Bu sayfayı yazdır
Perşembe, 16 Nisan 2020 20:12

COVID-19 ve EKONOMİK BELİRSİZLİK

Yazan
Ögeyi Oylayın
(5 oy)
Dünyanın daha önce hiç bilmediği hiç tecrübe etmediği büyük bir sağlık sorunu ile karşı karşıyayız.Evet dünya daha önce de İspanyol nezlesi, veba, SARS gibi hastalıklarla karşılaştı ve bir şekilde bu durumlarla başa çıkmayı başardı.Şu anda da insanlar Coronavirüs kaynaklı salgın ile mücadele ediyorlar ve elbette insanoğlu bunu da aşacak ve neslini sürdürmeye devam edecektir.

Coronavirüs, COVID-19 sadece insanları bedenleriyle tehdit etmiyor. Bu salgın nedeniyle ülkelerin ekonomileri de etkilenmeye başladı.Gerçekte son birkaç yıldır dünya ekonomisi sıkıntılı süreçler geçiriyordu. Bütün dünya ekonomilerinde bir duraklama vardı .Hatta bazı ülkeler bir ekonomik resesyonu öngörerek tedbirler almaya başlamışlardı. Buna yönelik olarak bazı ülkelerin altın stoklamaya başladıklarına bile şahit olmuştuk.

Coronavirüs'ün neden olduğu ölümler her geçen gün artıyor.Salgın ile ilgili belirsizlik ise devam ediyor.Brezilya gibi sıcak ülkelerde bile Coronavirüs salgını söz konusu.Sormaktan korktuğumuz soru ise bu virüs devam ederse, bu uzayan süreç beraberinde neyi getirir, ekonomi neye evrilir?

Ulusal devletler, ellerindeki en etkili silah ile yani para basarak bu salgının neden olduğu ekonomik durgunluğu aşmak istiyorlar. Para basmanın ekonomilerine zarar vereceğini biliyorlar ama şu anda sorun çok büyük.Önce akut sorun, salgın, önlenmeli diye düşünüyorlar sonra nasılsa ekonomi toparlanır diye hesap yapıyorlar.

Ekonomilerin durgunluğa girdiği bu süreçte her ülke kendi olanakları ile var olmaya çalışıyor. Ulusal devletler ekonomilerini ayakta tutmak için çeşitli ekonomik paketleri açıkladılar.ABD vatandaşlarına 1200$ bir ödenek yapılacağını belirtti.İşsizlik maaşını haftalık 1050$ yaptığını ilan etti bile. İngiltere, ABD küçük işletmelere yönelik hibelere başladı.

Bazı ekonomistler ve IMF'ye göre 1929 ekonomik krizine benzer koşullardayız.Bazı bilim adamlarına göre ise dünya böyle bir krizle karşılaşmadı, dünya tarihinde böyle bir olay hiç yaşanmadı. Hatta açıklanan paketlerle bu kriz aşılabilir mi, bu bile bilinmiyor.

Bazı ekonomistlere göre açıklanan paketler ve verilen yardımlarla bu kriz aşılamayacak.Daha önceki krizlerin bir finansman krizi olduğuna dikkat çeken uzmanlar bu kez sorunun para olmadığını belirtiyorlar. Bu kez reel sektör bazlı bir krizle yani üretim-tüketim odaklı bir krizle karşı karşıyayız. Fabrikaların çalışmadığı, şehirler arası ulaşımın durduğu, hava yolu ulaşımının olmadığı, kuaför ve restoranların bile kapalı olduğu bir dönemdeyiz.Gıda, temizlik, ilaç gibi alanlar dışındaki sektörlerde daralma söz konusu.Mevcut durum devam ederse talep daralmasına buda üretim hacminin küçülmesine neden olacaktır. COVID-19 nedeniyle dünya ticaret hacmi de küçülmüş, buda üretim hacmini daralmıştır.Ekonomistler yüzde 40 ile 60 gibi bir daralmadan söz ediyorlar.

ABD gibi bazı ülkeler vatandaşlarının bu ekonomik krizden daha az etkilenmesi için para basmaktadırlar. Avrupa Merkez Bankası, FED, Japon Merkez Bankası para basıyor. Kimse önümüzdeki günlerde ne olacak bilmiyor. Yöneticlerin, ekonomi otoritelerinin Haziran ayı ile ilgili öngörüleri belirsiz.Ya salgın uzarsa?

Yukarıda adını saydığımız para basan ülkeler bir şeyin farkındalar.İçinde bulunduğumuz ikinci çeyrekte ekonomiler daha da küçülecek ve işsizlik artacak.Para basan ülkeler halka destek vererek halkın gelirinin düşmemesini sağlamaya çalışıyorlar. IMF'de bu üretimin küçüldüğü ekonominin daraldığı bu ortamda ülkelere borç para vereceğini duyurdu.Bugüne kadar 189 ülkeden 100 kadar ülkenin İMF'den borç para için müracaat ettiği belirtildi.

Coronavirüs'ten öncede Türkiye ekonomisi iyi değildi.IMF en son açıkladığı raporda Türkiye için karamsar olduğunu söyledi.IMF Türkiye ekonomisinin bu sene yüzde 5 küçüleceğini öngörürken, işsizlik oranını %17.2 olarak açıkladı.Türkiye'de de para basma gündemde.Para basmanın kısa süreli bir çözüm olduğunda birleşen ekonomistler uzun vadede Türk ekonomisinin çöküşe gideceğini vurguluyorlar.Para basmaya bağlı olarak enflasyonun artacağını, döviz fiyatlarının yükseleceğini bunun da dış borçları çevirme konusunda Türk devletini sıkıntıya sokacağını belirtiyorlar.Fakirin daha çok fakirleştiği zenginin ise daha da zenginleştiği bir dönem yaşanacağı vurgusunu yapıyorlar.Bizim paramız dolar gibi, euro gibi güven duyulan paralardan olmadığı için "ABD'de para basabiliyorsa bizde basabiliriz" yaklaşımı doğru değildir. Kendi vatandaşlarımız bile birikimlerini dolarda değerlendirmiyor mu? Bu bile kendi paramıza duyduğumuz güvensizliği belgelemiyor mu?

Geçmiş dönemlerdeki siyasetçilerin bilinçsiz borçlanmasıyla bugünlere getirildik.Üretime değil betona gömdüğümüz paraların borçlarını da çocuklarımız ödeyecek.Daha çok çalışarak daha yüksek oranlarda vergi vererek borçlar ödenmeye çalışılacak.1938'den itibaren seçtiğimiz siyasetçilerle ve Atatürk'ün uyguladığı ekonomik modeli terk etmenin acı reçetesini hep birlikte hazırlayacak ve bu işin sonuçlarına birlikte katlanacağız.MİLLİ EKONOMİYİ Türk Bağımsızlığının temeline yerleştiren ATATÜRK'e hayranlığım ve özlemim her geçen gün daha da artmaktadır.BİLGİ GÜÇTÜR.

Op.Dr.Ali DULUM Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahı #Opdralidulum #Alanyakbb

Kitap Öneri:Bahaeddin ÖĞEL, Türk Mitolojisi

Okunma 18073 kez Son Düzenlenme Perşembe, 16 Nisan 2020 20:16
Ali Dulum

DAĞARCIK