09351 11683 11717
12536 13383 13412 18014 18045 18102
18508 18682 19738 20852 22180 24120
25719 25892 26645 28129 31554 31779
32057 33199 34412 34594 37607 37725
38354 40215 40358 40644 41839 41917
42910 43402 43837 43979 44124 44442
44531 45561 45817 46134 46496 49439
52412 53983 54203 55511 56427 56518
57636 58947 59308 60855 62219 62738
63229 64796 67600 69103 69376 71372
71560 73267 73531 73888 75346 76342
77758 77802 78154 78564 78618 79227
80624 82995 84089 84739 84981 85036
85993 87065 89862 92296 92995 93585
93876 96184 98760 99485
SON DÖRT RAKAMINA GÖRE 300 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
0247 0804 0965 1238 1269 1342
1408 1488 1667 2298 2647 2703
2818 2943 3796 3900 4447 4524
4623 4962 5483 5743 5848 5877
6166 6203 6533 6534 6666 6780
6793 6968 7040 7411 7691 8317
9343 9404 9522 9773
SON ÜÇ RAKAMINA GÖRE 200 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
025 045 063 095 127 140
178 291 307 352 405 451
468 608 650 662 779 854
905 950
SON İKİ RAKAMINA GÖRE 160 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
01 09 45 48 69 83 96
AMORTİ...
4 -- 8
80 BİN TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANDIRAN NUMARALAR...
0358490 1058490 1158490 1258490 1308490 1318490
1328490 1338490 1348490 1350490 1351490 1352490
1353490 1354490 1355490 1356490 1357490 1358090
1358190 1358290 1358390 1358400 1358410 1358420
1358430 1358440 1358450 1358460 1358470 1358480
1358491 1358492 1358493 1358494 1358495 1358496
1358497 1358498 1358499 1358590 1358690 1358790
1358890 1358990 1359490 1368490 1378490 1388490
1398490 1458490 1558490 1658490 1758490 1858490
1958490 2358490 3358490 4358490 5358490 6358490
7358490 8358490 9358490
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 305158
Başkan Böcek, ‘Ekiplerimiz seferber oldu’...
Antalya Büyükşehir Belediyesi kırsal alan ekipleri kentin doğu ve batı ilçelerinde etkili olan kar yağışı nedeniyle kapanan yolları açıyor. Ekipler, vatandaşın ulaşımını kolaylaştırmak için hummalı bir çalışma yürütüyor. Başkan Muhittin Böcek, belediye ekiplerinin karla kaplı yolları açma konusunda seferber olduğunu söyledi.
Antalya’da iki gündür etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz yönde etkiledi. Doğu’da Akseki, İbradı, Alanya, Gündoğmuş, Batı’da Kaş, , Kumluca, Korkuteli, Elmalı ve Döşemealtı’nda etkili olan kar nedeniyle ulaşımda güçlükler yaşanıyor. Büyükşehir Belediyesi Kırsal Alan ekipleri de kar nedeniyle kapanan yollarda iş makineleriyle yolları açıyor. Yollarda mahsur kalan vatandaşları kurtarıyor.
YÜKSEK KESİMLERDE HUMMALI ÇALIŞMA...
Kırsal alan ekipleri, Alanya’nın Taşatan mevkii ve Kuşyuvası bölgesinde çalışmalara ağırlık veriyor. Yoğun kar yağışı nedeniyle Karapınar Mahallesi’nde kara saplanan içinde üç kişinin bulunduğu araç kurtarıldı. Bir taraftan vatandaşlara yardım eden ekipler, diğer taraftan mahallelere giden ana yolların açık tutulması için iş makineleriyle yoğun bir şekilde çalışıyor.
YOLLAR AÇILIYOR...
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde de ekipler karla kaplı yolları açarak vatandaşın kolay ulaşım yapmasına yardımcı oluyor. Kumluca ilçesindeki Kuzca, Büyükalan ve Dere mahallelerindeki yoğun kar yağışı nedeni ile kapanan yollarda vatandaşların ulaşımı için ekipler seferber oldu.Öte yandan Döşemealtı Akkoç Mahallesi’nde de kardan kapanan yollar ekipler tarafından trafiğe açıldı.
EKİPLERİMİZ SEFERLER OLDU...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de kırsal alan ekiplerinin ilçelerde kar yağışı nedeniyle kapanan yolları açma konusunda seferber olduğunu belirterek, “Ekiplerimiz gece gündüz karla mücadele çalışmasını yürütüyor. Hastası olana, yolda kalana müdahale ediyor. Yolları açıyor. Kimseyi mağdur etmemeye özel gösteriyoruz. Zor şartlarda canla başla çalışarak karlı yolları açan ekiplerimize kolaylıklar diliyorum” dedi.
HABER:Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 116291
KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, 2020 hedeflerini aktardığı yeni yıl mesajında "Meslektaşlarıma ve halkımıza yeni umutlarla, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl diliyorum" dedi...
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, yayınladığı yeni yıl mesajında "Bütün kederli ve sıkıntılı günlerin 2019 yılında kalmasını diliyorum" dedi.
Geride bıraktığımız 2019 yılında KGK'nın vücut bulduğunu ve Türk medyasına yeni bir soluk getirdiğini belirten Dim "KGK, Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve meslektaşlarımızın destekleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla resmen faaliyetlerine başladı. 2019 yılında KKTC, Azerbaycan ve Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde medya buluşmalarının yanısıra ülkemizin tarihindeki en büyük medya organizasyonu olan Rus Medya Konseyi Kongresi'ne ev sahipliği yaptık. Bu organizasyonda 85 ülkeden 160 Rus dili konuşan gazeteciyi ağırlayarak ülkemizin tanıtımına ve ülkeler arası dostluğa büyük katkı sunduk. KGK, 2020 yılında çok daha etkin olarak faaliyetlerini sürdürecek. Meslektaşlarımızın ve Türk medyasının dijital çağa ayak uydurması noktasında çalışmalarımız olacak. Üyelerimize her alanda katkı ve destekler sunmaya çalışacağız. Ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda yurt içi ve yurt dışında çalışmalarımız aralıksız sürecek. Bu anlamda 2020 KGK'nın yılı olacak" dedi.
Türk medyasının 2020 yılındaki en önemli beklentilerinden birisinin de Yargı Reformu Taslağı'nın bir an önce yasalaşması olduğunu söyleyen Dim "Artık gazetecilerin haberleri nedeniyle hapis cezası riskiyle karşı karşıya kalmamaları için bu reformun bir an önce yasalaşıp, uygulamaya geçmesini arzu ediyoruz. Gazetecilerin can güvenliği başta olmak üzere Anayasa güvencesi altında olan basın özgürlüğü gibi kavramların korunması, gazetecilerin yaşam standardı ile gelir düzeyinin yükseltilmesi ve Anadolu medyasının yaşadığı sorunların aşılabilmesi için yeni yılda da birlik ve beraberlik içinde mücadelemizi sürdürmeliyiz" dedi.
2020'de huzurlu bir Türkiye umduklarını da vurgulayan Dim, “Bütün kederli ve sıkıntılı günlerin 2019 yılında kalmasını diliyorum. Tüm meslektaşlarıma ve halkımıza yeni umutlarla, barış ve kardeşlik içinde, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl diliyorum” şeklinde konuştu.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 253128
Antalya’da geceden beri etkisini sürdüren kar yağışından dolayı bazı yollar ulaşıma kapandı...
Antalya'nın yüksek kesimlerinde ve bazı ilçelerinde geceden beri etkisini sürdüren kar yağışından dolayı bazı yollar ulaşıma kapandı. Kaş'ta bulunan bir okul yolu kapanınca, ortaokul öğrencileri karın keyfini çıkardı. Belediye ekipleri yolu açarken aralarında ilk kez kar görenlerin de olduğu öğrenciler kar topu oynadı, doyasıya eğlendi.
Turizm kenti Antalya'nın yüksek ilçelerine kar yağdı. Kaş ilçesinin bir bölümü, kar yağışı nedeniyle beyaza büründü. Kaş'ta geceden itibaren kar yağışı etkili oldu. Sütleğen Yatılı Bölge Ortaokulunda okuyan öğrenciler, sabah geldikleri okuldan yolun kapanması nedeniyle yurtlarına geri dönemedi. Okul ile yurt arasındaki yol kapanınca Kaş Belediye ekipleri bölgeye ulaşarak greyderlerle yolu açtı. Öğrenciler yolun açılmasıyla beraber yurtlarına geri döndü.
İlk kez kar görenler...
Antalya'da kar görmeye alışık olmayan çocuklar, kar topu oynamanın keyfini yaşadı. İlk defa karla tanışan çocuklar, okulun bahçesinde kartopu oynayarak gönüllerince eğlendi. Öğrencilerden Sayid Sert, "Kar yağınca çok mutlu olduk, hemen çıktık oyun oynamaya başladık. İlk defa kar görüyoruz, çok güzel oldu her yer bembeyaz" şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 425351
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bakanlığın Antalya’nın eski AKP’li belediye başkanı Menderes Türel dönemini araştırdığını söyledi...
Soylu “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı 5 yıldır Menderes Türel, ne yapacağız şimdi? Antalya’ya yeni gelen belediye başkanı bize müracaat etti. Dedi ki ‘Biz Menderes Türel döneminin tamamının araştırılmasını istiyoruz’. Biz de şimdi Menderes Türel döneminin tamamını araştırıyoruz. Araştırmayalım mı yani? Bu tip talepler de çok. 150 belediyeden ‘Bir önceki dönemimizi araştırın’ diye talep geliyor” dedi.
Belediyeler ile ilgili yolsuzluk iddialarını parti ayrımı yapılmaksızın soruşturduklarını söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan önemli açıklamalar.
CNNTürk'te Haftasonu Özel programına konuk olan Bakan Süleyman Soylu, yerel yönetimlerde devam eden soruşturmalarla ilgili bilgi verdi. Gazeteciler Hakan Çelik, Şaban Sevinç ve Şebnem Bursalı'nın sorularını cevaplandıran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, halen 150 belediye başkanı hakkında açılan soruşturmaların sürdüğü söyledi. Antalya'da AK Partili eski Belediye Başkanı Menderes Türel hakkında özel müfettişlerle yürütülen soruşturmanın olduğunu açıklayan Bakan Soylu, 'Yolsuzluk iddiası varsa bunun hangi partiden olduğuna bakmayız. AK Partili belediye de, CHP'li, MHP'li ve İYİ Partili belediyeler de merceğimiz altında, Bize ihbar ve bilgi gelirse hangi partili diye bakamayız" şeklinde konuştu.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 606567
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ve kızı Beren ile birlikte, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Üsküdar’daki evinde ziyaret etti. İmamoğlu, yaklaşık bir saat süren görüşmede, Kanal İstanbul’a neden itiraz ettiklerini teknik verilerle Akşener’e anlattı. Çıkışta gazetecilere ziyarete ilişkin açıklama yapan İmamoğlu, “Sayın Akşener’e Kanal İstanbul’un itirazına yönelik dilekçe verme sürecine desteğinden dolayı teşekkür ediyorum. Kendileriyle Kanal İstanbul süreci ile ilgili elde ettiğimiz teknik verileri ana başlıklarıyla paylaştım” dedi.
İmamoğlu bir soru üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet ederse, koşa koşa giderim. Elde ettiğimiz verileri keyifle Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaşmak isterim” ifadelerini kullandı.
Akşener ise “Başkan’a teşekkür ediyorum. Evimizi şereflendirdiler. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk” dedi. Akşener, Basın Danışmanı Murat İde’ye yapılan saldırıyı da kınayarak, “İçişişleri Bakanını görevini yapmaya davet ediyorum” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bosna Hersek dönüşü eşi Dilek İmamoğlu ve kızı Beren ile birlikte, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Üsküdar’daki evinde ziyaret etti. Ziyarette, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ile İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun da hazır bulundu. İmamoğlu, yaklaşık bir saat süren görüşmede, Kanal İstanbul’a neden karşı olduklarını bilimsel ve teknik verilerle Akşener’e anlattı.
Akşener ve İmamoğlu daha sonra kameraların karşısına geçerek ziyarete ilişkin açıklamalarda bulundu. İlk açıklamayı yapan Ekrem İmamoğlu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e teşekkür etti.
-BİLİMSEL VE TEKNİK VERİLERİ PAYLAŞTIM-
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Kanal İstanbul’a dilekçe ile itiraz sürecine verdiği destekten dolayı teşekkür eden İmamoğlu, “Kanal İstanbul süreci ile ilgili elde ettiğimiz teknik verileri ana başlıklarıyla paylaştım. Zaten kendileri de parti bünyesinde çalışmalarını sürdürüyorlardı. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu vasıtasıyla süreçleri kendileriyle paylaşıyorduk. Dolayısıyla çok verimli bir sohbet oldu. Bize evinin kapısını açtığı için de çok çok teşekkür ediyorum” dedi.
-DAVET EDERSE KOŞA KOŞA GİDERİM-
Bir gazetecinin, “Kanal İstanbul ile ilgili turlarınız devam edecek mi? Özellikle, ‘Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyorum, ikna edebilirim’ dediniz. Bir ışık alıyor musunuz, öyle bir davet olur mu?” sorusuna İmamoğlu, şu şekilde cevap verdi:
“Aslında olmalı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demek; 16 milyon insanın derdini hisseden kişi demek. Biz şuanda bilimsel çalışmalar sürdürüyoruz. Aynı şekilde İYİ Parti bu sürece dahil ve bilimsel çalışmalar yapıyor. Ocak ayında kendi çalıştayları var, bizim çalıştaylarımız olacak. Ben elde ettiğimiz verileri keyifle Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaşmak isterim. Temmuz’dan beri kendilerinden randevu talebim var. İstanbul’un deprem sorununu, mülteci sorununu konuşmak isterim. Kanal İstanbul ile ilgili neyi yanlış bulduğumu kendilerine ifade etsem. Yanlış mı olur? Çok doğru olur! Bizim beklentimiz bu. Israrla talep edeceğim. Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet ederse koşa koşa gideriz. Süreci anlatırız. Gördüğümüz aksaklıkları ve İstanbul’a dair gördüğümüz tehditleri anlatırız. Bu kadar net. Ülkenin hiyerarşisi bu şekilde işler diye düşünüyorum. Beklentimiz bu.”
-ÜLKEYE KATMA DEĞER ELDE EDEN HER GİRİŞİMİN YANINDAYIZ-
İmamoğlu, dün tanıtımı yapılan yerli otomobil ile ilgili de şu yorum da bulundu:
“Bilimin ve aklın olduğu her şeyi alkışlarız. Mutlu da oluruz. Umarım ülkemizin bir yerli aracı olur. Bu bir başlangıç. Ne olur; Büyükşehir araçlarını oradan alır. Yani biz bilimin, aklın, üretimin olduğu, ülkeye katma değer elde eden her girişimin yanındayız. Bu ülke işsizlikle, ekonomiyle boğuşuyor. Yani bizim bir an önce ülkenin ekmeğini arttırmak, üretimini artırmak zorunda olan bir ülkeyiz. Bu bağlamda elbette ki bu girişimi alkışlıyoruz. Umarım en kısa zamanda tamamına varır.”
AKŞENER: “EN ÇOK DİLEK HANIM VE BEREN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Akşener de açıklamasında, “Ben de Başkan’a teşekkür ediyorum ama en çok Dilek Hanım ve Beren’e teşekkür ediyorum. Evimizi şereflendirdiler. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Nezaketiniz için çok teşekkür ediyorum başkanım” ifadelerini kullandı.
-İÇİŞLERİ BAKANININ GÖREVİNİ YAPMAYA DAVET EDİYORUM-
Meral Akşener, Basın Danışmanı Murat İde’nin öğlen saatlerinde uğradığı saldırı ile ilgili de gazetecilerin sorusuna şu cevabı verdi:
“Sayın Soylu’nun dikkatini çekmek isterim. Kendisini uzun zamandır Türkiye’nin en başarılı içişleri bakanı olarak tanımlıyor. Ama içişleri bakanlığı döneminde dövülmemiş insan ve dövenlerin beraat etmediği bir an olmadı. Biliyorsunuz evimin önünde de aynı şey oldu. Bu ev basıldı, onlar da beraat etti. Dolayısıyla ben Sayın İçişleri Bakanının görevini yapmaya hukuku da, yargıyı da bu konuda objektif davranmaya davet ediyorum. Türkiye bu tür şeyleri taşıyamaz. Murat İde ile de konuştum. Durumu iyi. Ama yarın sizin başınıza da aynı şey gelebilir. Şiddetle kınıyorum.”
HABER:Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 509033
İYİ Parti Antalya İl Başkanlığı önderliginde; Antalya ya bağlı 19 Ilçe İyi Parti Başkanı , Doğu Türkistan da yaşanan vahim ve insanlık dışı zulüm için ortak basın açıklaması yaptı ve Doğu Türkistan da yaşanan Türk katliamına sessiz kalan Hükümet ve Dünya milletleri eleştirildi...
Yapılan ortak basın açıklamasında şöyle denildi:“Bildiğiniz üzere Çin devleti 2014 Mayısında Doğu Türkistan'da "Terörist Şiddete Darbe Vur" kampanyası başlatarak Doğu Türkistan Türklerine katliama girişmiştir. O tarihten bugüne kadar, şiddet artarak devam etmektedir. Bu bir asimilasyon projesidir. Şu anda 3 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı Uygur, Kazak Türkü Çin'de "eğitim kampları" adı verilen zulüm kamplarında inim inim inlemektedirler. Bu kamplarda her gün onlarca Türk, Müslüman şehit olmaktadır. Bu kamplara Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin, İnsan Hakları Örgütü temsilcilerinin ve medya mensuplarının girmesi yasaktır. Doğu Türkistan'ın Hotan ve Kaşgar illerinde yaşayan halkın yarıdan fazlası maalesef ya tutuklu ya da bu eğitim kamplarında gözetim altındalar. Daha üzücü olanı, Doğu Türkistan'da yaşayan Türklerin ülke dışında yaşayan akrabalarının olması suç sayılıyor. Özellikle Çin'in belirlemiş olduğu 26 devlette yaşayan Çin'den ayrılmış göçmen Uygur Türkleri akrabaları olduğu gerekçesiyle Çin'de gözetim altında tutuluyor. Bu ülkelerin başında da Türkiye, Malezya, Endonezya gibi Uygur Türklerinin yaşadığı devletler vardır.
Çin'de Uygur Türk'ü kardeşlerimizin tamamına sorunlu fikri olan insanlar muamelesi yapılıyor. Han Çinlisi olmayan Müslümanlar ister Uygur ister Kazak Türk'ü kimliği taşısın hepsine terörist muamelesi yapılıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün Eylül 2018 yılında Doğu Türkistan'daki ölüm kamplarıyla ilgili raporunda Çin'in insanlık dışı zulmünü bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş, başta Türkiye olmak üzere Doğu Türkistanlı Türklerin yakınlarının yaşadığı 26 ülkeye bazı önerilerde bulunmuştur. İnsan Hakları İzleme Örgütü Türk Hükûmetine şu önerilerde bulunmuştur: Türkiye'deki Uygur sığınmacıları geri göndermeyin, kısa süreli oturma izinlerini uzun süreli hâle getirin. Çocuk sığınmacılar varsa onlara eğitim imkânı sağlayın. Kesinlikle bu Çin'den göçen Uygurları geri göndermeyin çünkü Çin'e dönenler doğruca zulüm kamplarına gönderilmektedir.
Diğer yandan, Kanada'nın başını çektiği Fransa, Almanya, İsviçre, Hollanda, Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi Avrupa ülkelerinin Çin'de bulunan toplam 15 büyükelçisi Çin Hükûmetine bir mektup yazar. Bu mektupta Uygur Türklerine bu kamplarda yapılan zulümlerin kaldırılmasını, bu kampların dağıtılmasını talep ederler ama Çin Hükûmeti bu açık talebe de maalesef karşılık vermez.
Allah aşkına 15 batılı ülke ve Kanada Çin'de zulüm gören Doğu Türkistan Türkleri için mektup yazıp zulmün hesabını sorarken Türk Hükûmeti nerede?
Ve buradan birkez daha haykiriyoruz...
--DOĞU TÜRKİSTAN ÇIĞLIK ATIYOR DUYUYORMUSUN?
--DOĞU TÜRKİSTAN ÇIĞLIK ATIYOR UYUYOR MUSUN?
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1454744
“82 milyonun vicdanı sizin karşınızda”...
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu 15 maddede açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi, projeyi nasıl etkileyecek?” sorusuna İmamoğlu, “Benim zihnimde böyle bir proje yok.Çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Her vatandaş Kanal İstanbul’a itiraz etmeli” cevabını verdi.
İmamoğlu, başka bir gazetecinin, ‘Arazi hareketlerini inceliyoruz’ demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz? şeklindeki sorusunu da, “Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var, onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız.” şeklinde cevapladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane Yerleşkesi Toplantı Salonunda, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu, düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. 15 maddede Kanal İstanbul’un İstanbul’a vereceği zararları bilimsel raporlarla açıklayan İmamoğlu, daha sonra da basın mensuplarının Kanal İstanbul çerçevesinde gündeme dair sorularını cevapladı.
Yerli ve yabancı basın mensuplarının soruları ve İmamoğlu’nun cevapları şöyle:
Soru: Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi projeyi nasıl etkileyecek?
“Projeyi nasıl etkileyeceği benim zihnimde bile yok; çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Tümüyle olmaması yönünde hukuki mücadelemizi vermemiz anlamına geliyor. O bakımdan İstanbul halkının, İBB’nin olmadığı bir proje bu kentte olamaz, yürüyemez. Dünyanın hiçbir yerinde, bir şehir halkının iradesinin olmadığı proje yapılmaz, yapılamaz bunun adı başka bir şeydir. Türkiye böyle bir hamleyi kabul etmez, etmeyecektir.”
-OTUZ MİLYON METRE KARE ARSA HAREKETLİLİĞİ VAR-...
Soru: Bu protokol ile İstanbul’a ne kadar yük biniyordu, bu protokolün içeriğinden tam olarak neler vardı? Kanal etrafından Katar emirinin annesinin arazi satın aldığı gündeme geldiğinde, “Arazi hareketlerini inceliyoruz” demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz?
“İBB’nin hızla yaptığı, ÇED raporunda da üzerinde durulan analizler ya da 75 milyarlık maliyet gibi Büyükşehir’e de 23 milyar lira civarında bir maliyetten bahsediyoruz. Ama şunun altını çizelim, göreceli maliyetlerdir bunlar. Sıkı analizler yoktur bunda. Kesin maliyetlere dönük süreçler arasındaki farkı analiz edebilecek kapasitedeyim. 23 milyar çok göreceli bir kavram. Yani bunu bugün ifade edebiliyoruz; ama ikiyle çarpsanız çok büyük yanlış yapmış olmazsınız. Onun için maliyeti büyüktür. Bu işleri söylerken öylesine söylemiyoruz. Rakamların ciddi alınması şart. Arsa alımı konusunda şunu söyleyeyim; sayın bakan, çok yanlış cümleler kuruyor, üzülüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanı,çevre ve şehircilik adına konuşmuyor. Söylediği sözler ne yazık ki çelişkili. 1 milyon 150 bin nüfuslu şehiri, 500 bin nüfuslu akıllı kent olarak açıklayıp insanların gözünü boyamaya çalışıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Tüm değişim hareketlerini Sayın Bakan isterse yazılı da isteyebilir, telefonla da isteyebilir, biz telefonun ucundayız. Bakanlık makamına saygımız sonsuz, kendisi ile paylaşırım. 30 milyon.. Ne oluyoruz? Ben bu konulara girmedim farkında mısınız? Önemli ama detay bunlar. Daha önemli konular var. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız. 30 milyon metrekare ne demek biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim. Beyoğlu yetmez artı Bayrampaşa o da yetmez bir de üzerine Gaziosmanpaşa’yı ekleyin o kadar yapıyor. Daha iyi anlar benim Gaziosmanpaşalı, Bayrampaşalı, Beyoğlulu hemşerilerim ne demek istediğimi daha iyi anlar.”
-HER BİR VATANDAŞIMIZ KANAL İSTANBUL’A İTİRAZ ETMELİDİR-...
Soru: ÇED raporu açıklandıktan sonra 10 günlük askı süresi var. İBB bu itiraz süresine dahil olacak mı?
“Tabii ki dahil olacağız. Hem itiraz süresine dahil olacağız az önce yaptığım çağrı gibi İstanbul’u ben dert ediyorum. Yarın ben çocuğuma ya da benim üyelerime hesap veremem diyen kişiler, sivil toplum kuruluşları herkes Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çok basit şekilde abartmadan, ‘İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak sağlıklı bir ortamda yaşamak istiyorum. Kanal İstanbul projesine İstanbul’un su kaynakları Sazlıdere’yi Terkos’u yok etme riskini karşı ÇED raporuna itiraz ediyorum’ demesi bile yeterlidir. Yazacak dilekçesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderecek. Ya da gidecek İstanbul’daki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şubesine teslim edecek. Herkesin hakkı var. Hukuken hakkımız arayacağız. Milyonlarla insan buna itiraz edebilir. Kurumlar etmelidir, sorumlulukları gereği. Etmiyorsa da beyan versin ‘ben etmiyorum’ desin. Bu şehrin kurumları var, sivil toplum kuruluşları var. Yüzbinlerce üyesi olan oy vermiş kurulları var. Baksınlar düşünsünler analiz etsinler bize sormak istedikleri varsa sorsunlar sürece dahil olsunlar. Susmak, dilsiz şeytanlığı oynamaktır. Hiç sevmediğim karakter."
-EKREM 'İSTEMİYOR' DİYE 'İSTEMİYORUM' DİYENLE DE AYRIŞIRIM-...
Soru: İki secim kazandıktan sonra, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanı olduğunuzu söylüyorsunuz. 16 milyon içinde Kanal İstanbul’u savunan insanlar var. Onları da temsil eden bir belediye başkanısınız. Aynı zamanda Kanal İstanbul bir erken seçim projesi olduğu gözüküyor ve siz de muhalefet lideri gibi konuşuyorsunuz…
“Söylediğiniz hiç bir tanımla benim alakam yok. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyım. Kaliforniya’daki bir projeyi eleştirmiyorum. İstanbul'daki bir projeyi eleştiriyorum. Dolayısıyla Türkiye'nin genel siyaset atmosferiyle alakası olmayan bilimsel verilerle açıklamamı yaptım. Akılla ve bilimle yaptım. İstanbul'da benim gibi her fert düşünmek zorunda değil. Dediğiniz gibi bu şehirde 'Kanal İstanbul'u istiyorum' diyen de çıkabilir. Ama bir tek şeyle ayrışıyorum; siyaseten 'istiyorum' diyenlerle ayrışıyorum. Biri istiyor diye 'istiyorum' diyenle ayrışırım. Ekrem 'istemiyor' diye 'istemiyorum' diyenle de ayrışırım. Bana değil bilime inansınlar; akıl ve bilime. Erken seçim vs benimle ilgisi yok. Merkezi hükümet karar alıyor. Bence bu soruyu onlara sorun. Bunun için ortaya atmışlarsa bilemem. Ama biz İstanbul'u, halkını, hakkını korumak için mücadele ediyoruz.”
-“ŞU EKREM VAR YA VALLAHİ DOĞRU SÖYLÜYOR” DİYORLAR-...
Soru: Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın bir açıklaması oldu. “Kanal İstanbul Belediye değil devlet projesidir. Türkiye için yapılabilir bir projedir. Bunu yaptırmayız gibi yaklaşımlarla engellemeye çalışmak çok mantıklı gelmiyor” dedi. Ayrıca projenin Montrö'yü ortadan kaldıran bir proje olmadığını söyledi. Bu sözlere nasıl bir yanıtınız var?
“Orada zaten Montrö konusunda çelişki var. Birisi 'Montrö' diyor birisi 'Montrö değil' diyor. Birisi 'Montrö bizim gururumuzdur' diyor. Birisi 'beka' diyor. Yani herkesin bir fikri var. Ben anlamış değilim. Orada karar birliği yok. Bir başka husus bir devlet projesidir. Yani her proje bir devlet projesidir. İstanbul'da bizim yaptığımız park da devlet projesidir. Ne demek ben devlet değil miyim? Yani bu anlayıştan vazgeçsinler. Bir proje parti projesi değildir. İstanbul'daki her proje bu şehrin projesidir. Ben başladığım ilk gün söylediğim şeydir; ‘Hiç kimse yaptığımız hiçbir projeyi, CHP projesi diye tanıtamaz’ dedim. İstanbul halkının İstanbul şehrinin projesidir. Bir başkasının tanıttığı anlattığı gibi değil. Kimse cebinden vermiyor. Kamunun kaynaklarını en iyi şekilde kullanıp verimli proje üretme çabasıdır. Yapacağınız projeyi, soracağını bir heyet vardır. Analizler, fizibiliteler. Allah aşkına ÇED raporu ortada. Büyükşehir Belediyesi’ni dikkate almıyorsun. Devlet Hava Meydanları’nın raporunu değiştiriyorsun. İSKİ’yi dikkate almıyorsun, DSİ’yi dikkate almıyorsun. Kimi dikkate alıyorsun? Bu açıklamayı yapanlar da dahil, kabinedekiler dahil, ben biliyorum ve hissediyorum –bu benim hissiyatım, yanılabilirim-bunu savunan kabinedekilerin çoğu, geçmişte kabinede bulunanlar dahil kalplerinden, vicdanen, ‘Şu Ekrem var ya vallahi doğru söylüyor’ diyorlar ama bunu söyleyemiyorlar. Ben onların yerine konuşacağım.”
-İSTANBULLULAR HİÇ OLMADIĞI KADAR KANAL İSTANBUL’UN FARKINDA-...
Soru: Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul konusunda çok kararlı olduğu açık. MHP Genel Başkanı’nın da bir açıklaması oldu. Bundan da anlıyoruz ki iktidar bloğu da bu konuda aynı fikirde. Dolayısıyla bu iş gündemde olacak ve sürekli önünüze gelecek. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Brexit bir seçenek olacak mı?
"Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde bu konuyu elli yerde gündeme getirdim. Kimse bizi duymadı. Şimdi ise herkes duydu. Yani hiç olmadığı kadar İstanbullular Kanal İstanbul’un farkında. Birinci şey bu. Böyle bir dönem yaşamadı İstanbul."
HOLLYWOOD FİLMİ GİBİ…
Soru: Bu zamana kadar 75 milyar lira maliyet gösterildi. Acaba Büyükşehir Belediyesi’nin farklı bir hesabı var mı?Büyükşehir Belediyesi kendi payına 35 milyar diyor; ama toplamda projenin sizin hesabınıza göre maliyeti?
“Proje yaptık deniyor, fizibilite yaptık deniyor. Farkında mısınız bilmiyorum; yedi dakikalık bir 3D geziyor. 3D’de bize milyon dolarlık yatlar gösteriyorlar, yat limanlarını gösteriyorlar, yetmiş katlı binaları gösteriyorlar. Daha ileri gideyim mi? Dolmabahçe Sarayı’nın bir tane replikasını gösteriyorlar. Bir tane Çin sarayı, Japon sarayı gösteriyorlar. Ben anlamış değilim. Yahu bu nasıl projedir? Ne yapıyorsunuz siz? Oradan bir tane de Hollywood filmi gibi bir tanker geçiyor. İstanbul’u gezerek gösteriyor falan.. Şimdi ben bu proje üzerinden neyi tahmin edeyim? Ben tahmin yürütüyorum. Doğa ile yaygıları ortaya koyan tahmin yürütüyorum. Ama çizilen proje bu ise ben niye.. Sayın Cumhurbaşkanı gösterdi. Sosyal medyada yedi dakikalık. Çocuklarımız elinde görüyoruz bazen, Playstation oyunları, onlardan daha yaratıcı vallahi. Bildiğiniz oyun yani. Yazık günah. Ben projeyi bilirim, gerçekten bilirim. Bu insanları aldatmayalım, gözünü boyamayalım. Yapmayacaksanız zaten yapamayacaksınız, başka bir niyetiniz varsa onu söyleyin. Az önce gazeteci bir arkadaşımız söyledi. ‘Başka bir niyetimiz yok bunu yapacağız’ diyorsanız da 82 milyonun vicdanı, 16 milyonunu vicdanı sizin karşınızda. O yüzden maliyet hesabına girilemez. Ama ben diyorum, dediklerini iki ile çarpın, üç ile çarpın vallahi yanılmazsınız. Onun için Allah hem cebimizi, hem kamunun kaynağını, hem bu şehrin maneviyatını, tarihini, doğasını, 16 milyon insanımızı korusun.”
-HUKUKU ÇİĞNETMEYECEĞİZ-...
Soru: Hukuken İBB’yi devreden çıkararak bu projeyi yapmak hukuken söz konusu mu?
“Hukuku çiğnerseniz söz konusu ama biz çiğnetmeyeceğiz. İnsanlarımız, hukuku çok ciddiye alıp hukuku korur. Hukuki haklarını kullanır. Bunu göreceksiniz. Kaygı duymayın. Bu soruları bana sordular: ‘Seçilirseniz sizi İstanbul’u verecekler mi?’. Yahu kimin malını kime vermiyorsunuz? Babanın malı mı burası burayı vermeyeceksiniz. İstanbul halkından emanet aldık.Belli bir dönem bitecek, 5 yıl sonra seçim olacak, biri kazanacak. Ben de emanet edeceğim.Korkmayın. Milyonlarca insanın sağduyusu var bu şehirde."
-RAPORDA HZ. NUH’UN TELEFON KULLANDIĞINI SÖYLEYEN BİRİNİN İMZASI VAR-
Soru: ÇED Raporunu hazırlayanlar ile ilgili yorumunuz…
“ÇED raporunu hazırlayan şirket, projeyi hazırlayan şirket, her şey ellerimizin altında. Herkes sorumlu.Ya bakın dikkatinizi çekeyim; ÇED raporunun arkasındaki teknik insanlara bir bakın. Bir tane onay veren insan, Hz. Nuh’un telefon kullandığını anlatan birisi var. Hz. Nuh, cep telefonu ile haber vermiş. Şimdi ben ciddiyeti elbet sorgularım. Daha ötesine gideyim, niçin bu güzel ülkenin tek bir titri profesör olan akademisyen imza atmamış. Bir sorun. Diğerlerine cevap vermeyi bile gerek duymuyorum.”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 661483
Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri ışığında kurulan ve Türküm diyen her bireyi,Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletinin yüreğinde tek vucut olarak toplamak ve Türk ve Türk olmanın gururu ve birliğini;dirliğini yaşatmak için oluşturulan ve kurulan ATATÜRK/ ATABEY TÜRK OCAKLARI ;Gazeteci -yazar ve starteji uzmanı Hüseyin Hakkı KAHVECİ'nin genel başkanlığında Türkiye de ki kuruluşunu büyüterek devam ettiriyor...
ANTALYA ATATÜRK/ATABEY TÜRK OCAKLARI İL BEYLİĞİ YOĞUN BİR KATILIM İLE AÇILDI...
Türkiye de 80 den fazla siyasi parti bulunmasına rağmen;bir çoğu tabela partisi olmaktan öteye gidemezken;Partiler üstü ve Atatürk-Türk ve Türkiye sevdası üzerine kurulan Atatürk/Atabey Türk Ocakları beyliği;ülkenin bir çok ilinde yapılanmasını tamamladı ve ocaklarını açarak Türk evlatları ile kucaklaşmaya başladı.
Bu Ocaklardan biri de, Doktor Hüseyin Ruhi ÖZKAYNAK Atabey il beyliğinde ,Antalya'nın Muratpaşa ilçesinde açıldı.
Açılışa; Atatürk/Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci; İstanbul-İzmir-Aydın-Bursa-Karabük-Adana-Alanya Atabey il beyleri;Muratpaşa Belediye başkan yardımcısı Hasan kaçmaz,Antalya ve ilçelerinden çok sayıda davetli katıldı.
Muratpaşa Belediye Başkanının gelen çelengi ile mesajı okununca,katılımcılar tarafından alkışlandı.
Alanya Güneşi Gazetesi İmtiyaz Sahibi İbrahim Akdağ ve Haber Müdiresi Ayten Yılmaz da;Alanya daki dostları ile bu açılışa Alanya'dan gelerek katılım sağladı.
İlk konuşmacı olan ,Atatürk/Atabey Türk Ocakları Antalya İl beyi Doktor Hüseyin Ruhi Özkaynak:Açılışa katılımın yüksek olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve "Özellikle gençlerimizin ve kadınlarımızın ocağımızda bizlerle bir olması beni çok memnun ve mutlu etti.Geleceğimiz olan gençlerimiz ve her zaman gücümüz olan kadınlarımız ile bu ocak daha da sıcak ve güçlü bir Türk bilgi ocağı haline dönüşecektir.Bundan sonra Bu Ocakta Türk birliğimizi ,Vatan ve Millet sevgimizi devlet kurumlarımızla daha da güçlü hale getirmek için sık sık bir araya gelelim istiyorum""dedi.
AÇILIŞA; TARİH ÖĞRETMENİ SİBEL DULUM,SUNUM KONUŞMASI İLE DAMGA VURDU...
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından açılış ve sunum konuşmasını yapan Tarih Öğretmeni Sibel Dulum: "100 yıl öncesinin koşullarındayız.Türk Milleti olma derinliğini kaybettik.Bunu yeniden kazanmak zorundayız.Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ölümü ile başlayan bölünme, şiddetlenerek arttı.O kadar çok kısımlara ayrıldık ki, ülkemiz ve milletimiz üzerine yapılacak bir operasyon ile kolaylıkla parçalanabiliriz.Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti "Türk geleneği"nden uzaklaştığı için zor zamanlar geçiriyor.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Türkler, her anlamda" beka " ile karşı karşıya.Siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal bir kaos kapıda.Atabey Türk Ocakları, Türk Milletini bu kaos ortamına hazırlamak, bu kargaşadan çıkmak için fikirsel ve eylemsel çalışmalar yapmak ve olası bir iç çatışmadan sonra, bir teşkilat kurmak amacıyla ATABEY Hüseyin Hakkı KAHVECİ tarafından oluşturulmuştur.Partilerüstü bir kuruluştur.ATAnın Türklerini biraraya getirip, bilinçlendirmek "devlet-i ebed müddeti" gerçekleştirmek için vardır.Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ, Atabey Türk Ocakları İl Beyleri, Atabey Türk Ocakları'nın kurucu üyeleri ve yüreği vatan sevgisi ile tutuşan siz sevgili Arkadaşlar,Bugün burada Atabey Türk Ocakları Antalya İl Beyliği nin açılışı için biraradayız.Heyacanlı ve sevinçliyiz.
TC Devleti kurucusu M.Kemal ATATÜRK, ülkeler ve milletler açısından hep iç cephenin güçlü olması gerektiği vurgusu yapar.İç cephe güçlü olursa dış düşmanlar birşey yapamayacaklardır.Ama şu bir gerçek ki yıllardır gerek Soros'un desteklediği açık toplum kuruluşları, gerek medya, gerek akademi, gerekse siyasetçilerin söylemleriyle bölündük."Parçalanırsak biteriz", biraraya gelirsek güçleniriz.Bunu en iyi anlayan ve uygulayan Atabey Türk Ocakları İl Beylerini tanıtmak istiyorum.
--Hüseyin Ruhi ÖZKAYNAK, Antalya İl Beyi, Doktor
--Hüseyin ASLAN, İstanbul İl Beyliği Bşk.Yrd., İktisatçı
--Tolga AKYEL, İzmir İl Beyi, Yazılım Mühendisi
--Yalçın TARTKOY, Bursa İl Beyi, Yüksek Mimar
--İbrahim Gökhan ERSOY, Aydın İl Beyi,Avukat
--Recep ÇETİNKAYA, Karabük İl Beyi, Matalurji Mühendisi
--Hakan SAYDUT, Adana İl Beyi, Güvenlik Amiri
--Ali DULUM, Alanya İl Beyi, Uzman Doktor
Türklerin en yetenekli olduğu alanların başında teşkilatçı olmaları gelir.Türkler tarih boyunca pek çok devlet kurmuşlardır.Türkler gibi dünyaya açılıp yayılan, geniş coğrafyalara hükmeden hiç bir millet yoktur.Türkler gibi tarihin akışını değiştiren hiçbir millet te olmamıştır.Tarihe yön veren, tarihin akışını değiştiren, tarih yazan, tarih ile bütüneşen millet;TÜRKLER.
Genetik kodlarında örgütlenmeyi iyi bilen bu millet, yaşadığı olumsuzluklar sonucu örgütlenmeyi unuttu.Oysaki bugün tarihin en eski milleti için olmazsa olmaz şey:Örgütlenmedir.TC Devleti Mustafa Kemal ATATÜRK'ün muhteşem örgütlenme becerisi sonucu ortaya çıkmış bir Türk mucizesidir.
Milletlerin tarihinde zaman zaman bir kırılma dönemleri olmuştur.Türk tarihinde de böyle fetret devri adını vereceğimiz kırılma zamanları mevcuttur.Büyük Selçuklu Devleti 'nde Melikşah sonrası yaşanan dönem, Osmanlı Devleti'nde Ankara Savaşı sonrası dönem gibi.Şu anda Türk milleti olarak böyle bir fetret devri içinde bulunmaktayız. Ekonomi, siyaset, kültür, tarım, dil her alanda saldırılarla karşı karşıyayız.Ya silkinip bu saldırıları tasfiye edip, kendimize geleceğiz; ya da tarihin karanlıklarına gömüleceğiz.
Türk milleti her sıkışıp kaldığı dönemlerde sinesinden bir kahraman çıkarmayı bilmiştir.Böyle milletçe umutsuzluğa düştüğümüz , çıkış yolu bulamadığımız dönemlerde bu büyük millet bağrından, özünden bağımsızlık aşkı sönmeyen Bumin, Kürşat, Mustafa Kemal Atatürk gibi kahramanları çıkaracak ve bu kahraman da Türk milletine bir çıkış yaşatacaktır.
İşte böyle bir dönemde Mustafa Kemal ATATÜRK'ün örgütlenmesini iyi anlayan, ondaki devlet sistematiğini çözen Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ'nin liderliğinde birleşmek zorundayız.Atatürk Ocaklarında GÖKTUĞ'ın çatısı altında ATATÜRKLER olarak toplanacağız.Sözü ATABEY Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ'ye bırakıyorum."sözleriyle büyük alkış aldı.
Atatürk/Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci yaklaşık bir saatlik bir konuşma ile;Dünya ve ülkemizde ki meseleler ve Atatürk/Atabey Türk Ocaklarının kurulma amacının ve gerekliliğinin üzerine yaptığı söyleyişide,sözleri sık sık alkışlarla kesildi.
KAHVECİ:" -Bir Kürt kedisini dahi vermem- diyen ve Türk devletinin o zamanki yöneticilerinin verdiği imkanlarla palazlanan bir Barzani bile bize kafa tutmaya başladı.Artık kendimize gelmeliyiz.Gençlere sesleniyorum.Türk evladısınız.Türk gibi yaşayın.Avrupalı sömürge devletlerin satmaya ve özümüzü bozmaya çalıştığı ürünlere özenmeyin.mesela görüyorum;bu Alman Kurt köpeği,bu Sibirye kedisi diye alıp havalı havalı konuşan gençler var.Kendi sokağında ki köpeğe ,kediye sahip çıksana.Bizim de Sivas Kangalı köpeğimiz,Ankara ve Van kedilerimiz var.Sokağımızda ki her hayvanımıza sahip çıkalım.Onlar gelsin aaaTürk köpeği-kedisi diye bizimkilere baksın.Siz hiç Avrupalı'nın,Amerikalı'nın tişörtünde İstanbul yazdığını gördünüz mü? Ama biz alıyoruz.Ne yazıyor,kalifornıa..Artık Türk evladı ve Türk gibi yaşamalıyız.Bir de ülkemizde suriyelilerin girişi tesadüf mü diye sorgulamamız lazım.Bizi Araplaştırmaya çalışıyorlar.
--Ne demek Müslüman Türk?
Hristiyan Türk olamaz mı? Bizim önceliğimiz devletimiz ve Türk Milleti'nin birliğidir.Türk olmak ayrı,Müslüman olmak ayrı bir şey.Biz Müslüman olmaktan mutluyuz ama Türk olduğu halde ve Türk milleti ve devletini sevdiği halde,Başka dine mensup insanlarımızı ötekileştirmemeliyiz ki;Güçlü Türk birliğimiz bozulmasın ve gelişsin."diyerek Ülkemizin çevresinde ki yaşanan tehlikelere ve ülkemizin startejik önemine değindi.
Konuşma sonunda üyelik beratları dağıtıldı ve Hüseyin hakkı Kahveci yazdığı değişik kitaplarını imzaladı ve günün anısına hatıra fotoğrafları çekildi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 161578
FARKINDA MISINIZ HER HAFTA BİR KAÇ DEPREM OLUYOR...
Akdeniz açıklarında 3.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesinden edinilen bilgiye göre, bugün sabah saatlerinde Antalya’nın Kaş ilçesinin 100.62 kilometre açığında deprem meydana geldi.
Yerin 7.15 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem, Richter ölçeğine göre 3.2 büyüklüğünde ölçüldü.
HABER : Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1395712
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Kongre Merkezi’nde, ilk 6 aylık icraat dönemini basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştıktan sonra, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Üzerinizde siyasi baskı var mı” sorusuna İmamoğlu, “Kanunda bize tam yetki verilen İBB iştiraklerimizle ilgili genel kurul yapamıyoruz. Niye? Saçma sapan, kanuna tümüyle aykırı bir genelgeden dolayı. Yani ‘Biz İstanbul’a hakim olalım’ duygusu. Onun dışında hiç baskı hissetmiyorum. Tüy gibi hissediyorum kendimi, 16 milyon insan arkamda çünkü” yanıtı verdi.
İmamoğlu, başka bir gazetecinin, Adalardaki faytonların kaldırılıp kaldırılmayacağı sorusuna ise “35 civarında faytonun orada devam etmesine dönük sürecin ben de devam etmesinin gerekli olmadığını düşünenlerdenim. Bu süreç tartışılmaya devam ediyor ve bu konudaki açıklamalarımızı yakında yapacağız. Çarşamba günü Valimizle beraber de toplantı yapıp bu süreci toparlamak niyetindeyiz” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tek amacımız, 16 milyona hesap vermek” diyerek, 23 Haziran’dan sonraki ilk 6 aylık icraat dönemini, Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu daha sonra, Kanal İstanbul’dan İSKİ’nin deniz suyu arıtıp arıtmayacağına, 81 atın ölmesiyle tekrar gündeme gelen Adalar’daki faytonculardan Çince tabelalara kadar çok geniş alanda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yerli ve yabancı basın mensuplarının soruları ve İmamoğlu’nun yanıtları şöyle:
-UMARIM YANLIŞTAN DÖNERLER-
Soru: Kamu bankalarının İBB’ye kredi vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Milyarlarca liralık cari işlemlerimiz hala kamu bankalarında sürmekte. Bu noktada kamu bankalarının yapmış olduğu bu yanlış yönetim süreci inşallah bir an önce sona erer. Tereddüdümüz şudur ki tümüyle siyasal bir anlayışla süreç yönetimi bu kamu kurumlarına olan güvensizliği artırır. Toplum nezdinde de itibarını kaybettirir. Günün sonunda kaybedecek olan, yüzyılı aşkındır var olan bu kamu bankalarının varlığı ve itibarıdır. Onu da biz istemeyiz. Çünkü kamu kurumları halka aittir. Kamu bankaları da öyle. Bugünün iktidarı belki birkaç yıl sonra olmayacak. Bir başka iktidar gelecek, o zaman biz itibarsız bir kamu bankası görmek istemeyiz. O yüzden umarım bu yanlıştan bir an önce dönerler.”
-BAKANLIKLARLA İMZALANMIŞ PROTOKOLDEN ÇEKİLİYORUZ-
Soru: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Raporu onaylandı. Bu ÇED raporunda hangi kamu kurumlarının görüşlerini eksik buluyorsunuz?
“2018 yılında İBB’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaşım ve Altyapı Bakanlığı ile bana göre usule uygun olmayan bir şekilde imzalanmış olan işbirliği protokolünden biz çekiliyoruz. Bu kararımız nettir. Çekildiğimizi her iki bakanlığa yazılı olarak iletmiş durumdayız. Protokol yetkisiz bir imzayla devreye sokulmaya çalışılmıştır. Kanal İstanbul’un birçok detayını açıklayacağım toplantıyı 25 Aralık Çarşamba günü saat 09:30’da Saraçhane İBB binasında yapacağım. Burada size Kanal İstanbul ile ilgili bir fotoğraf çekeceğiz ve hukuksuz protokolün tüm detaylarını paylaşacağız. Bunun içinde ÇED raporunda olması gereken, yazılıp geri çekilen ya da yazılan bir raporun ‘sehven yazılmıştır’ deyip başka bir raporun yollanması gibi süreçleri çok önemsiyoruz. Bunların hepsini sizlerle paylaşacağız. Çarşamba günü İstanbulluların aydınlanacağı önemli bir gün olacak. Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasına da gelecek olursak; ‘Kanal İstanbul’u yapalım’ diyenlerin cümlelerini hatırlayalım. ‘Kazayı vuruyoruz, ihaleyi yapıyoruz, ÇED raporunu geçiriyoruz, yurt dışından para bulacağız.’ Ya da ‘Otur işine bak.’ Biz de diyoruz ki bizi akılla bilimle ikna edin. Bize talimat vererek değil… Ben biliyorum ki Kanal İstanbul’un mali raporunu bile bilmiyorlar. Yan mali olarak Kanal İstanbul’un ne kadar mal olacağı konusunda kendilerinin bile net bir fikri yok. Ben bu işi bilen, çıktığı günden itibaren bu süreci titizlikle takip eden biri olarak söylüyorum. Sorsanız 13 bin sayfa rapor varmış. 200 tane bilim adamı işin içindeymiş. Dün akşam TV programında sunucu, ‘Katılacak bilim adamı bulamadım’ dedi. Bir kişi gelmiş oraya, söylediklerinden de bir şey anlamadım. Nerede o zaman yüzlerce bilim insanı. Bize akılla, bilimle cevap verin. Aksi taktirde ben ‘Allah akıl versin’ diye dua etmeye devam edeceğim. Yani o kadar çok şey var ki… Yapılan 100 binlik Çevre Düzeni Planı ortada yok. Şahıs arazilerinin devri yapılmamışken, kamulaştırma süreçleri olmamışken… İSKİ’nin önünde Kanal İstanbul ile ilgili 11,5 milyar liralık yatırım planı var, daha önceki yönetimin yaptığı. O da güncel değil. Bunları kim yapacak? Daha bunlar belli değilken neyin ihalesini yapıyorsunuz? Hangi ÇED raporundan bahsediyorsunuz? Mevcut kabine dahil, bundan önceki kabinelerde bakanlık yapmış olanların dahi inanmadığı, kalben değil sadece dille ikrar ettikleri bir süreci anlatmaya çalışıyorlar. İstanbul’u bir maceraya sürükleyemezsiniz. Bir insana bu şehri emanet etmeyen insanlar, bir avuç macerapereste de İstanbul’un geleceği ile ilgili karar vermesine izin vermeyecekler.
-PAYDAŞLARIMIZI SÜRECİN İÇİNE KATACAĞIZ-
Soru: Eminönü Meydanı düzenlenmesi konusunda çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. Belki balıkçılara yer verecek İBB demiştiniz. Biraz daha olgunlaştı mı proje?
“Ben, ‘Oradaki balıkçılara yer vereceğiz’ diye bir cümle kurmadım. Şöyle bir cümle kurdum. ‘Kuracağımız sistemde oradaki balık tezgahlarını İBB kurumları üzerinden yönetmeyi öngördüğümüz bir süreci oluşturduğumuzda oradaki meslek sahiplerine de iş imkanı tanırız. Kimsenin sokakta kalmasına vicdanımız elvermez.’ Bir başka husus: Eminönü, Sirkeci, Sarayburnu hatta Gülhane Parkı, tüm bu alanlar çok önemli. Sirkeci garıyla birlikte bütün bu alanın bütüncül bir şekilde turizme hizmet etmesi konusunda bilinçli, seviyeli, görüntü kirliliğinden uzak, çağdaş görüntülere kavuşmuş bir şekilde ele alınarak hizmet etmesini istiyoruz. Bu konuda çalışmalarımız çok ciddi bir şekilde sürecek. Tüm paydaşlarımızı sürecin içine katıyoruz. Şu anda tüm kararları alınmış bir ortamın neticeye kavuşmamasının sebebi, sürecin henüz tamamlanmamasıyla ilgili. Ümit ediyorum fazla sürmez, yılın ilk çeyreğinde orada akılla ve bilimle sürece başlarız.
-BİZ YATIRIM YAPARKEN AYRIM YAPMAYACAĞIZ-
Soru: Bütçe görüşmesi sırasında grafik göstermiştiniz. Ciddi bir borçlanma gözüküyordu. Buna sebep olan önceki borçlar mıydı yoksa 2013’den başlayan bir takım yatırımlar mıydı? Bütçede kambura sebebi neydi? Bütçe yönetim tarzıyla ilgili ne söylemek istersiniz?
“Göstermiş olduğum tablo 2013 yılından sonra ortaya konan yanlış yatırım planlanmasının yarattığı aşırı borçlanmadır. Bu sadece 2014’ten sonra oluşmuş olması değil, ben bunu beş artı beş yıllık bir yanlış yönetim olarak tanımladım. Ama son beş yılda açığa çıkmıştır. Bütçesi planlanmamış yatırımlar, verimli yatırım planlanması yapılmamış bir takım işler. Bunu her ilçede görebilirsiniz. Her ilçede derken 14 CHP’li ilçe hariç görebilirsiniz. Böyle bir adaletsizlikle yapılmış yatırımlar süreci dengesiz bir finansal tabloya dönüştürmüştür. Burada bir yandan borçluluk artmış, biryandan da verimsiz projelerin geri dönüşümü oluşmamıştır. 60 milyarı aşan, tümüyle borçluluk tablosundaki yükseliş bundan kaynaklı. Bunun bir anda aşağı inmesi mümkün değil. Çünkü şu an sahada ne yazık ki onlarca proje var ve maalesef çoğu verimsiz. Birkaç tane başlamak üzere olan projeyi bu yüzden iptal ettik. Bunlardan sadece bir tanesi bir buçuk milyar liralık kaybı sağlayan bir projeydi. Tümüyle yanlış ve gereksizdi. Bütün bu yanlışlıklar üst üste, çok kötü yönetilen son beş yıl ve bunu hazırlayan bir önceki beş yıllık dönemin sonucudur. Geldiğimiz noktada önce bu süreci durdurmak, verimli, getirisi olan projelerle, çevre ve deprem gibi öncelikli konuları yöneterek, önceliklim konuları belirleyerek, önce durdurup sonra o makası aşağıya doğru kapatmak niyetindeyiz.”
-YARDIM DAĞITTIĞIMIZ İNSANIN OLMADIĞI BİR İSTANBUL VAR EDELİM-
Soru: Ekonomik sıkıntılardan dolayı intihar vakaları gündemde. Bu konuda ne söylemek istersiniz? İBB’nin buna bakışı nedir?
“Bunları duymak bizi üzüyor elbette. Bir an önce bu ekonomik zorlukların sona erdiği, Türkiye’nin gerçek sorunlarıyla yüzleşip bunlarla ilgilenen ve çözüm bulan bir ekonomik program bekliyoruz merkezi hükümetten. Öncelik bu olmalı. Kanal İstanbul vesaire olmamalı. Bu bağlamda şehir içerisindeki yoksulluğu gidermek adına bazı temel ihtiyaçları gidermek adına öncü politikalar üretebiliriz. Zaten kent yoksulluğuyla ilgili bir kısım projelerimizi anlattım. Ulaşımı ucuzlatmaktan, çocuklara süt vermeye varıncaya kadar. Birçok konuyu sizinle paylaştım. Bunların yetmediğinin de farkındayız. Devamını yapmak ve toplumun bu yoksulluk günlerini paylaşmak zorundayız. Bu 16 milyon insanın vicdanı adına, sosyal belediyecilik adına şart. Ama dilerim ve isterim ki,bir an önce yardım dağıttığımız insanın olmadığı bir İstanbul var edelim. İş ve istihdamı desteklemek adına politikalarımız anlattım. Yerel belediyelerin elinde kocaman bir sihirli değnek yok. Ama paylaşabilen ve bu süreci tolere edebilen vicdan olduğu zaman bunları hafifletebilirsiniz. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.”
-GÖNLÜM FAYTONLARIN GEREKLİ OLMADIĞI YÖNÜNDE-
Soru: Bir süre önce hayvan hakları savunucuları ile İBB’de görüşmeleriniz oldu. Adalardaki Faytonların kaldırılıp kaldırılmayacağı yönünde de son günlerde tartışmalar var. Sizin bu konudaki görüşmeleriniz nelerdir?
“Aslında bu konuda da altı aydır sürecin içindeyiz. Bu kapsamda bizim için önemliydi. Arkadaşlarım Adalar’da çalışmalar yaptı. Süreç halen devam ediyor. Adalar Belediyemizin, Belediye Başkanımızın da içinde bulunduğu bir süreç. Açıkçası adım adım neler olacağını sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle ulaşım gelecek yaz sezonundan itibaren net olarak elektrikli lastikli araçlarla yapılacak. Toplu ulaşımdan bahsediyorum. Bütün vatandaşlarım duysunlar. Ve dizaynı mutlak Adalarla uyum içinde olacak olan elektrikli lastikli taşıma araçlarıyla sağlanacağını belirtmek istiyorum. Yine turistik amaçlı yolculukla ilgili belirli güzergahlarlarda yine Ada yaşamına uygun, yazlık tarzına uygun, etrafı açık 2 veya 4 kişilik şeklinde elektrikli araçlarla beraber, bunun dünyada örnekleri var. Bu araştırmalarımız devam ediyor. Bu şekilde yapılacak, bunun da altını çizmek istiyorum. Turistik amaçlı gezilerden bahsediyorum. Gerçek ihtiyaç sahipleri dışında kalan kişilerin kullandığı bireysel elektrikli araçların yerine kapıdan kapıya hizmet verecek bir ulaşım sistemini de oluşturuyoruz. Burada da biz özellikle bu insanlara, oradaki komşularımıza böyle hizmet vereceğiz. Adalar’da bisiklet kullanımına ayrı bir önem ve düzen getireceğiz. Bununla ilgili tüm yatırımlarımızı hazırladık. Yaz dönemine yetiştirmek adına, 25 yıldır ihmal edilen Adalar’ın bu eksiklikleri, Büyükşehir ve Adalar Belediyesi işbirliğiyle yerine getireceğiz. Bu arada şu anda yaşadığımız duran fayton hizmeti nedeniyle, yaşanan acı olaydan sonra, buradaki süreci Büyükşehir Belediyesi olarak sıkıntıyı gidereceğiz.Vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarına çözüm bulacağımızı belirtmek istiyorum. Şimdi gelelim en kritik noktasına. Özellikle buradaki süreci takip eden hayvan severlerle tartıştığımız noktaya. Burada yapılan çalıştaylarla Heybeli, Burgaz ve Büyükada olmak üzere yaklaşık 35 civarında faytonun simgesel olarak devam etmesi konusunda Adalar sakinlerin ve çalıştayda katılan insanların genel bir kanaati var. Açıkçası bazı gruplar da burada gönüllü çalışan gruplar da buna karşı. Şunu da belirteyim, az önce bahsettiğim tüm hizmetler İBB eliyle yapılacak. Burada yeni bir bireysel hizmetten bahsetmiyorum. Tümü İETT kurumu başta olmak üzere İBB kurumları tarafından yapılacak. Buna tavsiye edilen 35 civarındaki fayton meselesi de dâhil. Ancak hani turizm amaçlı, göstermelik de olsa 35 civarı fayton meselesine şahsen ben de karşıyım. Ben de bunun olmasından yana değilim. Ancak hem Adalar’daki katılımcı süreç devam ediyor hem de biz bu konudaki süreci takip ediyoruz. Tekrar söylüyorum önerilen bu 35 civarındaki faytonun yine İBB tarafından yapılması, veterinerlikten ulaşım kurumlarına kadar, onların denetiminde sürdürülecek olmasına rağmen, ben de sıcak bakmıyorum. Burada şunu da söyleyelim, burada bunu yapıyorsunuz da faytoncu esnafı ne olacak diye sorabilirsiniz. Tabii sormalısınız. Biz oradaki yıllardır emek harcayan 3. nesil faytoncu mesleği yapan insanlarımızı asla yok saymıyoruz. Onların da bu süreç de hem ekonomik anlamda hem de manevi anlamda hem de mesleki anlamda zafiyete uğramadan süreci çözme adına da görüşmelerimiz sürüyor. Teklifler karşılıklı yapılıyor. Ve bu teklifler neticesinde de bu sürecin sağlıklı bir şekilde sona erdirilmesini diliyorum. Biz elimizden geleni yapıyoruz; ama bu konuda kararlı olduğumuzu, oradaki faytoncu hemşerilerimize duyurmak istiyorum. Son konu, tabii burada göz ardı edilen ya da bizim takip ettiğimiz ama vatandaşlarımızın bilmediği duyarlı hayvan severlerin de takip ettiği bin 500 civarında at var. Bu bin 500 atın ne olacağı konusu da önemli. Bu konuyla ilgili de arkadaşlarımla beraber özellikle ilgili birimlerimizin de takibiyle, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre hareket edeceğimizi ve bu konuda özellikle Adalar’daki bu atların evcil hayvan statüsünde olduğunu bilinmesini istiyorum. Ancak faytoncular bırakmak isterse, sahipsiz kalacakları için, sahipsiz hayvan statüsüne geçecekler. An itibariyle, İBB bu konuda, sahipsiz hayvanların koruması ile ilgili, onların bir ortamda bakımıyla ilgili merkezler kurup geliştirme konusunda kararlıyız. Ve tabii bunların korunmasıyla ilgili at mesele ayrı bir ortam istiyor, farklı bir doğa istiyor. Bu konuda hayvan severlerin de bizimle işbirliği yapma teklifleri var. Ona göre Hazine’nin bize yer tesis etmesi doğrultusunda kanunda açık madde var. Talepte bulunacağız yani bütün detayıyla Adalar’daki bu süreç takibimizde. Yıllardır süren bu zaman dilimini, bu hataları ya da bu eksikleri birkaç ayda canlıya dayanan bu süreçleri çözme şansımız elbette yoktu; ama akılcı bir şekilde paylaşarak, bütün paydaşları sürecin içine katarak çözüm üretme çabamız sürmektedir. Burada aslında muğlak kalan ya da bazılarının kabul etmediği, Adalar’daki genel oturanların ve insanların istediği 35 civarında faytonun orada devam etmesine dönük sürecin, -ki altını çiziyorum- ben de devam etmesinin gerekli olmadığını düşünenlerdenim. Bu süreç tartışılmaya devam ediyor ve bu konudaki açıklamalarımızı yakında yapacağız. Bu arada Çarşamba günü Valimizle beraber de toplantı yapıp bu süreci toparlamak niyetindeyiz.
Soru: Fayton kalkıyor diyebilir miyiz?
“Zaten fayton kalkıyor. Yani 35 simgesel fayton kalacak, bunun dışında fayton kalkıyor. Net olarak kalkıyor. Toplu taşıma ve turistik amaçlı elektrikli araçlar ve elektrikli bisikletlerle daha çağdaş bir şekilde Adalar ulaşımını sürdüreceğiz.”
-TABELALAR KALICI OLACAK-
Soru: Bundan birkaç ay önce İstanbul’un bazı yerlerine koyulan Çince tabelalar kaldırıldı. Bunu sebebi nedir?
“Biz, o dönem Çin Başkonsolosu ile yaptığımız görüşmelerden sonra –ki o dönem yoğun bir Çinli misafirimiz olacağı yönünde acentelerin uyarısıyla böyle bir talepleri olmuştu- biraz daha büyük ölçekte görünen tabelalar asmıştık. Ben arkadaşlarımdan turistik bölgelerde, hedeflediğiniz gruplar için –ki bunların içerisinde Çinliler de var- başta ulaşım araçları olmak üzere, İngilizce ve Avrupa dilleri dışında 4-5 dilde uyarı tabelaların hazırlanması ve kalıcı bir şekilde olması konusunda bir tasarım çalışması rica etmiştim. Bu çalışmalar hala devam ediyor. Yani tabelaları kaldırmamız diye bir şey söz konusu değil. Belli bir dönem oldukça büyük bir ebatta Çince tabelalar konmuştu. Ama şu anda hazırlığımız çok sayıda dilde uyarı tabelaların ilgili yerlere konması yönündedir.”
-MELEN PROJESİ BİTSE, SU SORUNU KALMAYACAK-
Soru: İstanbul’da deniz suyunun arıtılması konusunda bir proje çalışmanız var mı?
“İSKİ’nin verdiği brifingde Ar-Ge çalışmalarının yapıldığına dair bir bilgiye sahibim.Ama deniz suyunun arıtılmasının çok pahalı bir sistem olduğu ortada. İstanbul’da deniz suyunu arıtmaya ihtiyaç duyulmayacak bir yatırım yapılmış zaten. Melen Projesi var. Düşünsenize, hazine DSİ’nin talep ettiği 700 milyon TL civarındaki bir yatırımı onaylamamış durumda ekonomik sorunlardan. Bana göre bu başka taraflardan 100 milyarları aşacak Kanal İstanbul’u tartışıyoruz. İstanbul’un Melen konusu çözüldüğünde böyle bir ihtiyacı olmayacak. Uzun yıllar olmayacak. İSKİ’nin gündeminde deniz suyunu arıtmak gibi bir çalışma söz konusu değil.”
-KENDİMİ TÜY GİBİ HAFİF HİSSEDİYORUM-
Soru: Görevi geleli 6 ay oldu. Siyasi baskı, hedef alma ya da başka türlü gizli veya açık bir çalışma yapıldığına dair bilgiye sahip misiniz? Üzerinizde bir baskı hissediyor musunuz?
“Bir takım süreçlerin işlememesi, bürokratik bazı sorunların olduğu ortada. Biz hala kanunda bize tam yetki verilen İBB iştiraklerimizle ilgili genel kurul yapamıyoruz. Niye? Tümüyle kanuna aykırı, saçma sapan bir genelgeden dolayı. Yani ‘Biz İstanbul’a hakim olalım’ duygusu. Niye bizim elimizi kolumuzu bağlıyorsunuz? Basit bir örnek. Ama ben hiçbir baskı hissetmiyorum. Hiç umurumda değil olan baskılar. Bürokratik baskı, bir takım uygulama baskısı ya da atamalar yazıyoruz. Birkaç gün bekletilen atamalarımız oluyor. İSKİ’de var, başka birimlerde var. Niye bunlar imzalanmıyor? Nedir yani? İstanbul’dan bir uygulama. İBB önerir, Bakan onaylar. Niye onaylamıyorsun mesela. Bu tür işler can sıkıcı. Canımızı sıkar, biraz üzülürüz ülkemiz adına ve o makamı işgal edenler adına. Çünkü oraları hak etmeleri gerekir. Onun dışında hiç baskı hissetmiyorum. Tüy gibi hissediyorum kendimi, 16 milyon insan arkamda çünkü.”
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 357790
Türkiye'nin ilk milli denizaltısı Piri Reis, hangardan dakikada 50 santim ilerleyerek çıkarıldı.Yerli ve milli üretimde son yıllarda elini hızlandıran Türkiye, ilk milli denizaltısı Piri Reis'e kavuştu...
HANGARDAN ÇIKIŞ SÜRECİ
Piri Reis'in bulunduğu hangardan suya indirilmesi de oldukça uzun sürdü.
180 tonluk bir itici kullanılarak hangardan çıkarılan Piri Reis denizaltısı, dakikada 50 santimlik ilerleyişle hangardan çıkış yolculuğuna başladı.Bu yolculuk yaklaşık olarak 140 dakika sürdü.
50 GÜN SUYUN ALTINA KALABİLİR
50 gün boyunca denizin altında kalma özelliği bulunan Piri Reis, diğer denizaltılarından ayrılıyor.
68 METRE UZUNLUK
68 metre uzunluğunda olan Piri Reis denizaltısın, 40 personel kapasitesine sahip.
"DENİZALTLARIMIZA İSİMLERİ VERİLEN REİSLERİMİZ..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düzenlenen törende, "Milli denizaltılarımızın ilk kaynak, denize indirme ve hizmete girme törenlerinde de inşallah yine birlikte olacağız. Deniz altılarımıza isimleri verilen reislerimizin her biri gerçekten abide kişiliklerdir. Mesela Gelibolulu Pirireis'in 500 yıl önce çizdiği harita ve yazdığı kitabı Bahriye eseri bugün dahi hayranlıkla karşılanıyor. Bütün ömrü denizde ve savaşta geçen Pirireis'in Akdeniz'de, Aden'de, Basra Körfezi'nde verdiği mücadele, gençlerimize örnek olacak kahramanlıklarla doludur. Seydialireis hayatı filmlere konu olacak derecede inanılması zor maceralarla dolu adeta bir süper kahramandır. Bu yürekli denizcimiz, Kızıldeniz, Aden Körfezi, Umman Denizi ve Hint Okyanusu boyunca savaşa savaşa Hindistan'ın en ucuna kadar gitmiştir. Yolda tutulduğu fırtınalar ve düşman saldırıları sebebiyle yıpranan donanmasının silahlarını Hindistan'ın en ucundaki kabilelere emanet ettikten sonra da karadan dönüş yoluna geçmiştir. Seydialireis'in bugünkü Hindistan, Pakistan, İran, Irak, Anadolu üzerinden İstanbul'a kadar karadan süren seyahati, gerçekten şaşkınlık ve hayranlık vericidir." şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 450957
Yaklaşan yeni yıl sebebiyle Antalya’da Milli Piyango Bayileri denetlendi, eksikliği görülen bayiler uyarılarak eksikliklerinin giderilmesi istenildi...
Antalya Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğünce vatandaşların yoğunlukla bulunduğu Kent meydanları, kalabalık ve işlek caddeler, AVM, gösteri, etkinlik, fuar ve bunun gibi yerlerde vatandaşımızı dolandırıcılık, hırsızlık, yan kesicilik ve diğer suçlara karşı bilinçlendirme faaliyetleri yapıldı.
Metropol illerde sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarının, özellikle Milli Piyango bileti sahteciliğinin olabileceğinin değerlendirilmesi üzerine, Antalya şans oyunları ve Milli Piyango bayileri esnaf Odası Başkanı sayın Sercan Çobanoğlu ziyaret edildi. Oda başkanından gerekli materyaller alınarak il genelinde 350 bayisi olan, ama 70 bayi ile yoğunluğun bulunduğu Kapalı yol Caddesi, Güllük Caddesi ve Cumhuriyet Meydanında bulunan ana ve seyyar bayilerde Milli Piyango Bayileri denetlendi, eksikliği görülen bayiler uyarılarak eksikliklerinin giderilmesi istenildi.
Bayi görevlileri sahte bilet ve sahte para konularında bilgilendirilirken, örnekler gösterilip dikkat etmeleri gereken konular anlatıldı. Kontroller esnasında bahse konu bayilerden ve cadde üzerlerindeki seyyar bayilerden Milli Piyango bileti alan vatandaşlara da piyango bileti alırken bayilerde olması gereken belgeler, bilet üzerindeki hassas noktalar ve dikkat edilmesi gereken hususlarda bilgi verildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 243871
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumun Saraçhane’deki merkezi önünde at ölümlerini protesto eden eylemcilerden 7’siyle makam odasında bir araya geldi. Eylemci grup, Adalar’daki faytona koşulan atlar sorununun çok eski dönemlerin sorunu olduğunu belirterek, “Maalesef medya, 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi. İmamoğlu’nun eylemcilere yanıtı, “Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar” oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ruam hastalığı” nedeniyle Adalar’da meydana gelen faytona koşulan at ölümlerini protesto amacıyla Saraçhane’de eylem düzenleyen gruptan 7 temsilciyi, makam odasında kabul etti. Eylemci gruptan gazeteci Zülal Kalkandelen, Adalar’da düzenlenen çalıştaya davet edilmediklerini belirterek, “Düzenlenen çalıştayın sübjektif (öznel) olduğunu düşünüyorum” dedi. “Hayvan canı her şeyden önce geliyor bizim için” diyen Kalkandelen, “Biliyorum bu bir gelenek olmuş, alışkanlık olmuş, kimisi için Ada’nın simgesi olmuş. Doğru. Ama biz de diyoruz ki; bazı simgeler, bazı gelenekler, zaman içerisinde değiştirilmeli. Çünkü, toplumlar ancak böyle uygarlaşabilir. Siz, göreve geldiğinizde, herkes için çok daha yaşanabilir bir kent vaat ettiniz. Hepimizde bir umut yarattınız. ‘Her şey daha iyi olacak’ dediniz. Biz, hayvanlar için de iyi olacağını düşündük. Çünkü siz, hayvan hakları taahhütnamesini de imzaladınız. ‘Kaldıracağım’ dediniz” diye konuştu.
KALKANDELEN: “MEDYA, 81 AT ÖLMEYİNCE İLGİLENMİYOR”
Aradan zaman geçtiğini belirten Kalkandelen, “Orada at sömürüsü çok yoğun, yaz aylarında özellikle turistlerin yığılmasıyla korkunç boyutlara ulaşıyor. Sizin döneminizin sorunu değil bir kere bu. Bu, çok daha önceden başlamıştı. Yıllardır devam ediyor. Biz, o zamandan beri protesto halindeyiz. Hep kalkmasını istedik. Ruam hastalığı zaten hep çıkıyordu. Yine çıktı. Maalesef medya da böyle 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Ben, orada yaşadığımda orada da atlar ölüyordu. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi.
İMAMOĞLU: “HERKESİ DİNLEME SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ”
Diğer aktivistlerin konuşmalarından sonra söz alan İmamoğlu, Kalkandelen’in, “sübjektif çalıştay” iddiasına, “Biz, sübjektif bir çalıştay, inanın yapmayız” karşılığını verdi. Çağrı da bir eksiklik olabileceğine dikkat çeken İmamoğlu, “Çalıştayda, herkesi dinleme sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Orada bu işi yapan insanlar var, hayvanlar var; onlar ne olacak? Bu, insani bir bakış. Biri çıkıp, ‘Beni, orada bu işi yapanlar ilgilendirmiyor’ diyebilir ama beni ilgilendiriyor. Beni, herkes ilgilendiriyor. Yüzlerce insan ama doğru ama yanlış, bu işi orada yapıyor. Bir şekilde bu işe başlamışlar, başlatılmışlar. Kimisi, ‘3’ncü nesildir bu işi yapıyorum’ diyor. Biz, insani bir çözüm bulmak zorundayız. Bu benim işim. Biz, o insanlarla görüşüyoruz. Onların sorunlarını çözme noktasında her gün bir adım atıyoruz. Biz, bu insanlara şunu diyemeyiz: ‘Burayı kapattık, hadi güle güle!’ Bir başka kaosu yaratırsınız. Bu, bizim sorumluluğumuzda. Bunu çözeceğiz” şeklinde konuştu.
“SORUNU ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA ÇÖZÜYORUZ”
“Ben, ne söylediğimi biliyorum” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne söylediğimi bir daha dinleyin. ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ diyen karşı taraf. Ama ben, ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ demedim. Adalar’daki konuşmamı lütfen dinleyin. O zaman bile, ‘Tarafları dinleyeceğiz’ dedim. Ama biz vicdanen bu sürecin böyle gitmeyeceğini de biliyoruz. Ben, doğruyu bulmaya çalışıyorum. Ben, orada yapılan işin yüzde 90’ının da yanlış olduğunu tespit etmiş birisiyim. Yani sizi haksız çıkaran bir şey de söylemiyorum. Günün sonunda, arkadaşlarım bu işin çözümüne doğru aslında yaklaştı. Bugün, başka bir talihsiz olayı, at ölümlerini konuşuyoruz. Tariflediğiniz gibi, bu bugünün konusu da değil tek başına. Ne yazık ki uzun zamandır gelen bir süreç. Bir başkası yarış atını da istemiyor. Başka biri taşımacılıkta da istemiyor. Bunun sonu yok. Ben burada, bunu bütünüyle çözecek hakim konumunda değilim. Ama biz, şunu çözüyoruz: Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Tümüyle elektrikli araçlarla bu süreceği çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar.”
HABER:Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 171487
Ankara-Çankaya'da yeni hizmete giren KGK Genel Merkezi'nde ilk yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildi...
KÜRESEL Gazeteciler Konseyi (KGK) Yönetim Kurulu, Ankara'nın Çankaya ilçesinde hizmete giren KGK Genel Merkezi'nde ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıya ilişkin bilgi veren KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim "Yönetim kurulumuzun aylık olağan toplantısını Ankara Genel Merkez binamızda gerçekleştirdik. Statümüz gereğince, Ankara ve İstanbul dışındaki 79 ilimize temsilci ataması yapıldı. 2020 yılı etkinlikleri de konuşuldu. Alınan kararların camiamıza hayırlı olmasını diliyoruz" dedi.
Toplantının ardından KGK Yönetim Kurulu, yeni genel merkez hatırası fotoğraf çektirdiler.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 912704
Kılıçdaroğlu: “İhanetin katmerlisi yapılıyor”
İmamoğlu: “Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi”nde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da zirve çıkışı kameralar karşısında, “bir rant projesi” olarak niteledikleri “Kanal İstanbul”a yüklendi. "İhanet yetmiyormuş gibi, ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Nasıl? 'İstanbul'a Karadeniz'den bir kanal açacağız, Kanal İstanbul'u yapacağız.' Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi, 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım’ diyor. Neye göre, hangi akıl, hangi mantık, hangi fizibilite, hangi para, nasıl yapacak? 'Ben yapacağım’ diyor. Yapamazsın kardeşim” şeklinde konuştu. Gazeteciler, zirve çıkışına İmamoğlu’na da Kanal İstanbul’u sordu. İmamoğlu, “Ben, 5 yıl belediye başkanlığı yaptım hemen Kanal İstanbul'un geçeceği yerin 10 kilometre batısında. Böyle bir süreç var. Şu an tartışmaya bakar mısınız? 'Niye karşısınız? Ya siz neyi savunacaksınız?’ Biz, en azından karşı olduğumuz şeyleri araştırdık. Büyükşehirin elindeki raporları biliyoruz. Nasıl kötü bir proje olduğunu biliyoruz. Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına” yanıtını verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Maslak’ta bir otelde düzenlenen “Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi”ne katıldı. Zirvede ilk konuşmayı, “ev sahibi” sıfatıyla, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç yaptı. Genç’in ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve CHP Antalya milletvekili Çetin Osman Budak birer konuşma gerçekleştirdi. Zirve’nin açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi ziyaret eden turistlerin yüzde 90'ının CHP’li belediyelerin olduğu yerlere geldiğini belirterek, "Siyasal iktidarın yerel yönetimlere her türlü desteği vermesi gerekirken, 'Acaba biz bu desteği nasıl keseriz?' onun arayışı içindeler. Biz asla şikayet etmeyeceğiz. Her türlü engeli aşıp bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz. Şikayet eden değil, sorunu çözen belediye başkanlarımız var" dedi.
KILIÇDAROĞLU: “BU SADECE İSTANBUL’A İHANET MİDİR?”
Kent estetiğinin insanın ruhuna hitap ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bunun en tipik örneği İstanbul'dur. Eğer İstanbul'u uzun yıllardır yöneten bir siyasal anlayış, sonradan dönüp bir iç hesaplaşmayla 'Biz, İstanbul'a ihanet ettik ve ihanet etmeye de devam ediyoruz' diyorsa, hepimizin düşünmesi lazım. Sadece İstanbul'a ihanet midir bu, yoksa Türkiye'nin tarihine ve kültürüne de ihanet midir? Sultanahmet'i, Ayasofya'yı ve arkasındaki beton ormanını düşünün. Kent estetiği dediğimiz kavramın ne kadar değerli olduğunu, o tabloyu gördüğümüzde daha iyi anlıyoruz" diye konuştu. İstanbul'un tarihini, kimliğini ve kültürünü korumak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözü Kanal İstanbul’a getirerek, şunları söyledi:
KILIÇDAROĞLU: “İLK SEÇİMDE GİDECEKSİNİZ”
"İhanet yetmiyormuş gibi, ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor. Nasıl? 'İstanbul'a Karadeniz'den bir kanal açacağız, Kanal İstanbul'u yapacağız.' Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım’. diyor. Neye göre, hangi akıl, hangi mantık, hangi fizibilite, hangi para, nasıl yapacak? 'Ben yapacağım’ diyor. Yapamazsın kardeşim. Zaten yapamayacaksın, zaten gideceksin, ilk seçimde zaten gideceksin. Hiç kimse buraya para ayırmaya kalkmasın, hiç kimse 5 kuruş para ayırmaya kalkmasın. Ayırdıkları paranın kuruşu dahi verilmeyecektir. İstanbul'a ihanete doymadılar mı? Bir tarihe, bir kültüre rant gözüyle bakılabilir mi? Bir tarih, bir kültür rant gözüyle yok edilebilir mi? Bir tarih, bir kültür beton ormanına dönüştürülebilir mi? Bir tarihin, bir kültürün olduğu yerde ağaç bile bırakmadınız, meydan bile bırakmadınız?"
BAŞKANLAR VE SEKTÖR TEMSİLCİLERİ PANELDE BULUŞTU
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından zirvenin panel bölümüne geçildi. Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in moderatör olduğu, “Kentlerin Kalkınması ve Turizm” konulu panele, İmamoğlu ile birlikte Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık ve TÜRSAB yönetim kurulu üyesi Nalan Yeşilyurt katıldı. Katılımcılar, yönettikleri kentler ve kuruluşlarla ilgili bilgilerini, görüşlerini, sorunlarını ve çözüm önerilerini katılımcılarla paylaştı. Yoğun programı nedeniyle panelden erken ayrılan İmamoğlu, zirvenin yapıldığı otelde kameraların karşısına geçti.
İMAMOĞLU: “DSİ RAPORUNU İNCELEYECEĞİZ”
İmamoğlu’na, “Kanal İstanbul’la ilgili ÇED raporuna ek olarak sizin gönderdiğiniz raporun içinde neler var ve DSİ’nin zamanında Kanal İstanbul ilk gündeme geldiğinde hazırladığı bir raporun sümen altı edildiği ve ÇED raporuna eklenmediği iddiası var. Sizin bu rapora ilişkin bir bilginiz var mı” sorusu yöneltildi. İmamoğlu bu soruya, şu yanıtı verdi:
“DSİ’nin zaten sürece katıldığı son toplantıda da olumsuz rapor verdiğini basına daha önce söylemiştim. Hatta İBB olarak, Kanal İstanbul’un tümüyle teknik olarak yanlış bir proje olduğunu ve bu yanlış projenin yanlış olduğunu söyleyen bir başka kurumunun da DSİ olduğunu söylemiştim. DSİ’ye, gerçekten tutarlı, teknik bir politika uyguladığından da kendisine teşekkür etmiştim. Ben de çıkarılan dosyanın bir kısım detaylarıyla ilgili bilgiyi almış durumdayım. Böyle bir dosyanın orada sümen altı edildiği, neredeyse 3 İstanbulludan birinin susuz kalma tehlikesiyle ilgili bir detayın içinde olduğuna dair. Ama bu raporu tümüyle elde edip inceleme konusunda bir çalışma yapıyoruz. Bu konuda da sizi bilgilendireceğiz ama günün sonunda baktığımız nokta şu: Ortada bir proje var ya da yok; emin değilim. Çünkü baktığınızda istanbul’a sunulan, servis edilen Kanal İstanbul projesinde bilinen tek şey, bir 3D çalışmasında kanalın ortasında giderken gösterilen bir tane vapur ya da bir şilep. Neyse. Efendim ne? ‘Bu kanal İstanbul şu işe yarayacak’. Ne işe yarayacak? ‘İstanbul Boğazı’ndan tehlike arz eden tankerler veya işte şunlar, bunlar geçmeyecek’. Bütünüyle bu sav üzerinden yürütülen bir sistem var ama televizyonda sunulurken de ‘Bakın ne güzel bir proje’ diye eliyle gösterirken gördüğünüz manzarada ne var? 40, 50, 60 kat koca koca gökdelenler var. Nerede? Kanalın sağında solunda. Hani Tehlike arz eden tankerler oradan geçmesin, buradan geçsin’ dediğiniz noktada yine oraya esas olan, ki raporlarda da bulunan 1 milyon 200 bine yakında nüfusun yerleşeceği bir kentleşme. Yani aslında yine bu şehre ilave nüfus. Yine bu şehre 1 milyon 200 bin denir ve bu 2 milyonu bulur, çok kötü bir kentleşme modelini dayatma. Ya da günün Türkçesi ile bir rant projesi.”
İMAMOĞLU: “İSTANBUL TEHLİKEDE”
“Peki zafiyetleri ne? İstanbul’un suyu tehlikede. İstanbul’un denizi tehlikede. Dünya güzeli, dünya coğrafyasındaki tek iç deniz modeliyle olan Marmara Denizi tehlikede. Canlı türleri tehlikede. İstanbul’un o güzelim coğrafyasında, 135 milyon metre kareye yakın kentin tarım alanlarının yüzde 15’i heba oluyor. Biz bunları konuşmuyoruz. Biz, bunları tartışmaya açmaya çalışıyoruz. Çünkü 2011’den beri, basın burada, tartışan arkadaşlar televizyonda; ben soruyorum: Hangi devlet yetkilisi çıkıp sizlere tek tek kanal İstanbul’u anlattı. Ölçüsü, şekli, şemali, teknik alt yapısı… ‘Şu bilim insanlarının altında imzası var!’ Bir belge varsa biri göstersin rahatlayacağım; ben bilmiyorum. 8 senedir bire bir takip ettiğim bu projenin, tek bir gün teknik açıklamasını dinleyecek bir ortam görmedim, duymadım.Bir açık oturum görmedim, duymadım. Devletin ilgili birimlerini davet edip, ‘Bakın burada bir Kanal İstanbul projesi var. Gelin sizin de fikrinizi alalım' dediklerini görmedim, duymadım. Ben, 5 yıl belediye başkanlığı yaptım hemen Kanal İstanbul'un geçeceği yerin 10 kilometre batısında. Böyle bir süreç var. Şu an tartışmaya bakar mısınız? 'Niye karşısınız? Ya siz neyi savunacaksınız?’ Biz, en azından karşı olduğumuz şeyleri araştırdık. Büyükşehirin elindeki raporları biliyoruz. Nasıl kötü bir proje olduğunu biliyoruz. Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına.”
“TARİHÇİ, HUKUKÇU OLMAYAN HERKES MONTRÖ’YÜ TARTIŞIYOR”
“Bir Montrö'dür gidiyor. Tarihçi, hukukçu olmayan herkes tartışıyor ve savunuyor. Biz bunları konuşuyoruz, dün Sayın Bakan açıklama yapıyor. 'En yakın zamanda kazmayı vuracağız’. Nerede 16 milyon insanın fikri? Sadece 16 milyon insan değil, 82 milyon insanı ilgilendirir bu. O bakımdan DSİ, her şeye rağmen derin, teknik, ahlak ve kültüründen dolayı sağlıklı bir rapor sunması ve 'İstanbul'un su politikaları açısından buna karşıyız' demesi, beni mutlu etmiştir, sevindirmiştir tüm baskılara rağmen. O bir yana. İBB olarak da hukuki haklarımızı inceliyoruz. Bu konu da açıklamamız olacak. Pazartesiyi bekleyin. Teknik açıklamalarımızın devamı da gelecek. Sürecin içinde yüzlerce arkadaşım bunu araştırıyor. Bu hayati bir mesele. 130 sayfalık araştırma raporunun sonundaki cümleyi her yerde söyledim. 15-16 tane bilim insanı, altına imza attıkları raporda, 'Ya kanal; ya İstanbul' diyor. Bana savunan bilim insanı neyi savunduğunu göstersin.”
İMAMOĞLU: “DÜN YAPILAN YENİ YAPILAR YENİDEN YAPILACAK”
“TEM karayolu, E-5 karayolu, yeni yapılan 3. köprünün yolu ya da Kuzey Marmara Otoyolu, daha dün yapılan, bu yeni yapılar yeniden yapılacak. Ben teknik insanım. ‘Başlayacağım, yapacağım’ diyenlerden daha çok bireysel iş başarmış, proje yapmış insanım. Ben projenin, bir yapı işinin, bir inşaat sektörünün orada nasıl bir travma yaşatacağını çok iyi bilirim. Ben, bilen bir kişi olarak konuşuyorum. Öyle, ‘İstemezük’ falan diye bize yakıştırmalar yapanlara da buradan söyleyeyim: Ben, akıllı her projeyi, en az ortaya koyan kadar savunabilecek bir karaktere sahibim. Ama bu, ‘Ya kanal ya İstanbul’ ikileminde, yol ayrımında çok önemli bir iştir. 8 senedir konuşulan ama hiç bilgi sahibi olmayan İstanbulluların önüne bunu tek tek tek her konuda sunacağız. Bekleyin; Ocak’ın ilk haftasında çalıştayımız var. Ben bunu dedikçe adam acele ediyor yahu. ‘Yarın kazma vuracağız’ diyor Sayın Bakan ya. Ne kazmasıysa bu? Ben kazmayla çalıştım; tütün tarlasını bilirim, fındık tarlasını bilirim. Kazma dediği o ise, o da bilir, o basit iş. Ama kazma vurma denmez bir kere. Yarın oraya dozer sokma da denmez. Bu Kanal İstanbul. Öyle basit bir iş değil. ‘Yarın kazmayı vuruyoruz!’ Neyi vuruyorsunuz ya? Çocuk oyuncağı mı bu? 16 milyon İstanbullu gider, hakkını arar. 16 milyon İstanbullu. Uyarmaya devam ediyoruz.”
İMAMOĞLU: “ADALAR’I TAKİP EDİYORUZ”
İmamoğlu’na sorulan ikinci soru ise, “Büyükada’da 2 gündür tartışılan, hastalık tespit edilen 81 at için açıldığı söylenen bir mezar var. Adalar Kaymakamlığı da bir açıklama yaptı ve doğruladı. Hayvan severlerin adalara kaçak yollarla at sokulduğuna yönelik iddiaları vardı. Bu konuda bir çalışmanız, tespitiniz var mı” oldu. İmamoğlu, bu soruyu, “Dün, bu bilgiyi alır almaz bir rapor istedim. Henüz bana bir bilgi ulaşmadı. Bu konuda kesinlikle canlıyı ve doğayı koruma noktasında en üst seviyede takipçisiyiz. Adalar’da yıllardır var olan kontrolsüzlüğü, tanımsızlığı; ama ulaşım ama başka konularda; bu yılın ilk yarısında yüzde 90’ı çözülmüş olacak. Fayton meselesinde daha hızlı davranacağız. Söylediğiniz süreci de takip ediyoruz” şeklinde yanıtladı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 577652
Öğretmenlerinin aylardır maaş alamamasıyla gündeme gelen Doğa Koleji'nin İTÜ Vakfı tarafından satın alınmasına ilişkin anlaşma sağlandığı öğrenildi...
Yaşadığı mali krizle gündeme gelen, Türkiye'nin en büyük özel okulu olan Doğa Koleji'nin satış süreci sonunda tamamlandı. Kolejin satışıyla ilgili İTÜ Vakfı ile imzaların atıldığı öğrenildi.
Resmi açıklamanın gün içinde yapılması bekleniyor.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 272579
Türkiye genelinde Google servislerine erişim çöktü. Kullanıcılar arama servisleri başta olmak üzere Google'un Gmail ve Youtube gibi servislerine bir süre erişim sağlayamadı. Google hizmetlerine erişim bir süre sonra yavaş yavaş gelmeye başladı...
Google'ınTürkiye'deki hizmetlerine girişlerde aksamalar yaşandı. Youtube ve Gmail hesaplarına erişmek isteyen kullanıcılar sayfaları açıldığında hata kodunu görüyor. Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
ERİŞİM SORUNU YAŞANIYOR
Arama motoru Google ve sağladığı hizmetlerde erişim sorunu yaşanıyor. İlk belirlemelere göre problemin küresel çapta yaşandığı belirtildi. CNN TÜRK'ün Google yetkililerinden elde ettiği bilgiye göre küresel kaynaklı bir sorun nedeniyle Google arama motoru ve Youtube gibi hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşanıyor. Downdetector'da yer alan verilere göre Google'da yaşanan sorundan Türkiye ve Japonya en fazla etkilenen ülkeler oldu.
İLK AÇIKLAMA GELDİ
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan yapılan açıklamada kesintinin Türkiye ya da BTK kaynaklı olmadığı çalışmalara devam edildiği belirtildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 696025
BRAVO VALİ BEY !
Vali Münir Karaloğlu, Antalyalı turizmcilere tedariklerini yerelden sağlama çağrısı yaptı. Karaloğlu, aksi taktirde Antalyalıların da Barselona'da olduğu gibi 'turist istemiyoruz' diyebileceğini söyledi...
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, sektörün yarattığı geliri Antalyalılarla paylaşmak için ihtiyaçların yerel tedarikçilerden sağlanması çağrısında bulundu. Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği tarafından düzenlenen, Türkiye Turizm Tedarik Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşan Karaloğlu, turizmde 2020 yılına umut ve heyecanla girdiklerini söyledi. Bütün rekorların alt üst edildiği 2019 sezonunu tamamlamak üzere olduklarını belirtti.
'BU İŞLER SADECE TEMENNİ İLE OLMAZ'...
Karaloğlu, “2020’ye daha heyecanla ve umutla giriyoruz. 2020’yi 2019’da yakaladığımız yüzde 17’lik büyümeyi koruyarak ve üzerine de koyarak tamamlarız diye temenni ediyorum. Fakat bu işler sadece temenni ile olmaz, hedef koymanız, koyduğunuz hedefler doğrultusunda da emek verip çalışmanız gerekiyor”' diye konuştu.
'BARSELONA GİBİ OLURUZ'...
Turizm gelirlerinin kent ekonomisine katkısı konusunda sektör oyuncularına sitem eden Vali Münir Karaloğlu şunları söyledi: “Antalya’da bir oteliniz var, satın almanızın tamamını Antalya’nın dışından yapıyorsanız Antalya halkı ‘bir dakika’ der. Şehir olarak turizmin külfetine hep beraber katlanıyor muyuz, katlanıyoruz. Eğer turizmin oluşturduğu ekonomiyi, şehirle paylaşmazsak o zaman şehir Barselona’nın yaptığı gibi (biz artık turist istemiyoruz) der. İlerde Antalya halkının da yeter artık dememesi için, oluşan ekonominin şehirle, şehirde yaşayan halkla bölüşülmesi lazım. Ben şehrin valisi olarak buraya yaşayan 2 milyon 400 bin vatandaşımızın her birinin adına bunu talep etme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Satın almacı arkadaşlarımız şehirden tedariği mümkün olan her şeyi buradan tedarik etmeli. Ama mutlaka yerli, olmalı. Bunu yaptığınızda halkın turizmi ve sizi daha çok sahiplendiğini göreceksiniz.”