Sağlık
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 77769
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne Romatoloji Uzmanı olarak atanan Murat Erdugan hasta kabulüne başladı...
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne Romatoloji Uzmanı Murat Erdugan’ın atanmasıyla birlikte birimde hekim sayısı 2 ye çıktı. Romatolaji uzmanının göreve başlamasıyla ilgili Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Vekili Uzm. Dr. Alper Öztürk,” Hastane idaresi olarak eksikliklerin giderilmesi ve yenilikler hususunda mevcut şartlar ve imkânlar eşliğinde gayret göstermeye devam ediyoruz. Bu bağlamda hastanemizdeki hekim kadrosunu güçlendirmekte, yeni özellikli birimleri hastanemize kazandırmaktayız. Özellikle ülkemizde sayıları az olan yan dal branşların hastanemizde olması halkımız ve bölgemiz için büyük bir kazançtır. Meslektaşım Murat Bey’in gelmesiyle birlikte Romatoloji Biriminde hekim sayımız 2 ye çıkmıştır. Hastalarımız İç hastalıkları (Dahiliye) veya Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarımızın yönlendirmeleri halinde kurumumuzda yan dallar için hizmet veren MHRS birimimizden hekimlerimize randevu alarak muayene olabilirler. Hekimimize hoş geldin dileklerimizi ileterek ilimize ve hastalarımıza hayırlı olmasını temenni ederim” dedi.
Romatizmal hastalıkların kişinin hayat kalitesini düşüren ciddi bir sağlık sorunu olduğunu belirten Romatoloji Uzmanı Murat Erdugan,” Amacım bu alanda diğer hekim arkadaşımla birlikte hastalara en kaliteli ve en donanımlı hizmeti vererek, hastaların başka yerlere gitme mecburiyetini ortadan kaldırmaktır. Romatizma hastalıkları ile iskelet ve kas sistemini tutan her türlü hastalık, romatoloji bilim dalının uzmanlık alanına girer. Romatoloji dalı olarak vücutta istemli hareketlerin gerçekleştirilmesinde görevli olan kemik ve eklemlere ilişkin hastalıklar, yumuşak doku hastalıkları, otoimmün hastalıklar, genetik bağ dokusu hastalıkları ile vücutta hareket kısıtlılığı, ağrı, şişkinlik ve şekil bozukluğuna neden olan her türlü hastalığın tanısını koyup tedavisini yapmaktayız” diye konuştu.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 97842
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ALKÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bölüm Şefi Prof. Dr. Davran Çiçek, toplumumuzda COVİD-19 salgınından sonra kalp krizinin giderek arttığına dikkati çekti. Prof. Dr. Çiçek, koronavirüsü geçiren hastalarda iyileşme sonrası kardiyolojik kontrolün önemine değinerek belirtileri ve korunma yollarına değindi...
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ALKÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bölüm Şefi Prof. Dr. Davran Çiçek 11-17 Nisan Dünya Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla kalp sağlığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Çiçek; kalp sağlığı, kalp hastalıklarındaki risk faktörleri, belirtileri, korunma yolları ve hastanede verilen hizmetler hakkında bilgi verdi. Çiçek : “ Kalp hastalıklarında bir takım risk faktörleri vardır. Bunların başında hipertansiyon, diyabet, sigara içimi, obezite, genetik yatkınlık ve beslenme geliyor. Genetik faktörlerin önüne geçemesek de şeker rahatsızlığını ve tansiyonu dengede tutarak, Akdeniz tipi beslenerek kalbimizi koruyabiliriz. Son yıllarda kalp sağlığını korumada karşımıza çıkan diğer 2 unsur ise hava kirliliği ve uyku apnesidir.”dedi.
“2 BİNİN ÜZERİNDE VAKANIN ANJİYOSUNU BAŞARILI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRDİK”...
Dünyada ölümlerin en sık rastlanan nedeninin kalp hastalıkları, kalp hastalıkların içerisinde de en sık ölüm nedenin kalp damar tıkanıklıkları olduğunu aktaran Prof. Dr. Davran Çiçek: “40 yaşından sonra yılda bir kez kardiyoloji hekimi tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Özellikle erkeklerin 55 yaşından sonra, kadınların ise menapoz sonrasında yılda bir kez kardiyoloji hekimi tarafından görülmesi önem arz ediyor. Alanya genelinde bir günde 10-15 civarı kalp krizi hastasına müdahalede bulunuyoruz. Bugüne kadar 2 binin üzerinde vakaya bakıp başarılı bir şekilde anjıosunu gerçekleştirdik” dedi.
KORONAVİRÜS KALPTE İZ BIRAKIYOR...
Son 2 yıldır covid pandemisi ile mücadele ettiklerine dikkati çeken Prof. Dr. Çiçek; “Pandemi döneminde kalp hastalıklarında ciddi bir artış gözlemledik. Kalp damar tıkanıklarında bir miktar artış görülse de kalp zarı, kalp ritim bozuklukları, miyokardiyopati adı verilen kalp kası hastalığı ile ilgili sorunları koronavirüs geçiren hastalarımızda oldukça sık rastladık. Bundan sonraki süreçte covid geçiren hastalarımızı kalp hastalıkları açısından takip edeceğimizi ön görüyoruz. Bir hekim olarak koronavirüs geçiren hastaların kardiyolojik açıdan kontrolünün büyük bir önem taşıdığını belirtmek isterim” dedi.
KALP KRİZİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kalp krizinin belirtilerine de değinen Prof. Dr. Davran Çiçek; “Kalp krizinin kesin belirtileri arasında göğsün ortasında ağrı, yanma, baskı şeklinde ağrı, terleme, bulantı ve kusma yer alır. Sadece diş ağrısı, sağ ve sol omuz ile sırt ağrısı tipik olmayan atipik olarak adlandırdığımız semptomlar arasındadır. Bir Japon atasözünün dediği gibi “Mandibuladan umblikusa kadar herhangi bir ağrı aksi ispat edilene kadar kalptendir. ” Yani göbek deliğinden çene kemiğine kadar herhangi bir ağrı aksi ispat edilene kadar kalp ağrısı kabul edilmelidir ve biz kardiyoloji hekimlerin bu konuda uyanık olması gerekir” diye konuştu.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 76371
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Özşimşek, Parkinson hastalığı ve belirtileri konusunda vatandaşları uyardı...
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Özşimşek, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Gününde, Parkinson hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Özşimşek, parkinson hastalığı nedir, tedavi yöntemleri ve belirtileri nelerdir? gibi konularda vatandaşlara bilgiler aktardı. Parkinson’un kademeli olarak ilerlediğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Özşimşek, “Genellikle 55 yaş üzerinde görülen Parkinson, toplumumuzda çok sık görülmekle beraber ilerleyici bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Parkinson hastalığı beyinde “dopamin” sentezleyen hücrelerin %70 hasara uğramasıyla oluşur.” dedi.
PARKİNSON’UN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Parkinson hastalığının belirtilerine değinen Özşimşek, ”Hareketlerde yavaşlama, kaslarda sertleşme, para sayar tarzda diye hitap ettiğimiz ve istirahat halinde ortaya çıkan titremeler Parkinson hastalığının habercisidir. Hasta duruş ve denge bozukluğuna bağlı düşebilir ve yürümede yavaşlık gözlemlenebilir. Mimiklerde azalma nedeniyle yüzde donuklaşmaya bağlı maske yüz diye adlandırdığımız durum oluşur. Parkinson'da ortalama tanı konulma yaşı genellikle 55 yaş üzeridir. 55 yaş altında görülen hastalarda genetik yatkınlıkların yanı sıra ekstra araştırma yapmak gerekir. Genç hastalarımızda görülen el titremesinin en sık nedenlerinden biri tiriod bezinin fazla çalışmasıdır. Bu genç hastalarımızda el titremesi dinlenirken değil hareket halinde görülür.” diye konuştu.
PARKİNSON HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Parkinson hastalığında klinik bulgu ve verilere dayalı olarak konulduğuna dikkati çeken Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Özşimşek, “Nörolojik muayene sırasında klinik bulgular ve fizik muayeneler hastaya teşhis konulmasına yardım eder. Parkinson hastalığı tanısını kesinleştirmek için görüntüleme veya kan tahlilinin yapılması zorunlu değildir. Bunların yapılmasındaki asıl neden hastanın başka bir klinik tablosunun olup olmadığıdır. Parkinson, şeker ve tansiyon hastalığı gibi tanısını koyduğumuz zaman kolaylıkla tedavi edilebilen hastalıktır. Bu yüzden Parkinson hastalığında erken tanı önemlidir. Erken tanı hastanın hayat kalitesini arttırır.” İfadelerine yer verdi.
PARKİNSON HASTALIĞININ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Özşimşek, ”Hastane bünyesinde Nöroloji Kliniği olarak ülkemizde yapılan bütün Parkinson tedavilerini başarıyla uyguluyoruz. Nöroloji Ünitesi olarak Parkinson hastalarımıza meditasyon çalışması yapıyoruz. Meditasyonun dengeyi ve bilişsel fonksiyonları arttırdığına yönelik Avrupa da birçok çalışma yer almaktadır. Bizlerde bu çalışmalara istinaden destekleyici hizmetler veriyoruz. Ayrıca Parkinson hastaların fonksiyonel Emarlarını (MR) çekerek beyin bağlantılarını kontrol ettiğimiz 2 ayrı çalışmamız bulunmaktadır. Çevre iller ve ilçelerden Parkinson tedavisi için hastanemizi tercih eden birçok hastamız bulunmaktadır.” diyerek sözlerini noktaladı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 89476
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji bölümünde yeni hekim görevine başladı...
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Tıp Fakültesi bünyesine Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı olarak katılan Doç. Dr. İsmail Beypınar, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevlendirme ile hasta kabulüne başladı.
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Vekili Uzm. Dr. Alper Öztürk, “Sağlık Bakanlığımızın destekleri, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Kalan’ın girişimleriyle ataması gerçekleşen Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanımız Doç. Dr. İsmail Beypınar’ın hastanemizde çalışmaya başlamasıyla birlikte onkoloji hastalarımıza daha kaliteli bir hizmet sunacağız. Aramıza yeni katılan meslektaşım Doç. Dr. İsmail Beypınar ‘a görevinde başarılar dilerim.” dedi.
“KEMOTERAPİ ÜNİTEMİZDE 250 HASTAMIZIN TAKİBİ YAPILIYOR”...
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hasta kabulüne başlayan Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beypınar, hastanenin bir üyesi olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi; “Hastane yönetimi ve üniversite ile birlikte hastalarımız için gerekli alt yapı çalışmalarını yapmakta en iyi sağlık hizmetini sunmaya çalışmaktayız. Şu anda hastanemizin Kemoterapi Ünitesinde 250 hastamızı takip ederken 120 hastamıza da aylık kemoterapi tedavisi uygulamaktayız. Hastanemizde onkoloji hastalarımızın yardımcı tedavi görüntüleme yöntemlerini uygulamakta, radyolojik görüntülerini de değerlendirmekteyiz. İmmünoterapi (bağışıklık tedavisi) ilaçları, akıllı ilaç tedavisi ve destek tedavilerini hastanemizde başarılı bir şekilde uyguluyoruz.” dedi.
Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İsmail Beypınar, uzmanlık dalı hakkında ise şu bilgileri verdi: “Cerrahi onkoloji, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi olmak üzere tedavi türlerini 3 ana gruba ayırırız. Cerrahi onkoloji hastalığın tanısının konmasında ve hastadaki tümörün çıkarılmasında oldukça etkilidir. Pek çok cerrahi disiplin, örneğin Genel Cerrahi, Kulak-Burun-Boğaz, Beyin Cerrahisi, Göğüs Cerrahi, ortopedi, vb. bu grup içerisindedir. Kanser hastalıklarının ilaçla tedavisi Tıbbi Onkoloji tarafından, radyoterapi ile tedavisi ise Radyasyon Onkolojisi tarafından yapılmaktadır. Hastane olarak radyasyon onkolojisi açısından henüz yeterli imkânımız yoktur. Tüm bu süreçlerden de anlaşılacağı gibi kanser birden fazla tıp disiplininin birlikte çalışmasını gerektirir.” diye belirtti.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 98667
Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ALKÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim üyesi İsmail Beypınar, 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında toplumda farkındalık sağlamak amacıyla erken teşhis ve tanı konusunda vatandaşları bilinçlendiren önemli açıklamalarda bulundu...
Dr. Öğretim Üyesi Beypınar Kansere neden olan faktörler arasında tütün kullanımının önemli bir yer tuttuğuna dikkati çekerek;” Sigara ve sigara dumanı, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanserin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır ”dedi.
Kanserin sadece bir sağlık sorunu olarak değil; psikolojik, sosyal ve ekonomik yönleri de olan hastayı ve hasta yakınlarının tüm hayatını etkileyen çok yönlü ciddi bir hastalık olduğunu ifade eden Beypınar, dünya genelinde önemli bir toplumsal sağlık sorunu olan kansere dikkati çekerek önemli açıklamalarda bulundu.
ALKÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim üyesi İsmail Beypınar; “Her yaşta görülebilen kanserde sigaranın rolü büyüktür. Tütün kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından, dünyanın şimdiye kadar karşılaştığı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Sigara ve sigara dumanı, başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanser türünün ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca kanser tedavisi sırasında tütün kullanılmaya devam edilmesi halinde uygulanan tedavilerin etkinliğini azaltabilmektedir. Bunun yanında genetik rol kadar çevresel faktörler ve yaşam tarzı da kanser oluşumuna neden olabilir.” dedi. Erken teşhisin önemini vurgulayan İsmail Beypınar, “Kanser, önlenebilir ve erken teşhisle tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ülkemizde özellikle meme, kolon, prostat kanserleri en sık görülen kanser türleridir. Hastalığın erken teşhisi amacıyla toplum tabanlı kanser tarama programları yapılmaktadır. Bir hekim olarak vatandaşlarımıza kanser açıcından dikkatli olmaları, ketemde ve hastanemizde kanser açısından gerekli taramalarını yaptırmalarını öneriyorum. Rahim ağzı kanserinden kadınlarımızın korunması için ergenlik dönemine girdikten sonra genç kızken HPV aşısının yapılması önem arz ediyor. Bu aşı genç kızlarımızı rahim ağzı kanserinden %90 korumaktadır. Hastanemiz bünyesinde birçok kanserin tedavisini gerçekleştiriyoruz. Kanser hastalarımızın radyolojik görüntülerini değerlendirmekte, yardımcı tedavi görüntüleme yöntemlerini uygulamaktayız. Yeni ve gelişen bir hastane olarak imkânlarımız gün ve gün artmaktadır” diye konuştu.
HABER: Sariye KAYATURAN