head
2183026 810x458 75f08
Cuma, 26 Nisan 2024

Tarihin ender yetiştirdiği önderlerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün düşünce yapısının oluşumunda ilk olarak ailesi; öğrenimi sırasında ise öğretmenleri etkili olmuştur. Atatürk'ün eğitim hayatı hem düşüncelerini hem de kişiliğini şekillendirmiştir. Atatürk’ün kişiliğinin oluşmasında eğitim öğretim hayatı boyunca ders aldığı öğretmenlerin önemli bir payı vardır. Yaşadığı dönemin gelişmelerine, çelişkilerine, bilimine kayıtsız kalmayan Mustafa Kemal, öğretim gördüğü okullarla birlikte kendini geleceğin Atatürk'ü olmak için hazırladı...

ATATÜRK 2 mustafa kemal ataturk depophotos 1 f737c

ÖĞRENCİLİK YILLARINDA Kİ DEHASI; YÜZYILIN DAHİ LİDERİNİ MÜJDELİYORDU...

Mustafa Kemal Selanik Askeri Rüştiyesi'nde öğrenci iken Selanik'te birkaç idealist öğretmen ve yazar tarafından çıkarılan Çocuklara Rehber Dergisi'nin öğrenciler için düzenlenen matematik problemleri yarışmasına katılırdı. En büyük eğlencesi karışık matematik sorularını çözmek olan Mustafa Kemal, katıldığı yarışmalarda her defasında da kazananlardan biriydi.

Mustafa Kemal öğrenciliğinde sadece Matematik dersi ile ilgilenmiyordu diğer dersleri de oldukça iyiydi. Mustafa Kemal, her okuduğunu kelimesi kelimesine ezberleyen bir öğrenci de değildi. Atatürk, yıllar sonra öğrenciliğinden bahsederken "Ben çocukken hiç ezberleyemezdim, lakin bundan memnundum. Ezberlediklerimi her zaman belleseydim dimağımda düşünceye yer kalmayacaktı." diyecekti.

Mustafa Kemal Selanik Askeri Rüştiyesi' nde okurken Yüzbaşı Mustafa Bey adında bir matematik öğretmenleri vardı. Sert, kaşları çatık ve yüzü gülmeyen Yüzbaşı Mustafa Bey'e "Hırçın Hoca" adını takmışlardı. Ama bu sert öğretmenin Mustafa Kemal ile arası çok iyiydi. Yüzbaşı Mustafa Bey, Mustafa'nın çalışkanlığına, davranışlarına ve matematikteki üstün yeteneklerine oldukça değer veriyordu. Bu sert öğretmen üstün yetenekli öğrencisinin Mustafa adına bir de "Kemal" eklemeyi uygun gördü ve Mustafa'nın adı "Mustafa Kemal" oldu. 

ATATÜRK 33126903736 2854999111403048 1192202619415641480 n 92077

Yüzbaşı Nakiyüddin Bey, Askerî Rüştiye’de Fransızca öğretmenidir ve Atatürk’e “geleceğe ilişkin ilk fikirleri” vermiştir. Atatürk, Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmada “ilham ve kuvvetini” geniş ölçüde Askerî Rüştiye’deki Fransızca öğretmeni Nakiyüddin Bey'den aldığını söylemiş ve Mutlakıyet dönemi ve o dönemin öğretmenleri için şu değerlendirmeyi yapmıştır:

“Gerçi biz, belki burada bulunanlardan kâffesi (tümü) dünyaya geldiğimiz zaman bu topraklar üzerinde yaşayanlarla beraber kahhar (kahredici, öldürücü) bir istibdadın (zulüm ve baskı yönetimi) pençesi içinde idik. Ağızlar kilitlenmiş gibi idi. Muallimler, mürebbiler yalnız bir noktayı dimağlara yerleştirmeye mecbur tutulmakta idi: Benliğini, her şeyini unutarak bir heyulaya (hayale) boyun eğmek, onun kölesi olmak. Bununla beraber tahattur etmek (hatırlamak) lâzımdır ki, o tazyik (baskı) altında dahi, bizi bugün için yetiştirmeye çalışan hakikî ve fedakâr muallimler, mürebbiler eksik değildi. Onların bize verdiği feyiz (bilim) elbette esersiz (sonuçsuz, ürünsüz) kalmamıştır. Şimdi burada bir zat-ı âliye (yüce, saygıdeğer bir kişiye) tesadüf ettim. O benim Rüştiye birinci sınıfında muallimim idi. Bana henüz iptidaî şeyler öğretirken istikbal (gelecek) için ilk fikirleri de vermişti.“

ATATÜRK 4 unnamed 1b020

Selanik Askeri Rüştiyesi'nde okutulan Fransızca ile yetinmeyen Mustafa Kemal, Fransızcasını ilerletmek için çok çalışacaktır. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiye'yi 40 öğrenci arasından dördüncü olarak bitirmiştir.

Manastır Askeri İdadisi'ne yatılı olarak yazılan Mustafa Kemal için, artık ömrünün sonuna kadar sürecek olan “aile yuvası dışındaki hayat” başlıyordu. Bundan sonra ev yaşantısı sadece izin ve

tatillerde kısa süreli olabilecektir. Askerlik mesleğinin sıkıntılı, zahmetli ve zorlu özelliklerinden de kaynaklanan bu durum, biraz da onun “bağımsız yaşama” karakterine uygun düşecektir.

Mustafa Kemal, anılarında Manastır İdadisi’ndeki ders durumu ile ilgili olarak şunları anlatmıştır: “İdadide iken düzenli ve hırslı bir surette çalışıyordum. Sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı. Nihayet İdadiyi bitirdim."

Mustafa Kemal, lise öğrenimini II. Abdülhamit döneminin çağdaş düşünceye ve özgürlüklerin özüne de kavramına da kapalı bir eğitim uygulayan Manastır Askeri İdadisi'nde yapmıştır. Müfredat programı tamamıyla padişahın baskısı ve denetimi altındadır. Burada kendini matematik sorularına vermiş olan Mustafa Kemal, içinde yaşadığı bu toplumun siyasi ve sosyolojik yapısı hakkında bilgiye sahip değildir. Bazı imalı fısıltılardan da bir anlam çıkaramamaktadır. Çok sevdiği tarih kitaplarında en ufak bir bilgi yoktur. O zamanki tarih kitapları, padişahlara birer dua risalesi halindedir. Oysaki tarih, bir bakıma dünyaya açılan penceredir. Geçmişten günümüze kadar gelip geçmiş olayların aynasıdır.

ATATÜRK 14 images bf6f4

İdadideki tarih öğretmeni Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey, derslerinde Fransız Devrimi ile diğer devrimlerden ve düşünce hareketlerinden söz ederek Mustafa Kemal’de tarihe karşı sevgi ve ilgi uyandırmıştır. Atatürk’ün, “Kendisine minnet borcum var, bana yeni bir ufuk açtı.” dediği Mehmet Tevfik, verdiği örnekler ve cephede yaşananlarla ilgili anlattıkları ile Mustafa Kemal'in kafasındaki karanlıkların perdesini kaldırmaya çalışıyordu. Fakat anlatılanlar sisi kaldıracak açıklıkta değildi.

II. Abdülhamit' in padişah olduğu bu zamanlarda iç ve dış dünya ile ilişki kuracak eserlerin yazılması ve yurda sokulması da yasaktır. Mustafa Kemal, bu karanlıklar içinde bir ışık aramaktaydı.

Manastır Askeri İdadi' sinde Atatürk'ün çevresi daha da genişlemiştir. Rumeli' nin çeşitli illerindeki rüştiyelerden gelen öğrencilerle tanışmış, arkadaş olmuş, onlara da kişiliğini ve üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Coşkun ve renkli söylevleriyle arkadaşlarını büyülemesini bilen Ömer Naci ile de arkadaş olmuştur. Ömer Naci ile arkadaşlığı sonrası Mustafa Kemal'in edebiyata ilgisi artmış Namık Kemal imzalı mısralar, beyitler ve dörtlükler ilgisini çekmiş ve onları heyecanla okumaya başlamıştır:

Mahveder kendini bülbül bile hürriyyet için; Çekilir mi bu belâ âlem-i pür-mihnet için Dîn için devlet için can çekişen millet için, Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi?

Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imhâ-yı hürriyet

Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten!

xxx

Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?”

Dinle feryadını kim terceme-i ahındır

İnledikçe ne diyor bak vatanın her nefesi."

xxx

Felek her türlü cefasın toplasın gelsin

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten."

Bu şiirlerde vatanın nabzı atıyordu. Kendisi için yepyeni sesler, yepyeni kavramlardı bunlar.

Tarih Öğretmeni Mehmet Tevfik Bey’in ders dışında anlattıkları da eklenince, Mustafa Kemal'in düşünce ufkundaki sisler yavaş yavaş dağılıyor, içinde, anlamlandıramadığı duygular kıpırdıyordu.

Fakat bu okudukları niçin okul kitaplarında yoktu? Niçin gizli gizli, korka korka okunuyordu? Hürriyetten korkacak ne vardı!

Şiir ve edebiyat, Mustafa Kemal için fen dersleriyle artık aynı düzeye gelmişti.Bir gün Askeri Kitabet Öğretmeni Alay Emini Mehmet Asım Efendi, Mustafa Kemal'i ders dışı edebi kitaplara eğilmiş görünce başına dikildi. "At bu kitapları, kendini askerliğe ver." Ama yüreğine bir kez edebiyat koru düşmüştü. Kendini tamamen edebiyata vermeyecekti, ama Namık Kemal ve Tevfik Fikret'i gizli gizli okumaya devam edecekti. Loş köşelere çekilip gizli gizli Namık Kemal'in "Vatan Kasidesi" nde özlemini duyduğu özgürlüklerin müjdesini buluyor, bunları okudukça daha da güçleniyordu. 

ATATÜRK 13 mustafkemalataturk 83dd5

Manastır yılları, Mustafa Kemal’in Türklük duygularını kamçılamış, gönlündeki vatanseverlik ateşinin alevlenmesine yol açmıştı…

Mustafa Kemal, Manastır’da Osmanlı azınlıklarının bağımsızlık arayışlarına tanık oldu. Osmanlıcılık düşüncesi artık iflas etmişti. Batılı sömürgeci devletlerin desteğini alan Osmanlı azınlıkları, bir taraftan bağımsızlık hesapları yaparken, diğer taraftan tüm güçleriyle Osmanlı Devleti’ni parçalamaya, Avrupa’daki Türk varlığına son vermeye çalışıyorlardı. Türk-Yunan Savaşı’nın yaklaştığı o günlerde yakın dağlardaki Türkler, Rum çeteleriyle mücadele ediyordu. İşte tam o günlerde Mustafa Kemal kendisinin de bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek, bir gece bir arkadaşıyla okuldan kaçarak, gönüllü olarak askere yazılmaya gitti; fakat, öğrenci olduğu anlaşılınca okula geri gönderildi.

Mustafa Kemal, idadide hitabet yarışmalarına katılır. Bu hitabet yarışmaları Mustafa Kemal'in yeteneklerini besler ve bir hatip ustası olarak Mustafa Kemal'i ortaya çıkarır. Hitabetiyle yığınları etkileyen ve büyüleyen ve peşinden sürükleyen, hatip Mustafa Kemal'i yaratır.

Manastır ve diğer askeri okulların en önemli akademik sorunu, üzerine çok düşülmesine rağmen yabancı dil eğitiminin zayıflığıydı. Arapça-Farsça, sadece Osmanlıcaya altyapı teşkil etmek için okutulmaktaydı. O dönemde fen ve askeri bilimleri anlamak için şart olan Fransızca ise hem öğretmen ve hem de ders malzemesi yetersizliğinden tam anlamıyla öğretilemiyordu. Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ni ikincilikle bitirdi.

ATATÜRK 5 images 4f168

Yıl 1899...Mart ayının 13'ü. Mustafa Kemal, Dersaadet Mektebi Fünun-i Harbiye’yi şahanesinden ilk adımını atarken heyecanlıdır. Onu okulun kütüğüne şöyle kaydettiler. "Selanik Koca Kasımpaşa Mahalleli Gümrük memurlarından müteveffa Ali Rıza Efendi'nin mahdumu uzun boylu, beyaz benizli Mustafa Kemal Efendi, Selanik, 96."

Yıllardır bugünü düşlemişti. Nihayet amacına ulaşmıştı ve İstanbul'daydı. Karmakarışık duygular içerisindeydi. Sevinç, hayranlık, hüzün, özlem...Selanik'ten bindiği vapur İstanbul limanına yaklaştığı zaman, alevler içindeki gökyüzüne doğru gölge gibi yükselen minareler ve pembe bir ışık deryasında yıkanan İstanbul'un müthiş güzelliği onu büyülemişti.

İstanbul'da ilk günler, içindeki belirsiz, sisli duyguların tedirginliği içinde geçti. Okula yazıldığının beşinci cuma günü kılıcını kuşanarak ilk kez sokağa çıktı. Ve bir anda İstanbul'un büyüsü bütün benliğini sardı.

Mustafa Kemal, içine girdiği bu yeni dünyanın rüzgarlarının esintisine kapılmış ve ders kitaplarını bir yana itmişti. Ders yılı sonunda karnesi eline verilince daldığı hülyadan uyandı. Oysa Harbiye'ye gelirken İdadide kendilerine öğretilen küçücük, puslu dünyanın ardındaki ışığı arayacak, kafasında

bir türlü biçimlendiremediği belli belirsiz kavramların düğümünü çözmek için Batı kültürü ile temas kurmaya çalışacaktı.

ATATÜRK 8 k 15125309 1 512d0

Atatürk, 1922’de anlattığı anılarında Harbiye'deki ilk yılı ile ilgili olarak şu itirafı yapmaktadır:"...İdadide iken inatla çalışıyordum. Sınıfta birinci, ikinci olmak için şiddetli bir gayret vardı. Nihayet idadiyi bitirdim; Harbiye'ye geçtim. Burada da riyaziye(matematik) merakım devam ediyordu. Birinci sınıfta saf, gençlik hayallerine tutuldum, dersleri ihmal ettim. Senenin nasıl geçtiğinin hiç farkında olmadım. Ancak, dersler kesilince kitaplara sarıldım."

Ders yılı sonu karnesi ile bir anda iradesini toparlayan Mustafa Kemal, önündeki iki yıl içinde tepelere tırmanacaktı. O'nda, bu arzu ve çalışma isteği vardı. Yukarılara tırmanmak için kendisine güveniyordu. İstanbul'un büyüsüne kapılıp derslerine hiç çalışmayıp sadece ders dinlemekle 736 arkadaşı arasından 29. Olmuştu. Mustafa Kemal, Harp Okulu'nu sekizinci olarak bitirmiştir.

Mustafa Kemal, birinci ders yılından sonra toparlanmış, içinde bulunduğu karanlığı yarmaya çalışmıştı. Namık Kemal ve Tevfik Fikret şiirleri sadece özgürlüğün özlemini dile getiren heyecanlı dizelerdi. Oysa, O, insan hak ve özgürlükler tarihinin evrelerini de öğrenmek istiyordu. Batılı kaynaklardan bilinçli yararlanabilmek için Fransızcasının yeterli olmadığını düşünüyor, bunu geliştirmeye uğraşıyordu.

ATATÜRK HARBİYEDEataturk ataturku anlatiyor 1 bfef5

Mustafa Kemal Harbiye'deki öğrencilik yıllarını anılarında şöyle anlatır: “Erkan-ı Harp sınıflarına geçtik. Mutad olan derslere çok iyi çalışıyordum. Bunların fevkinde olarak ben de ve bazı arkadaşlarda yeni fikirler peyda oldu. Memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğunu keşfetmeye başladık...”

Harbiye öğrencisi Mustafa Kemal hürriyet ve yurt sorunları ile meşguldü. Kulaklarında "Kahbeyim vatan yolunda dönersem bir azimetten." Sözü çınlamaktaydı. Etrafına topladığı arkadaşlarıyla cesaretle konuşuyor, güzel konuşmasıyla onları kısa zamanda etkiliyordu. "Milletleri uyandıracak olanlar fikir adamlarıdır." diyordu. Fikirlerini sadece sınıf arkadaşlarına değil, tüm Harbiye'ye aşılayabilmek için bir de sınıf gazetesi çıkarma girişiminde bulundu. Çok istemesine rağmen Harp Okulu'nda bu girişim yürütülemedi. Sınıf gazetesi çıkarma girişimi Akademi döneminde daha sürekli ve etkin bir biçimde yapılacaktı.

Harp Okulu'nda Mustafa Kemal'in ders gördüğü yer loş olduğu için "karanlık dershane" diye anılmaktaydı. Karanlıktan yakınanlara Mustafa Kemal'in cevabı ise "Dershanemiz karanlık, ama yüreklerimiz aydınlık." cümlesiydi.

ATATÜRK HARP AKADEMİSİNDEataturk harp akademisinden mezun oldugu siralarda 66cde

Harp Akademisi ile birlikte Mustafa Kemal, yaşamının yeni bir aşamasındaydı. Manastır Askeri İdadisi' nden başlayarak karanlıkları aşmaya çalışıyordu. Harbiye döneminde içinde bulunduğu karanlıkları biraz olsun aydınlatabilmişti. Kafasındaki kavramlar belirsiz de olsa açıklık kazanmaya başlamıştı. Ama bu yeterli değildi. Olayları anlayabilmek için irdelemek gerekirdi. Fakat II. Abdülhamit' in koyduğu ağır sansür nedeniyle buna da olanak yoktu. Bu koca imparatorluğun her bireyi , bu sansürün şemsiyesi altında dünyaki gelişmelerden habersiz yaşamaktaydı. Değil kitap, dergi, gazete; sözcükler bile yasaklıydı. Murat, Yıldız, burun (Abdülhamit'in burnu büyük olduğu için), demokrasi, cumhuriyet, hürriyet, sosyalizm, insan hakları, ihtilal, Mithat Paşa, Fransız İhtilali, anarşizm...

Kültür kaynaklarının kurutulmuş olduğu böyle bir ortamda Mustafa Kemal Batı kaynakları ile gizlice temasa geçmek olanaklarını araştırmaya başladı. İşe, sınıf gazetesi çıkararak koyuldu. Bir baskın sonucu el gazetesi yayımına ara vermek zorunda kalınca Mustafa Kemal çok üzüldü. Oysa o istiyordu ki arkadaşları da istibdatın kötülüklerine ve özgürlüğün erdemine karşı ilgilerini daima diri tutsun. 

ATATÜRK 10 5cdfff397152d8220ccc79a2 83a60

Beyoğlu’nda bir Fransız madamın yanında pansiyoner olan Mustafa Kemal, madam aracılığı ile Fransız gazeteleri ve kitapları getirtiyordu. Nihayet batı dünyası ile temas olanağı bulmuştu. Bir yandan derslerine çalışıyor, bir yandan da durmaksızın bilgisini, kültürünü genişletiyordu. Arkadaşı Asım Gündüz o günlerle ilgili anılarında şöyle diyordu:"...Mustafa Kemal'in dikkat çeken fikirleri vardı. Etrafına topladığı arkadaşlarla cesaretle konuşuyor, onları, güzel konuşmasıyla kısa zamanda tesiri altına alıyordu. Namık Kemal'in bütün şiirlerini bir defterde toplamıştı. Bu şiirleri kısa zamanda bütün arkadaşlar defterimize yazmış ve ezberlemiştik....Bizler vatan, millet ve Türklük fikirlerini ilk defa Harp Akademisi sıralarında O'ndan duymuştuk."

Mustafa Kemal olanaklarını zorlayarak ve bu yüzden gelebilecek tüm tehlikeleri göze alarak batı ile temas kurmak cesaretini gösterebilmiş belki de tek kurmaydır. O'ndaki bu bilim tutkusu ve ulaşmak istediği hedef için verdiği mücadele takdire şayandır.

General Asım Gündüz, Atatürk'ün Harp Akademisi'nde iken arkadaşları ile konferans niteliğinde konuşmalar yaptığını anlatır.."...Harp Akademisi'nde her cuma akşamı sınıfta toplanıyor, kapılar kapandıktan sonra Mustafa Kemal kürsüye çıkıyor, tıpkı bir konferansçı gibi Paris'ten gelen Türkçe ve Fransızca gazetelerden öğrendiklerini bize anlatıyordu. O zamana kadar "padişahım çok yaşa " demekten başka bir şey bilmeyen bizler için Mustafa Kemal'in anlattıkları çok dikkat çekiciydi."

"...Atatürk'ün korku nedir bilmeyen bir hali vardı. Bütün sınıf bu bakımdan O'na hayrandık. Tarih okumak O'nun en büyük hevesi ve hırsı idi. Fransızcayı da o yüzden bilmek istiyordu. Osmanlı tarihini Fransızca eserlerden okuyordu." 

ATATÜRK 12 e4ca2b18f5241daa176b16502b3b554a fa01b

Bu dönemde Atatürk sosyal konulara da eğilmiştir. Auguste Comte, Voltaire, Montesquieu, Rousseau gibi filozofların eserlerini okumuştu. Orta Asya’daki Türkler, Anadolu uygarlıkları, İslam ve Osmanlı tarihi, hukuk, tasavvuf gibi konularda da okuyarak bilim dağarcığını genişletmişti.

Yıl 1902 Mustafa Kemal Kuzguncak' ta Ali Fuat Cebesoy'un babası İsmail Fazıl Paşa'nın köşkünde misafir edilmektedir. Köşke gelen Almanca, Fransızca ve İngilizceyi çok iyi bilen ve konuşan Osman Nizami Paşa ile tanışır. Konuşmada II.Abdülhamit' in baskı rejimi söz konusu olunca Osman Paşa " İstibdat elbet bir gün yıkılacaktır. Fakat onun yerine batılı manada bir idare gelip memleketi her bakımdan acaba kalkındıracak mıdır? Ben buna inanmıyorum ." deyince Mustafa Kemal bu söze şöyle karşılık verecektir:

"...Bugün uyur gibi görünen milletimizin çok kabiliyeti ve cevheri vardır...Yeni nesiller içerisinde her hususta itimada layık insanlar çıkacaktır."

Bu cevap karşısında susan Osman Nizami Paşa, ayrılmak üzere veda eden Mustafa Kemal'e şöyle diyordu: "Mustafa Kemal Efendi oğlum görüyorum ki, sen bizler gibi yalnız Erkân-ı Harb zabiti olarak normal hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzere müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma, sen de memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum."

Kuşkusuz Osman Nizami Paşa yanılmamıştır. Çünkü Mustafa Kemal, gençlik çağlarından itibaren geleceğin Atatürk'ünden izler ve ışıklar yansıtmıştır.

Mustafa Kemal, Akademi'yi 1904 Aralık ayında bitirir. Yüzbaşılığa yükselişi ise ocak 1905'tir. Mustafa Kemal, Akademiyi bitirdikten sonra Sirkeci'de tuttukları bir pansiyonda gizlice toplantılar düzenler. Arkadaşları ile birlikte baskı rejiminden kurtulma ve demokratik bir idare kurulması için çıkış yolları ararlar. Burada Abdülhamit’in hafiyelerinden Fethi adında birinin tuzağına düşerler. Subay giysisini terziden almaya gidemeden Mustafa Kemal tutuklanır. Suçlamalar arasında ne yok ki? Okulda gazete çıkarmak, zararlı fikirlerle etrafını zehirlemek, Abdülhamit'in arabasına bomba koymak...Mustafa Kemal, Askeri Mektepler Nazırı Zülüflü İsmail Paşa, Kabasakal Mehmet Paşa ve Mabeyn Başkatibi Tahsin Bey tarafından sorguya çekilir.

Elde suçlamayı kanıtlayacak belgeler olmamasına rağmen Mustafa Kemal, iki aya yakın tutuklu kaldıktan sonra bırakılır. Ordudan atılacak mıdır? Sürgün mü edilecektir? Soruları ve ne olacağı belli olmayan günler...

Sıkıntılı ve kaygılı bekleyiş devam ederken kurmayların hepsini Erkan-ı Harbiye Dairesine çağırırlar. II. Ordu Edirne ve III. Ordu Selanik'e atanacaklarını ancak kuraya gerek olmaması için aralarında anlaşmaları gerektiği yetkililerce tembihlenir. Genç subaylar birkaç dakika içinde anlaşarak sonucu ilgililere bildirirler. Uzun tartışma ve çekişme bekleyen yetkililer bu kadar kısa sürede kurmayların anlaşmış olmalarından kuşkulanırlar ve birkaç kurmayı sürgüne gönderirler. Mustafa Kemal’de Şubat 1905'te soğuk ve karlı bir günde Avusturya'ya ait Nemse adlı vapur ile Suriye'ye doğru İstanbul'dan uzaklaştırılır.

ATATÜRK 6 SONunnamed 916c5

Atatürk, oldukça başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmiş ve öğrenim gördüğü bütün okullarda her zaman en üst sıralarda yer almıştır. Mustafa Kemal Atatürk; Türk Milletinin geri kalmışlık nedenlerini ortadan kaldırarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve bu cumhuriyeti çağdaş uygarlık düzeyine getiren bir liderdir. O, çok sevdiği Türk gençliğine ve Türk ulusuna tertemiz ve umut dolu bir gelecek bıraktı. Mustafa Kemal Atatürk, Türk Ulusu tarafından daima hatırlanacak, her zaman akıl ve iradenin tezahürü olarak Türklerin gönlünde sonsuza kadar ölümsüz olacaktır. Türk'ün büyük atasına saygı ve özlemle...

Sibel Dulum

Tarih Öğretmeni

Yakınçağ Tarihi Uzmanı

Gazeteler