head
2183026 810x458 75f08
Perşembe, 28 Mart 2024

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle bir basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir dikta yönetiminde direnen medyamız var. 12 Eylül askeri darbesinde bile bu kadarını görmemiştik" dedi... 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, “Ben Sözcü gazetesini okumuyorum. Kimse de lüzumsuz yere buna para verip almasın” sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Ülkenin sözde cumhurbaşkanı bir gazeteyi doğrudan hedef gösterip, ‘ben o gazeteyi okumuyorum, siz de satın almayın, okumayın' diye çağrı yapıyorsa orada medya üzerindeki vesayeti ve baskıyı bir düşünün” dedi.

BASIN İNFAZ KURUMU...

– 2020 yılında 21.Yüzyılın Türkiye'sinde gazeteciler 479 kez hakim karşısına çıkarılıyorsa orada sorunumuz var demektir. Yine 2020 yılında 78 gözaltı, 25 tutuklama, 17 darp ve tehditle gazeteci karşı karşıya kalıyorsa orada sorunumuz var demektir. 2020 yılında 68 gazeteci hala Türkiye Cumhuriyeti devletinin hapishanelerinde ise orada oturup düşünmemiz lazım. Bir dönem gazeteciler açısından dünyanın en büyük hapishanesi Türkiye'deydi.

– 2020 yılında televizyonlara karartma, gazetelere ilan ambargosu, doğru habere erişim engeli getiriliyorsa yine oturup düşünmemiz gerekiyor. Yine Basın İlan Kurumu'nca 5 gazeteye ‘doğru haber yaptıkları için' 333 gün ilan kesme cezası veriliyorsa, yani Basın İlan Kurumu bir anlamda basın infaz kurumuna dönüşüyorsa oturup düşünmemiz gerekiyor. Nasıl bir demokrasi ve medya yaratmak istiyorlar?

CUMHURİYET TARİHİNDE BİR İLK...

– Yine 2020 yılında Türkiye'de bir ülkenin sözde cumhurbaşkanı bir gazeteyi doğrudan hedef gösterip, ‘ben o gazeteyi okumuyorum, siz de satın almayın, okumayın' diye çağrı yapıyorsa orada medya üzerindeki vesayeti ve baskıyı bir düşünün. Sıradan bir kişi bunu söylemiyor. Devleti yöneten, en tepede oturan zat söylüyor bunu ve bizim cumhuriyet tarihinde bir ilktir.

BAKANIN İSTİFASINI TALİMAT GELMEDİĞİ İÇİN VEREMEDİLER...

– Yine gerçekleri anlatan televizyon kanallarına 10 gün karartma 54 yaptırım cezası uygulanıyorsa oturup düşünmemiz lazım. Yine bir ülkenin hazine ve maliye bakanı görevinden istifa ettiği halde Türkiye'de yayın yapan bin 775 radyo ve televizyon kanalı 27 saat bakanın istifasını talimat alamadıkları için veremiyorlarsa orada oturup düşünmemiz lazım. Sıradan bir insan değil hem aileden hem damat hem saraya yakın hem hazineden hem maliyeden sorumlu istifa ediyor, ‘açıklamayın' diye talimat geliyor.

 

– 1775 radyo ve televizyon kanalı 27 saat bu haberi vermiyor. Hangi medya özgürlüğünden söz edeceğiz? Hangi demokrasi, insan haklarından söz edeceğiz? Halkın doğru bilgilendirilmesinden nasıl söz edeceğiz? Bunların olduğu bir ülkede medya özgürlüğü yoktur. Medya mensupları baskı altındadır. Haberi biliyorsunuz ama sizin çalıştığınız medya organlarında bu haber yer almıyor neden? İktidar istemediği için.

 

İKTİDAR BUNU YASADIŞI YOLLARLA YAPIYOR...

– İktidar bunu yapıyorsa yasa dışı yollarla bunu yapıyor. Yasalara uygun olarak değil. 3 kanaldan bunu yapıyor 3 ayrı kanaldan birinci kanal Basın İlan Kurumu, adını söyledik basın infaz kurumuna dönüştü. ‘Efendim şu gazetelere benimle ilgili haber yaptılar diye ilan kesme cezası veriyorum, para vermeyeceğiz' Basın İlan Kurumu ne zamandan beri birilerinin babasının çiftliği oldu? Ne zamandan beri hukuk dışına çıkarak kanunsuz işler yapmaya başladı?

 

– İkincisi RTÜK aracılığıyla. Talimat üzerine görev yapıyorlar, para cezaları ve karartma cezaları veriyorlar. Yaptıkları işlem de yasa dışı. Talimat üzerine değil, vicdani kanaate göre, yasalara göre medyanın evrensel kurallarına göre karar vermesi lazım.

– Üçüncüsü medya sahiplerine vergi denetimi. Gazeteye baskı yapıyorum olmuyor, RTÜK'den ceza veriyorum olmuyor, ilan cezası veriyorum olmuyor o zaman bir şey yapmak lazım nedir o? Bu medya patronunu cezalandırmak lazım. Vergi denetimi yaparak. Müfettişler görevlendireceğiz, cezalar yağdıracağız ta ki susuncaya kadar. Bunu da bize demokrasi diye yutturmaya çalışıyorlar.”

YİNE DE KALEMİNİ SATMAYAN BİR MEDYA GRUBUMUZ VAR...

– Fakat tüm baskılara karşı direnen, kalemini satmayan bir medyamız var. Dünyaya örnek olmamız gereken bir medyamız var. Bir dikta yönetiminde bir sivil darbe yönetiminde her türlü baskıya rağmen direnen kalemini satmayan bir medya grubumuz var. Bunlara yürekten teşekkür ederim.

Basında büyük bir baskı olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Dostlarımızla birlikte iktidara geldiğimiz zaman neler yapacağız?” diyerek 10 maddede yapacaklarını anlattı.

 

1- Herhangi bir medya sahibi, medya faaliyeti dışında başka bir ticari faaliyette bulunmamalı, aktif siyasetle uğraşmamalı, temel işi sadece medya olmalı. Çünkü böyle bir yapılanma medya sahibini siyasal baskılar karşısında daha güçlü kılar.

2- Gazetelerin dağıtımı, bütün medya sahiplerinin ortak olduğu bir şirket tarafından yapılmalı. Çünkü bir gazetenin patronajına gazetelerin dağıtımı teslim edildiğinde, dağıtım konusu rakip gazeteler için tehdit olarak kullanılabilir.

3- Medyada sendikalaşma şart olmalı. Zorunlu olmalı. Her gazeteci mutlaka bir sendikanın üyesi olmalı. Çünkü gazeteci patronuna karşı da özgür olmalı. Sendikadan güç alarak, haberinin arkasında durabilmeli.

4- RTÜK'ün yeniden yapılandırılması gerekiyor. RTÜK'ün üye yapısı meslek örgütleriyle, üniversitelerin temsilini sağlayacak doğrultuda değiştirilmeli. Siyasi partilere tanınan kontenjan düşürülmeli. RTÜK cezalandırmayı değil, evrensel yayıncılık ilkeleri çerçevesinde hareket etmeyi amaçlayan yönlendirici bir kurul olmalı.

5- Hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden kaynaklı iddialarla tutuklanmamalı. Olası yargılamaların tutuksuz olması kuralı esas olmalı.

6- Basın İlan Kurumu internet medyasını da kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılmalı. Meslek örgütlerinin temsil sayısı arttırılmalı. Gazete tirajları ve internet sitelerinin izlenme trafiği bağımsız denetim kuruluşu tarafından denetlenmeli. Basın İlan Kurumu'nun ilan kesme yetkisine son verilmeli. Kamu ilanlarının fiyat tarifesi, objektif kıstaslara bağlanarak siyasal iktidarın keyfi tutumuna bağlanarak bırakılmamalı. Basın İlan Kurumu yerel medyanın desteklenmesi konusunda pozitif ayrımcılık yapmalı.

7- Evrensel kriterlere uygun şeffaf ve denetlenebilir reyting ölçüm sistemine geçilmeli. Televizyonlarda gösterilen ve zorunlu ilan olarak sunumu yapılan tanıtım filmlerinin ücretsiz yayınlanmasından vazgeçilmeli.

8- Basın kartı meslek örgütlerinin ortak katılımıyla oluşturulacak bir kurul tarafından verilmeli. Devlet bu alandan tümüyle çekilmeli. Kimin gazeteci olup olmadığına devlet değil, gazeteciler karar vermeli.

9- Basın ve ifade özgürlüğüne sınırlama getiren, evrensel kriterler hariç sansür yasaklanmalı.

10- Sosyal medyada, alternatif medyada yayınlanan haberlerin doğruluğuyla ilgili bağımsız denetim kurulu oluşturulmalı.

GELECEK 10 OCAK’TAN İTİBAREN DAHA GÜÇLÜ BİR MEDYA...

Sıraladığı maddeler hayata geçtiğinde gazetecilerin güvencesi olacağına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Bu 10 madde hayata geçirildiğinde gazetecilerin güvencesi olacak. Doğru haber yaptıkları için kimse cezalandırılmayacak. Doğru haberlere erişim engeli olmayacak. Gazeteciler siyasal baskıyla tutuklanma, gözaltına alınma gibi bir olayla karşılaşmayacak evrensel olaylara uygun olarak görevlerini yapmış olacaklar. Sözlerime son verirken tekrar bu gününüzü kutlamak isterdim ama yaşadığınız acıları, dramları ben de biliyorum sizler de biliyorsunuz. Biz umuyorum gelecek 10 Ocak’tan itibaren daha güçlü bir medya, vesayetten arınmış bir medya, patron baskısının olmadığı herkesin sosyal güvenlik haklarının olduğu, siyasi otoriteyi ve siyasetçileri özgürce denetleyebilecekleri bir düzeni birlikte getireceğiz” diye konuştu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alanya Güneşi Haber Merkezi 

KAYNAK: Ajanslar

Gazeteler