head
2183026 810x458 75f08
Cuma, 19 Nisan 2024

Dünya,Ortadoğu odaklı enerji savaşları ile meşgul iken Rusya'nın Koltsovo şehrindeki Vektor Devlet Viroloji ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi'nde inşaat esnasında patlama oldu. Patlama nedeniyle ebola, veba ve çiçek hastalığı virüslerinin saklandığı araştırma merkezinde virüs sızıntısı olduğu açıklandı. Sıcak savaş tamtamlarının çaldığı bir dönemde bir de biyo-teknoloji savaşları konuşulmaya başlandı...

Geçtiğimiz günlerde Alanya'da birlikte zaman geçirme şansı yakaladığımız, ilminin zekâtını vermeye çalışan akademisyen, yazar Ramazan Kurtoğlu ile biyopolitik savaşlar hakkında konuştuk.

Ali Dulum: İlk kez sizin kitaplarınızdan öğrendiğim ama son günlerde ekranlarda sıkça duymaya başladığımız bir sözcük: Biyo-politik.Sizin de "Biyo-Politik Savaşlar" adlı oldukça detaylı ve bilgilendirici bir kitabınız var."Biyo-Politik" ne demektir Sayın Hocam?

Ramazan Kurtoğlu: "Biyo-politik" aslında bir yönetim ilkesidir. İnsanın biyolojik niteliklerinin de denetlenmesini amaçlar. Bir canlı türü olarak insanın, yönetimi altında olan tüm insanların bedenini siyasal stratejilere dâhil ederek bu çerçevede doğum ve ölüm oranları, sağlık düzeyi, yaşam süresi gibi koşulları düzenlemeyi hedefler.

Ali Dulum: Biyo-politik ne zamandan beri ülkeler ve milletler için belirleyici bir güç alanı haline geldi?

Ramazan Kurtoğlu: Süreç 1971'de ABD Başkanı Nixon’un şok bir kararla altın standardını tamamen kaldırıp, doları serbest dalgalanmaya bırakmasıyla başladı.Küreselci elitler para, din gibi konuları bahane ederek düşündükleri küresel düzeni manipüle ederler.1971 'de de yeni sistemin kurulması için dolar ile altının arasındaki bağı kopardılar. Yaratıcı yıkım için çalışmaya başladılar.

Bu küresel güçler istedikleri tek dünya hükümetini kurmak için "kaostan düzen yaratma" yı planlıyorlar. Su savaşları, gıda savaşları ve küresel güç, mülteci dalgaları... Bunların hepsi Türkiye için milli güvenlik meselesidir. Yakın dönemde su sorunu yaşayacak ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye 2040'tan itibaren su sıkıntısı çekecek ve ülkemiz kuraklaşacak. Özellikle bu geçirdiğimiz yaz mevsimini de göz önünde bulunduracak olursak yeni düzeni kurmaya çalışanlar, küresel ısınmayı bahane ederek su, gıda ve toplum sağlığı üzerinde tüm dünya çapında operasyon ve manipülasyon yapma imkânına sahipler.

Ali Dulum: Yazdığınız kitaplarınızda ve katıldığınız televizyon programlarında dile getirdiğiniz küresel elitler gıda, su, ilaç gibi enstrümanlarla insanları nasıl kuşatıp, insanoğlunu nasıl tehdit ediyorlar?

Ramazan Kurtoğlu: Bunları yapanlar, güç simsarı olan bu kişiler kendilerini "Tanrı "yerine koyuyorlar. Bütün insanlığın kaderini bir avuç insan belirliyor. Dünyadaki dolaşan parayı, politikaları hep aynı insanlar, hep aynı merkez dizayn ediyor.

Dünya nüfusu azaltılmalı diyen küresel elitler,1955 yılında "Rockefeller Vakfı “adlı bir vakıf kurdu. Bu vakfın başına Henry Kissenger getirildi. Henry Kissenger bir sözünde petrol ile hükümetleri, gıda ile bütün insanlığı kontrol edersiniz diyordu. Bu tarihten itibaren kurulan vakıf, bitkilerin GDO’su ile oynamaya başladı.

Dünya da emperyalist mücadele de iki tür silah kullanılır. Biri sesli silah olarak sıcak savaş unsurları, bomba vs. bir de sessiz silahlar olarak para, su ve ilaç kullanılır. Sessiz silahlar ile biyoloji, algı, genetik venöroloji üzerinden mücadele yürütülür.

Ali Dulum: Aydın olma sorumluluğunu yerine getiren bir akademisyen ve yazar olarak biyo-politik oyunları çok sık yazıyor ve ısrarla gündemde tutmaya çalışıyorsunuz.Biyo-politika, ülkemiz için niçin bu kadar önemli?

Ramazan Kurtoğlu: XXI.yüzyılın ilk yarısında adına biyo-politik savaşlar diyebileceğimiz iklim bağlantılı Su, GDO'lu yiyecekler ve bunların sebep olduğu kitlesel hastalıklar gerek insanlık için gerekse milli düzeyde sağlık istihbaratını, en önemli genetik ve biyopolitik savaşların unsuru haline getirecek.

Türkiye Cumhuriyeti’nde gıda, su, sağlık, aşılar üzerinde inanılmaz bir oyun var ve ülkemiz saydığımız bu alanlar açısından tehdit altında. Gıda, su ve ilaç yeni savaş alanıdır.

Dünya da işlenebilir toprağın % 60’ına ,Dünyayı yöneten yedi aile sahiptir. Bu yedi aile dünya da üretilen enerjinin de % 80'inini kullanmaktadır. Temiz içilebilir suya erişmek her geçen yıl zorlaşıyor. Her yıl temiz su tüketemediği için 2 milyon kişi aramızdan ayrılıyor. Günde 6 bin çocuk temiz içilebilir su bulamadığı için ölüyor.

Dünya ki milletlerarası bütün anlaşma ve teminatlara rağmen, su ve gıda bir silah olarak kullanılmaya devam ediyor.

III.Dünya Savaşı asimetrik olarak çoktan başladı. Bu bakımdan devletimiz aşıları ve ilaçları yeniden düzenlemeli. Ülkemizde erkeklerde kısırlık görülme oranı oldukça yüksek. ABD'de yapılan çalışmalarda tükettiğimiz şekerin beyin ile bağırsak ilişkisini bozduğu, Tip 3 şekerin Alzheimeir'a neden olduğu yapılan çalışmalarla ortaya çıktı.

Ali Dulum:Peki bu küresel elitler "biyopolitika " adına GDO'lu ürünler, cıvalı aşılar...Başka?

Ramazan Kurtoğlu;GDO'lü ürünlerle ilgili fareler üzerinde yapılan deneylerde farelerin 3.nesilden sonra kısırlaştığı ortaya çıkarıldı. Hatta ülkemizdeki tüp bebek merkezlerinin artışını bu GDO'lu ürünlerle ilişkilendirebiliriz.

ABD'de yapılan bir çalışmada 2050 yılında Amerika'da yaşayan insanların yarısının kronik hastalığa yakalanacağı hesaplanıyor.

Dünyada en güçlü lobiler; finans, endüstriyel gıda ve ilaç endüstrisidir.

2018 yılının sonunda dünyanın geliri 87 trilyon dolardı. Bu paranın bir trilyon dolardan daha fazlası reçeteye yazılan ilaçlara harcanmaktadır. İlaca yatırım yapan ABD'de her sene yüz binin üzerinde insan reçetedeki ilaçların yan etkisinden ölmektedir.

2002-2003 yılında 26 bin Türk insanına hatalı, defolu kalp pili takıldı. Bu sorun mahkemeye gidince devleti bir avukat temsil ederken o pilleri ithal eden firmayı 101 avukat savundu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde MR tahlili yaptırma ve ameliyatlar inanılmaz boyutta. Bu ülkede 15 milyon MR çekilmesi ne demek! Ülkemizde Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre 2018 yılsonu itibarı ile 50 milyon kutu antideprasan satıldı. Devleti soyuyorlar, bu da bir savaş. TC Devleti'nin 450 milyar $ dış borcu var. Son 15 yılda SGK merkezine devletten aktarılan para 450 milyar. Bu ülkede 2015’te 10 milyon insan ameliyat edildi. Bu nasıl olabilir?

Konuyu bağlayacak olursak; Küresel düzeni tesis etmek isteyenler en çok ulus üstü kuruluş ve kurumlara,WHO, İMF, WB, BM... vb.sirayet ederek bu kuruluşlar aracılığı ile ülkelerde manipülasyon yaparlar.

Küresel iklim değişikliği hem gıdayı hem beslenmeyi hem de bedeni etkileyecek. Bu büyük bir projenin parçasıdır. Kripto para, emoji alfabesi gibi alanlarla kuşatılıyoruz. Tehlike büyük, birlik olmak zorundayız. BAŞKA TÜRKİYE YOK!

Op. Dr. Ali DULUM Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi #dralidulum

Kitap öneri; Ramazan Kurtoğlu, Biyo-Politik Savaşlar

Gazeteler